24. Bölüm: Uğur'lu bir gün ;)

131 11 0
                                    

24. Bölüm:
  "İkinizde çok tatlısınız."

Birkaç dakika sonra Uğur'un evinin olduğu sokaktaydık. Biraz sonra önümüzde bir okul servisi durdu. Uğur koşarak servisden inip yanımıza geldi. Melihcan'a sarılıp heyecanla konuşmaya başladı. "Hepiniz gelmişsiniz! İyi ki geldiniz. Hep belabel oyunlal oynayacağız."
Melihcan gülerek Uğur'dan uzaklaşınca bana doğru geldi. Elimi tutup bana bir anahtar uzattı. "Bak bu bizim anahtalımız. Hadi gel eve gilelim." O kadar tatlı konuşuyordu ki gülmekten ölecektim. Melihcan, Musa'ya dönüp sessizce konuşmaya başladı. "Resmen sevgilimi eve atıyor ya!"
"Abi, biz girmeyelim. Ufaklıklar rahatsız olmasın." Musa'ya güldüğüm sırada hızla onlara döndüm. "Sizi duyuyorum." dedim gülerek. Melihcan, Musa'ya dönüp gülmeye başladı. "Abi, ufaklık kızdı galiba! Bence hemen kaçalım." Musa ve ben Melihcana gülerken Uğur konuşmaya başladı. "Evimiz bulası. Hadi kapıyı aç Sela." Hızla anahtarı alıp kapıyı açtım. Uğur heyecanla odasına doğru koşarken Musa gülerek konuşmaya başladı. "Kesin yatağı hazırlamaya gitti. Biz içeri girmesek mi?" Hafifçe kıkırdadığım sırada çoktan içeri girmişlerdi. Yavaşça oturma odasını gösterip konuşmaya başladım. "Siz oturun, ben Uğur'u alıp geliyorum."

Odanın kapısını açtığımda Uğur kıyafetlerini değiştiriyordu. "Sela! Bakma! Çok ayıp. Sen git, ben oyuncaklalımı alıp geleceğim." dediği sırada benden saklanıyordu. Odadan çıkıp kapıyı kapattığım sırada telefonum çalmaya başlamıştı. Ekrana baktığımda Adile Abla yazısını gördüm. "Alo?" dedim sessizce.
"Seracığım içeri girdiniz değil mi? Sana zahmet Uğur'a yemeğini yedir. Eğer siz de acıkırsanız yaptığım yemekleri tezgaha koydum. Çekinmeden yiyebilirsiniz. Ben saat 18.00 gibi evde olurum, tamam mı canım?" Hafifçe kıkırdayıp konuşmaya başladım. "Tamam abla." dediğim sırada telefonu kapatıp salona doğru ilerledim. "Uğur'a yemek hazırlayacağım. Size de hazırlamamı ister misiniz?" dedim sessizce. "Hayır, ben kayınvalidemin güzel yemeklerini yedikten sonra bir süre acıkmam diye düşünüyorum."
"Musa? Sen birşeyler yer misin?"
"Hayır. Ben de Esma Teyze'nin güzel yemekleriyle doydum."

Gülerek mutfağa doğru ilerlediğim sırada telefonum tekrar çalmaya başladı. Annem! Beni görüntülü arıyordu. Telaşla mutfağa girip telefonu açtım. "Anne?"
"Kızım, ben Uğur'u merak etmiştim. Bana Uğur'u gösterir misin?" dedi gülerek. Hafifçe kıkırdayarak konuşmaya başladım. "Biraz bekler misin anne? Uğur'a yemek hazırlıyordum."
"Tamam, kızım. Ben bekliyorum." dedi gülümseyerek. Hemen telefonu kapatmadan cebime koydum. Tabağı hazırlayıp salona doğru ilerlediğimde annemle görüntülü konuştuğumuzu unutmuştum. Salona girdiğim anda Melihcan gülerek konuşmaya başladı. "Uğur! Bak Sera sana kendi elleriyle güzel yemekler hazırlamış. Bu kız bana bile yemek hazırlamadı ya! Kıymetini bil." Tabağı masaya bırakıp hızla konuşmaya başladım. "Size de birşeyler hazırlayayım mı dedim ama siz istemediniz!" dedim gülümseyerek. "Şaka yapıyordum güzelim. Benim canım kayınvalidem zaten bizi doyurmuştu." Uğur'a dönüp yemek yemesi için çatalını uzattığım anda telefonumdan seslerin geldiğini duydum. Telaşla telefonu cebimden çıkarıp ekrana baktığımda annemin gülümseyerek bana baktığını gördüm. Telaşla Uğur'u gösterip konuşmaya başladım. "Anne..bak..şey..Uğur burada!" Telefonu Uğur'a uzattığım sırada Melihcan telaşla ayağa kalkıp eliyle ağzını kapattı. "Hass." dediği sırada salondan çoktan çıkmıştı. Uğur'a dönüp annemi gösterdim. "Uğur, bak bu benim annem. Seni çok merak etmiş."
"Aaa! Melhaba Sela'nın annesi. Senin adın ne?"
"Merhaba, Uğurcuğum. Benim adım Esma. Senin gözlerin ne kadar da güzelmiş böyle?"
"Teşekkül edelim Esma Anne. Benim gözlelim lacivelt. Senin gözlerinde kahvelengi! Senin gözlelinde çok güzel."
"Sera! Anneciğim neler yapıyorsunuz bakalım?" Telefonu alıp ekranı Musa'ya çevirdim. "Onlar oyun oynuyor, ben de Uğur'la ilgileniyorum." dediğim sırada annem hızla konuşmaya başladı. "Melihcan nerede?"
"O..şeyde..bilmiyorum ki. Melihcaan! Bir gelir misin?" dediğim anda Melihcan salona girip konuşmaya başladı. "Annenle konuşman bitti mi? İnşallah söylediklerimi duymamıştır." Hızla telefonu ona doğru uzattım. Mahcup bir tavırla konuşmaya başladı. "Aaa! Esma teyzeciğim. Nasılsınız?"
"İyiyim canım. Neler yapıyorsunuz bakalım?"
"O-oyun..oynuyoruz. Yani ben ve Musa oyun oynuyoruz. Sera da Uğur'la uğraşıyordu."
"Anladım. Ben şimdi kapatıyorum. Siz eğlenmenize bakın."

Hızla telefonu kapatıp cebime koydum. Melihcan yorgunluktan bitmiş gibi üzerime çöktü. "Kesin duydu. Seni öldürecek. Ya bana kızsın, ama sana kızmasın! Herşeyi mahvettim. Off!"
"Aşkım, sakin ol. Annem kızmış gibi mi duruyordu? Görmedin mi ne kadar mutlu göründüğünü?"
"Hakılsın. Biraz fazla mutluydu hatta!" dedi gülerek. Yavaşça ondan uzaklaşıp Uğur'a döndüm. "Aferin Uğur! Yemeğini bitirdiğine göre oyun oynayabiliriz. Ben şu tabağı mutfağa götüreyim."

Hızla mutfağa girdim. Tabağı tezgaha bırakıp tekrar salona döndüm. Uğur oyuncaklarını almış beni bekliyordu. Yavaşça yanına oturup elime bir oyuncak aldım. Melihcan ve Musa da gelip yanımıza oturdu. Beraber kahramancılık oynadığımız sırada Melihcan, Uğur'u kucağına alıp yanağına bir öpücük kondurdu. "Melihcan! Bılak beni Sela'yı kötü adamlaldan kultalmalıyız." Melihcan gülerek yanıma gelip arkama geçti. Omuzlarımı tutup yanağıma bir öpücük kondurdu. "Bu mu bizim prensesimiz?" dediği sırada hızla ona dönüp konuşmaya başladım. "Ne yapıyorsun?"
"İkinizde çok tatlısınız. O kadar tatlısınız ki, sizi öpmeseydim ölebilirdim." Gülerek ondan uzaklaştığım sırada kapının çaldığını duydum. Hızla kapıya doğru yöneldim. Kapıyı açtığımda Adile Abla'yı gördüm. "Hoşgeldin Adile Abla."
"Hoşbuldum canım. Uğur bir yaramazlık yapmadı değil mi?"
"Hayır! Çok eğlendik." dedim gülerek. Adile Abla yavaşça çantasını bırakıp salona doğru ilerledi. "Oğlum, ne yaptın bugün bakalım?"
"Anne! Kahlamancılık oynadık. Sen de oynal mısın?" Uğur hızla annesine doğru ilerlerken Musa konuşmaya başladı. "Uğur, biz şimdi gideceğiz. Ama yarın Sera gelip seninle oynayacak tamam mı?"
"Tamam, ama siz de gelin."
"Tamam, biz de geleceğiz. Sen yaramazlık yapma! Anneni de üzme."

...

Yavaşça yürüdüğümüz sırada telefonumun çaldığını duydum. "Annem arıyor."
"Alo? Efendim anne?"
"Kızım? Yolda mısın?"
"Evet anne. Biraz sonra evde olurum."
"Tamam kızım bekliyorum. Dikkat et."
Hızla telefonu kapatıp Melihcan'a döndüm. "Yarın görüşürüz aşkım!"
"Görüşürüz, dikkatli ol!" Musa ve Melihcan yavaşça yürürken ben de binaya girip merdivenleri hızla çıkmaya başladım. Kapıyı çaldığımda annem anında kapıyı açtı. "Hoşgeldin anneciğim. Yoruldun mu?" Hızla içeri girip kapıyı kapattım. "Hayır, yorulmadım anne. Çok eğlendik." dediğim sırada odama girip kıyafetlerimi değiştirdim. Biraz dinlenmek için yatağıma uzandım.

Çok güzel bir gündü..!

Sevebilir mi dokunamadan, bir âşık?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin