21. Bölüm

696 51 33
                                    

Tuğruldan..
Gizem gittikten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.. En azından Ateş için.
Ateş ilk başlarda ne kadar kızıp kırılsada yaşadığı olaylar yüzünden iyi ki dedi.. İyi ki gitti.
Ateşin artık en büyük korkusu Gizemin geri gelmesi.
Eğer Gizem geri gelirse Ateş ördüğü duvarları tekrar yıkmaya başlayacak ve bunu hiç istemiyor.
Yeniden eski Ateş oldu.. Sert duygusuz yaralarını göstermek istemeyen, iki sene önceki Ateş.. Aşk kavramından uzak, konuşmayan.
.
Gizem her gün birimizi arayıp Ateşi soruyor.. O kadar çok yalan söylüyoruz ki ona.. Döndüğünde hiçbirimizi affetmeyecek.
Ateş konuşmak istemiyor, kaçıyor.. Ne zaman Gizem muhabbeti geçse kaçıyor. Gizemden kaçıyor, hiçbir mesaj hiçbir telefon işe yaramıyor, kafada bitirdiğini söylüyor. Hem bize hem kendine.
Ama hepimiz biliyoruz bunu neden yaptığını yapmak istediğini.. Susuyoruz sadece elimizden başka bir şeyde gelmiyor zaten.
.
Hepimizin en çokta Ateşin korktuğu gün geldi çattı, bu gün okulun mezuniyet balosu vardı.
Ve Gizem bu gün geri geliyordu.
Bundan sonrasını hiç kimse tahmin edemiyordu, aslında hepimiz Gizeme söylediğimiz yalanları nasıl devam ettireceğiz diye korkuyorduk. Çünkü herkes farkındaydı ikiside birbirinden vazgeçmedi.
Tek bir bakış.. Yetecekti.. Ateş yeniden K9 olacaktı.
Ateş duvarlar ördü örmesine ama Gizem her gün bıkmadan usanmadan aramaktan vazgeçmedi, Ateşi haklı buluyordu. Ateşin ona kızdığını sanıyordu.. Keşke böyle olsaydı.
Gizemin bu gün dönüyor olması kızlarda heycan yaratmıştı, aslında hepimiz heyecanlıydık çünkü olacakları merak ediyorduk.
Bu arada Zeynep hocanın hamileliği baya ilerledi ama sanırım riskli bir durum varmış bu yüzden Akif Hoca çok temkinli davranıyordu bebek doğana kadar İstanbuldan biraz uzaklaşmaya karar verdiler. Bu arada iddia meselesini Halil kazandı bebek erkek! Gerçi Akif hoca kız çocuğu istiyormuş Zeynep hoca gibi güzel.. Bu iddia işi Halile yaradı Mevsime yapamadığı şeyleri Seline yaptı ve yaptırdı. Birde Selin Barış takıntısından kurtuldu, ona sorsak "zaten sevmiyordum" diyor, bu aralar gözünü kapatarak geziyor desem yeridir.
Bütün ekip harıl harıl ders çalıştık Akif hocaya verdiğimiz sözü tutacaktık.
Bana gelirsek, ben bu gün evlenme teklifi edeceğim içimde garip bir heycan var, bi ara doktora gidip sakinleştirci istemeyi bile düşündüm sonra fikrin ne kadar saçma olduğunu görüp vazgeçtim.
.
.
Gizemden..
Gittiğim için pişman mıyım? Evet.. Hemde çok. Ben Ateşi kaybetmek istemedim.
Gittiğim gün aramış beni çok sonra gördüm, kızdım, dönmedim geri, kendimi dinlemek istedim, keşke yapmasaydım.. Ateş bir kere bile aramadı beni, haklıydı.. Hemde çok haklıydı.
Aradım, mesaj attım, hatta mektup bile yazdım. Ne kadar sosyal medya varsa yazdım. Hiçbirine dönmedi dönmediği gibi her yerden engelledi beni, unutmak istiyordu.. Ama unutmak o kadar kolay değil ki..
Belki affetmeyecek beni.. Ama ben pes etmeyeceğim.. Ateşi bırakmayacağım.. Yeniden aynı hataları yapmayacağım.
Ateşi sorduğum herkes iyi deyip geçiştirdi beni.
Biliyorum bir şey var, hissediyorum. Ateş benden böyle vazgeçmez..
Kaçtığım yere, beni yoran şehre geri döndüm. Korkuyorum.. Ya gözlerine baktığım da eski Ateşi göremezsem.. Ya gerçekten bitirdiyse beni.. Unuttuysa..
Eve gelir gelmez Ateşi aramak istedim ama engellendiğim için arayamıyordum, herkesi çok özledim.. Ama onu bi başka..
.
.
Ateşten..
Gizem gittikten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.. En azından benim için.. Vazgeçtim.
Ben artık vazgeçtim...
Gizem bu gün geliyor, geri dönüyor.. Aylar sonra onu ilk kez göreceğim, nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum..
Eski Ateş olma vakti gelmişti. Hatta geçiyordu hatta ve hatta belki de hiç değişmemeliydim.
Bu aşk denen aptal şeyin beni bu kadar ele geçirmesine izin vermemeliydim.
Unuttum diyorum vazgeçtim diyorum ama tokası hala bileğimde, fotoğrafı hala yatağımın ucunda, o küçük yarım parfüm şişesi dolabımda.. Olmuyor. Böyle olmuyor. Olmayacak.. Böyle olmayacak. Bitmek zorunda. Devam ederse.. İki taraf içinde çok zor olacak.. Yani ben yine "sadece kendimi düşünemiyorum"  Gizem içinde yapıyorum bunu, hatta sadece onun için yapıyorum.
.
Gizemden..
Akşam olmuştu, annemin seçtiği elbiseyi giyip saçlarımı yaptım.
Seher: Hazır mısın?
Gizem: Evet.
Seher: Biletin var mı?
Gizem: Tuğrul almış bana, oraya gidince arayacağım.
Seher: Tamam, taksi çağırayım sana.
Gizem: Tamam, ben dışarıdayım.
Aşağı inip apartmandan çıktım.
Barış: pişt!
Gizem: Abi!
Barış: Partiye yalnız mı gidiyorsun?
Barış motordan inip yanıma geldi, sarıldım.
Gizem: Çok özledim seni, sizi.
Barış: Bende.
Barış elimden tutup beni yavaşca döndürdü.
Barış: Yine çok güzelsin.
Gizem: Sizde çok yakışıklısınız.
Barış: Hadi gidelim.
Gizem: Annem taksi çağrıdı-
Barış: Boşver onu.
.
Partiye geldiğimiz de bizi Tuğrul karşıladı.
Tuğrul: Hoşgeldin Gizo!
Gizem: Hoş buldum.
Tuğrul: Hadi hadi içeri! Kızlar seni bekliyor.
Barış: Gitmek istersen ara beni, burdan bize gideriz tamam mı?
Gizem: Tamam.
Barış beni bırakıp gitti. Bizde Tuğrul ile içeri girdik.
Selin: Ayy! Geldi!
Kızlarla sarılıp hasret giderdik.
Halil: Vay be Gizem hanım! Bi değişmişsin.
Mevsim: Neresi değişmiş ya aynı işte!
Halil: yok yok bi güzelleşmiş.
Etrafa göz gezdirdim kalabalıktı, ama Ateş yoktu, gelecek miydi acaba?
Gizem: Şey
Mine: Geliyor.
Nil: Dedim ben dayanamaz diye
Salih: Gelecek Ateş, merak etme.
Mine: Yalnız gelmeyecek ama..
Mevsim: Mine!
Mine: Ne? Görecek nasılsa.
Gizem: Kimle gelecek?
Halil: Al geldi işte, kendi gör.
Başımı arkaya çevirip kapıya baktım, Ateşin yanında bir kız vardı, güzel bir kız, Ateşin koluna girip bizim masaya el salladı.
Mine: Heh şimdi oldu.
Mevsim: ee şey Ayça! Ayça buda Gizem.
Kızı falan görmüyordum sadece Ateşe baktım.
Gizem: At-
Ayça: Memnun oldum!
Ayça elini uzatıp güldü.
Ayça: Senden çok bahsettiler, sende Ateşin yakın arkadaşlarından birisin demi? Doğru hatırlıyorum.
Gizem: Arkadaş?
Selin bileğinden tutup Ayça ile el sıkışmamı sağladı.
Selin: Evet! Neyse, oturalım hadi!
Ateş yüzüme bile bakmıyordu, Ayçanın elinden tutup karışma oturdu.
Selin: Hadi Gizem.
Selinin yanına oturup Ateşe baktım.
Gizem: Kim bu kız?
Selin: Ateşin sevgilisi, Gizo biz sana söyleyemedik, daha doğrusu nasıl söyleyeceğimizi bilemedik.
Gizem: Sevgilisi?
Ateş beni bu kadar çabuk unutmuş olamaz hayır.. Ben buna inanmak istemiyorum.
Çetin: Şaka maka bitti okul.
Nil: Valla ya!
Halil: Özlicem lan ben
Mevsim: Bende, hatta seni bile özleyebilirim.
Halil: O kadar değildir ya
Mevsim: Doğru o kadar değil.
Masada sürekli bi sohbet dönüyordu, konudan konuya geçiliyordu, herkes aynıydı, Ateş hariç.
Ateş tek kelime etmiyordu, ara sıra Ayçanın kulağına bir şeyler fısıldıyordu, hatta tek konuştuğu Ayçaydı..
Salih: Saat 10 olmak üzere.
Tuğrul: Aa saat gelmiş!
Mine: Ne saati aşkım?
Tuğrul: Şey saati.. Ney saati Halil?
Halil: Şey işte, ee Tuğrul tuvalette gidecekti, dedi ki ben birazdan gideyim, ondan bahsediyor.
Mine: Saatle mi gidiyorsun tuvalete?
Tuğrul: Doluydu.
Tuğrul masadan kalkıp kaçar gibi gitti.
Mine: Bana bakın! Ne saklıyorsunuz siz?
Çetin: Hiç
Halil: Heç.
Evlenme teklifi edecekti.. Umarım hep mutlu olurlar ve hiç ayrılmazlar.
Mevsim: Bakın ne diyorum Gizeme kuru kuru hoşgeldin demek olmaz, yakınlara güzel bi mekan açılmış kahvaltısı çok iyi diyorlar gidelim mi yarın?
Ateş: Evde bedavaya yiyebileceğimiz şeyleri para vererek mi yiyeceğiz? Zengin miyiz o kadar?
Nil: ee şey.. Haklı Ateş, biz şey yapalım hazı-
Gizem: Yok! Gerek yok. Ben biliyorum sizi, zaten en büyük parti burda kuru kuru olmadı.
Mevsim: peki o zaman.
Mine: Tuğrul nerde kaldı ya?
Nil: gelir şimdi.
Tuğrul koşarak çıktı sahneye.
Mine: Tuğrul?
Tuğrul mikrofonu eline alıp derin bir nefes alıp verdi.
Tuğrul: Herkese merhaba! Bu gün yine beraberiz, güzel bir şarkı ile başlayacağım sonrası için sürprizlerim olacak.
Nil: vay!
Tuğrul güzel bir alkışla motive olup şarkıya başladı, bu kez bizden hiç kimse dansa kalkmamıştı.
Selin: Geldi!
Mine: Gelmese şaşardım.
Arkamı dönüp baktığım da üç erkek gördüm.
Selin: yanındakiler kim bunun?
Mine: takmış birilerini.
Gizem: kim bunlar?
Selin: Ortadaki Oktay, sen gittikten bir iki hafta sonra geldi okula 12 lerden bir çocuk. Belalı bir tip, kaç okul değiştirmiş bi bilsen
Gizem: sizle uğraştı mı?
Salih: Yok, bizlik değil.
Ateş Ayçanın kulağına bir şeyler söyledi sonrada onu dansa kaldırdı. Ben dans etmem diyene bakın! Beni sen değiştirdin diyene! Elin kızıyla dans ediyor. Ya yüzüme bile bakmadı.. Ben böyle hayal etmedim, kızacaktı bağıracaktı ama yok saymayacaktı.
Gizem: bunlar ne zamandır sevgili Selin?
Selin: Şey.. Bir iki ay oluyor.
Tuğrul tam şarkıyı bitirmişti ki "bir daha" tezahürattı ile yeniden başladı.
Minenin en güzel ve en özel gününde yalnız bırakmak istemezdim ama yapamıyorum. Ateşi başkası ile görmeye dayanamıyorum.
Gizem: Benim hava almam lazım.
Selin: Gizem?
Gizem: Hava.. Hava almam lazım.
Ayağa kalkıp kapıya yöneldim. Ateşi başkası ile görmeye dayanamıyorum..
Kendimi dışarı atıp derin derin nefes alıp verdim.
Gizem: Kolay mı ya! Kolay mı bu kadar!
Ağlamamak için başımı gökyüzüne çevirdim.
Oktay: Hayırdır terk mi edildin?
Başımı sesin geldiği yere çevirdim.
Oktay: Bizim okuldan değilsin sen, kimin sevgilisisin?
Gizem: Kimsenin.
Kendimi toplayıp içeri geri girdim Tuğrul şarkıyı bitirmişti, yerime oturdum.
Selin: iyi misin?
Gizem: konuşacağız Selin, konuşacağız.
Selin: Eyvah.. Tamam.
Tuğrul: Herkese iyi eğlenceler! İzninizle bir beş dakikanızı alıcam
Mevsim: Mine?
Mine: Bilmiyorum.
Tuğrul: Herkesin az çok bildiği gibi kolay şeyler yaşamadım, yaşamadık.. Ama bütün bunları yaşarken ne zaman kafamı çevirsem yanımda hep birileri oldu, onların hakkı ödenmez. Ama ben bu gün bambaşka bir şey için vaktinizi çalıyorum. Uzun zamandır yapmak istediğim tek bir şey vardı ve onu bu gün izninizle yapmak istiyorum. Mine..
Selin: ay çok heycanlı!
Tuğrul: Seni çok seviyorum.. Hep seveceğim.. Ve bütün hayatım boyunca seni sevmek istiyorum, eğer izin verirsen tabi, Mine.. Benimle evlenir misin?
Mine şaşkınlıkla ayağa kalktı, gözleri dolmuştu.
Halil: evet evet!
Selin: Evet de evet de!
Mine: Evet.. Evet! Evet! EVET!
herkes alkışlerken Tuğrul Minenin yanına geldi önünde diz çöküp yüzük kutsunu çıkardı. Mine hem çok mutluydu hemde çok duygusal, Tuğrul yüzüğü çıkartıp Minenin parmağına taktı.
Salih: BRAVO!
Halil: BRAVO!
Mine ve Tuğrul naif bir öpüşme yapıp sarıldı.
Selin: Ah ah! Amin..
Tuğrul: Söz veriyorum çok mutlu olacağız.
Mine: Ben zaten çok mutluyum.
Halil: ALKIŞ!
Tuğrul: Herkese teşekkürler!
Tuğrul tekrar eğildi.
Tuğrul: Bu dansı bana lütuf eder misin?
Mine: Hay hay.
Bu kez alkışlayan sadece bizim masaydı.
Halil: Evleniyor millet evleniyor..
Gizem: Arkadaşlar, ben biraz erken gitsem ayıp olur mu?
Selin: çok erken ama
Gizem: olsun
Ayağa kalkıp herkese el salladım.
Gizem: Görüşürüz arkadaşlar.
Çetin: bırakalım mı seni?
Gizem: yok ben giderim, Barış gelir zaten.
Çetin: tamam, sen bilirsin.
Selin: görüşürüz Gizom, yarın buluşacağız.
Gizem: tamam buluşuruz. Görüşeceğiz zaten.
Mekandan çıkıp Barışa mesaj attım.
Elimde tuttuğum ceketimi giydim üşümüştüm.
Oktay: Soğuk hava.
Oktay duvarın üstüne oturmuş sigara içiyordu.
Oktay: içi yanana yaramıyor ama.
Ateş ve Ayçada çıktı, üstelik el ele..
Ayça: Merhaba.
Gizem: Merhaba.
Ayça: soğuk hava ya demi?
Gizem: evet dondum.
Oktay duvardan inip sigarasını Ateşin önüne attı, sırtındaki ceketi çıkarıp bana uzattı.
Oktay: Al, üşüme, eve gidince atarsın.
Ne olduğunu anlamadan aldım ceketi, Oktay içeri girdi.
Ayça: almasaydın keşke.
Gizem: almış bulundum, zaten üşüyorum.
Ayça: takmasın sonra sana.
Gizem: nerde göreceğim bir daha?
Ayça: Doğru, gidecek zaten oda, pek sevilmedi.
Oktayın verdiği ceketi giyip saate baktım.
Gizem: Hadi Barış..
Ayça: Bırakalım istersen seni?
Ayça Ateşin elini bırakıp koluna girdi.
Ayça: Tabi istersen.
Senin o elini kolunu.. Sakin Gizem.. Sakin..
Gizem: Yok! Gerek yok.
Barış gelmişti sonunda.
Barış: Çok beklettim mi?
Gizem: Biraz.
Barış: Ateş?
Ateş: Naber Barış?
Barış: İyidir senden?
Ateş: Gördüğün gibi.
Barış: Sanada merhaba Ayça
Ayça: Merhaba.
Kaskı alıp Barışın arkasına atladım.
Gizem: bir dakika.
Sırtımdaki ceketi çıkarıp Ayçaya uzattım.
Gizem: Alır mısın? İster Oktaya ver ister çöpe at eve bununla gitmek istemiyorum.
Ayça yanıma gelip ceketi aldı.
Ayça: Olur, hallederim ben.
.
Eve gelir gelmez kaskı çıkarıp Barışa vurdum.
Barış: ne yapıyorsun kızım?
Gizem: Sen bunu bana nasıl söylemezsin!
Barış: Neyi?
Gizem: Barış!
Barış: İçeride konuşalım.
Odama geçip yatağıma oturduk, Barış uzatmadan girdi konuya.
Barış: Söyleyemedik işte Gizem.
Gizem: Abi..
Barış: Çok yeni aslında, toplasan 3 ay olma-
Gizem: Gerçeği söyle bana.. Sadece gerçeği.. Ateş bu kadar değişmiş olamaz. Değiştiyse de mutlaka bir sebebi vardır.
Barış: gerçeği sana sadece Ateş söyleyebilir Gizem, üzgünüm.
Gizem: Ben giderken bu kadarını tahmin etmedim.. Etmedim.. Kızacaktı küsecekti belki nefret edecekti ama bu denli değil.. Bu kadar değil abi.. Geri geleceğimi biliyordu, biliyordu..
Barış: Belki de tek sebebi gitmen değildir.
Gizem: Bir şey var.. Bir şey var hissediyorum.. Herkes bir şeyler söylüyor.. Ama kimse gerçeği söylemiyor.
Barış: Ateş seni unutmayı seçti.. İşte gerçek bu.
Gizem: Hayır..
Yanağımdan süzülen göz yaşlarımı sildim.
Gizem: Hayır.. Ben Ateşi kaybetmek istemiyorum.. İstemiyorum.
Barış derin bir nefes alıp verdi.
Barış: Tamam.
Göz yaşlarımı silip gülümsedi.
Barış: O zaman drama bağlamak yok.
Gizem: Ne
Barış: Ateşi yeniden kazanmak istiyor musun?
Gizem: Bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum..
Barış: Ben halledeceğim güven bana.
Barış beni anlımdan öpüp odadan çıktı, o çıkar çıkmaz kendimi yatağa bırakıp yastığıma sarılarak ağlamaya başladım.
Tarık: Gizem?
Babam kapıyı açıp yanıma geldi.
Tarık: Gelmiş mi benim prensesim..
Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim.
Tarık: Noldu sana bakayım?
Gizem: Baba.. Ben Ateşi kaybettim.
Cümlem biter bitmez ağlamaya başlamıştım.
Gizem: Kaybettim.
Babam bana sarılıp saçlarımdan öptü.
Gizem: İstemedim.. Ben böyle olsun istemedim.. Ateşi kaybetmek istemedim.
Tarık: Gizem..
Gizem: Baba ben ne yapacağım.. Ne yapacağım.. Ben, ben onu kaybettim.
Tarık: Ölmüş gibi konuşma, hallederiz.
Gizem: O ölmedi belki ama, ben onun gözünde artık bir ölüyüm. Yüzüme bile bakmadı..
Babam beni bırakıp kendi kendine söylenmeye başladı.
Tarık: Seher, Seher.. Yine yaptı yapacağını.
Gizem: Annemle bir alakası yok, ben gitmek istedim, hata yaptım..
Tarık: Anan ağlamasa, yoruldum ettim demese gider miydin?
Gizem: ne?
Tarık: Kafanın en karışık olduğu anı kolladı! Seni kendisiyle Ateş arasında bi seçim yapmaya zorladı, aç kızım gözünü.
Gizem: Baba..
Tarık: Tamam.. Tamam hallederiz tamam.
Gizem: Nasıl? Ateş benim yüzüme bile bakmıyor baba..
.
Ateşten..
Eve geldiğimde saat 3 olmuştu.
Sessizce odama girip kapıyı kapattım, yatağıma oturup elimdeki cekete baktım..
Güldüm.. Vazgeçmek mi bu? Değil.. Bu vazgeçememek.
Ceketi koklayıp yatağıma uzandım, azda olsa sinmiş Gizemin kokusu.. Değişmemiş hala aynı
Sanki yanımda gibi.. Kapattım gözlerimi. Bastırmaya çalıştığım duygularımı görmezden geldim, zaten birtek kendimle baş başa kalınca dürüst oluyordum.
.
Gizemden..
Sabahı sabah ettim desem yeridir.
Gizem: çıkıyorum ben!
Kızlarla buluşacaktık, apar topar hazırlanıp ayakkabılarımı giydim.
Tarık: Nereye?
Hatice: Kızım bi otursaydık.
Gizem: Kahvaltı yaptık ya işte.
Hatice: Canım kahvaltı yaptıkta-
Gizem: Kızlarla buluşacağız.
Tarık: Hey Allahım! Barış! Kardeşine bakıver bi, Gizem sende annene uğra eşyalarını al gel tamam mı? Bende konuşmaya gideceğim zaten.
Gizem: Tamam..
Barış: noluyor ya?
Tarık: Günaydın paşam! Akşam oldu! Hadi kardeşin gidiyor bi bırakıver.
Barış: yeni gelmedi mi o? Nereye gidiyor?
Gizem: Ay! Yeter! Gidiyorum ben!
Tarık: Kardeşini bırak, gel sonra konuşacağız seninle.
Barış: Baba sabaha kadar uyutmadın beni zaten.
Tarık: hadi hadi.
.
Barışla dışarı çıkar çıkmaz Keremi gördük.
Barış: Günaydın!
Kerem: Ağaç oldum!
Gizem: Bu ne alaka?
Kerem: Bu kimdi?
Gizem: Pardon?
Kerem: Haa üvey kardeş bu.
Barış: Kerem senin için burda, minik bir yardımı olacak bize. Akşam olsun da bi
Gizem: sormuyorum.
Kerem: Nereye siz?
Barış: Gizemi bırakıcam, ordan geçeriz bizim mekana ne dersin?
Kerem: iyi olur turlarım bende.
Önlü arkalı çıkmıştık yola.
Kafenin önüne gelince durduk.
Barış: Haber ver bana tamam mı?
Gizem: Kendim gelirim ben, eve uğramam lazım zaten.
Barış: iyi madem.
Kaskı Barışa verip içeri girdim.
Sadece kızlar değil erkeklerde vardı daha doğrusu Ateş ve Ayça dikkatimi çekmişti.
Yüzümde en sahte gülümsemem ile gittim yanlarına.
Gizem: Selam?
Mine: hoş geldin.
Çetin: Duyduk ki buluşuluyormuş bizim neyimiz eksik dedik.
Gizem: Eksiğiniz yok fazlanız var maşallah.
Mevsimin yanına oturup, gülümsedim.
Gizem: Hani kız kıza olacaktık?
Mevsim: Mine ayrılamadı Tuğruldan. Çifte kumru onlar şuan.
Kerem: Gizem!
Kerem yanımıza gelip gülümsedi.
Gizem: Ne oldu?
Herkes bu kim diyen gözlerle bakıyordu.
Gizem: Kerem! Barışın arkadaşı.
Mine: Memnun olduk.
Tuğrul: Olduk da ne iş?
Kerem: Kusura bakmayın.
Kerem yanıma gelip kulağıma eğildi.
Kerem: Barış diyor ki Gizem sadece gözlemlesin.
Gizem: ne?
Kerem gülümseyip geri çekildi.
Kerem: Gizem sen ne güzel kokuyorsun ya.
Ayça: Ateş!
Ateş sert bir şekilde masaya vurmuştu.
Ayça: Ateş ne yapıyorsun?
Ateş: Sinek vardı.
Mine: Lütfen masa sağlam kalsın "sinek" öldürme.
Kerem: Hadi kaçtım ben, görüşürüz.
Gizem: görüşürüz..
Kerem gittikten sonra gerginlik artmıştı sanki. Keremin ne demek istedi anlamadım..
Halil: Düğün ne zaman düğün!
Tuğrul: Bana kalsa yarın da, işte kız isteme söz nişan vs vs var.
Mine: her şey adetlere uygun olacak.
Nil: Ee Gizem biraz sen anlat neler yaptın?
Gizem: Hayalet gibi gittim ruh gibi döndüm işte.
Halil: ee ÇAY! Çay Kahve hadi içelim Gizemde geldiğine göre.
Ateş: Ayça sen ne içersen banada söyle ben hemen geliyorum.
Ateş masadan kalkıp lavaboya doğru gitti.
Gizem: geliyorum ben, çay söyleyin.
Ateşin peşinden gittim ama yetişemedim lavaboya girmişti.
Gizem: Olsun beklerim.
İçeriden garip garip sesler geliyordu, vurma sesi gibi.
Gizem: ne yapıyor bu ya?
Çok geçmeden çıktı Ateş, beni görünce duraksadı.
Gizem: Ateş konuşmamız lazım.
Ateş: Konuşacak bir şey yok Gizem.
Gizem: Ne yapıyordun sen tuvalette?
Ateş: Ne yapılır tuvalette?
Gizem: Şey, garip sesler geldi de.
Ateş: Hadi Gizem hadi.
Ateş gitmek istedi ama kolundan tutup engelledim.
Gizem: Lütfen. Lütfen konuşalım. İkimizinde buna ihtiyacı var Ateş, lütfen.
Ateş: Benim senden gelecek hiçbir şeye ihtiyacım yok.
Ateş kolunu çekip gitti.
Gizem: Benim ihtiyacım var ama..
Ağlamak yok.. Ağlamak yok.. Halledeceğim.. Halledeceğim.. Ateş bana kıyamaz.
Hiçbir şey olmamış masaya gidip gülümsedim.
Mine: Borda tarzı fazla mı sade olur
Selin: Ay saçmalama Mine! Böyle daha canlı bir renk lazım.
Halil: Yüzük ve takım elbise?
Mine: Aa evet, aşkım para? Nasıl yapacağız?
Tuğrul: Sen merak etme, her şey hazır benim açımdan.
Mine: Nasıl?
Tuğrul: Konuşuruz sonra.
Selin: bizde sana uygun bir şeyler giyeriz. Uyumlu olur, hatta Tuğrulun takımına göre giyin sen.
Nerdeyse iki saat boyunca kıyafet mevsuzusu konuştular, erkekler pes etmiş gibiydi.
Halil: Kefen giyin!
Mevsim: Tövbe de be!
Tuğrul: Kızlar yeter ya! Şu elbise mevsuzusunu bi grup açıp ordan konuşun yok elmas rengi yok şeftali rengi yok bilmem ne yeter.
Mine: Renk bilgine hayran kaldım.
"Gizem hemen eve gel!"
Annem.. Kesin babam gitti konuşmaya.
Gizem: Benim gitmem lazım arkadaşlar, görüşürüz, kızlar sizinle ayrıca görüşeceğiz.
Mevsim: Görüşelim..
Tuğrul: Yalnız mı gideceksin?
Gizem: Evet.
Çetin: Bırakalım mı? Herkes bir şeyle gelmiş.
Gizem: Anneme gideceğim. Hiç gerek yok.
Çetin: oldu iyi günler.
.
Eve gelir gelmez kavga sesleri duydum, zaten annemle babamın birbirini görmesi yetiyor..
Tarık: SEN BU HALE GETİRDİN BU KIZI! ATEŞLE SENİN ARASINDA BİR SEÇİM YAPMAYA ZORLADIN!
Seher: Bağırma bana!
Tarık: Bağırtma sende!
Seher: Ben kimseyi zorlamadım! Sen Gizemin ne halde olduğunun farkında bile değilsin! Uzaklaşması gerekiyordu!
Tarık: Yazık sana be!
Seher: benim kızım gittiği günden beri ağlıyor! O çok güvendiğin Ateş efendi adam olsaydı da bırakmasaydı! Geri döneceği belli bu kızın!
Tarık: Ateş Gizemi bırakmadı zaten!
Onlar bizim için kavga ederken bende odama gidip bavullarımı aldım.
Seher: Benim kızım neler yaşadı! İyi gelmedi bu şehir ona! Annesiyle gelerek en doğru kararı verdi!
Tarık: bende tam bundan bahsediyorum işte! Bu kızın bütün sevdikleri burda! Sırf sen üzülme diye herkesi bırakıp seninle geldi.
Seher: Annesiyim ben onun! Gelecek tabi!
Tarık: Tek derdin Ateşten kurtulmasıydı demi?
Seher: İnan bana şu kadarcık bile ihtimal vermedim! Ben sadece kızımı bu şehirden yaşadıklarından uzaklaştırmak istedim. Benimle vakit geçirsin istedim. Ve evet! Evet ya! Seçim yapsın istedim! Beni seçsin istedim!
Tarık: Mahvettin Seher.. Her şeyi mahvettin!
Seher: Ateş Gizemi sevseydi bırakmazdı.
O kadar kapatırmışlar ki kendilerini beni fark etmediler bile.
Tarık: Ateş Gizemi bırakmadı zaten!
Seher: Öyle mi? Ne yaptı!?
Tarık: Bırakmak zorunda kaldı!
Gizem: Baba..
Babam beni görünce ne yapacağını şaşırdı.
Gizem: Ne demek bu? Baba ne demek bu!?
.
.
İlginiz için teşekkür ederim ❤️
Yeni bölüm yarın arkadaşlar 🥳

Ateşin Kelebeği. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin