26. Bölüm: Ay, Güneş Ve Bulut.

137 12 0
                                    

26. Bölüm:
  Ay, Güneş Ve Bulut..!

Birkaç dakika sonra Melihcan ve Musa gelmişti. Ben ayakkabılarımın bağcıklarını bağlarken Musa ve Melihcan ise annemin sorularına cevap veriyordu.
"Musa? Siz de Sera'yla çarşıya çıkacak mısınız?" Annemin sorusuyla sinirle ayağa kalktım. Ben çarşıya tek başıma çıkacaktım. Niye söyledi bunu şimdi? Off!? Melihcan tereddütle yüzüme bakıp konuşmaya başladığı sırada ben de korkuyla onun yüzüne bakıyordum. "Sera? Çarşıya mı çıkacaktın? Neden bana söylemedin? Yani, bize?"
"Bilmem, tek başıma giderim diye düşünmüştüm." dediğim anda Melihcan öfkeyle konuşmaya başladı. "Tabii ki biz de geliyoruz. Seni tek başına bırakmayacağız. Değil mi, Musa?" dediği sırada Musa'ya dönmüştü.
"Aynen! Hadi gidelim." Musa ve Melihcan yavaşça merdivenleri inerken sinirle anneme döndüm. Hala gülüyor ya! Ne yapmaya çalışıyorsun anne? Ne!? Bi anlasam!

Yavaşça yürüdüğümüz sırada Uğur'un evine gelmiştik. Melihcan ve Musa binaya doğru ilerlerken, ben de hızla çantamdan evin anahtarını çıkarıyordum.
"Anahtarı bulamadın mı?" Melihcan'a dönüp elimdeki anahtarı gösterdim. "Buradaymış!?" Yavaşça anahtarı deliğe sokup çevirdim. Melihcan ve Musa içeri girdiği sırada ben de onların arkasındaydım. Yavaşça kapıyı kapatıp arkalarından salona girdim. Oturdukları koltuğa oturup konuşmaya başladım. "Ee? Uğur gelene kadar birşeyler yapalım bari." dediğim sırada Musa gülerek konuşmaya başladı. "Ne gibi şeyler?" Benden bir cevap bekliyordu. Melihcan'a dönüp konuşmaya başladım. "Bir fikrin var mı?" Bir anda aklına birşey gelmiş gibi gülümseyerek konuşmaya başladı. "Şu an için değil ama yarın için çok güzel bir fikrim var." Merakla yüzüne baktığım sırada tekrar konuşmaya başladı. "Yarın, pikniğe gidelim mi? Musa? Mekan işi sende, tamam mı?" Musa gülerek konuşmaya başladı. "Sizi çok güzel bir yere götüreceğim." Hafifçe kıkırdadığım sırada Melihcan'ın beni izlediğini hissettim. Ona dönüp yavaşça konuşmaya başladım. "Birşeyler yapmamı ister misin?" Musa tekrar gülümseyerek konuşmaya başladı. "Ne gibi şeyler?" Bak, yine yaptı. Melihcan ve Musa kendi aralarında gülüşürken sinirle konuşmaya başladım. "Musa!? Ne ima ediyorsun anlamıyorum. Açıkça söyle işte." Musa ve Melihcan bir kez daha büyük bir kahkaha attığı sırada sinirle Melihcan'a döndüm. "Ne!?" dedim sinirle. Melihcan gülümseyerek konuşmaya başladı. "Boşver güzelim. Musa iyi değil."
"Neden iyi değil? Bir şey mi oldu?" Melihcan sırıtarak Musa'ya döndüğü sırada aynı zamanda bana da cevap veriyordu. "Birşeylere ihtiyacı var sanırım. Ergen işte!"
"Ne gibi şeyler?" Bu defa bu soruyu soran ben olmuştum. Musa ve Melihcan büyük bir kahkaha attığı sırada kapının çaldığını duydum. Hızla kapıya yöneldim. "Selaa! Melihcan geldi mi? Peki Musa geldi mi?" Uğur çantasını bana uzatırken hafifçe kıkırdadım. "Evet, içerideler." Yavaşça Uğur'un arkasından ilerleyip salona girdiğimde Musa ve Melihcan hala gülüyordu. Uğur, Musa ve Melihcan'a sarılıp yanıma gelince konuşmaya başladım. "Hadi, sen git ve üzerini değiştir. Ben de sana yemek hazırlayayım." Uğur hızla odasına yöneldiği sırada ben de Melihcan'ı izliyordum. Şu an buradaydı ama üç gün sonra bana uzak olacaktı. Hüzünle mutfağa girip bir tabak hazırladım. Tabağı alıp tekrar salona döndüğümde Musa ve Melihcan, bir oyun hakkında konuşuyorlardı. Uğur ise masada beni beklerken Melihcan'ın telefonuyla oynuyordu. Yavaşça Uğur'a yaklaşıp elindeki telefonu aldım. "Hadi, önce yemeğimizi yiyeceğiz. Sonra oyun oynarız." dediğim sırada Uğur yemeğini yemeye başlamıştı bile. Melihcan'ın telefonu elimdeydi. Galerisine girip fotoğraflarına baktığımda kırk yaşlarında bir kadını gördüm. Bu kadın Melihcan'ın annesiydi. Birden bire ayağa kalkıp telefonu Melihcan'a uzattım. "Hadi hep beraber bir fotoğraf çekelim. Beraber bir fotoğrafımız olsun." dediğim sırada Musa oynadığı oyundan çıkıp kamerayı açmıştı. Uğur koşarak Melihcan'ın kucağına otururken heyecanla konuşmaya başladı. "Ben de istiyolum!" Musa bir fotoğraf çekip telefonunu cebine koyduğu sırada ben de kalkıp masayı toplamaya başladım. Elimdeki tabağı mutfağa bırakıp tekrar salona döndüm. "Musa, çektiğmiz fotoğrafı bana gönderir misin?" dediğim sırada Melihcan da heyecanla konuşmaya başladı. "Bana da gönder."

Sevebilir mi dokunamadan, bir âşık?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin