5. Bölüm

1.1K 67 14
                                    

Burak kalkıp üstünü başını düzeltti
Burak: önemli değil gerçekten.
Ateş: kapa lan çeneni!
Burak: ben sadece yardım etmek istedim.
Ateş: sen hala rol mü yapıyorsun!
Tam Burakın üstüne yürüyecekken Gizem araya girdi.
Gizem: yeter! Ne yapıyorsun sen?
Burak Gizemin omzundan tutup yavaşca geri çekti.
Burak: önemli değil, boşver Gizem.
Ateş: çek lan elini! Çek!
Gizemi kolundan tutup kendi tarafıma çektim.
Ateş: sen bundan sonra Gizemin bulunduğu ortamda nefes bile almayacaksın!
Gizem: Ateş kendine gel!
Ateş: ya anlamıyor musun takmış bu adam sana!
Gizem: Yeter!
Gizem çantasını alıp kafeden çıktı, Burak gülüp iyice yaklaştı bana.
Burak: bu daha başlangıç, Gizemi senden geri alacağım. Melek tekrar benim olacak.
Ateş: Melek mi?
Burak: Melek, onunla tekrar kavuşacağız..
Melek? Tekrar kavuşmak.. Eski sevgilisi miydi? Ve Gizem bunu benden sakladı mı?
Ateş: senin amacın ne Burak?
Burak: seni alt edip Meleği almak, seni bu şekilde alt edemezsem çok başka yollara başvurmak zorunda kalacağım. Çünkü benim 1-2 gün daha dayanmaya gücüm yok, onu senin yanında görmekten seni severken görmekten sıkıldım, özüne dönmeli artık.
Burak beni arkasında bırakıp kafeden çıktı.
Tehlikeli biri miydi yoksa hasta mı anlamıyorum.. Eski sevgili olsalar ne olursun olsun Gizem bana söylerdi, saklamazdı.
.
Gizemden..
O kadar sinirliyim ki ona.. Şu duygularını kontrol etmesini bi yapsa, ne o üzülecek ne ben.. Anlıyorum kıskanıyor haklı hatta bu konuda sonuna kadar haklı, ama çocuk bizim için bir şey yapmaya çalışırken onun kalkıp çocuğu dövmesi.. Ama ne olursa olsun Ateşi dinleyeceğim bir kez daha yargısız infaz yapmayacağım.
Burak: Gizem.
Tam eve varmak üzereydim nerden çıktı bu..
Gizem: Burak?
Burak: ya ben çok özür dilerim, yine kavga ettiniz, üstelik benim yüzümden.
Gizem: kavga etmedik, akşama barışırız biz.
Burak: sevindim. Çünkü kendimi kötü hissediyorum.
Gizem: siz neden kavga ettiniz Burak? Ne oldu da Ateş seni dövdü? Manyak değil herhalde bu adam bunu durduk yere yapacak?
Burak: şey.. Ben yapmamam gereken bir şeyi yaptım, ona Nazlıya karşı bir şey hissedip hissetmediğini sordum, çünkü senin üzülmeni istemedim, onun bu kadar sinirleneceğini bilsem yapmazdım gerçekten.
Ben cevap veremeden annem geldi.
Gizem: anne?
Seher: ne yapıyorsunuz kızım burda? Çok yorgunum hadi eve.
Burak: efendim özür dilerim. Bir şey konuşmam lazımdı Gizemle, gidiyorum şimdi.
Seher: saçmalama evladım, gelmişsin buraya kadar gel bir çay yapayım sana
Burak: yok ben rahatsız etmeyeyim.
Seher: ne rahatsızı çocuğum gel hadi.
Annem Burakı kolundan tutup eve götürdü. Ah anne ah şu hakaretleri söylemleri bir kez olsun Ateşe yapsaydın keşke..
Annem Buraka çay kattıp önüne dün yaptığı kekten koydu.
Seher: afiyet olsun. Gizem ben bu çocuğu çok sevdim gelsin ara sıra.
He gelsin gelsin evlenin hatta..
Seher: ee annen baban ne işle meşgul.
Anlaşıldı senin niyetin..
Burak: babamın küçük bir ofisi var, annemde o ofiste. İkisi beraber yürütüyor işleri.
Seher: Çok güzel çok güzel maşallah..
Burak: ben daha fazla rahatsızlık vermiyim size.
Seher: olur mu çocuğum otur. Hatta bak ne diyorum akşam yemeğe kal.
Gizem: anne.
Seher: Gizemde çok mutlu olur, demi Gizem.
Oldu olacak annesini babasını da çağırsın istiyiversin beni..
Burak: bilemedim ki şimdi.
Seher: kal kal ne olacak.
Burak: peki madem.
Gizem: size iyi sohbetler, Burak kusura bakma benim biraz işim var.
Onları arkamda bırakıp odama gittim, ilk işim Ateşi aramak oldu.
Ateş: Gizem.. Ben yine azar yerim diyordum.
Gizem: istersen yedireyim.
Ateş: aman yok kalsın
Gizem: niye dövdün çocuğu?
Ateş: göründüğü gibi biri değil o.. Bak çok güzel rol yapıyor, sana kafayı takmış, gözünü seveyim inanma ona.
Gizem: Ateş.
Ateş: Gizemi senden geri alıcam falan dedi bir sürü deli saçması şeyler söyledi, Gizem o tehlikeli biri, hasta.
Gizem: geri almak mı?
İçeride oturan adamdan mı bahsediyorduk ikimizde? Sürekli özür dileyen..
Gizem: Ateş sana söylemem gereken bir şey.
Ateş: ne oldu? Arkandan geldi demi? Suçu bana attı?
Gizem: Burak burda..
Ateş: ne?
Gizem: peşimden gelmiş, biz konuşurken annem gördü içeri davet etti, yemeğe kadar burda.
Ateş: o herif senin evinde mi Gizem? Annen böyle bir şeyi nasıl yapar? Daha doğru dürüst tanımadığı birini nasıl eve katar?
Gizem: Ateş sakin ol, bak ben sadece haberin olsun istedim, annem var zaten yanımızda korkma.
Ateş: geliyorum ben
Gizem: Ateş hayır. Ateş..
Ateş telefonu kapatmıştı.. Gelirse her şey daha kötü olurdu.
Hava kararmak üzereydi, annem masada ki son dokunuşları yapıyordu, resmen Buraka hizmet ediyordu.
Seher: gel kızım.
Gizem: afiyet olsun.
Yerime oturup korkarak beklemeye başladım. Ya Ateş gelirse diye ödüm kopuyordu.
Seher: yarın kahvaltıya gelsene oğlum.
Gizem: anne.
Seher: ne var kızım, ben çok sevdim Burakı muhabbeti çok güzel, saygılı.
Burak: ben rahatsızlık vermiyim, hatta gitsem iyi olacak.
Git git, Ateş gelmeden git..
Seher: çocuğum daha yemeğine dokanmadım, önce yemeğini bitir sonra gidersin.
Kapı çalıyordu.. Allahım lütfen Ateş olmasın..
Seher: kim bu saatte
Annem benden önce davranıp kapıyı açmaya gitti peşinden koştum ama yetişemedim.
Seher: Ateş? Ne işin var senin burda bu saatte?
Ateş: iyi akşamlar, Burakı almaya geldim ben.
Seher: Burak mı? Ne işin var senin onunla?
Annem tek kaşını kaldırmış Ateşe bakıyordu, Burak sesleri duyup yanımıza geldi.
Ateş: Burak hadi gidiyoruz.
Burak: nereye?
Ateş: gidelim göstericem ben sana.
Burak: özür dilemeye mi geldin?
Seher: ne özürü ne oluyor?
Burak: ufak bir tartışmamız oldu da.
Gizem: Burak hadi git sen.
Seher: hayır! Kimse bir yere gitmiyor, gel bakalım Ateş gel. Yemek yiyorduk bizde.
İnanması zor ama annem Ateşi yemeğe davet etmişti.
Günün sonunda hepimiz bir masanın altında buluşmuştuk, gerçi Ateş yemek yemiyordu ama olsun, o daha çok gözleri ile Burakı yiyordu.
Seher: ee Ateş neden tartıştınız siz?
Burak: Ateş biraz kıskanç biri.
Ateş: kıskanç değilim, hadsizlere sabrım yok.
Seher: hadsizlik..
Ateş: evet.
Masada ki gerilimden kaç voltaj elektrik çıkardı inanın bilmiyorum, ama bu gece hiç iyi bitmeyecekti.
Seher: annen nasıl?
Ateş: iyi, her geçen gün daha iyi oluyor.
Seher: kardeşlerin?
Ateş: onlarda iyi.
Ateş annemle konuşurken çok geriliyordu.
Seher: basketbol işi ne alemde?
Ateş: antrenmanlara devam ediyorum Seher hanım.
Seher: hala çalışıyor musun peki?
Ateş: zaman zaman evet, çalışmak zorunda kalıyorum.
Seher: bütün iş sende yani.
Ateş: evet.
Seher: ve kızımla sevgilisin.
Gizem: anne.
Seher: bir dakika Gizem, konuşuyoruz.
Gizem: anne lütfen. Biz biraz odama gidebilir miyiz? Lütfen..
Annemi zar zor yerinden kaldırıp odama götürdüm kapıyı kapatıp anneme baktım
Gizem: anne ne yapıyorsun sen?
Seher: napıyorum kızım? Napıyorum ben?
Gizem: sevdiğim adamı küçük düşürmeye çalışıyorsun. Neden yapıyorsun bunu?
Seher: sevdiğim adammış, kızım ben olmasam adam Burakı bir kaşık suda boğacak görmüyor musun?
Gizem: anne!
İçeriden gelen bir gürültüyle fırladık odadan, mutfağa geldiğimizde masadaki yemekleri yere düşmüş halde bulduk, Ateş Burakın yakasını tutmuş elinde bıçakla bize bakıyordu.
Seher: aman yarabbi!
Ateş bıçağı masaya bırakıp elini Buraktan çekti.
Seher: eşkıya mısın oğlum sen? Ne yapıyorsun elinde bıçakla!? Evimde cinayet işleniyordu az daha.. Gizem sen kimlerle arkadaşlık ediyorsun?
Ateş: Gizem açıklayabilirim.
Seher: bana açıkla bana! Ne yapıyordun elinde bıçakla! Mahvettimişsin her yeri!
Ateş: ya bu adam rol yapıyor! Neden bunu görmüyorsunuz!
Annem çok sinirliydi.
Seher: rol yapıyor? Rol yapıyor öyle mi? Sen gelen kadar biz gayet güzel oturup yemek yiyorduk Ateş! Oğlum bela mısın sen!
Ateş: Seher hanım bakın-
Seher: KES kapa çeneni dinle beni
Gizem: anne lütfen..
Seher: sende kapa çeneni Gizem!
Annem çok sinirliydi bu sinirle kim bilir neler söyleyecekti.. Korkuyordum.
Seher: bana bak Ateş! Sana ne güveniyorum nede seviyorum, ama benim bu salak kızım seviyor işte, gerçekleri göremiyor hoş görse böyle mi olur?
Gizem: anne lütfen.
Seher: sen benim kızımı bulduğuna dua edeceğine, kalkmış kavga ediyorsun! Geçen seneden beri başı beladan kurtulmadı kızımın! Bu sene olmaz unuturlar birbirlerini dedim ne yaptın ne ettin kandırdın yine kızımı! Kızım güveniyorsa vardır bir şey dedim evime aldım sen ne yaptın? Evimde birine bıçak çektin! Öldürecek miydin? Bu kadar ileri gidecek miydin?
Ateş: Seher hanım hayır.. Bakın dinleyin beni.
Seher: SEN ATEŞ, SEN DİNLE BENİ, bu bardağı taşıran don damla! Bundan sonra seni kızımın etrafında görmek istemiyorum.
Gizem: anne yeter!
Seher: kapa çeneni Gizem! Sinirlendiğinde ne kadar tehlikeli olduğunu görmüyor musun? Eline bıçak alıp çocuğu kesecekti! Ben seni böyle bir adama nası emanet edeyim?
Ateş: Seher hanım ben kızınıza zarar vermem! Ona zarar gelmesin diye uğraşıyorum.
Seher: Senden başka kim zarar verebilir benim kızma? Madem ona zarar gelmesin diye uğraşıyorsun ayrıl o zaman ondan!
Gizem: ANNE YETER.
Seher: YETMEZ! BEN SENİ ATEŞE VE AİLESİNE BAKICILIK YAP DİYE BÜYÜTMEDİM. Madem kendi kızma söz geçiremiyorum o zaman sen dinle beni sen! Kızımı madem bu kadar seviyorsun o zaman bırak onu düş yakasından. Hayatını karartmasına izin verme.
Gizem: anne yeter sus artık yalvarırım..
Yanağımdan süzülen göz yaşlarımı silip Ateşe baktım, o kadar çaresiz ve üzgün duruyordu ki..
Gizem: ben Ateşi seviyorum anne.
Seher: SEVMEYECEKSİN! Ne verebilir bu adam sana? Hasta annesi ve iki kardeşi ile nasıl bir gelecek sunabilir!?
Annem çok ağır konuşuyordu, Ateşin acısını hissediyordum.
Ateş: ben sizden özür dilerim. İyi geceler.
Ateş evden çıktı, peşinden gitmek istedim annem kolumdan tuttu.
Seher: gitmeyeceksin!
Gizem: sen öyle san!
Kolumu çekip Ateşin peşinden gittim. Dışarı çıktığım da o çoktan arkasını dönmüş gidiyordu
Gizem: ATEŞ.
durdu.. Ama arkasını dönmedi.
Gizem: gitme..
Koşup önüne geçtim gözlerini kaçırdı.
Gizem: özür dilerim çok özür dilerim.
Ateş: dileme, annen haklı, olmuyor olmayacak!
Gizem: hayır.. Ateş hayır.
Ateşin ellerini sımsıkı tuttum.
Gizem: bak! Bak olacak bak.. Burdayım ben tutuyorum ellerini.. Seviyorum seni.. Pes etme ne olur..
Ateş ellerini çekip, yüzümü avuçlarının içine aldı.
Ateş: Gizem seni çok seviyorum.. Çok seviyorum..
Gözleri parlıyordu ama sevinçten değil.. Yüzüme koyduğu ellerini tutmak istedim çekti.
Ateş: ama olmaz. Annen haklı böyle bir hayata mecbur değilsin, bana mecbur değilsin, bizden olmayacak.
Gizem: hayır.. Hayır pes edemezsin. Sen değil miydin bana annen bile olsa seni bu kız üzmesine izin verme diyen, şimdi sen onun lafıyla beni bırakamazsın hayır..
Ateş: YA OLMUYOR OLMUYOR! ben ne yaparsam yapayım olmayacak! Sonu yok bu işin anlasana..
Hayır dercesine salladım kafamı, çıkmak için can atan göz yaşlarımı engelledim.
Ateş: senin için senden vazgeçiyorum Gizem Bozkurt. Hoşça kal.
Ateş beni arkasında bırakıp yürümeye başladı, bir insana ayrılırken seni seviyorum denir mi? Seni çok seviyorum denir mi? Bir hoşça kala sığdırıp arkasına dönüp gidebilir mi?
Gizem: Ateş gitme..
Gidiyordu.. Pes ederek gidiyordu.. Gözlerinde yorgunluğu.. İçinde umutsuzluğu ile gidiyordu.
Gizem: Ateş..
Olduğum yere bırakıverdim kendimi, çok güçsüz hissediyordum, çaresiz. Bitecekse bu şekilde bitmemeliydi böyle olmamalıydı.. Bu kadar acıtmamalıydı.. Onun içi bu kadar paramparça olmamalıydı.. Ona mı ağlıyorum yoksa kendime mi bilmiyorum.. Onun acısını hissederek ağlıyordum.. Çok çaresiz bakmıştı..
Burak: Gizem!
Burak yanıma koşup beni yerden kaldırmak istedi
Gizem: yaklaşma!
Duvardan destek alarak ayağa kalktım.
Burak: iyi misin?
Gizem: sen kimsin Burak? Biranda hayatıma girip her şeyi alt üst ettin sen kimsin!?
Burak: ben özür dilerim..
Gizem: dileme! Uzak dur benden! Ateşe bela olma artık! Senin yüzünden onu kaybedemem ben!
Burak: Gizem ben.. Ben böyle olsun istemezdim.
Gizem: oldu ama!
Burakı arkamda bırakıp eve geldim, sinirim geçmemişti en çok anneme kızgındım annem söylene söylene mutfağı topluyordu.
Seher: herife bak! Mahvettimiş her şeyi.. Çocuğu ölüyordu az daha! Sen beni kimlerle sınıyorsun yarabbim!
Gizem: anne.
Seher: gitti mi o baş belası!
Gizem: anne sen ne yaptığını sanıyorsun!? Çocuğu paramparça ettin farkında değil misin?
Seher: sen o çocuk için ağlayıp anana hesap soracağına yat kalk dua et Burakı öldürmedi diye! Almış bıçağı biz gelmesek saplıyormuş az daha! Kimi sevdiğini gör artık kızım.
Annemi dinlemeyip odama gittim, Ateşi arıyordum ama açmadı, açmazdı.. Çareyi mesaj atmakta buldum.
"Ateş lütfen aç, konuşalım"
"Ateş böyle olmaz böyle bitmez lütfen aç"
Biraz bekleyip tekrar aradım artık hiç ulaşamıyordum telefonu kapalıydı.
Gizem: Ateş..
Işığımı kapatıp yatağıma geçtim, telefonumdan Ateşin fotoğrafını açtım. Çok kırılmıştı.. Dağıldı.. Yalnız kalmamalıydı.. Bunu hak etmedi..
Gizem: ben ne olursa olsun sana güveneceğim Ateş. Sen ne dersen de ne yaparsan yap, ben sadece sende gördüğüme inanacağım. O bıçağı neden aldın bilmiyorum.. Ama o bıçağı ona saplamayacağını biliyorum. Ben sana çok güveniyorum Ateş.. Ve çok seviyorum.
.
Ateşten..
Gecenin bi yarısı gelmiştim eve sokaklara bile sığmadım, o bomboş sokaklar bile istemedi beni.
Yatağıma oturmuş gözlerimi tavana dikmiştim. Geçen seneden sonra hiçbir şey beni ağlatmaz ağlatamaz derken, yanağıma süzülen göz yaşını silerken buldum kendimi. Elimde Gizemin fotoğrafı.. Bileğimde tokası.. Her şey bu kadar zorken ben onu nasıl koruyacağım..
Adam az kalsın öldürüyordu beni.
  ~Gizemin evi mutfak ~
Gizem ve annesi gittikten sonra Burak ayağa kalktı
Burak: ne o göz kulak olmaya geldin galiba?
Ayağa kalkıp Burakın yanına gittim.
Ateş: bu işin sonunda seni kendi ellerimle tıkıcam hastaneye.
Burak: dikkat et sonra sen hastanelik olma.
Burak tezgahta duran bıçağı alıp bana saplamaya çalıştı bileğinden tutup bıçağı yere attırdım
Ateş: ne yapıyorsun sen manyak herif!
Burak masadaki her şeyi eliyle yere attı, bıçağı yerden alıp yakasına yapıştım.
Ateş: hasta mısın lan sen!
Biz tam böyleyken Gizem ve annesi geldi her şeyi yanlış anladı.
~. ~
Her şeyi göze almış bu adam.. Gizemden uzak durarak ona iyilik mi yapıyorum yoksa kötülük mü bilmiyorum, tek bildiğim onu çok sevdiğim.. Ama annesi o kadar haklı ki, ağzımı açıp tek kelime edemiyorum.
Korkumdan telefonu kapatmıştım, onun sözlerine o kadar ihtiyacım vardı ki, eğer şimdi duyarsam dik duramazdım.
Sabahın ilk ışıkları içeriyi aydınlattı bense bir gram uyku uyumamıştım, saatte bakıp erkenden çıktım evden.
Soluğu Akif hocanın evinde aldım, kapıyı nasıl çaldıysam elinde sopayla açtı kapıyı, üstüne pijama
Akif: Ateş?
Ateş: hocam?
Zeynep hoca arkadan bize bakıp geri içeri girdi.
Akif: oğlum sen manyak mısın bu saatte ne yapıyorsun?
Ateş: konuşmamız lazım hocam.
İçeri girdikten sonra, Zeynep hoca bize birer kahve yaptı, bizi yalnız bırakıp içeri girdi.
Akif: evet anlat bakalım sabah sabah seni buraya getiren şeyi.
Ateş: Gizem tehlikede.
Akif: nasıl yani?
Ateş: hocam Burak, bilmiyorum Zeynep hoca bahsetti mi..
Aktif: evet, Gizeme ilgisi varmış, biliyorum.
Ateş: hocam fazlası var.
Olan biten her şeyi eksiksiz anlattım Akif hocaya bu konuda birtek ona güveniyordum.
Akif: Gizemin evinde sana bıçak çekmesi planlı bir şey olabilir
Ateş: hocam napcaz?
Akif: ben metin müdür ile görüşeyim bu konuyu araştıralım bakalım kimmiş bu Burak?
Ateş: hocam birde şey var, Gizem sanki onun eski sevgilisiymiş gibi konuşuyordu, melek falan dedi, onu senden geri alıcam dedi, hocam bu çocuk hasta psikolojik sorunları var.
Akif: dur bakalım sakin ol, ben şimdi giyinip gidiyorum, işim bitince seni ararım, okulun orda ki kafede buluşuruz tamam mı?
Ateş: tamam hocam.
.
Gizemden..
Sabaha kadar yarım saat arayla Ateşi aradım. Ne telefonu açmıştı nede buraya gelmişti.. Bu sefer gerçekten bitti mi? Ateş beni bıraktı mı?
Seher: Gizem kalk kızım ekmek al gel hadi!
Annem odaya pat diye girdi.
Seher: ne yapıyorsun sen? Ne bu hal? Uyumadın mı sen? Dünkü kıyafetlerin üzerinde.
Anneme cevap vermeden yataktan çıktım, telefonu masaya koyup odadan çıktım.
Seher: kızım nereye?
Gizem: ekmek al gel dedin ya anne.
Evden çıkıp ayakkabılarımı giydim, ekmek almak bahaneydi benim nefes almam gerekiyordu, apartman çıkar çıkmaz lüks bir araba dikkatimi çekti, cam yavaşca indi, Buraktı bu.. Ne işin vardı onun burda hemde böyle bir arabada?
Burak: günaydın.
Gizem: Burak?
Burak: biraz konuşabilir miyiz? Dün bana sorduğun sorunun cevabını vermek istiyorum. Kim olduğumu öğren istiyorum.
Gizem: şimdi olmaz.
Burak: hadi Gizem, çok kısa lütfen.
Bizim eve baktığım da annemin camda olduğunu gördüm halinden gayet memnundu, arabaya binip emniyet kemerini taktım.
Burak: söz veriyorum kısa sürecek.
.
Ateşten..
İki saattir kafede bekliyordum. Bacağımı o kadar çok salıyordum ki ağrımaya başladı. Sonunda Akif hoca gelmişti yanında Yılmaz komser ve tanımadığım bir adam vardı.
Akif: senin telefonun niye kapalı.
Akif hoca beni azarlayarak oturdu.
Ateş: şey hocam, şarjım bitmiş. Ne oldu ne çıktı? Bu adam kim?
Hasan: benim adım Hasan evlat, Burakın babasıyım.
Yılmaz: Hasan bey bu sabah oğlunu şikayete geldi karakola.
.
Gizemden..
Nerdeyse bir saattir yoldaydık.. Ne o konuşuyordu ne ben, üstelik yanımda telefonda yoktu ve bu beni rahatsız ediyordu.
Gizem: daha gidecek miyiz?
Burak: az kaldı, gittiğimiz yerde konuşmak istiyorum seninle.
Gizem: uzun sürmesin, tedirgin olmaya başladım.
Burak: kaçırıyorum seni.
.
Ateşten..
Ateş: ne şikayeti ne oluyor?
Hasan: sana her şeyi en baştan anlatmak istiyorum Ateş, ama lütfen sakin ol.
Ateş: hocam.
Akif: ben yanındayım merak etme.
Hasan: Burak sizin gibi değil.. Sınıfta kalma sebebi geçirdiği kaza, geçen sene kız arkadaşı ile kaza yaptı, bu kazada kız arkadaşı öldü, Burak bu kazadan sonra toparlayamadı, bir sürü doktora gittik bir sürü ilaç bir sürü tedavi hiç biri sonuç vermedi. Kız arkadaşını çok seviyordu kendini onun katili olarak görüyordu, sonra bir gün senin kız arkadaşını görmüş Gizemi, Gizem onun ölen sevgilisine çok benziyordu, kendini onun ölmediğine inandırdı.. Gizemi takip etmeye başladı, gittiği yerler okulu evi.. Ses etmedim sandım ki onun Melek olmadığını anlarsa peşini bırakır, oysa o işi iyice büyüttü önce okul geldi sonra evine gitti, onun Melek olduğuna inandı, senden kurtulmak için türlü planlar yaptı, tedavi görmesini istedim ama olmadı, artık gücüm yetmiyordu ona, gittikçe tehlikeli biri olmaya başladı.
.
Gizemden..
Gizem: en azından biraz bahset kendinden, çok gerilemeye başladım çünkü ben.
Burak: siz bir konuda yalan söyledim, bizim ofisimiz falan yok, babam ünlü bir iş adamı.
Gizem: bu arabaya bakınca o net olarak anlaşılıyor merak etme.
Burak: kendimi göstermeyi pek sevmiyorum.
Gizem: anladım.
Burak: Çok az kaldı yarım saat sonra varıyoruz.
Issız bir yerdeydik etrafta sadece ağaçlar vardı. Ve bu beni daha çok korkutuyordu.
.
Ateşten..
Hasan: daha dün, sırf ona engel olmasın diye annesini merdivenlerden aşağı attı. Şuan durumu iyi ama oda ben gibi çok korkuyor.
Beynimden vurulmuşa döndüm bu adam bu kadar tehlikeli miydi?
Ateş: hocam? Hocam ben anlamıyorum, nasıl benziyor ne kadar benziyor olabilir ki?
Hasan bey telefonunu kurcalıyıp bana fotoğrafı gösterdi. Burak ve Gizem.. Melek.. Gerçekten benziyorlardı, Meleğin sağ yanağında küçük bir ben vardı sadece. Ve saçları bir tık daha koyu bir renkti.
Ateş: hocam bu..
Hasan: Burak bu gün bana meleğe kavuşacağını söyledi, kendisine bir şey yapmasından korkuyorum, o kıza zarar vermesinden korkuyorum.
Yılmaz: bak delikanlı babası şikayetçi oldu ama seninde olman gerek bütün bu olanları anlatıp şikayetçi olman gerek.
Ateş: olurum, olurum yeterki içeri girsin.
Hasan: onu o kıza gitmeden bulun komserim.
Ateş: Gizem.. Meleğe kavuşacağım dedi Gizeme bir şey yapacak!
.
Gizemden..
Sonunda gelmiştik, Allahın unuttuğu yer olarak nitelendirebileceğim bir yerdi burası.. Burak arabadan inip kapıyı açtı, emniyet kemerini çıkarıp indim arabadan, etrafta ne bir ev vardı nede hayvan.. Fazla ıssız bir yerdi..
Burak: hadi gel.
Karşımda geniş küçük bir kulübe vardı bir tarafı orman bir tarafı uçurum.. Burak bir iki adım attı ben gelmeyince durdu.
Burak: ne oldu?
Gizem: burası fazla ıssız değil mi? Ne işimiz var burda?
Burak: Gizem korkma sana bir şey yapacak değilim, hem yapacak olsam o gün bayıldığında yapardım.
Gizem: şey ben.
Burak: hadi gel
Burak kapıyı açıp içeri girmemi işaret etti, içeri girip etrafa baktım boştu..
Burak kapıyı kapattı, bir odanın önünde durduk.
Burak: seninle bu odada konuşmak istiyorum. Aylardır hazırlık yaptım bu oda için. Beni hatırlaman için.
Gizem: ne?
Burak kapıyı açtığında korkarak girdim içeri..
Burak ve ben.. Ama hayır bu ben değilim.. Sadece biraz fazla benziyoruz.. Duvarlar baştan sona fotoğraflar ile kapalıydı, arkamdaki duvarda ise Ateşle benim uzaktan çekilmiş fotoğraflarım vardı.
Gizem: Burak..
Burak kapıyı kapatıp yanıma geldi.
Burak: Ait olduğun yere hoşgeldin Melek..

Ateşin Kelebeği. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin