Bölüm 7

86 12 0
                                    

Selammmmmmm canlarımmmmmmm
Bölüm kısa ama yeni bölüm gelecek salı günü tekrardan😇
İyi okumalar🥰

Gece uykumu iyi aldığım için sabah erkenden uyandım. O kadar erken uyandım ki kimsenin alarmı daha çalmamıştı. Bir kere bile. Biliyorsunuz ki oda arkadaşlarımın her biri 7 tane alarm kuruyor. 

İlk gördüğüm yüz huzurlu bir uykuda olan Seda oldu.  İçimden onun bize yaptığı gibi ses yapıp rahatsız etmek geçerken yatağımdan kalktım. Sol tarafımdaki şeytanın sesini duymazdan gelerek usulca çekmecemi açıp içinden maşamı çıkardım ve şeytanın hakaretlerine  umursamadan  usulca lavaboya gittim.

İlk önce temel ihtiyaçlarımı gördüm ve güzel bir müzik açıp kulaklıkları takarak saçımı maşa yapmaya başladım. Kısık sesle şarkıya eşlik ediyordum.

"Elinden bir şey gelmiyorsa Aşktan için yanıpta sönmüyorsa Yüzün eskisi gibi gülmüyorsa Azalıyor insan, tükeniyor insan"

.....

"Yanılıyor insan ne biliyor insan Ağlıyor, azalıyor, tükeniyor insan Yanılıyor, azalıyor, ölüyor aşktan "

Sabah sabah bu kasvetli şarkı aklıma Eymen'i getirmişti.  Hoş hiç aklımdan da çıktığı yoktu ya.  Bütün hafta sonumu vizelere çalışmam lazımken yüzme kursuna gidip gitmemeye karar vermeye çalışarak geçirmiştim.  Oysa perşembe günü kursa gelmemekte ne kadarda kararlıydım.

Saçımı yapmayı bitirdikten sonra dolabımdan siyah dizimin hemen az üstünde biten siyah boğazlı triko elbisemi çıkardım. Altına siyah bir çorap giyerken kafama da kırmızı bir ressam şapkası taktım. Boynuma kolye ve belime kalın bir kemer takmam ile okula gitmek için hazırdım. Telefonum yatağın üstünde titrerken arayanın Itır olduğunu gördüm ve hızla çantamı da alarak odadan çıktım.

Yurttan çıkmadan parmağımı okuturken Itır'a

"Günaydın." Dedim.

"Günaydın." Dedi.

Sonra durağa yürüdük sessizce. Itır'ın hiç bir konuşma girişimine girmemişti.  Bu oldukça tuhaftı.. Açıkçası bende konuşmak için bir konu bulsam da Itır'ın yaydığı enerjiden dolayı konuşasım gelmiyordu.  Otobüsün gelmesini beklerken Itır'ın hiç bana bakmadığını düşünceli bir şekilde yeri izlediğini gördüm.

"Kız noldu, kara kara ne düşünüyorsun? Karadeniz de gemilerin mi battı?" Dedim.

"Heh." Dedi düşünce aleminden çıkarken. Dediklerimi idrak ederken;

"Yok ya projeyi düşünüyorum." Dedi.

"Ne oldu yardım edebileceğim bir şey var mı?" Diye sordum.

Böyle kara kara düşündüğüne göre fena bir yerde takıldılar galiba.

"Yok ya proje ile ilgili bir sorun değil aslında. Polen ile bir noktada anlaşamadık. "

Kaşlarım ister istemez çatılırken;

"Anlat, konu ne ?" Dedim.

O sırada otobüs geldi ve konu kapandı.

............

Dersin başlamasına daha 20 dakika vardı. Kantinden kahvelerimizi almış amfiye doğru yürüyorduk. Itır birden durdu ve bana baktı.

"Sana bir şey söylemem lazım gizleyemiyorum." Dedi.

"Söyle." Dedim meraklı aynı zamanda güven veren bir sesle.

Sağ işaret parmağını ağzına götürdü ve etrafa şöyle bir baktı ve gözleri en son bende sabitlendi.

"Düşündüm de dersten sonra söylesem daha iyi olacak."

"Ya Itır, söyle işte. Meraktan çatlarım  ben ya."

Az önceki ciddi tavrı giderken önemsiz bir konuymuş gibi konuşarak;

"Çok uzun dersten sonra uzun uzun anlatırım." Dedi.

"Ama ucundan anlatmaya başlasan." Dedim.

"Yeşim, hadi sınıfa girelim yer bulalım."  Dedi ve yürümeye başladı.

.............

Ders akıcı bir şekilde devam ediyordu ama ben Itır'ın gerginliğinin bana yansımasından dolayı bir türlü derse odaklanamıyordum. Bunun sebeplerinden beri Hakan'da olabilirdi. Normalde ön tarafa oturan çocuk bizim oturduğumuz yerin çaprazına oturmuştu ve ne zaman o tarafa dönsem göz göze geliyorduk. 

Onunla göz göze gelmemek için hocaya dönsem de bakışlarını üzerimde hissediyordum

Itır ise gerginlikten kalemi ile resim çiziyordu defterine.  Bu ruh karartıcı ortamdan kurtulmak için hocanın ara vermesini dört gözle bekliyordum.

(Yazar'ın Ağzından)

Eymen, dün Sinem'in anlatmasını istediği konuda derste çok başarılı olduğunu görünce ister istemez öfkelenmişti. Artık sıkılmıştı. Artık aralarında bir şey yoktu ve Sinem'in artık onsuz bir hayat düşünmesi lazımdı. Küçük bir çocuk gibi sürekli aynı şeyi yapıyordu. Dersi bahane ederek yakınlaşmaya çalışıyordu. O yüzden Eymen kendini tacize uğramış gibi hissediyordu.  Sinem'in yanında her an tetikteydi. Ellerini onun ellerinden kaçırıyordu. Sinem'in ani hareketleri yüzünden her an öpüşecek konuma gelebiliyorlardı ve bir kere tam duvar dibinde kaldığı için kaçabileceği bir alan kalmamıştı. Neyse ki son anda kafasını yan tarafa çevirmeyi akıl edebilmişti. Gerçekten ona karşı hiç bir şey hissetmiyordu artık. Ona haksızlık da yapmak istemiyordu sonuçta bir şeyler yaşamışlardı. Sinem'i bir zamanlar sevmişti ama o zamanlar çocuktu ve ayrılığı kabullenememiş takıntı haline getirmişti. Hepsi buydu. Şimdi aynı durumu Sinem yaşıyordu. Eymen'i takıntı haline getirmişti . Ya da sadece kaybetmeyi sevmiyordu. Hele Yeşim'in tekrar hayatlarına girmesi ile Eymen'e olan takıntısı artmıştı. Eymen'i gerçekten sevip sevmediğini bilmiyordu. Ama bir şeyden emindi Yeşim'e kaybetmek istemiyordu. Nefretinin kaynağının ne olduğunu Sinem de bilmiyordu aslında ama Yeşim'i eline verseler bir kaşık suda boğardı.  

Yeşim ve Eymen bir araya gelmemesi  için her şeyi yapardı.

Ayrıca Salı ve perşembe günü nereye gittiğini öğrenmişti.  Maalesef kurs kayıtları dolmuştu. Yoksa Sinem'de yüzme kursuna yazılacaktı . Ama olsun kendisi gidemiyorsa Yeşim ya da Eymen'in o kursa gitmesini engellemesi gerekiyordu.   Birbirleri ile geçirdikleri her saniye Sinem için tehlike arz ediyordu.

Sonunda Yazılım dersi bitmişti. Eymen;

"Görüşürüz." diyerek Sinem'i beklemeden amfiden çıkıp gitti. 

Sinem bu duruma sinir olsa da yapabilecek bir şeyi yoktu.

Maskeli Kız 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin