14. Bölüm: "Aşkın senin sesini çok özlemiş."

181 15 0
                                    

14. Bölüm:
"Ben bu yüzden sevdim seni..!"

Uyandığımda saat sabahın 6'sıydı. Neden uyandığımı bilmiyordum ama daha güneş bile tam olarak doğmamıştı. Gece uyumadan önce tabletimi şarja takmıştım. Yavaşça ayağa kalkıp tabletimi aldım. İnstagrama girip biraz gezindim. Birkaç dakika sonra mesaj kutumda beliren "1" yazısını gördüm. Hafifçe mesajlara tıkladım.
*Kimden: musa.drvs / Neden aktifsin?*
Anında yazmaya başladım. "Uykum kaçtı. Uyuyamadım. Sen neden aktifsin?:)" yazdım. Birkaç saniye sonra mesajım görüldü.
"Yazıyor..."
"Çok sıkıldım. Bira gezmeye çıktım. Şimdi okulun arkasındaki kafedeyim." Bu saatte ne işi vardı dışarıda? Musa, normal erkekler gibi değildi, dışarı çıkmayı pek sevmezdi. Kötü birşey olmasından korkarak yazmaya başladım. "İyi misin Musa?"
"Evet, çok iyiyim. Sen nasılsın?" Kesin birşey oldu! "Musa, neden dışarıdasın?" diye yazdım endişeyle. "Sen neden evdesin Sera?" Anlamayarak tekrar mesaj yazmaya başladım. "Musa, saat 06.32 farkında mısın? Bu saatte insanlar çoğunlukla evde uyur. Ve bugün Pazar. Yani sen Pazar günleri pek dışarı çıkmazsın. Hatta annen seni uyandırabilmek için çok uğraşıyor. Birşey mi oldu? Lütfen benden birşey saklama..!"
"Yazıyor..."
"Sen herşeyi bildiğini sanıyorsun değil mi? Ama hiçbirşey bilmiyorsun. Evet bugün Pazar ve herkes uyuyor. Millet evde annesiyle, babasıyla ve kardeşleriyle uyuyor. Yani güvendeler. Ve sen, şu an evdesin. Annen ve baban yanında. Bir kardeşin olmayabilir ama arayabileceğin, özleyebileceğin bir sevgilin var. Sen hiçbirşey bilmiyorsun Sera..! Şimdi herkes gibi sende uyu."
Ne oluyordu? Hemen içeri girip babam ve annemin odasına girdim. Babam uyuyordu, annemin yüzünü göremiyordum ama büyük ihtimalle o da uyuyordu. Masaya doğru ilerlediğimde annemin telefonunu gördüm. Hemen alıp çıktım. Musa'nın abisi, İsa Abi'nin numarasını öğrenebilmek için not defterimi elime aldım. Hemen numarayı telefona yazdım ve aradım. Telefon üçüncü çalışında açıldı. "Alo?" Bu İsa Abi'ydi. "İsa Abi sensin değil mi?" dedim sessizce. "Evet, sizi tanıyamadım. Kimsiniz?" dediği sırada konuşmaya başladım. "Abi, ben Sera. Musa'nın arkadaşı." dediğim sırada hafifçe kıkırdadı. "Ah, Sera sen miydin canım? İyi misin, birşey olmadı değil mi?"
"Ben iyiyim abi. Ama, Musa pek iyi değil sanırım." Endişeli bir şekilde konuşmaya başladı. "İyi değil mi? Neyi var? Neredesiniz?" dediği sırada hızla konuşmaya başladım. "Abi, ben Musa ile değilim. Az önce mesajlaştık. Bizim okulun arkasındaki kafedeymiş. Ama çok garip konuşuyordu. 'Millet annesinin, babasının yanında mutlu.' falan dedi. Hiçbirşey anlamadım." dediğim sırada İsa Abi yavaşça konuşmaya başladı. "Anladım. Ben şimdi gidip bakarım. Başka birşey söyledi mi peki?" dediği sırada şaşkınlıkla konuşmaya başladım. "Abi, sen iyi misin? Musa iyi değil diyorum." dedim sessizce. "Sera, Musa sana bu konuda ne söyledi bilmiyorum ama bizim babamız yok. Dört yıl önce trafik kazasında kaybettik. O günden beri Musa birkaç kez sabah erkenden kalkıp evden çıktı. Gidip onu aldığımda ise bir masada oturduğunu ve elinde bir sigarayla babamın fotoğrafını izlerken buldum. Şu anda iyi. Biraz üzgün, babamı özlüyor. Merak etme, ben şimdi çıkıyorum. Onu alınca söylerim sana haber verir. Hadi görüşürüz canım. Kendine iyi bak." dediği sırada telefonun kapandığını duydum. O kadar şaşkındım ki konuşamıyordum. Arama kaydından İsa Abi'nin numarasını silip telefonu yerine götürmek için ayağa kalktığımda birden bire durdum. Musa bana babasının, işi nedeniyle daima şehir dışında olduğunu söylemişti. Söylediğine göre babası yaz tatillerinde Ağrı'ya geliyormuş. Tatil bitmeden birkaç gün sonra tekrar gidiyormuş. Ama neden? Neden bana gerçeği söylememişti?

