9. Bölüm

962 63 17
                                    

Salih: Ateş hayırdır? Ters bir durum mu var?
Cebimden telefonu çıkarıp alelacele Barışı aradım ama açmadı, hemen arkasından Gizemi aradım.
Salih: oğlum noluyor?
Halil elimden kutuyu alıp notu okudu
Halil: hass, lan dur korkma hemen!
Ateş: Açmıyorlar
Salih: kötü düşünme hemen motor sürerken nasıl açsın
Halil: Salih haklı, korkma.
Ateş: Halil size gidelim, sen motoru al
Halil: tamam olur
Alelacele Halilin evine gittik.
Halil: Anahtarı alıp geliyorum ben.
Halil eve gider gitmez, telefonum çaldı.
Ateş: Gizem!
Gizem: Ateş! Ateş iyi misin?
Sesi çok telaşlı geliyordu
Ateş: ben iyiyim siz iyi misiniz?
Gizem biraz daha sakin bir ses tonu ile konuştu
Gizem: iyiyiz, eve geldik, ikimizide aramışsın korktum, iyisin demi? Kötü bir şey yok.
Ateş: Yok. Eve vardınız demi?
Gizem: Evet, Ateş noluyor?
Ateş: şey aa Barışa bir şey soracaktım ben. Sonradan hatırladım, gerek kalmadı
Gizem: Ateş.
Ateş: gerçekten bir şey yok.
Gizem: iyi peki, sen vardın mı eve?
Ateş: evet.
Gizem: tamam, dinlen tamam mı?
Ateş: tamam, sende dikkat et kendine.
Halil anahtar ile beraber evden çıktı, telefonu kapatıp anahtarı aldım.
Salih: Gizem iyi olduğuna göre, gerek kalmadı bence.
Ateş: gidip kendi gözlerimle görmem lazım.
Halil: tamam ben bırakırım seni.
Ateş: gerek yok ya, iyiyim ben, akşama kalmaz getiririm.
Halil: dikkatli sür bak, yaran yeni iyileşti.
.
Gizemin babasının evine geldiğimde karanlık olmak üzereydi, motoru arkamda bırakıp çaktırmadan eve baktım, Gizem bahçedeki masada oturmuş ders çalışıyordu Barışta yanındaydı, hatta soru anlatıyordu galiba anlamadım, etrafa göz gezdirip eve tekrar baktım, içim rahat etmiyordu, telefonu çıkarıp Barışı aradım, Barış önce telefonuna baktı sonra masadan kalkıp biraz uzaklaştı.
Barış: Efendim?
Ateş: Sizin evin önündeyim, Gizeme çaktırmadan gelsene, çöp konteynerinin oraya gidiyorum.
Barış: Tamamdır.
Barış Gizeme bir şeyler söyleyip evden çıktı.
Ateş: Abi anlamadı değil mi?
Barış: yok da noldu?
Ateş: Burak.. Yani polise gideceğim aslında ama aklım Gizemde
Barış: noldu oğlum?
Barışa kutuyu verdim içindekine bakıp notu okudu.
Ateş: Takip ediyor, Gizemi takip ediyor.
Barış: tamam tamam korkma, biz Gizemin yanındayız da sen kendine dikkat et.
Ateş: ya gelirse? Ya Gizeme bir şey yaparsa? Motorla gidip geliyorsun ya freni keserse?
Barış: ya sen merak etme, ben her şeyi kontrol edip çıkıyorum yola, Gizemi tehlikeye atmam.
Ateş: Abi gözünü seveyim dikkat edin ya
Barış: Tamam tamam sen şunu polise götür hatta yalnız gitme beraber gidelim.
Ateş: motorla geldim ben.
Barış: e tamam önlü arkalı gideriz, aklım kalmasın.
Ateş: eyvallah.
.
Gizemden..
Barış gittikten sonra, çözdüğüm soruları tekrar edip ufak notlar aldım.
Hatice abla elinde meyve tabağı ile yanıma geldi, tabağı masaya koyup etrafa baktı.
Hatice: Barış nerde kızım?
Gizem: Telefon geldi gitti.
Hatice: Allah Allah, neyse bak sende üşüyorsun burda, hasta olursun gel içeri.
Gizem: giricem birazdan.
Hatice teyze içeri girdiğinde telefonuma bir mesaj geldi.
"Sencede fazla ayrı kalmadık mı?"
Gönderen numara yoktu, Burak.. Ayağa kalkıp korkuyla etrafıma baktım. Bir mesaj daha gelmişti.
"Boşuna bakma, ancak ben istersem beni görebilirsin, oysa ben istediğim heran görebilirim seni"
Gizem: Yeter.. Yeter.. Yeter! YETER.
İçeriden babam koşarak geldi.
Tarık: kızım!
Gizem: baba!
Babama sımsıkı sarılıp ağlamaya başladım.
Gizem: baba yeter artık.. Yeter lütfen..
Tarık: kızım.. Noldu kızım?
Hatice: Gizem?
Tarık: Hatice Gizemi içeri götür.
Hatice: gel kızım.
Gizem: Hayır.. Baba burda, Burak burda.
Babam etrafa göz gezdirip elimdeki telefonu aldı mesajları okuyup kendi telefonunu çıkardı.
Tarık: abin nerde?
Gizem: telefon geldi gitti.
Tarık: açmıyor. Ben Barışı bulmaya gidiyorum ordan da karakola giderim korkma tamam mı?
Gizem: baba dikkat et.
.
Ateşten...
İfade verdikten sonra Barışla beraber çıkmıştık.
Barış: baba aramış.
Barış babasını geri arayıp biraz uzaklaştı, kısa bir görüşmeden sonra geri geldi.
Barış: biraz daha bekliyoruz.
Ateş: niye noldu?
Barış: Burak Gizeme mesaj atmış, sanırım evi gözetliyor.
Ateş: Belliydi! Belliydi! Bu adamın bu kadar sessiz durmasından belliydi! Bir şey yapacak! Gizem nasıl?
Barış: korkmuş.
Birkaç saat sonra Tarık amca geldi ifade verip durumu sordu, bu herif tek elle nasıl kaçıyor anlamıyorum.
Hava kararmıştı, Tarık amcayla beraber eve gitmiştik.
Hatice: hoşgeldiniz ne oldu? Durum ne?
Tarık: koruma koyacaklar kapıya, Gizemi okula götürüp getirirken falan.
Hatice: ya Ateşe bir şey yaparsa?
Tarık: beyefendi koruma istemedi, bakarmış başının çaresine.
Ateş: Tarık amca-
Tarık: senin Burak yüzünden burnun dahi kanasa sorarım sana.
Gizem evden çıkıp yanımıza geldi.
Gizem: Ateş.
Ateş: iyi misin?
Gizem: sen?
Ateş: iyiyim.
Tarık: sen eve gitme artık geç oldu zaten, ara ananı kal bu gün burda.
Tarık amca Hatice teyze ve Burak içeri girdi
Gizem: Sen Buraktan haber mi aldın? O yüzden mi aradın?
Ateş: tokanı göndermiş bana, kaza maza yazmış saçmalamış bir sürü.
Gizem: Ateş, ben çok korkuyorum..
Ateş: Korkma ben varken bir şey yapamaz sana
Gizem: benden bundan korkuyorum.. Ateş onun niyeti bana zarar vermek değil, bana tokat attığı için elini kesti bu adam manyak, ya sana bir şey yaparsa? Ya sana yeniden zarar verirse?
Ateş: Veremez..
Gizem: Korkuyorum anlasana! Neden koruma istemiyorsun? Ya sana zarar verirse karşına çıkarsa?
Ateş: Çıksın! Çıksın Gizem yeterki çıksın artık ortaya!
Gizem: Ya sana zarar verirse!
Ateş: Verirse versin be! Yeterki yakalansın artık! Bıktım ben bu korkuyla yaşamaktan.
Gizem: Ateş..
Ateş: Tamam.. Tamam gel.
Gizeme sarılıp korkusunu bastırmaya çalıştım.
Ateş: senin şampuanı mı çalsam acaba ben bu sefer?
Gizem: saçmalama Ateş bir tane var zaten.
Ateş: hadi ya..
.
Dönüyorum dönüyorum uyuyamıyorum.. Yatağımı yadırgıyorum diyeceğim daha önce yatmadığım yer değil, yataktan kalkıp etrafa baktım, Barış mışıl mışıl uyuyordu, onu uyandırmadan sessizce çıktım odadan, Gizemin odasına girdim, kapıyı yavaşca kapatıp yanına gittim oda uyuyordu.. Yatağın bir ucuna oturup Gizemi izlemeye başladım. Tam elini saçına doğru götürüyordum ki uyandı.
Gizem: Hiii!
Elimle ağzını kapattım, korkuyla bana bakıyordu
Ateş: Benim.. Korkma
Elimi çeker çekmez Gizem sağlam bi geçirmişti bana.
Gizem: manyak mısın sen?
Ateş: Ah! Kızım yavaş ya
Gizem doğrulup bana baktı.
Gizem: ne işin var senin burda? Gidip uyusana.
Ateş: uyuyamıyorum.
Gizem: bende zar zor uyudum..
Ateş: senin bu elde gün geçtikçe ağırlaşıyor maşallah ne yapıyorsun ağırlık falan mı çalışıyorsun sen?
Gizem: Ateş!
Gizem sesini alçaltıp kapıya baktı.
Gizem: manyak mısın sen tepemde zebellah gibi duruyorsun Burak sandım ödüm koptu.
Ateş: Burak? Üstelik ben burdayken, eve gelecek birde senin odana girecek, geç o işi.
Gizem: Ateş.
Ateş: ya uyku tutmadı sana bakayım dedim.
Gizem: elin yüzümde napıyordu acaba?
Ateş: yastıkla boğacaktım seni manyağım çünkü ben.
Gizem: Ateş.
Ateş: Yüzünde bir şey vardı onu alayım diye şey ettim ben
Gizem: he, ne varmış yüzümde.
Ateş: ya Gizem.
Gizem: ne?
Ateş: gidiyorum ben ya.
Gizem: ya tamam dur, gitme.
Ateş: hı, beraber mi uyuyalım?
Gizem: saçmalama Ateş, vazgeçtim hadi git sen
Ateş: bak ya.
Gizem: Hadi, babam uyanacak şimdi.
Ateş: tamam tamam, gidiyorum.
Ayağa kalkıp tam gidecekken durup geri döndüm.
Gizem: ne?
Gizemi yanağından öpüp odadan çıktım.
.
Öpücükten olsa gerek sabah çok mutlu uyandım.
Barış: Günaydın, hayırdır ne gördün Rüyanda?
Ateş: çok güzeldi çok..
Barış: senin kafanı hiçbir zaman çözemeyeceğim sanırım.
Ateş: Gizem çözdü birtek.
Odanın kapısı tıklatıldı gelen Hatice teyzeydi.
Hatice: kahvaltı hazır çocuklar, hadi yıkayın elinizi yüzünüzü.
Barış: tamam annem.
Annem en son ne zaman kahvaltı hazırlayıp beni kaldırdı hatırlamıyorum.. Yada en son ne zaman odamın kapısını çalıp içeri girdi..
Barış: hadi gelmiyor musun?
Ateş: geliyorum.
Kahvaltıyı bahçede ki masada yapıyorlardı sabahları iyi güneş alıyordu burası.
Barış: Günaydın!
Ateş: Günaydın herkese.
Gizem: Günaydın.
Tarık: Günaydın damat 1 ve oğul 1 hadi geçin oturun kahvaltıya.
Ateş: ben hiç oturmayıp gitsem?
Tarık: otur.
Ateş: peki.
Tarık: ben bırakacağım sizi bu gün.
Hatice: dikkatli olun, bu arada Seher hanım biliyor mu olanı biteni.
Tarık: konuştuk, Gizemi görmek istiyor.
Gizem: ben giderim bu gün yanına.
Tarık: Ateşte gelsin senle
Ateş: iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
Tarık: git sen git, ne olur ne olmaz.
Kahvaltıdan sonra Tarık amca Gizemle beni okula bıraktı hemen arkamızda polisler vardı.
Tarık: dikkat edin kendinize.
Gizem: tamam baba.
Tarık amca gittikten sonra Gizem polislere baktı, gülümseyip önüne döndü.
Ateş: noldu?
Gizem: ne bileyim tuhaf geldi.
Tam elimi Gizemin omzuna atacaktım ki Nazlı geldi, tam sırası yani.
Nazlı: Günaydın, naber Ateş? Nasılsın görüşmeyeli? Yaran nasıl?
Gizem: Görüşmeyeli?
Nazlı: Hastanede canım.
Gizem: Öyle mi?
Ateş: iyiyim, baya iyim.
Nazlı: evet toparlamışsın, iyi gördüm seni.
Ateş: teşekkür ederim.
Nazlı: daha iyi olursun umarım, ama bunun için bazı etkenlerden kurtulman gerek.
Gizem: Etken derken canım?
Nazlı: Yani, Ateş ne anlıyorsa işte, görüşürüz.
Nazlı bombayı bırakıp okula girdi resmen.
Gizem: o bana az önce "etken" mi dedi? Etken?
Ateş: yoo, sana demedi.
Gizem: kime dedi? Benim görmediğim hayali bir karakter mi var burda?
Ateş: şey, ya boşver ne derse desin.
Gizem: hastanede ziyaret edilmiş söylenmiyor, Allah bilir evine de gelmiştir.
Ateş: saçmalama Gizem sizdeydim zaten.
Gizem: niye söylemiyorsun geldiğini.
Ateş: niye söyleyeyim önemli biri değil ki?
Gizem: he, ondan.
Ateş: he ondan hadi girelim artık şu sınıfa.
Sınıfa girer girmez başıma ağrı girdi ilk kez bu kadar gürültü vardı.
Ateş: noluyor oğlum?
Tuğrul: şu cuma günkü ödevi konuşuyor herkes ne yapacağını
Ateş: bende bir şey oldu sandım ya.
Gizem: bizde başlayalım istersen bu gün.
Ateş: olur, uyar bana.
Selin: SESSİZ OLUN ÖNEMLİ BİR ŞEY DİYECEĞİM.
Halil: buda Burak gibi ilanı aşk edecek galiba.
Salih: Halil.
Halil: ne?
Bütün sınıf Selini dinliyordu, Selin gözüyle kapıyı kontrol edip fısıltı ile konuştu.
Selin: Zeynep hoca galiba hamile.
Mevsim: ne?
Tuğrul: ne?
Mine: ohaa
Salih: kesin bilgi mi?
Selin: galiba diyorum nasıl kesin bilgi olsun.
Gizem: nerden duydun?
Selin: sabah ben gelirken telefonla konuşuyordu, ilk aylar böyle oluyormuş doktor ile konuştum ben falan dedi, Akifin haberi yok sürpiz yapacağım diyordu.
Halil: Hobaa!
Nil: ay! Yaza kalmaz minik bir bebek.
Çetin: kız mı olur erkek mi?
Selin: kız olsun prenses yaparım ben onu.
Salih: erkek olursa bizde prens yapmasını biliriz Selin hanım.
Selin: ay sizin kendizine faydanız yok.
Tuğrul: Allah Allah.
Selin: kesinlikle kız olmalı bence, Zeynep hoca kadar güzel.
Gizem: bence sağlıklı olsunda cinsiyet meselesini sonra tartışırız.
Ateş: doğmamış çocuğu prens prenses yaptınız pes size.
Selin: ya bir kere çocuk doğuştan şanslı! Anne kim? Zeynep hoca, baba kim? Akif hoca çocuk hayatının bütün şansını tamda bu raddede kullanıyor.
Halil: erkek olursa Akif hoca gibi canlı pubg oynar artık
Mevsim: sen gerçekten boş bir balonsun Halil.
Halil: boşum ama hoşum.
Gizem: Akif hocaya ne zaman söyler acaba?
Selin: bence akşam söyleyecek. Ay Akif hoca kesin duygulanır.
Halil: akşam gitsek mi?
Tuğrul: yok artık!
Nil: bu haberi ikisi baş başa kutlamak ister bence
Halil: ben Akif hocanın tepkisini çok merak ediyorum.. Bize söylerler mi acaba?
Mine: nazar değmesin diye saklarlar bence.
Halil: Akif hoca söyler. Var mısınız gidelim akşam.
Selin: ben varım!
Çetin: yok artık. Ben yokum.
Nil: arkadaşlar bende yokum.. Henüz o kadar kafayı yemedim.
Halil: Ateş?
Ateş: saçmalama.
Halil: hadi be.
Ateş: Kelebek?
Gizem: yaptığımız şey aşırı saçma bir şey ama yapalım, varım ben.
Halil: Aslan yengem be.
Selin: ay harika.
Tuğrul: siz komple kafayı yemişsiniz.
Mine: Allah verede kovmasalar sizi.
Ateş: inandık artık o taşa..
Tuğrul: pişman olacaksınız bence.
Gizem: ben şimdiden oldum galiba.
Halil: Aşk olsun yenge.
Salih: hoca geliyor.
Günün kalan bütün derslerinde ve teneffüslerinde bu haberi konuşuyorduk, hatta Halil ve Selin işi abartıp Zeynep hocayı gözlemliyordu.
Okul çıkışı Zeynep hocanın gitmesini bekleyip sınıftan çıktık.
Ateş: yani şu yaptığım inanmıyorum.
Gizem: bende.
Halil: ne var ya ne yapıyoruz?
Ateş: Halil bir laf vardır bilir misin? Fazla merak.
Gizem: Ateş!
Selin: oha Ateş!
Ateş: fazla merak sağlığa zarar diyecektim ne abarttınız, sizin yanınızda küfür eder miyim ben? Hemde o tarz.
Selin: öyle bir girdin ki cümleye.
Halil: kafeye uğrayalım önce
Ateş: olur.
Kafeye gelir gelmez Halil kendine Latte söyleyip oturdu.
Ateş: ananın evinde de latte içiyordun zaten. Kızlar siz ne içersiniz.
Selin: kahve ama sütlü.
Ateş: kelebek?
Gizem: sıcak çikolata.
Ateş: yaş grubunuz kaç sizin ya, içsenize şöyle güzel bir Türk kahvesi.
Selin: ay onu her gün evde içiyoruz zaten.
Garsonu çağırıp siparişi verdikten sonra Gizemin yanına oturdum.
Halil: girelim mi iddiaya cinsiyet konusunda?
Ateş: Halil çocuk daha oluşmadı, fasulye kadar ne cinsiyeti?
Halil: olsun.
Selin: varım ben! Kız diyorum.
Halil: erkek.
Selin: nesine giriyoruz?
Halil: Hmm.. Öpücüğüne 
Selin: ay salak salak konuşma. Kaybeden kazanın bir hafta boyunca kölesi olsun.
Halil: Anlaştık köle.
Selin: göreceğiz kim köle!
Gizemin kulağına eğildim.
Ateş: öpücüğüne girmek iyi fikirmiş aslında.
Gizem: Ateş..
Ateş: gerçi benim bunun için iddia kazanmama gerek yok.
Gizem: Ateş.
Geri çekilip güldüm, bayılıyorum onu böyle utandırmaya.
Sonunda hava kararmaya başlamıştı.
Halil: arıyorum.
Gizem: Ateş arasın.
Selin: senden daha etkili olur
Halil: aman iyi arasın.
Ateş: bunuda bana attınız yani?
Selin: biraz.
Telefonu çıkarıp Akif Hocayı aradım.
Ateş: bismillah..
Akif: Ateş?
Ateş: hocam nasılsınız?
Akif: iyim Ateş, sizin durumlarla uğraşıyorum seni arayacaktım bende.
Ateş: heh süper, size gelelim o zaman biz.
Akif: olur, yemeğe geçiyorduk biz bekleyelim o zaman
Ateş: tamam hocam.
Telefonu kapatıp cebime koydum.
Ateş: yemeğe bekliyorlar
Halil: hadi hadi gidelim hemen!
Hesabı ödeyip soluğu Akif hocanın evinde aldık Halil kapıyı çalıp beklemeye başladı, kapıyı açan Zeynep hocaydı.
Zeynep: hoşgeldiniz!
Zeynep hocanın ağlamış gibi bir hali vardı.
Arkadan Akif hoca geldi oda sanki ağlamış gibiydi bize bakıyordu.
Akif: gelsenize çocuklar.
Halil: söylemiş işte bak ikiside ağlamış.
İçeri girip üçlü koltuğa sığıştık.
Akif: rahat otursanıza çocuklar.
Halil: yok iyi böyle.
Ateş: ee nasılsınız hocam.
Akif: iyiyim, siz? Burak dün ortaya çıkmış yine.
Ateş: yaptı öyle bir şey evet.
Akif: kendi sonunu hazırlıyor, korkmayın.
Halil: hocam hayırlısı olsun!
Akif: Aa siz biliyor musunuz?
Selin: şey ben sabah Zeynep hoca telefonda konuşurken duydum.
Halil: Allah analı babalı büyütsün
Ateş: amin.
Halil: Akif hocada çok mutlu olmuş anlaşılan.
Akif: oldum, uzun zamandır istiyorduk, cinsine göre birini bulunca oldu.
Halil: cinsine derken?
Selin: erkek olan sensin bana mı soruyorsun?
Halil: ee hocam! Nasıl hissediyorsunuz.
Akif: yani pek büyütülecek bir şey değil aslında, böyle hayırlı olsuna gelecek kadar.
Zeynep: ne demek değil Akif, bu çok önemli bir şey benim için.
Selin: evet hocam Zeynep hoca çok hassas olur bu dönemde artık.
Zeynep: öyleyim valla, mutluyum üstelik.
Halil: hocam ne hissediyorsunuz kız mı olur erkek mi?
Akif: yani iki kız bir erkek olabilir yada üç erkek bir kız, değişir
Halil: üçüz dördüz mü bekliyorsunuz?
Akif: evet, normali bu değil mi?
Halil: Akif hoca hızlı çıktı arkadaşlar.
Üçüz dördünüz ne ya? Akif hoca ne diyor böyle? Üstelik kızların yanında tövbe tövbe.
Halil:bizim iddia yattı Selin.
Akif: diğer türlü çok kilo alır, gerçi şimdiden almaya başladı.
Zeynep: öyle deme Akif.
Selin: evet hocam, Zeynep hoca kilo almamış aynı maşallah.
Zeynep: ben niye kilo alıyorum onu anlamadım.
Halil: e ilk aylardan almaya başlanır.
Selin: sonra aşermeler başlar.
Zeynep: aşerme mi?
Selin: evet.
Gizem: hocam biz sizin adınıza çok mutlu olduk. Umarum sağlıklı olur.
Ateş: sağ salim inşallah, üçer beşer..
Gizem: Ateş..
Akif: çocuklar siz ne diyorsunuz?
Halil: hamileliği diyoruz.
Akif: kimin hamileliği peki?
Selin: ay kimin olacak hocam, Zeynep hocanın tabiki.
Zeynep: ne?
Zeynep hoca ve Akif hoca birbirine bakıp gülmeye başladı hatta Zeynep hoca kahkaha attı.
Zeynep: ilahı çocuklar.
Onlar gülerken bizde mal mal birbirimize bakıyorduk.
Akif: Zeynep hocanız hamile değil ki
Selin: ne? Kim hamile o zaman
Akif: Kedimiz.
Gizem: kedi?
Ateş: kedi mi?
Halil: ne kedisi ya?
Akif: baya kedi.
Halil: siz kedi için mi ağladınız?
Akif: ağlamadık biz o nerden çıktı.
Halil: e gözler dolu doluydu.
Zeynep: çocuklar soğan doğuruyordum Akif hocanız da bana yardım ediyordu, soğan biraz acı olunca gözlerimiz yandı, ağlamadık.
Halil: Nasıl ya? Biz şimdi bir kedinin hamileliğini tebrik etmeye mi geldik?
Ateş: rezillik..
Gizemle yüzümüzü kapatıp önümüze döndük, yerin dibine girdim resmen.
Gizem: çok pis utandım şuan.
Ateş: Halil rezil ettin bizi.
Akif: sayenizde eğlendik çocuklar sağolun.
.
Akif hocalardan çıktıktan sonra yol boyunca söylene söyleyene geldik.
Gizem: rezil olduk, yarın nasıl bakacağız Zeynep hocanın yüzüne.
Ateş: resmen kediye hayırlı olsuna gittik.
Selin: en azından ortada bir hamile var.
Gizem: Selin saçmalama kızım ya, kediden bahsediyoruz.
Selin: ay napıyım ya olumlu bakmak lazım.
Ateş: ulan Halil ulan Halil.
Halil: neyse ben kaçar mahalleye geldik zaten.
Selin: hiiiç boşuna kaçmaya çalışma beni eve bırakacaksın
Halil: o niye o?
Selin: e bu saatte eve yalnız mı gideyim?
Halil: of Selin of
Selin: aman alt tarafı bi eve bırakacaksın amma büyüttün.
Halil ve Selin söylene söylene yanımızdan ayrıldılar, bizde nerdeyse bizim eve gelmiştik.
Ateş: e bize geldik sayılır.
Gizem: ben Barışa mesaj attım, beni burdan alacak, sorun yok yani
Ateş: iyi bari
Gizem duvara yaslanıp ellerini göğsünde birleştirdi.
Gizem: sen git istersen, gelir zaten Barış şimdi
Ateş: sen ciddi ciddi ben gideceğimi düşünüyor musun?
Gizem: inatsın sen gitmezsin.
Yavaş yavaş Gizeme yaklaştım.
Gizem: Ateş ne yapıyorsun?
Ateş: ben duvarları sevmeye başladım.
Gizem gülüp gözlerini kaçırdı, utanması hoşuma gidiyordu, sağ elimi duvara koyup Gizeme baktım.
Gizem: Ateş..
Ateş: hıı?
Gizem: ne yapıyorsun?
Ateş: sence?
Gizem: he, hani sen öyle erkeklerden değildin?
Ateş: değilim, ama şuan durum değişti.
Gizem: ne değişti mesela?
Ateş: ikimizden de eminim artık.. Bide senin utanman hoşuma gidiyor.
Gizem: Allah Allah
Ateş: hı..
Gizem: Ateş saçmalama biri görecek.
Ateş: görsün, benim dedikodum çıkar senin değil, seni kim tanıyor?
Gizem: sen çok fenasın, gerçekten çok fenasın.
Gizem gülüp gözlerime baktı.
Gizem: keşke hep böyle kalsak..
Ateş: biz istersek kalırız..
Yavaş yavaş yaklaşıyordum Gizeme, bu seferki ilk öpücük gibi oldu bittiye gelsin istemiyordum. 
Gizem: Ateş..
Ateş: Efendim..
Gizem: Barış.
Ateş: Anca gelir o daha.
Gizem: Ateş.. Barış!
Gizemden uzaklaşıp elimi duvardan çektim arkamı döndüğümde Barışı gördüm, motorun üstünde oturuyordu kaskı çıkarmış gülüyordu.
Barış: ben rahatsız ettim galiba?
Gizem utanıp eliyle yüzünü kapattı, Barışın yanına gidip kendi kaskını aldı.
Gizem: Gidelim Barış.. Gidelim.
Ateş: ee tabi, tabi gidin siz, dikkatli gidin ama frene falan.
Barış: benim frenler sağlam merak etme.
Barış ve Gizem gittikten sonra, utançtan yerin dibine girdim.. Rezil olduk adama.
.
Gizemden..
Barış her zamankinden daha sakin kullanıyordu motoru, eve nerdeyse bir saatte gelmiştik.
Gizem: kaza yapmaktan mı korktun?
Barış: tedbirli olmakta fayda var.
Telefonum titremişti gelen mesajın Buraktan olmasından korktum
"Gizem kızım lütfen yarın görüşelim."
Annemdi, haftalardır doğru düzgün konuşmuyorduk ne yaparsam yapayım sinirim geçmiyor ona karşı.
Barış: Ateş mi?
Gizem: Annem..
Barış: anladım.
Gizem: Affedemiyorum onu.. Çok kızgınım.
Barış: bence onu dinlemelisin, annen sonuçta yani bana düşmez belki ama, ona fırsat ver. Eninde sonunda seni anlayacak ve Ateşi kabul edecek bence.
Gizem: şu saatten sonra ne fark eder ki?
Barış: çok şey fark eder Gizem.
Gizem: Barış.. Annemi tanımıyorsun Ateşe neler söyledi bilmiyorsun, annem Ateşi kabul etse bile Ateş onu affeder mi?
Barış: Eder, Ateşin hayatında eksik olan tek şey sevgi Gizem, burda kaldığı zaman ben onu fark ettim, özlediği bir aile ortamı var.
Gizem: ben onu kırmaktan çok korkuyorum, bir şey derken kırık kere düşünüyorum ama annem öyle değil, o düşünmez o önemsemez.
Barış: Eğer sevginize bu kadar güveniyorsanız, anneni takma, geleceğe odaklan.
Gizem: Geleceğe..
Barış gülümseyip eve doğru gitmeye başladı.
Gizem: Barış!
Barış durup arkasına döndü.
Barış: Efendim.
Gizem: sana abi demiyorum diye kızıyor musun bana?
Barış: hissettiğin gibi seslenmeni tercih ederim.
Gizem: sen babama bu yüzden mi baba diyorsun?
Barış: Evet.. Bu durum seni rahatsız ediyor mu?
Gizem: Hayır. Aksine hoşuma gidiyor. Bir abi fikri kulağı hoş geliyor.
Barış sadece gülümsedi, acaba arkadaş ortamında da bu kadar sakin miydi?
Gizem: şey.. Az önceki andan babama bahsetmesin değil mi?
Barış: saçmalama Gizem. Hadi donduk girelim içeri
Gizem: Tamam, geldim.
.
Ateşten..
Yatağıma oturmuş Gizemi düşünüyordum.. Gerçi pek aklımdan çıktığı söylenemez, bileğimdeki tokaya bakıp salak salak güldüm. Bu aşk cidden manyak bir şeydi.
Gizeme mesaj atmak için telefonu elime aldım ama galiba o benden önce davrandı, mesaj gelmişti.
"Kaybolmaya hazır mısın?"
    "Gittiğin her yerde ben varım."
Bilinmeyen numara.. Burak. Allahın belası herif. Ulan bir bulayım seni diğer elini de ben keseceğim. Hatta o gözleri yerinden çıkarıp eline vereceğim.
Bütün gece sinirden uyuyamamıştım, bu herif nasıl bu kadar rahat olabilir aklım almıyor aklım gerçekten almıyor.
Sabah olduğunda apar topar çıktım evden okula herkesten önce gelip, Gizemi beklemeye başladım, ikinci bir mesaja karşı elim hep telefondaydı.
"Melek, gökyüzünü özledi"
Hasta herif! Ruh hastası!
Benim içimden söylenirken Barış ve Gizem gelmişti.
Barış: Günaydın.
Ateş: Günaydın.
Gizem: Erkencisin?
Ateş: uyku tutmadı.
Barış: dikkat edin kendinize.
Gizem: sende.
Barış yanımızdan gider gitmez Gizeme bir mesaj geldi Gizem mesaja baktıktan sonra, korkuyla etrafına baktı.
Ateş: Burak demi? Burak.
Telefonu alıp mesajı okudum.
"Sen bana gelene kadar, sen hariç herkes zarar görecek Melek.. Bizi ayıran herkes"
Gizemin gözleri dolmaya başlamıştı.
Ateş: Gizem.. Tamam boşver saçmalıyor kime ne yapabilir?
Yüksek bir sesle irkilmiştik ikimizde, kaza gibi bir ses geldi
Gizem: Barış..
Gizemle beraber koşup aşağı mahalleye gittik, kaza olmuştu insanlar toplanmaya başlamış, aralarından geçip öne geçtik.
Barıştı.. Motordan fırlamış..
Gizem: Barış..
Gizem koşup Barışın yanında gitti başındaki kaskı çıkarıp Barışın başını dizine koydu.
Gizem: Barış.. Barış iyi misin?
Ateş: Ambulansı arıyorum ben
Ben ambulansı aramadan bir mesaj daha gelmişti.
"Meleği senden bu şekilde almaktan başka çare bırakmadın bana.. Sıra sana geliyor, senin ailene.. Ailen mi? Yoksa Melek mi?"

Ateşin Kelebeği. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin