Bugün final haftasının son günüydü bizim için. Final sınavı olarak projemizi sunacaktık. Aynı zamanda savaşımın da ilk günü olacaktı. O yüzden her zamankinden güzel olmaya dikkat ederek hazırlandım. Kırmızı diz üstünde kaşe bir etek giymiştim. Üstüne ise siyah kare yaka bir kazak geçirdim. altına da siyah topuklu botlarımı giydim. saçımı maşa yaparak doğal dalgalar elde ettim. Gözüme hafif bir makyaj yaptım ve çok ince bir eyelener çektim. Dudağıma kırmızı bir ruj sürüp makyajımı patlattım. Siyah uzun kabanımı üstüme geçirdim ve kırmızı ressam şapkamı başıma taktım. Böylelikle hem seksi hem de tatlı bir kadın olmuştum.
Itır'a fotoğraf atıp benim kadar güzel olmasını söyledim. Yani her zaman güzel giyiniyordu ama savaş kıyafetlerimiz daha özenli olmalı bence.
Itır attığım fotoğraftan sonra beni arayıp;
"Ben giyinmiştim ama. Senin kadar güzel olmak zorunda mıyım?" Diye sordu.
"Evet, lütfen. " Dedim.
Itır üfleyerek telefonu kapattı.
Bende çantamı alarak yemekhaneye indim ve kahvaltımı yaptım.
Otobüs durağında Itır ile buluştuk. Baştan aşağı süzdüm. Fötr siyah bir şapka takmıştı. Saçlarını düz bırakmış içinde siyah ve beyaz desenli triko bir elbise giymiş dışına koyu yeşil bir kaban geçirmişti. Giydiği uzun çizmeler ile mükemmel kombini tamamlamıştı.
"Fıstık gibi olmuşsun bebeğim." Dedim.
"Sağ ol senin yanında çömez sayılırız ama yaptık bizde bir şeyler iste." Dedi.
Otobüsün gelmesine yakın Hakan ile karşılaştık. Göz göze gelmemiz ile direkt bizim yanımıza doğru yol alırken tabiri caizse dibinde ona selam veren arkadaşını görmedi. Çaktırmamaya çalışarak baştan aşağı bizi süzdü.
"Selam kızlar." Dedi.
"Selam." Dedik.
"Proje na'ptınız bitti mi her şey ?" Diye sorarak konu açmaya çalışarak.
"Bitti, sizin bitmedi mi bugün sunacağız." Diye sordu Itır o sırada Veysel yanımıza gelip selam verdi sonra Hakan'a dönüp "Kör müsün oğlum, dibimden geçtin beni görmedin." Dedi.
"Dalmışım. Kusura bakma." Dedi bana bir şey anlatmaya çalışır gibi bana bakarak.
Veysel "Neyse." Dedi . Arkadaşının kendisini neden fark etmediğini anlarken.
Havadan sudan konuşurken çok geçmeden otobüs geldi zaten. Kağan'ın en son yaptığı davranıştan ötürü ondan önce otobüse bindim ve kartımı okuttum. Hatta benden yüz bulamayınca Itır'a yürür düşüncesi ile Itır'ın da yol ücretini ödedim.
Hakan'dan haz etmediğim için bilerek en uzak köşeye geçtim ve oturdum. Hakan binene kadar da bize yakın tüm koltuklar doldu böylelikle onunla muhatap olmak zorunda kalmadık. Yolculuk bitince de Itır özür dileyerek yanımdan ayrıldı ve Polen'in yanına gitti. Bende henüz gelmemiş olan grup arkadaşlarım yüzünden Hakan ile biraz daha takıldım. Fakülte girişinde Eymen'i görmem ile Sinem'i umursamadan direkt Hakan'ın yanından ayrıldım.
"Eymen, burada mısın benimde acil bir soru sormam lazımdı. Neyseki çabuk geldin." Diye
Hakan'ın yanından iyice uzaklaşana kadar saçmaladım.
(Yazarın ağzından)
Sinem ve Eymen bir anda yanına gelip selam vermeden konuşan Yeşim karşısında şaşkınlığa uğramıştı. Eymen, Yeşim'in güzelliği karşısında içinde oluşan duyguyu bastırmaya çalışırken onun anlattıklarını dinlemeye çalışıyordu. Ama Yeşim'in ne anlattığının farkında değilken bunu başkasının anlaması hayli zordu. Birde Eymen şuan hislerine söz geçiremiyordu. İçinde nereden geldiğini bilmediği kuvvetli bir kıskançlık duygusu belirmişti. Sinem, Eymen'in bakışlarına dayamadı ve durup;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maskeli Kız 2
Chick-LitArtık bir lise öğrencisi değillerdi. Aradan iki yıl geçmişti ve onlar artık bir yetişkindi. Çocuk değillerdi ve bu yüzden işleri daha da zorlaşmıştı. Yeşim , gittiği üniversitede Eymen'i görmeyi beklemiyordu. Tabi birde Kağan vardı. Sinem'i de unu...