Gözümden akan bir damlayı silerek yürümeye başladım. Babam ve annemin odasının kapısını açtığımda annemi karşımda gördüm. "Anne!" dedim sessizce. Yatağın ucunda oturmuş beni izliyordu. Aniden ayağa kalkıp yanıma geldi. Telefonunu elimden alıp kolumu tuttu. Beni çekiştirerek yürümeye başladı. Bende arkasından ilerliyordum. Mutfağa girdiğimizde kolumu bırakıp telefonu açtı. Biraz telefonda gezindikten sonra kafasını kaldırdı. "Sera, ne yapıyordun telefonumla?" dediği sırada gözümden akan yaşları siliyordum. "Ben..anne..Musa..onun.." dediğim sırada bana yaklaşıp çenemi tuttu. Kafamı hafifçe kaldırdığında ela gözlerini gördüm. "Söyle, kızmayacağım. Söz. Söyle kızım. Ağlamadan söyle." dediği sırada oldukça sakindi. Yavaşça konuşmaya başladım. "Anne, ben rüyamda Musa'yı gördüm. Ona senin telefonunda mesaj attım. Çok değişik konuşuyordu. Ve normalde dışarı pek çıkmayan Musa, şu anda okulumuzun arkasındaki kafede. İyi değildi anne. İyi değildi." dediğim sırada annem gözyaşlarımı siliyordu. "Tamam anneciğim, ağlama. Musa'yı çok sevdiğini biliyorum. O senin öz kardeşin gibiydi senin için. Ama emin olmadan üzülmene izin veremem." dediği sırada hızla konuşmaya başladım. "Anne, ben İsa Abi'yi aradım. Musa bana yalan söylüyormuş. Onun babası yokmuş." dediğim sırada annem şaşkınlıkla tepki verdi. "Ne?"
"Dört yıl önce ölmüş anne. O bana işi nedeniyle şehir dışında olduğunu söylüyordu. Sen de biliyorsun zaten. Ama onun babası ölmüş anne. Ölmüş. Babası yokmuş. Ölmüş." diye tekrarladığım sırada hıçkırarak ağlıyordum. "Tamam bebeğim. Üzme kendini. Hadi al, su iç. Tamam kızım. Yapma böyle. Aa! Kızacağım ama! Ağlama diyorum anneciğim. Hadi ama!" dediği sırada beni yavaşça odama doğru ilerletiyordu. Odama girdiğimizde yatağıma uzadım. "Tamam anne. Ağlamıyorum. Hadi git sen. Uyuyacağım, söz!" dediğim sırada eğilip anlıma bir öpücük kondurdu. "Tamam güzel kızım. İyi uykular. Üzme kendini. Bugün Musa ile buluşabilirsin. Ama tek başına gitme olur mu? Berfin'i de al." dediği sırada odadan çıkıyordu. "Tamam." dedim ve hafifçe doğruldum. Tabletimi aldığımda bir yeni mesajım vardı.
*Kimden: melihcan_tc / Erken uyanmışsın! Birşey olmadı değil mi?*
Hızla yazmaya başladım. "Günaydın. Birşey yok merak etme. Uykum kaçtı."
"Yazıyor..."
"Sana da günaydın canım. Beni de uyku tutmadı biliyor musun. Seninde aktif olduğunu görünce endişelendim. Ama birşey yok diyorsan, yoktur. Değil mi?" Hafifçe gülümsedim. "Evet. Birşey yok." yazdım. Anında mesaj sayfasından çıktım. Biraz bekledikten sonra Musa'dan gelen mesajla tekrar mesaj sayfasına girdim. "İyiyim merak etme. Eve gidiyorum şu an. Abim sana birşeyler söylemiş. Biliyorum bana kızıyorsun. Sana neden söylemediğimi düşünüyorsun, ama gerçekten anlatamadım. Hiçkimseye babamın yaşamadığını söyleyemedim. Çünkü ben babamın öldüğünü kabul etmek istemiyorum. Özür dilerim kardeşim." Gözümden akan bir damla yaşı silerken yazmaya başladım. "Sana kızmadım. Benden özür dilemeni istemiyorum Musa. Sen iyi ol, ben başka birşey istemem." "Görüldü."
"Yazıyor..."
"Ben bu yüzden sevdim seni..!" Hafifçe kıkırdadığım sırada Melihcan'dan gelen mesaja tıkladım. Ve yazdığı mesajı okumaya başladım. "Uyuyacak mısın aşkım?" yazmıştı. Hafifçe kıkırdadım. Artık birbirimize sevgi sözcükleriyle hitap ediyorduk. Hızla yazmaya başladım. "Eğer sevgilimin güzel sesini duyabilirsem uyumayı düşünüyorum. Ama sevgilim uyumamı istemiyor gibi duruyor."
"Yazıyor..."
"Sevgilin sana kurban olsun ya! Aç sohbeti ben sana ninni bile söylerim." Hafifçe kıkırdadığım sırada yazmaya başladım. "Olmaz, annem içeride ve uyanık. Seslerimizi duyabilir. Sen bana sesini at ben dinlerim. Olmaz mı?"
"Olur, sevgilim. Sen ne istersen, olur. Sen yeter ki iste."
"Teşekkür ederim..! İyi ki varsın." yazdığım sırada sesli bir mesaj geldi. "Aşkın senin sesini çok özlemiş. Söylememi istedi. Haberin olsun yani!" dediği sırada o kadar güzel gülüyordu ki kendimi tutamayıp ben de ses kaydetmeye başladım. "Al bu sesi aşkıma dinlet. Ben de az önce onun sesini duydum. Şimdi onu 45 kez falan dinler uyurum. Onu kocaman öptüğümü de söyle olur mu? Onu çok seviyorum." dediğim sırada Melihcan bana kalpli gözleri olan emojilerden attı. Hafifçe kıkırdadığım sırada kulaklığımdaki gülüşünü dinliyordum. Sonra hafifçe gözlerim kapandı.

Sevebilir mi dokunamadan, bir âşık?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin