17. Bölüm

805 49 22
                                    

Ateş: Barış motorun anahtarını getir bana hemen! Hemen!
Barış ne olduğunu anlamadan içeri koştu.
Tarık: Ateş oğlan?
Gizem: Ateş ne oluyor?
Barış birkaç saniye içinde geri geldi, anahtarı alır almaz motora atlayıp gittim.
Gizem: Ateş!
.
15 Dakika.. 15 Dakika..
Elimden geldiğince hızlı gidip taksiye yetişmeye çalıştım, aramızda çok mesafe vardı ama gördüm, yakalamıştım.
Arabaların arasından geçip yetişmiştim taksiye
Seher teyze beni görünce şaşırıp ne olduğunu anlamaya çalıştı. Şöfere bir şeyler söyledi.
Taksici sağa çekip durdu, taksinin önüne durup motordan indim, Seher teyze yanıma geldi.
Seher: ne oluyor Ateş?
Ateş: Gitmeyin.
Seher teyze uzun uzun yüzüme bakıp şöfere bavulları indirmesi için işaret yaptı, taksi parasını ödeyip kaldırma çıktı.
Seher: seni dinliyorum Ateş.
"din don süre doldu, kahramanımız onu sevmeyen Seher teyzesini kurtardı. Yapma Ateş.. En fazla ne yapabilirim, bence sen biraz fazla korkuyorsun."
Ateş: Kimsin sen.. Kimsin.
Seher: Ateş?
Ateş: konuşacağız.
Tarık amca ve Barış gelmişti.
Tarık: Noluyor?
Ateş: evde konuşalım.
Barış Seher teyzenin bavullarını arabaya koydu ardından Seher teyzeyle birlikte arabaya bindi.
.
Eve geldiğimizde olanı biteni en baştan anlatmıştım, Gizem çok tedirgin görünüyordu, annesine sıkı sıkı sarılıp öptü.
Tarık: Burak kafasına sıktı oğlum, cenazesine gittik, yaşaması imkansız.
Barış: Madem Seher teyzeye bir şey yapmayacaktı, onun gitmesine engel olmanı neden sağladı? Seher teyzenin burda kalması onun ne işine yarar ki?
Tarık: Gereksiz aksiyon işte, korkutmak istemiş. Kedinin fareyle oynandığı gibi oynamış
Seher: Kim bu Tarık? Kim!?
Tarık: bilmiyorum Seher! Ne biliyim!
Hatice: polise gidelim, bulurlar belki.
Ateş: biranda ortaya çıkması bana hiç normal gelmiyor. Yakınımızdan biri olabilir bence.
Barış: Mesela?
Gizem: Tuğçe..
Tarık: Faikin kızı Tuğçe? Yok artık kızım.
Barış: Ateş için bu kadar ileri gider mi?
Ateş: umarım gitmemiştir.
Seher: Faik kim? Tuğçe kim? Noluyor?
Tarık: gel ben seni eve bırakayım yolda konuşuruz.
Seher teyze Gizeme sarılıp, Tarık amca ile birlikte gitti.
Hatice: Allahım sen yardım et bu çocuklara.
Barış: Annem, gel içeri geçelim biz hava soğuk zaten üşüme.
Hatice: Tamam oğlum.
Hatice abla Gizemi öpüp elini tuttu.
Hatice: Korkma kızım, baban bulur bi yolunu.
Hatice abla ve Barış içeri girer girmez Gizemin yanına oturup ellerini tuttum.
Gizem: Ne geçti eline anlamıyorum..
Ateş: Bilmiyorum.. Ama o kadar korktum ki, o taksiye yetişene kadar milyon tane senaryo geldi aklıma.
Gizem: Annem için endişelendin.. Başına ne gelecek bilemeden gittin. Hemde bir saniye bile düşünmeden.
Ateş: bir şey olmadı ama, olmayacak da
Gizem: Kim bu Ateş? Annemin burda kalması ne işine yarayacak onun.
Ateş: Bilmiyorum.
Gizem: Umarım bu işin içinden Tuğçe çıkmaz.
Ateş: bu kadar ileri gideceğini sanmıyorum.
Ayağa kalkıp Gizeme elimi uzattım.
Ateş: Gel yürüyelim biraz.
Gizem elimden tutup kalktı.
Gizem: biz niye mutlu olamıyoruz ya!
Ateş: zafere giden yolda çekilen çile kutsaldır.
Gizem: vaay.
El ele tutuşup, çıktık bahçeden.
Gizem: nereye gidiyoruz?
Ateş: bana kalsa burdan cehenneme giderdim.
Gizem: hani beni oraya almazlardı?
Ateş: işte bende o yüzden bana kalsa diyorum ya, sen olunca gidemiyorum.
Gizem başını omzuma koyup koluma girdi.
Gizem: sence kim bu?
Ateş: bilmiyorum, ama Burak değil, imkansız.
Gizem: kim o zaman?
Ateş: birileri uğraşıyor bizimle
Gizem: Tuğçe.
Ateş: bu kadar ileri gidemez, bu kadarı fazla.
Gizem: Sorunlar Tuğçe ile birlikte geldi ama
Titreyen telefonuma baktım.
"Sizi uzaktan izlemek en güzel film"
Aniden durup etrafıma baktım.
"beni göremezsin"
Gizem: Ateş?
Sağıma soluma bakıp Gizeme döndüm.
Ateş: yok bir şey, hadi gidelim.
Gizem: Ateş?
Ateş: bizi izliyor olabilir.
Gizem: ne?
Ateş: Gizem ben seni eve bırakayım, sonra polise giderim.
Gizem: Tamam..
.
Gizemi bıraktan sonra karakola gittim, hemen arkamdan Seher teyze ve Tarık amca geldi.
Yılmaz komser ile görüşüp olanı biteni anlattık.
Çıktığımız da Seher teyze bana bakıp Tarık amcanın arabasına bindi.
Tarık: iyi misin aslanım
Ateş: iyim, iyim
Tarık: halledeceğiz, bunuda halledeceğiz.
Ateş: biliyorum.
Tarık amca sırtımı sıvazlayıp gitti.
Tarık: Bırakayım mı seni?
Ateş: yok, ben giderim kendim.
Tarık: iyi madem, dikkat et.
Tarık amcalar gider gitmez telefonuma baktım.
"Polis beni bulana kadar benim sizinle işim biter, bunu unutma"
Mesajı yok sayıp Halili aradım.
Halil: Kanka napıyon
Ateş: Bizimkileri inşaata topla, önemli
Halil: tamamdır.
.
İnşaata geldiğimde diğerlerinin çoktan gelmiş olduğunu gördüm, masanın etrafında oturmuş beni bekliyorlardı, yanlarına oturup telefonu çıkardım.
Çetin: noldu Ateş?
Halil: kölemi bırakıp geldim çabuk söyle.
Ateş: başımız belada.
Salih: yine mi?
Ateş: birileri Burakcılık oynuyor
Tuğrul: ne?
.
Gizemden..
Salonda Barış ve Hatice abla ile oturuyorduk, Hatice abla yanıma gelip ellerimi tuttu.
Hatice: Korkma kızım, vardır her şerde bi hayır.
Hatice abla Barışa baktı
Hatice: yani bunu söylediğime inanmıyorum ama seninkiler girse mi işin içine? Bilgisayar konusunda iyiler Hacer macer
Gizem: Hacer?
Barış: hacker demek istiyor
Hatice: aman neyse ne canım. Bulursunuz siz.
Barış: gideyim ben bide, bakalım.
Hatice: Habersiz bırakma beni
Barış: Tamam annem.
Barış annesini öpüp evden çıktı.
Hatice: bak ne diyeceğim belki bu olaylar Ateşle annenin arasını düzeltir ne dersin?
Gizem: inşallah Hatice abla, inşallah.
Hatice abla ellerimden öpüp gülümsedi.
Hatice: Güzel kızım benim.
.
Ateşten..
Olanı biteni anlattıktan sonra herkes birbirine bakmaya başladı.
Halil: hortladı mı?
Tuğrul: yok artık.
Çetin: kim o zaman bu? Amacı ne?
Salih: ben bu Seher teyze meselesine bi anlam veremedim. Ne yani amaç neydi?
Tuğrul: gitmesin istemiş belli ki
Salih: iyide niye
Tuğrul: ne biliyim ben.
Çetin: polis ne diyor?
Ateş: araştırmaya başladı.
Çetin: Akif hocaya haber vermek gerek.
Ateş: akşam gideceğim yanına.
Tuğrul: bizde gelelim, özledim adamı, hem sormak istediğim bir şey var.
Halil: ne sorusu?
Tuğrul: akıl danışacağım
Salih: hayrola? Bi durum mu var?
Tuğrul: yani şimdi böyle bir durumda bunu söylemem ne kadar doğru olur ki..
Ateş: lan çatlatma adamı!
Tuğrul: uzun zamandır düşünüyorum aslında, hatta geçen seneki olaylardan sonra bütün yaz kafamı yastığa koyduğumda bunu düşündüm, dünde babamın başka bir ceza evine nakil edileceğini öğrendim, ve artık emin oldum.
Halil: neyden emin oldun?
Çetin: bilmece gibi konuşmasana!
Tuğrul: Ben Mineye evlenme teklifi edeceğim.
Halil: Ne!
Salih: Ne!?
Çetin: Ne!?
Ateş: yok artık!
Tuğrul: uzun zamandır birlikteyiz, ve ben artık beklemek istemiyorum, sınavı kazanalım kaybedelim ne olursa olsun edeceğim. Bir şeylerin adını artık tam anlamıyla koyup babamın yanına Mine ile beraber gitmek istiyorum.
Halil: Al işte! Tuğrulu kaybettik!
Salih: Sen kararını vermişsin, peki nasıl olacak nasıl edeceksin?
Tuğrul: Mezuniyet partisinde, mikrofonu alıp hiç beklemediği bir anda etmeyi düşünüyorum.
Halil: çitayı evereste çıkarsaydın.
Çetin: yalnız aşırı güzel fikir.
Ateş: yüzük işi peki? Çicek miçek?
Tuğrul: çalışacağım yani bunun başka yolu yok
Ateş: dersler ne olacak?
Tuğrul: Sabahtan okul akşam iş, eve gelincede bakarım yarım saat yatarım.
Halil: Bu durumda makine gibi olacaksın.
Salih: kız şüphelinir ama, durduk yere nerden çıktı bu iş diye
Tuğrul: belli etmemeye çalışacağım.
Ateş: zor iş o, olamaz.
Çetin: bizde çalışsak?
Ateş: kızlara ne diyeceğiz?
Tuğrul: doğru, çakarlar.
Halil: o zaman bizim kısa yoldan para kazanmamız gerek.
Salih: Faik abi..
Tuğrul: benim yüzümden tekrar o işe girmenizi istemiyorum.
Ateş: Akif hocaya gidelim borç alalım.
Çetin: süper fikir.
Tuğrul: unuttuğunuz bir şey var, Akif hoca o parayı bizden geri almaz. Bu durumda bende çok mahçup hissederim.
Ateş: o zaman geriye birtek Faik abi kalıyor.
Tuğrul: boşverin, ben çalışır hallederim.
Ateş: hangi birini kardeşim? Yüzüğü çiceği çikolatası, takım elbisesi.. Hepsi biter düğünü?
Tuğrul: ben zaten bütün bunları göze alarak yapıyorum bunu, sade bir nikah işimizi görür.
Halil: kız açısından görmez.
Tuğrul: babam gidiyor Halil.. Bende gitmek istiyorum yoksa görmem imkansız.. Mine olmadan gitmek istemiyorum, ve bunun tek yolu ona evlenme teklifi etmek, zaten eninde sonunda olacak bir şey bu, ben sadece öne çekiyorum. Pişman olmayacağım. Benim hayatı paylaşmak istediğim kadın o.
Salih: YÜRÜ BE!
Çetin: Arkandayız! Gerekirse Faik abi için çalışırız!
Ateş: Temkinli olalım, ve deneyelim.
Halil: o zaman konuşmaya gidelim mi?
Ateş: gidelim.
.
Gizemden..
Hatice abla bana süt ısıtıp getirmişti.
Hatice: iç bakalım biraz. Sonra yat uyu.
Gizem: bebek miyim ben?
Hatice: bebeksin tabi, annenin bebeğisin babanın bebeğisin, ilk göz ağrısının.
Sütten bir yudum alıp sehpaya koydum.
Gizem: Hatice abla çok teşekkür ederim. Benimle o kadar güzel ilgileniyorsun ki, üstelik hiç mecbur olmadığın halde.
Hatice: o ne demek, duymayayım sakın bir daha. Hem zaten ben hep bir kızım olsun istedim Barışma bir kardeş olsun istedim, Allah seni gönderdi, iyi ki gönderdi.
.
Ateşten..
Faik abinin evine gelipte Tuğçeyi görmemek olur mu hiç..
Tuğçe: hoş geliniz, beklemiyordum sizi.
Halil: bizde beklemiyorduk, ama damadımız var artık.
Tuğçe: Damat mı? Ateş?
Halil: Ateş diyor ya! Tuğrul Tuğrul!
Tuğçe: aa çok sevindim! Hayırlı olsun
Tuğrul: eyvallah sağol, baban odasında mı?
Tuğçe: evet, gelin gidelim.
Tuğçe kapıyı çalıp içeri girdi hemen ardındanda biz girdik İsmet ve Faik abi oturup bir şeyler konuşuyordu, bizi görünce sustular.
Faik: hoş geldiniz çocuklar.
İsmet: vay vay!
Faik: hayırdır siz gelmezdiniz?
Tuğrul: işimiz düştü..
Faik: dinliyorum.
Ateş: iş lazım bize.
Tuğçe: ne?
Faik: iş mi? Hani yapmak istemiyordunuz?
Tuğrul: paraya ihtiyacımız var.
Faik: ne kadar?
Ateş: lazım işte, iş var mı sen onu söyle.
Faik abi ayağa kalkıp yanımıza geldi.
Faik: Size iş miş yok!
Halil: Abi ihtiyaçımız var.
Faik: Tarık beye söz verdim, size iş yok.
Ateş: Faik abi, sadece bir iki iş.
Faik: ne kadar istiyorsunuz?
Tuğrul: şimdilik 10 bin, senin ilk bahsettiğin gibi
Faik: ne olacak bu para? Borç mu var?
Tuğrul: Hayır.
Faik: ne olacak peki?
Tuğrul: Ben Mineye evlenme teklifi edeceğim...
Tuğrul utanıp başını eğdi, Faik abi güldü.
Faik: Evlilik... Mineyle ha sevindim! Yüzük mü alcan?
Tuğrul: evet abi, ondan sonrası içinde lazım para, part team işlerde çalışarak toparlayamam, babam nakil oluyor, bende gitmek istiyorum onunla, okul bitince yani..
Tuğrul başını kaldırıp Faik abiye baktı.
Faik: Hala çok mu seviyorsun?
Tuğrul: Seviyorum.
Faik: acele etmiyor musunuz biraz?
Tuğrul: ben geç bile kaldım.
Faik gülüp masasına geçti.
Faik: size temizinden bi 50 bin yazıyorum. Şuan size bir iş veremem ama iş bulabilirim.
Ateş: Nasıl yani?
Faik: benim mekanlarda çalışacaksınız.
Halil: ne yapacağız yani?
Faik: kaçta bitiyor okul?
Salih: en geç 4
Faik: o zaman en geç 5 iş başına geçiyorsunuz.
Çetin: ne yapacağız ki?
Faik: öncelikle sen, yarım kalan spor hayatına devam edeceksin, hala uğraştığını biliyorum, pes etmek yok. Salih sen benim İnternet kafeye göz kulak olacaksın.
Salih: tamam abi.
Faik: Tuğrul ve Halil siz bizim yeni aldığımız kafede çalışacaksınız
Tuğrul: garsonluk, olur.
Faik: Sen şarkı söyle, daha çok müşteri gelir.
Tuğrul: peki abi
Faik: Ve Ateş.. Malum artık kimseye güvenmiyorum güvenemiyorum. Kızım sana emanet onun yakın koruması olacaksın.
Ateş: ne?
Faik: tabi bütün bunlar saat 5 ve 9 arası yapacaksınız, dersleri boşlamak yok. Maaş konusuna gelirsek düşük bir maaş alacaksınız ama bunun karşılığında size 50 bin tl vereceğim. Tamam mısınız?
Tuğrul: ben tamamım.
Halil: bende.
Ateş: Tamam...
Faik: e güzel o zaman yarından itibaren herkes işinin başına, İsmet size adresleri mesaj atar.
.
Faik abilerden çıkıp okulun ordaki kafeye gittik.
Halil: oğlum çok iyi oldu lan!
Tuğrul: adam yaptı yine abiliğini
Salih: Ateş sen bir şey demedin
Ateş: yaktınız başımı...
Halil: anaa biz Tuğrula sevinmekten seni unuttuk
Tuğrul: ya özür dilerim valla.
Ateş: Saçmalama! Hallederiz, Gizeme çaktırmayın yeter.
Çetin: Gizem demişken konuştunuz mu hiç?
Ateş: yok, yazmadı hiç, korkuyorum zaten şu mesajlar yüzünden.
Tuğrul: halledeceğiz, kendini göstersin.
Ateş: bu sefer acımaya pek niyetim yok.
Halil: iyice diziye döndük, Tuğrula bakıyorum aşk dizisi Ateşe bakıyorum gerilim korku artı aşk, Çetin desen ponçik ponçik takılıyor Salih ve ben sapız, vallahi mükemmel.
Çetin: bir şey dicem kızlara ne yaptınız?
Halil: ben Mevsimin canını okudum.
Salih: Selin diğer hafta beni kesin kesecek.
Tuğrul: valla ben pek kıyamadım.
Çetin: bende..
Halil: Allah Aşkına! Sen ne yaptın la Ateş!
Ateş: bütün pas haklarını bir kerede bitirdim.
Tuğrul: Yuh!
Halil: harbi yuh! Ne yaptırdın ki o kadar?
Çetin: ne yaptırmış olabilirsin?
Ateş: boşverin, bu hafta rahatım.
Salih: seni kurnaz seni!
.
Gizemden..
Evde nefes alamıyordum artık, evden çıkıp biraz yürüyüş yaptım, kulaklığımı takıp sadece şarkıyı duymak istedim.
"Belki de yalnız kalmamalısın"
Kulaklığımı çıkarıp etrafıma baktım.
Gizem: Kimsin sen..
"Bir Kelebek Ateşe düşerse ölür" 
"Kelebekler nasıl Ateşe bu kadar yaklaşabilir"
Gizem: Kimsin sen!
Sağıma soluma baktım, park halinde duran bütün arabalara baktım, boştu.. Boştu.
"Belki de vazgeçmenin zamanı gelmiştir"
Gizem: Neyden? Neyden Allahın belası neyden!
"Ateşle annen arasında kalsan kimi seçerdin?"
Gizem: Yeter... Yeter Allahın belası yeter!
Telefonu komple kapatıp cebime koydum.
Gizem: Yeter..
Arkamı döner dönmez birine tosladım, kafamı kaldırdığımda Barışı gördüm.
Gizem: Barış..
Barışa sarılıp korkumu hapsetmeye çalıştım.
Barış: beni bu kadar özlediğini bilmiyordum.
Gizem: Dalga geçme.
Barış: noldu?
Barıştan ayrılıp etrafıma baktım
Gizem: burda bi yerde o manyak..
Barış etrafa göz gezdirdi.
Barış: emin misin?
Gizem: deminden bari saçma sapan şeyler yazıyor, telefonu kapattım. Sen niye geldin?
Barış: eve geldim, annem seni merak etmiş peşinden geleyim dedim ama sen zaten fazla uzaklaşmamışsın.
Gizem: Abi, beni Ateşe götürsene nolur..
Barış: iyice şey yaptınız beni he
Gizem: lütfen.
Barış: tamam tamam, önce eve gidelim ama.
Gizem: tamam.
.
Ateşten..
Halil: vay be Tuğrul, ciddi ciddi yaza düğün var.
Salih: ve yarından itibaren bi işimiz var.
Çetin: hakket ya, iki saate neler oldu
Tuğrul: işte bende tam bu yüzden acele etmek istiyorum, iki saniye sonrasının bile garantisi yok, ben bu hayatı yaşamak istiyorum.
Çetin: peki sen gerçekten gidecek misin?
Tuğrul: Yazın, Allah nasip ederde düğün olursa evet. Evi falan ordan bakacağım, babamdan uzak kalmak istemiyorum.
Ateş: sen bütün bunları ne zaman düşündün ya
Tuğrul: Hep kardeşim, hep aklımdaydı.
Halil: yaşa be! Seneye de bi çocuk!
Salih: e yuh!
Tuğrul: niye bence iyi bir fikir olabilir.
Çetin: altın pahalı altın.
Tuğrul: siz sakız takın.
Halil: bi 5 Tl takarız canım gömme şimdi bizi.
Salih: peki bir şey dicem her şey iyi güzelde, ya Mine kabul etmezse?
Halil: hee oda var.
Tuğrul: eder ya, eder demi? Eder eder.
Halil: herkesin içinde rezil olma bide.
Tuğrul: cık eder, eder yani.. Eder..
Ateş: korkutmayın lan çocuğu, eder kardeşim eder, Mine seni seviyor.
Gizem: Bende seni seviyorum.
Gizemin sesi ile arkamı döndüm.
Ateş: Gizem.
Gizem: Hayrola neyi kabul ediyor Mine?
Ayağa kalkıp Gizemi kendi yerime oturttum.
Halil: iddia işini diyoruz ya.
Tuğrul: Gizo geçmiş olsun, yeni bi bela varmış
Gizem: evet, bu seferki biraz abartı.
Ateş: mesaj attı mı?
Gizem: Attı, sinirden telefonu kapattım.
Ateş: yalnız mı geldin sen?
Gizem: Abim bıraktı.
Ateş: iyi bari
Çetin: eski sevgili falan olabilir mi Gizem?
Gizem: olamaz, çünkü yok.
Halil: Anaa buda ilk kez aşık oluyor. Birbirlerinin ilkleri!
Gizem: Gerçi bi Tuğçemiz var ama.. Neyse.
Halil: Amaan ne Tuğçesi, tarih oldu o
Ateş: Halil! Tamam abartma kardeşim.
Tuğrul: Ben kalkıyorum, Akif hocaya uğrayacağım, hem sizin meseleyi anlatırım hem kendi meselemi.
Çetin: bizde gelelim.
Ateş: siz gidin, bende akşam uğrar öğrenirim detayları sizden
Salih: Tamamdır.
Tuğrul: görüşürüz gizo!
Gizem: görüşürüz.
Bizimkiler gider gitmez Gizemin yanına oturdum, Gizem telefonunu açıp masaya koydu
Gizem: Telefonu kırıp atmak istiyorum.
Ateş: Fakiriz yapma
Gizem: Sen bırak şimdi onu bunu noluyor? Ne ayak Tuğrul?
Ateş: vallahi yok bir şey iddia işi sadece.
Gizem: hmm
Elimi Gizemin omzuna attıp saçından koklayarak öptüm.
Ateş: bende diyorum ne eksik?
Gizem: Allah Allah
Ateş: ben bu şampuan çalma işini ciddi ciddi düşünmeye başladım.
Gizem: Ateş!
Ateş: Ne? Kokma o zaman böyle.
Gizem: Allah Allah..
Gizem elimi sıkı sıkı tuttu.
Gizem: Ateş ben korkuyorum.. Bilinmezlik korkutuyor beni, kim olduğunu bilmiyoruz ne istediğinizi bilmiyoruz, sadece saçma sapan mesajlar atan bir manyak ile karşı karşıyayız.
Ateş: havlayan köpek misali bence bu, birilerinin amacı sadece bizi korkutmak, huzur bozmak istiyor. Ama başaramayacak.
Gizem kedi gibi bana sokulup kendini bana bıraktı.
Ateş: bir şeyler içmek ister misin?
Gizem: cık, ben böyle iyiyim.
Ateş: hmm
Gizem: evet.
Ateş: çekirgem benim
Gizem: Kelebek.
Ateş: Tamam Kelebek.
Gülüp Gizemi tekrar öptüm.
Hava kararmıştı, ama biz hala aynıydık.
Ateş: eve bırakayım mı seni?
Gizem: gitmek istemiyorum..
Ateş: gitmek zorundasın ama, aklım kalmasın
Gizem: kalsın, hep kalsın.
Ateş: kalıyor zaten.
Gizem: gitmiyim o zaman.
Ateş: bizimkilerle buluşmam lazım.
Gizem: Tamam..
.
Kafeden çıkıp eve kadar yürümeyi tercih ettik.
Benim pek içime sinmiyordu bu durum.
Ateş: Bir şey olursa yaz bana tamam mı?
Gizem: bizimkiler evde zaten, korkma.
Evin önüne gelip durduk.
Ateş: Arayacağım seni..
Gizem: Tamam.
Gizem beni yanağımdan öpüp güldü.
Gizem: Varınca mesaj at tamam mı?
Ateş: Tamam.
Gizem evde girene kadar bekleyip gittim.
.
Gizemden..
Eve gelir gelmez babamı ve Hatice ablayı gördüm, çıkmaya hazırlanıyorlardı.
Gizem: Baba?
Tarık: Geldin mi kızım hoş geldin.
Gizem: Nereye gidiyorsunuz?
Tarık: Hatice ablanın kardeşi, rahatsızlanmış hastaneye gidiyoruz, bak biz çıktıktan sonra kapıyı kilitle, hiç kimseye açma, Barış gelecek zaten yolda.
Gizem: Tamam haber verin bana.
Babamlar gittikten sonra kapıyı kapatıp kilitledim, odama geçip kendimi yatağa attım.
.
Ateşten..
İnşaata geldiğimde bizimkiler muhabbet ediyordu, selam verip yerime oturdum.
Ateş: Noldu, ne dedi Akif hoca?
Tuğrul: Arkamda durmayı seçti.
Çetin: sizin durumuda Yılmaz komser ile konuşacak, araştırıcam dedi.
Halil: seninkilerin selamı var, abi abi deyip durdular.
Ateş: almaya gideceğim ben onları, ev bomboş kaldı ya.
Halil: onların keyfi yerinde.
Çetin: Zeynep hoca ile baya iyi anlaşıyorlar
Ateş: hadi ya!
Salih: Akif Hocayı görmen lazım, o kadar iyiler ki, aile tablosu aynı
Ateş: bizimkiler zaten seviyor onları, değişik bi ortam falan, iyi geliyor.
"Ateş"
Tuğçe.. Gece gece ne oldu ya!
Ateş: Geliyorum ben
Dışarı çıkıp Tuğçeyi aradım.
Tuğçe: Ateş! Ateş sana ihtiyacım var!
Ateş: İyi misin? Noldu?
Tuğçe: Ateş çok korkuyorum lütfen gel lütfen!
Ateş: evde misin?
Tuğçe: evet, babamlar yok bi iş için şehir dışına gittiler, ve ben evde yalnızım, sesler duyuyorum.
Ateş: Tamam korkma, geliyorum ben.
Telefonu kapatıp, koşmaya başladım. Ev mahallede olduğu için koşarak yetişebilirdim.
.
Birkaç dakika içinde eve gelmiştim, kapı açıktı.
Ateş: Tuğçe!
İçeri girip kapıyı kapattım, ışıkları açıp etrafa baktım.
Ateş: TUĞÇE!
üst kattan gelen sesleri takip edip yukarı çıktım
Ateş: Tuğçe! Tuğçe nerdesin?
Tuğçenin odasına gittim, kapıyı yavaşca açtım
Ateş: Tuğçe?
Tuğçe, dolaptan çıkıp bana koştu
Tuğçe: Ateş!
Biranda sarılıp ağlamaya başladı.
Tuğçe: Ateş çok korkuyorum.. Çok korkuyorum.
Ateş: Tamam geçti..
Tuğçe benden ayrılıp telefonunu çıkardı.
Tuğçe: Bak.. Bak.
Telefonu elime alıp gelen mesajları okudum.
"Senin yerinde olsam Ateşi kaptırmazdım"
   "Belki de aynı taraftayız"
Tuğçe: Ateş kim bu? Ne istiyor senden?
Ateş: bilmiyorum, bilmiyorum!
Tuğçe: sen nasıl girdin içeri?
Ateş: kapı açıktı?
Tuğçe: değildi.. Değildi.. Evde biri var.. Biri var.
.
Gizemden..
Kafamı dağıtmak için Ateşle olan fotoğraflarımıza bakıyordum.
Gizem: K9 görünümlü Öküzüm benim.
Dayanamayıp Ateşi aradım.
Ateş: Gizem ben seni sonra arayacağım.
Suratıma kapattı.. Sesi bi tuhaf geliyordu. Tekrar aradığımda açmadı.
Gizem: Ateş! Ben sana bunu yarın sormaz mıyım? Suratıma kapatmak ne?
Biranda bi patırtı ile elektrikler gitti, korkuyla ayağa kalkıp camdan dışarı baktım.
Gizem: noluyor..
Dışarda ki çoğu evin ışığı yanıyordu. Karanlıktan korktuğum için perdeyi çekip telefonun fenerini açtım.
Gizem: sigorta attı galiba.. Barış nerdesin ya..
Bardak kırılma sesi ile irkildim.
Gizem: hii!
Bir iki adım geriledim.
Gizem: Barış? Barış sen misin? Baba?
Ses yoktu, sadece ayak sesi duyuyordum.
Gizem: Gelme.. Gelme.

Ateşin Kelebeği. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin