Eylem'den
Cumartesi günü Defne'nin moralini düzelttikten sonra hep beraber bize geldik. Sabahın 7'sinde kalkıp dershaneye gidecektik. Eğer beraber kalmasaydık nah uyanırdık o saatte. Evde ne kadar saat ve yer yatağı varsa benim odama topladık. Tüm saatlerin ve telefonlarımızın alarmlarını kurduk, anca kalkarız. Zorda olsa gece 2'de uyuyabildik. 5 saatlik uykuyla yarın ne bok yiyecegiz hiçbir fikrim yok.
Sabah aynı anda 15 tane alarm birden çalınca hepimiz zıplayarak uyandık ve birbirimizle çarpıştık. Tuvalete ilk gidebilmek için depar atıp kapıyı kilitledim. Sırf gıcıklık olsun diye her işimi banyoda halledip yarım saat çıkmadım. Ben dışarı çıktığımda orada bir izdiham yaşandı. 2 kişi öldü, 1 kişi hayatını kaybetti. Aşağı inip babama kalktığında yemesi için kahvaltı hazırladım. Adam erkek başına kaç yaşımdan beri bakıyo bana azcık hayırlı evlat olalım. Bizimkiler sonunda kapıya kadar gelebildiğinde ayakkabılarımızı giyip dershaneye gittik. Defne'yle Buse A1 sınıfına kapıyı çalarak girerken Devrim'le ben A2 sınıfına hayvan gibi daldık. İlk ders en arka sıraya oturup hocadan bize ilişmemesi için izin aldık ve montları üstümüze atıp uyuduk. Tenefüste Buse'lerin sınıfına giderken dün kafede bizimle oturan çocuğu gördüm. Neydi adı? Ben çocuğa mal gibi bakarken Devrim şaşırmış gibi yapıp -gerçekten şaşırmış da olabilir- "Kerem, nasılsın?" diye seslendi. Bende öğrenmiş oldum.
"İyidir, sen?" diye sordu Kerem.
Ben "Sağolun bende iyiyim." diye lafa atlayınca Kerem "Tamam o zaman." dedi ve gitti. A-a atarlı. Devrim bana sikici bakışlar atmaya başlayınca kendimi korumak amaçlı "Ne?" diye sordum.
"Ne kadar öküz bi insansın sen ya." dedikten sonra içeri girmek için A1'in kapısına gitti ama vazgeçmiş olucak ki geri döndü. Tam o sıradan yanımızdan geçen bi çocuğu kolundan tutup durdurdu. Bense kenarda olaylara Fransız kalmış bekliyordum.
"Aşağıdan çim koparıp bize getirir misin?" diye sordu çocuğa. Çocuk benimde nedenini anlayamadığım bir şekilde kabul etti ve aşağı indi.
"Niye ot istedin çocuktan?" diye sorunca gizemli bir havaya girdi ve "Birazdan görürsün." dedi. Buda havara giriyo hemen. Biraz sonra çocuk bir avuç çimenle yanımıza geldi. Devrim A1'e gidip kapının önüne çimenlerk bıraktı ve kapıyı kapatıp geri çıktı. İçeriden çok çeşitle küfürler duysak da Defne'yle Buse'nin bizi kovalamak için geldiğini de duyabilmiştik. Dershanenin çevresinde bir kaç tur attıktan sonra Erhan Hoca'yı gördünce arkasına saklandık.
"Hocam yardım edin!" Erhan Hoca bize "Yine ne yaptınız?." diye sorunca ben "Valla bir şey yapmadık diye korumaya geçsemde Defne bizi ispikledi.
"Hocam ya yine kapının önüne çimen koymuşlar bıktık artık!" diyince biz Devrime gülmeye başladık. Buse "Bak bide gülüyo." diye bize vurmaya çalışınca Erhan Hoca onu tuttu ve bize döndü.
"Sanki siz çok farklısınız, sizin sınıfınız da A2." dedi.
"Olsun hocam onlar daha çok inek." diye lafa atladı Devrim.
"Ya bak bide inek diyo yolarım ben bunu." diyerek Defne bize saldırdı. Onun arkasından da Buse. En son Defne Erhan Hoca'yı Devrim'le Buse'yse beni dövüyordu. Zil çalınca aradan kaçıp sınıfa daldım.
Dershaneden çıkınca kızlar eşyalarını almak için bana geldiler. Kapıyı açıp içeri girmiş odama çıkacakken babamla bir kadını salonda sarmaş dolaş film izlerken buldum. Çantamı yere fırlattım ve ayaklarımı yere çarpa çarpa yanlarına gidip kollarımı belime koydum.
"Baba?!"
![](https://img.wattpad.com/cover/15793932-288-k25435.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dört Tanrıça
RastgeleÇocukluklarından beri aşırı yakın olan az biraz spastik kesinlikle psikopat kızların komik hayat hikayesi. @EceSalih @sena_bieber @aycatanay @berilatirus