Nefreti bitmemiş olsa da daha fazla ona dayanamayarak odadan çıkmıştı Hayat. Sürekli yanlış yapıyordu. Yolunu şaşırmıştı yine. Asansör kapısına doğru ilerledi. Gözler onun bu dağınık haline dönmüştü yine elbette. Ellerini yumruk yaparak derin bir nefes aldı. Öfkesini her dinleyişinde başına gelenleri biliyordu. Gözleri yere odaklanmıştı. Yavaşça kafasını dikleştirdi. O anda kapı yavaşça açılmıştı. Karşısında duran takım elbisenin duruşunu bile tanıyabilirdi. Dudaklarından bir çığlık gibi çıktı adamın adı.
-Savaş!
Gözlerini hızlıca yüzüne çevirdiği anda tüm umudu başına yıkılmıştı. Karşısında duran adam da verdiği tepkiye karşılık bir adım geriye gitmişti.
'Kendine gel Hayat!'
'Bu davranışlarını bırak!'
'Hak ettiğin şeyleri yaşıyorsun!'
İç sesi bağırıyordu resmen. Kafasını eğerek asansöre giriş yaptı. Kendini rezil ettiğinin farkındaydı. Bu duyguları ilk kez biri için yaşıyordu. Hayatını tepetaklak yapmaya yetecek duygular olmuştu bunlar.
-Hak ettim...
Yanında duran adam sessizce asansörden inmişti. Kapı kapanırken göz yaşı yüzünü yakarak akmaya başladı. Telefonunu elinden hızlıca yere doğru fırlattı.
'Senin seçimindi!'
'Savaş'ın tüm güvenini kaybettin!'
~~~~~
Kadın kendini herkesten uzak olacağını düşündüğü Savaş'ın evine attı. Elinde ki içki şişelerini tezgaha bırakarak bardağı ile birlikte salonda koltuğa oturdu. Dışarı da güneş batmak üzere idi. Tüm şehri izleyebiliyordu buradan. Saçlarını geriye atarak oturduğu yerden kalktı. Yatak odasına doğru ilerledi. Dolaptan herhangi bir tişörtü alarak üzerine giydi. Salona geri dönerek kendini koltuğa attı. Ağlamaya başlayarak içkisini içti.
-Çok aptalım! Arelden nefret ediyorum!
Koltuk üzerinde duran yastıkları yere doğru fırlattı.
-Hayatımı mahvetmekten başka hiç bir şey yapmıyor! Aşağılık herif!
Salonda elinde içki bardağı ile gezinmeye başladı. Fotoğrafları incelemeye başladı.
-Bu kadın kim ya?
Ağlayarak elinde ki bardağı köşeye bıraktı ve fotoğrafı eline aldı.
-Bu küçük çocuk sen misin Savaş? Çok iyi delirdim. Şimdi bir de kendi kendime konuşuyorum!?
Bardağı almak için arkasını döndüğü sırada yere düşürdü. Hızlıca fotoğrafı olduğu yere geri bıraktı.
-Beceriksizsin Hayat! Her şeyi hak ettin!
Ağlayarak dizleri üzerine çöktü. Saçları yüzünü kapatmıştı. Elleri ile hızlıca silerek orada oturdu.
-Hepsi benim yüzümden...
Sırtını duvara yaslayarak gözlerini kapattı.
~~~~~
Ertesi gün
Savaş evden çıkarak arabasına binmişti. Yolda telefonu ile sekreteri ile yapılacakları konuşurken kafası dağınıktı. Hayat ona yalanlar söylemişti. Madem bu kadar korkuyordu onu kaybetmekten, gerçekleri söylemesi korumasına yeterdi zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT
Lãng mạn(Yazım hataları veya karışıklıklar olabilir. Bölümler ilerledikçe beraber kurtulacağız karmaşadan.) Duygular tükenirdi. İnsanlar duyguları yemek gibi yiyip bitirebilirdi. Aşk biterdi. Ama sevgi asla! Peki onların arasında ki aşk mıydı sevgi mi? Arel...