7. Bölüm

1K 66 15
                                    

Burak attı kendini.. Ateşin yanına koşup yarasına baktım.
Gizem: çok kan var..
Ateşi orda bırakıp kulübüye koştum, mutfağa girip masada duran bezleri aldım, Ateşin yanına koşup bezin birini yarasını üstüne koydum.
Gizem: Dayan Ateş..
Ateş gözlerini açtı, zorda olsa konuşuyordu.
Ateş: Gizem.. Kaç
Gizem: Hayır.. Hayır seni bırakmam. Beraber kurtulacağız. Sen dayan tamam mı? Dayan..
Ateş: Burak nerde?
Gizem: attı kendini..
Ateş: ne? Gizem..
Gizem: Ateş yorma kendini, ben bulucam bi yolunu bulup kurtarıcam seni
Ateş: korkma.. Akif hoca ve polisler gelir birazdan.
Bir inleme sesi ile irkildim.
Burak: Melek! Melek kurtar beni!
Gizem: Burak..
Düşmemişti yaşıyordu.. Ayağa kalkıp arkama döndüm, sesin geldiği yere baktım.
Ateş: Gizem.. Kurtar onu, dinle iç sesini..
Ne diyordu ki iç sesim.. Ateşi öldürmek isteyen beni kaçıran bu adamı kurtarmak istiyor muydum? Burakın yardım çığlıkları Rüyayı hatırlattı bana, ellerimden kayıp giden Rüyayı..
Ateş: Gizem..
Gizem: Ateş.. Ben ne yapacağım..
Ateş: kurtar onu, korkma gelecek polisler.
Kafa sallayıp tekrar Ateşin yanına eğildim.
Gizem: Ateş! Telefonun nerde!?
Ateş: taksicide..
Gizem: ne?
Ateş: Gizem korkma.. Korkma
Burak: Melek!
Başımı sesin geldiği yöne çevirdim, Burakın elini gördüm.
Burak: Melek çek beni!
Yapmak istemiyorum.. Hayatım da ilk defa birine yardım etmek istemiyorum.. Düşsün istedim, hatta ölsün..
Ateş terlemeye başlıyordu, elinde ki bez kanı durdurmaya yetmiyordu, ne Akif hoca nede polisler yoktu ve Burak tırmanmak üzereydi..
Gizem: Ateş.. Ateş kapatma gözlerini!
Ateş: Gizem.. Beni arabaya götür.
Gizem: tamam.. Tamam
Ateşi doğrultup kolunun altına girdim, Ateş bütün ağırlığını vermemeye özen göstererek ayağa kalkmaya başardı.
Gizem: çok acıyor mu?
Ateş: Hayır..
Ateş yarasına baskı uygulayarak yürüyordu.
Gizem: Dayan..
Ateş: ön kapıyı aç
Gizem: Ateş.. Kendinde değilsin araba mı kullanacaksın?
Ateş: daha iyi bir fikrin var mı?
Ön kapıyı açıp Ateşi direksiyon koltuğuna oturttum.
Gizem: nasıl yapacaksın nasıl süreceksin..
Ateş: sen sadece anahtarı getir.. Dayanabilirim.
Kafa sallayıp kulübüye koştum, mutfağa girip Burakın çeketinden anahtar aldım, telefon olup olmadığını kontrol ettim ama yoktu, alelacele çıkıp Ateşin yanına gittim.
Gizem: Geldim! Geldim dayan!
Ön koltuğa oturup anahtarı Ateşe uzattım.
Gizem: Ateş sen bu halde araba süremezsin.
Ateş: polisler gelene kadar Burak ordan çıkabilir, başka şansım yok..
Çıkmıştı.. Burak zoru başarıp ordan çıktı.. Üstelik tek eliyle. Sersemlemiş gibi etrafına bakıyordu, göz göze geldik.
Gizem: Çıktı..
Burak kanayan bileğini umursamadan, bize doğru geliyordu. Ateş arabayı çalıştırıp zorda olsa sürmeyi başardı.
Gizem: Ateş yaran!
Yarası çok kötü gözüküyordu.. Haraket ettikçe daha fazla kanıyordu.
Ateş: korkma..
Bunu söylerken bile kendinde değil gibiydi.. Çok fazla terlemişti, zorlanıyordu çok zorlanıyordu.
Gizem: Ateş çok kötüsün.. Ateş..
Ateş: biraz uzaklaşalım, duracağım..
Ne Burak nede kulübe yoktu görünürde, kaçmayı başarmıştık, ama henüz ana yola çıkamamıştık.
Ateş: benzin yok..
Araba biranda istop etti
Gizem: ne olacak şimdi?
Korkuyla etrafıma baktım, her yer çok karanlıktı.. Ağaçlar dışında hiçbir şey yoktu.
Ateş: gitmek zorundasın, yardım bulabilirsin.
Ateşin kendini koltuğa bırakmıştı tamamen, yarasını tutup acısını bastırmaya çalışıyordu.
Gizem: hani geliyordu polis? Ateş.. Ateş..
Ateş artık konuşmuyordu.. Gözleri kapandı.
Gizem: Ateş! Ateş! Ateş aç gözünü Ateş!
Arabadan inip diğer tarafa dolaştım kapıyı açıp Ateşin yarasına baktım.
Gizem: Ateş.. Ateş!
Ateşin yüzünü avuçlarımın arasına aldım.
Gizem: ATEŞ! Hayır hayır.. Hayır bak bana.. Bak bana! Bana bak! Ateş! Ateş..
Üşümenin de etkisiyle titreyerek ağlıyordum.
Gizem: Ateş! Ateş bırakma beni! Ateş! Ateş.. Ateş lütfen.. Ateş aç gözünü..
Ateşi bırakıp etrafa baktım, çok ıssız, karanlık ve soğuktu.
Gizem: KİMSE YOK MU! BİRİ YARDIM ETSİN!
Sesim yankılanıyordu adeta..
Gizem: KİMSE YOK MU! ne olur.. Lütfen.. Lütfen.. Ateş ölüyor..
Ateşin yanına tekrar gidip yarasına baktım, dahada kötü bir hal almaya başlamıştı sürekli kan kaybediyordu.
Gizem: Ateş! Kurtarıcam seni.. Kurtarıcam ölmene izin vermem..
Arabanın arkasını koştu bagajı açtım, ilk yardım çantası vardı alelacele elime alıp içine baktım, içindeki hiçbir şey işimi görmezdi.
Gizem: ALLAH KAHRETSİN! bir sargı bezi ya! En azından bi bez! Koca bagaj ya! Koca bagaj!
Bagajı kapatıp, arka kapıyı açtım, koltuğun altında işime yarayacak bir şey olup olmadığını baktım üç beş dergi dışında hiçbir şey yoktu.
Gizem: ALLAH KAHRETSİN! KAHRETSİN!
Ateşin yanına koşup, ısısına baktım, hala çok sıcaktı..
Gizem: Ateş.. Ateş aç gözünü hadi.. Ateş.. Ateş lütfen.. Ateş bana bak.. Ateş bak bana! ATEŞ! Ateş..
Ateş kendini zorlayarak kolumu tuttu.
Gizem: Ateş.. Ateş dayan.
Ateş: Kaç.. Anlaşılan yardım gelmeyecek kaç..
Gizem: Hayır.. Hayır seni bırakmam.. Seni bırakmam Ateş. Duydun mu beni! Seni bırakmam..
Ateş: başka şansın yok.. Burak gelirse sana bu halde yardım edemem..
Gizem: Hayır.. Hayır Ateş.. Değil Burak bir ordu adam gelse bırakmam seni.. Yalvarırım sende beni bırakma. Yalvarıyorum bırakma..
Ateş kolumu tuttuğu elini yanağıma götürdü süzülen göz yaşlarımı baş parmağı ile sildi.
Ateş: bana bir şey olmayacak..
Gizem: olmasına izin vermem..
Ateş: Gizem.. Seni çok sevdim ben. Ne olursa olsun bunu sakın unutma.
Gizem: Hayır.. Hayır Ateş.. Sen daha bunu çok söyleyeceksin bana, yok öyle bir kere deyip gitmek.
Ateş: seni hep sevdim ben.. Uzaktan.. Dokunmadan, sadece gözlerimle.
Gizem: Ateş.. Ateş konuşma böyle ne olur..
Ateş: bilmeni istediğim bir şey var.. Bu olanların hiçbiri senin suçun değil, hiçbir şey için kendini suçlama..
Gizem: ne demek bu? Ateş..
Ateşin gözleri kapanmıştı, eli düştü yanağımdan.
Gizem: Ateş.. Ateş! Ateş aç gözlerin.. Ateş..
Artık tepki vermiyordu, kendinde değildi.
Gizem: Hayır.. HAYIR! HAYIR! Hayır Ateş! Ateş yalvarırım aç gözünü! Ateş yalvarıyorum aç! Ateş bırakma beni! Ateş! Ateş aç gözünü!
Etrafa bakıp avazım çıktığı kadar bağırdım.
Gizem: BİRİ YARDIM ETSİN! KİMSE YOK MU! YALVARIYORUM BİRİ YARDIM ETSİN! lütfen.. Lütfen.. Yardım edin..
Siren sesi.. Siren sesi duyuyordum.. Işıklar karanlığı aydınlatıyordu.
Gizem: kurtuldu.. Ateş kurtuldu.. Dayan sevgilim.
Bir iki dakika içinde, polisler ve ambulans gelmişti, Yılmaz komser dahil herkes arabadan indi.
Yılmaz: Gizem!
Gizem: komserim Ateş..
Yılmaz: çabuk! Çabuk hastaneye!
Sağlık görevlileri Ateşi dikkatli bir şekilde ambulansa taşıdı
Gizem: Bende... Bende gitmek istiyorum, gitmek istiyorum lütfen! Lütfen!
Yılmaz: tamam.. Ama bana Burakın nerde olduğunu söyle
Gizem: az ileride kulübü var, en son oradaydı.
Yılmaz: ben tekrar gelicem senin yanına, git hadi.
Ambulansa koşup Ateşin yanına bindim, çok hareketlilerdi, sürekli hastaneyi arayıp Ateşin durumunu rapor ediyorlardı.
Gizem: Ateş dayan.. Dayan kurtuldun.. Kurtulduk sevgilim.. Hadi.. Hadi biraz daha dayan.
Yanımda duran kadın bana baktı
"çok mu seviyorsun onu?"
Gizem: Seviyorum.. Ve ben bunu ona hiç belli edemedim.
.
Hastaneye gelir gelmez, Ateşi amiliyata aldılar bense kapının gerisinde ellerimde onun kanıyla kaldım.. Duvara yaslanıp kendimi yavaşça yere bıraktım.
Gizem: Allahım lütfen.. Lütfen ona bir şey olmasın.. Lütfen.. Dayan Ateş.. Dayan yalvarırım dayan.. Bırakma beni.. Bırakma ne olur.. Gitme bir yere.
Ellerimde ki kana baktım.. Ateşin kanına.. Bu kadar seviyor muyduk birbirimizi? Bu kadar.. Canını verecek kadar..
Akif: Gizem!
Gizem: Hocam!
Akif hoca beni kolumdan tuttup yavaşca ayağa kaldırdı, ellerimde ki kanı gördü.
Akif: iyi misin? İyi misin sen?
Gizem: Hocam Ateş.. Ateş..
Akif Hocayı görünce kendimi güvende hissettim, hıçkıra hıçkıra ağlıyordum artık, Akif hoca bana sarılıp sırtımı sıvazladı.
Akif: Geçti kızım.. Geçti korkma geçti.
Gizem: Ateş çok kötü.. Ya ona bir şey olursa.. Ona bir şey olursa ben.. Ben naparım hocam..
Akif: şş Gizem.. Gizem sakin ol.
Akif hoca beni kendinden uzaklaştırıp, yüzümü avuçlarının içine aldı.
Akif: Ateş iyi olacak tamam mı? Korkmak yok..
Kafa sallayıp göz yaşlarımı sildim.
Akif: hadi elini yüzünü yıka gel, hadi kızım.
Gizem: gitmek istemiyorum.. Onu bırakmak istemiyorum..
Zeynep: Akif!
Zeynep hoca koşa koşa geldi yanımıza.
Zeynep: Gizem iyi misin kızım?
Gizem: ben iyiyim hocam ama Ateş.. Ateş iyi değil..
Zeynep hoca bana sarılıp sakinleştirmeye çalışıyordu
Akif: Annene haber vereyim ben, merak etmiştir
Gizem: Hayır.. Hocam lütfen şimdi aramayın. Ben sadece Ateşi görmek istiyorum.. Kimseyi istemiyorum lütfen.
Akif hoca kafa sallayıp oturdu.
.
Kaç saat geçmişti? Bir? İki? Üç? Yoksa daha fazla mı? Neden hiçbir haber yoktu neden kimse çıkıp iyi bir şey söylemiyordu.. Neden..
Sonunda çıkmıştı biri, yerimden fırlayıp hemşirenin yanına koştum.
Akif: bize bilgiyi-
Hemşire: Doktor bey verecek.
Hemşire gülümseyip gitti, hemen arkasından doktor çıktı.
Zeynep: Ateş nasıl doktor bey?
Doktor: Hastanın nesi oluyorsunuz?
Akif: Oğlum.. Oğlum sayılır.
Doktor: Delikanlı epey zorladı bizi, çok kan kaybetmiş, ama direnmeyi başardı. Sabah kadar müşahede altında tutacağız, kesin bir şeyi size ancak yarın söyleyebilirim.
Gizem: peki ne zaman görebiliriz?
Doktor: Sabah.
.
Odanın camından bakabiliyordum ona sadece..
Etrafında adını bile bilmediğim bir sürü makina, başında hemşireler, bir şeyler yazıp çiziyorlar sonra çıkıyorlardı.
İyi miydi? Geçmiş miydi canının acısı..
Zeynep: Canım.
Zeynep hoca elinde kahve ile bana bakıyordu.
Zeynep: hadi biraz iç, Akifte tost yaptırıyor sana
Gizem: hocam, canım istemiyor.. İçim almıyor.. Ateş böyleyken ben karnımı doyurma çabasına giremem.
Zeynep: karnını doyurma çabası demeyelim, güçlü kalma çabası diyelim..
Gizem: hocam gerçekten istemiyorum..
Zeynep: Gizem.. Çok bitkin görünüyorsun, farkında değilsin ama Ateşten daha kötü görünüyorsun, gel otur şöyle biraz.
Gizem: ben sadece Ateşi görmek istiyorum. Onun yanına biraz girebilir miyim?
Zeynep: doktorlar konuşmaya çalışırım.
.
Ateşin yanına girdiğimde kulaklarım sesten rahatsız olmuştu, tedbir amaçlıda olsa o makinalar beni rahatsız ediyordu. Ateşin yanına gidip yatağın bir ucuna oturdum.
Gizem: İyi görünüyorsun, ve ben seni ilk kez uyurken görüyorum..
Elimi Ateşin saçlarına götürdüm.
Gizem: uyurken fazla sakinsin.. Yada sakin olduğun tek an diyelim.
Ateşin başını okşayıp elini sıkıca tuttum.
Gizem: polisler biraz daha geç gelse kaybediyordum seni.. Ciddi ciddi bırakıp gidiyordun beni.. Ama bunu unutmadım sen uyan, sana sağlam bir tokat daha atacağım.. Kendini böyle bir tehlikeye nasıl atarsın? O hayallerden vazgeçilmeyecek Ateş kaptan, ben seni basketbol oynarken göreceğim. El sallayacağım, gururla seni izleyeceğim, sen her basketinde bana bakacaksın..
Göz yaşlarımı silip kendimi toparlamaya çalıştım, minik bir gülümseme yaptım.
Gizem: beni bırakmayacağını biliyorum.. Çünkü sen Ateşsin, seni seven insanları yarı yolda bırakıp gitmezsin.. Beni bırakmayacağını biliyorum, sakın bırakma.
Ateşi yanağından öpüp odadan çıktım.
Akif: Gizem Bozkurt ya o tostu yersin yada eve gidersin
Kafa sallayıp, Zeynep hocanın elindeki tostu aldım.
.
Sabah olmak üzereydi, ve ben iki gündür uymuyordum.. Yorgun muydum bilmiyorum.. Yorgunsam bile Ateş kadar yorgun değilimdir.
Akif: annen yola çıktı birazdan burda olur.
Zeynep: bende Mine ile konuştum onlarda geliyor, ama kızlar önce Ateşin evine uğrayacakmış.
Kafa sallamakla yetindim, ne yapabilirdim ki başka.
Akif: Yılmaz komser de geliyor
Akif hoca yanıma gelip diz çöktü, oturduğum yerden destek alıp dengesini korudu.
Akif: Gizem anlatmayacak mısın bana? Kızım bana anlatmazsan sana yardım edemem.
Zeynep: Akif zorlamasan mı? Kız iyi değil zaten.
Akif: yardımcı olmam lazım. Hadi Gizem anlat.
Tuğrul: hocam!
Halil, Salih ve Tuğrul koşarak yanımıza geldiler, Akif hoca ayağa kalkıp onları sakinleştirdi.
Halil: Ateş!
Halil odanın camından bakıp Akif hocaya döndü.
Halil: Hocam.. Hocam niye orda? Hocam noldu? Hocam iyi mi Ateş?
Akif: iyi, iyi sakin olun.
Tuğrul: Gizo?
Tuğrul yanıma gelip diz çöktü.
Tuğrul: sen iyi misin?
Halil: iyi işte! Görmüyor musun? Kötü halde olan Ateş.
Salih: Halil sırası değil.
Tuğrul: Gizem..
Gizem: iyiyim.. Ateş kötü.
Tuğrul ayağa kalkıp odanın camına gitti.
Tuğrul: nasıl oldu bu ya? Nasıl oldu!? Noldu abi benim kardeşime!?
Zeynep: çocuklar hastanedeyiz.
Salih: Hocam Burak mı?
Akif: maalesef.
Halil: Gizem yüzünden değil mi? Gizemin yüzünden!
Akif: Halil.
Tuğrul: Halil sırası değil, Ateş bu haldeyken yapma.
Halil: benim kardeşim hayallerinden yine mi vazgeçecek!?
Akif: yok oğlum öyle bir şey, iyi Ateş.
Salih: kıpırdıyor! Elini haraket ettirdi!
Gizem: ne?
Koşarak camın önüne gittim, Ateş gözlerini açmıştı, bu sefer sevinçten ağlıyordum.
Gizem: Başardı.. Başardı.
Zeynep: doktoruna haber vereyim ben.
Dayanamayıp Ateşin yanına girdim.
Ateş: Gizem.
Göz yaşlarımı silip Ateşe yaklaştım, elini sıkıca tuttum.
Gizem: sana bir şey olacak diye o kadar çok korktum ki.. İyi misin ağrın var mı?
Ateş: Yok.. Sen iyiysen benim hiçbir şeyim yok.
Gizem: Ateş..
Doktor: Evet! Hastamla beni yalnız bırakın lütfen!
Ateşe gülümseyip çıktım odadan.
Zeynep: sesi nasıl?
Gizem: yorgun, ama daha iyi olacak.
Akif: Yılmaz yapma!
Yılmaz: Akif anlamıyor musun sizinle olan yakınlığımdan dolayı beni bu dosyadan alabilirler, benim başka çarem yok.
Olanlar hepimizin dikkatini çekmişti.
Tuğrul: hocam noluyor?
Yılmaz komser bana baktı.
Yılmaz: Gizem gitmek zorundayız.
Gizem: ifade için mi?
Yılmaz: önce ifaden alınacak, sonra seni biraz misafir edeceğiz.
Tuğrul: misafir derken?
Zeynep: Akif noluyor?
Akif: şey Gizem-
Yılmaz: Gizem seni bir süre misafir etmek zorundayız.
Akif: Burak henüz bulunamamış, uçurumdan düştüğünü düşünüyorlar
Salih: uçurum mu?
Halil: hocam noluyor ya?
Gizem: düştü, ama çıktı! Çıktı ordan, yemin ederim
Yılmaz: Gizem seni götürmek zorundayım
Tuğrul: Hocam! Hocam Ateş bu haldeyken olmaz.
Yılmaz: birde o mevzu var tabi, Ateşi Gizemin bıçakladığını düşünüyorlar.
Salih: ne?
Halil: yok artık ya!
Gizem: hocam..
Yılmaz: Gizem gitmek zorundayız.
Yılmaz komser kelepçe çıkarıp bana doğru bir adım attı, kendimi Akif hocanın arkasına saklanırken buldum.
Gizem: Hocam ne olur bir şey yapın.. O şeyi takmasın bileğime.
Akif: Tamam.. Tamam sakin ol, Yılmaz ne gerek var ona
Yılmaz komser kelepçeyi cebine katıp kafa salladı.
Yılmaz: kelepçe yok. Ama gitmek zorundayız.
Akif hoca yüzünü bana dönüp elimi tuttu.
Akif: bende geliyorum korkma tamam mı?
Gizem: tamam.. Ama Ateş.. Onu görsem son kez, lütfen.
Yılmaz komser kafa salladı.
Yılmaz: arabada bekliyorum, gözünü seveyim çabuk gel Akif.
Akif: tamam.
Ateşin yanından doktorlar çıkınca tekrar girdim.
Ateş: ne çok özlüyorsun beni..
Elini tutup gözlerine baktım.
Gizem: Özlüyorum..
Ateş: gidiyor musun?
Gizem: karakola gideceğim, ama hemen geleceğim söz.
Ateş: tamam.
Gizem: geldiğimde seni daha iyi görmek istiyorum.
Ateş: söz.
Odadan çıkıp Akif hoca ile birlikte aşağı indik.
Akif: korkma tamam mı? Ben yanındayım ne olduysa anlat sakın korkma.
Gizem: tamam..
.
Ateşten..
Gizem gittikten sonra tekrar uyumuştum uyandığım da, odam değişmişti, yanımda Halil, Salih ve Tuğrul vardı.
Salih: uyandı.
Halil: iyi misin kardeşim.
Ateş: Annem.. O öğrendi mi nasıl?
Tuğrul: bizim kızlar yanında merak etme, korkmuş biraz ama gözünü açtığını duyunca sakinleşmiş
Ateş: Gizem?
Salih: gelmedi daha..
Ateş: ne kadar oldu gideli?
Salih: 2-3 saat olmuştur.
Halil: Ateş seni kim bu hale getirdi?
Ateş: ne?
Halil: Burak mı yaptı? Yoksa Gizem mi?
Tuğrul: Halil! Saçmalama oğlum ne diyorsun.
Halil: duyduğumu soruyorum.
Ateş: Gizem ne alaka ya? Noluyor!?
Tuğrul: polisler seni hale getirenin Gizem olduğundan şüpheleniyor
Ateş: yok artık. Gizem o yüzden mi karakola gitti? Hepse mi girecek nolcak?
Tuğrul: henüz belli değil kardeşim, senin ifadeni bekliyorlar, Buraktan da haber yok.
Ateş: o halde bile kaçmış mı?
Tuğrul: düştüğünden şüpheleniyorlar
Ateş: çıktı ordan.. Çıktı gördüm.
Halil: ikinizi de bu hale getiren kişinin Gizem olmasından şüpheleniyorlar.
Ateş: saçmalamayın! Çağırın! Polisi çağırın! Gelsin alsın ifademi! Gelsin! Çağırın!
Tuğrul: Ateş sakin ol dinlenmem lazım! Doktor uygun görmüyor!
Ateş: ya başlarım doktoruna! Çağır polisi çağır!
.
Gizemden..
Nezarethanede bir duvarın dibine çökmüş oturuyordum, olan biten her şeyi anlatmama rağmen, bana inanmayan gözlerle bakmışlardı. Haklılardı.. Ben Burakı kurtarmadım.. Kurtarmak istemedim. İstemedim..
Akif: Gizem!
Ayağa kalkıp Akif hocanın yanına koştum demir parmaklıkları tutup sağa sola baktım.
Gizem: hocam lütfen iyi bir şey söyleyin..
Akif: Gizem..
Gizem: Hocam, Ateş.. Ateş iyi mi?
Akif: iyi merak etme normal odaya aldılar.
Gizem: Yılmaz komser ne diyor? Ne zaman çıkacağım ben.
Akif: Ateşin ifade vermesini bekliyorlar.. Aksi takdirde burdan nöbetçi mahkemeye çıkacaksın.
Gizem: Hocam.. Hocam ben anlamıyorum.. Benim suçum ne ben ne yaptım anlamıyorum..
Akif: senin suçun falan yok, korkma çıkacaksın burdan.
Gizem: Burak düştüğünde ona yardım etmedim etmek bile istemedim hocam.. Ama o çıktı ordan.. Çıktı..
Akif: Gizem tamam sakin ol, bak söz veriyorum mahkeme olmayacak, seni çıkaracağım burdan
Seher: Kızım!
Annem gelmişti.. Ama ben onu gördüğüme hiç sevinmemiştim.
Seher: Kızım! Kızım iyi misin? Niye buradasın? Neden buradasın! Polisler ne diyor kızım!?
Akif: Seher hanım lütfen sakin olun.
Seher: olamam. Kızım iyi misin hadi konuş benle, hadi kızım
O an aklımdan geçeni söylemiştim..
Gizem: seni görmek istemiyorum..
Seher: ne?
Gizem: seni görmek istemiyorum anne.
Seher: Kızım.. Kızım yapma böyle.
Akif: Seher hanım, hadi gidelim, ben size anlatırım olanı biteni, hadi
Seher: kızım..
.
Ateşten..
Polisler ifademi alırken sinir krizi geçirmemek için zor tuttum kendimi utanmasalar Gizemi suçla diyecekler bana.. Polisler gittikten sonra ilaçların etkisiyle uyuya kaldım. Uyandığımda başımda Nazlı vardı.
Ateş: Nazlı?
Nazlı: Selam.. Beni görmeyi beklemiyordun biliyorum, ama merak ettim seni, iyi misin?
Ateş: iyiyim sağol.
Nazlı: Gizem için yemişsin bıçağı..
Ateş: bir işe yaramadı ki.. Kızın başı yine derde girdi.
Nazlı: duydum olup biteni, ikinizde ucuz kurtulmuşsunuz. Merak etme Gizem çıkar senin ifaden işe yarar.
Ateş: hala inanmıyorum.. Kızı neyle suçluyorlar.
Nazlı: sizinkiler konuşurken duydum bıçakta parmak izi varmış.
O an olup bitenleri hatırlamaya çalıştım gözümün önüne kesik kesik anlar geliyordu Gizem bıçağı eline aldı evet ama kendini öldürmek için..
Ateş: öldürmek istedi kendini.. Ama Burak o kadar manyak ki..
Nazlı: kayıpmış hala, gidebileceği yerlere ve o uçurumun aşağısında arıyorlarmış.
Ateş: geberseydi keşke.
.
Gizemden..
Saatlerdir dört duvar arasında oturup düşünüyordum, çok yorgun hissediyorum.. Uzun ve soluksuz bir uykuya dalmak istiyorum.
Ama hepsinden önce Ateşi görmek istiyorum.
Ona sımsıkı sarılmak istiyorum..
Yılmaz: Gizem.
Ayağa kalkıp Yılmaz komserin yanına gittim.
Yılmaz: Ateş ifade vermiş kızım. Anlattıklarınız birbiriyle uyuyor, birkaç saat içinde çıkacaksın korkma, haber vermeye geldim.
Gizem: teşekkür ederim.. Şey Ateş nasıl?
Yılmaz: iyi iyi merak etme, senin burda olduğunu öğrenince çağırın polisi diye yıkmış ortalığı, hadi toparlan sende.
Gizem: tamam, teşekkür ederim.
.
Ateşten..
Hava yine kararmaya başladı, bizimkiler sağ olsun bir dakika yalnız bırakmıyordu el bebek gül bebek bakıyorlardı resmen, Selin bile dakika başı nasılsın diye soruyordu demek ki durum o kadar vahimdi..
Sonunda hava kararmıştı, Salih ve Halil hariç diğer herkes evlere gitti, kızlar önce anneme uğrayacaklarmış öyle dediler, kim bilir nasıl korkmuştur..
Halil: ağrın falan yok demi? Bak varda söylemiyorsan-
Ateş: ya dakika başı hemşire gelip ilaç veriyor zaten, ne ağrısı, gözümü açamıyorum..
Salih: Ateş şaka maka büyük badire atlattın.
Ateş: atlattım mı bilmiyorum ki.. O herif bulunmadan rahat yok bana.
Halil: elini kesmiş ya şaka gibi..
Salih: o el ile nereye gidebilir ki? Ne kadar dayanır?
Ateş: bilmiyorum umrumda da değil.
Halil: Gizemi merak ediyorsundur sen
Ateş: ediyorum, kaç saat oldu yok.
Salih: anca gelir, hatta belki gelmez annesi eve götürür.
Ateş: gelicem dedi..
Kapı açıldı gelen Gizemdi.. Onu görünce bir rahatlama geldi.
Halil: geldi.
Salih: refakatçı geldiğine göre bize müsaade.
Salih ve Halil el sallayarak çıktılar odadan Gizem kapıyı kapatıp yanıma geldi, yara olmayan tarafıma geçti yatağın ucuna oturdu.
Ateş: iyi misin?
Gizem: iyiyim ben asıl sen iyi misin?
Ateş: seni görünce daha iyi oldum.
Gizem: şaka gibi bu olup bitenler.. Seni öldürmeye çalışmakla suçlandığıma hala inanmıyorum.
Ateş: haksız bir suçlama değil aslında.
Gizem: ne?
Ateş: yani bu güne kadar nazın yeterince öldürdü beni.
Gizem: Ateş.
Ateş: tamam tamam..
Gizem hiç beklemediğim bir hamle yapıp kedi gibi sokuldu yanıma başını göğsüme koydu yarama dikkat ederek sarıldı.
Gizem: biraz böyle kalabilir miyiz?
Ateş: sonsuza kadar böyle kalabiliriz.
Gizem: ben artık sonsuzluk ile ilgili bir şey duymak istemiyorum.
Ateş: tamam.. İstediğin kadar kalırız böyle.
Gizemi saçından öpüp kokusunu içime çektim, belki de ilk kez ona bu kadar yakındım.. Teni tenimde nefesi nefesimde.. Sarılıp uyuyorduk resmen, Gizeme baktığımda çoktan uyduğunu gördüm, gözlerini kapatmıştı. Onun yanımda uyuduğunun verdiği huzurla bende kapatmıştım gözlerimi.
Sabah olduğunda ilk uyanan ben oldum, daha doğrusu ağrılarım uyandırdı beni, Gizemi rahatsız etmek istemiyordum, çok huzurlu görünüyordu ve çok güzel.. Bir anda atılarak uyandı.
Gizem: Ateş!
Ateş: Burdayım..
Gizem kafasını bana çevirip hafif bir tebessüm etti, sonra utanıp yavaşca kalktı.
Gizem: iyi misin? Ben uyuya kalmışım keşke uyandırsaydın beni.
Ateş: kıyamadım.
Gizem: iyi misin? Ağrın var mı?
Ateş: çok az.. Merak etme hemşire gelir şimdi.
Gizem: ben en iyisi gidip çağrıyım
.
Gizemden..
Utanarak çıktım odadan, daha doğrusu kaçtım.
Odadan çıkar çıkmaz karşımda gördüğüm kişiyle şoka girmiştim, o buraya nasıl gelmişti? Kimden haber almıştı?
"Gizem?"
Meraklı gözlerle bakıyordu bana
"Çok merak ettim seni"
Gizem: Sen.. Nasıl geldin buraya?

Ateşin Kelebeği. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin