19. Bölüm: Sürpriz!

147 13 2
                                    

19. Bölüm:
  "Elim büyük değil, sen çok küçüksün."

Biraz sonra masadaydık. Yemek yedikten sonra yavaşça masadan kalktım. Musa da benim kalktığımı görünce hızla kalktı. Anneme dönüp konuşmaya başladı. "Esma Teyzeciğim, biz Sera ile biraz dışarı çıksak olur mu? Birşey olunca beni ararsınız." Annem yavaşça bana dönüp konuşmaya başladı. "Tamam, dikkat edin." dedi. Yavaşça kapıya doğru ilerleyen Musa'yı takip ediyordum. Ayakkabılarımı alıp çıktım. "Musa, nereye gideceğiz?" dedim. Musa hızla konuşmaya başladı. "Sürpriz. Söyleyemem." Merdivenlerden yavaşça indik. Musa yavaşça bir sokağa girdi. Ben de onu takip ediyordum. Biraz sonra bir kafeye girip oturdu. Ben de karşısına oturdum. Biraz sonra kahve içiyorduk ki Musa konuşmaya başladı. "Güzellik, şimdi sana öyle bir sürpriz yapacağım ki mutluluktan ağlayacaksın." dediği anda biri kafasına vurdu ve konuşmaya başladı. "Bir daha ona güzellik dersen güzel bir dayak yersin Musacık." İnanmıyorum. Bu ses! Yemin ediyorum kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda kalbim durmuş gibi hissediyordum. Melihcan buradaydı! Konuşamıyordum. Ağzım açık bir şekilde onu izliyordum. Tam o anda, o kadar rezil duruyordum ki anlatamam. Ağzım açıktı, konuşmuyordum. Sadece onu izliyordum.

Bir anda konuşmaya başladı. "Selam. Geldiğime sevinmedin mi?" Şokla konuşmaya başladım. "Hayır..yani evet! Çok şaşırdım. Neden söylemedin?" Küçük bir kahkaha attıktan sonra konuşmaya başladı. "Sürpriz olsun istedim." Sonra aniden konuşmaya başladım. "Otursana!" dediğim sırada Musa'nın yannını gösteriyordum. Hafifçe yanıma yaklaştı ve sessizce konuşmaya başladı. "Ben karşına değil, yanına oturmak istiyorum." dedi. Hafifçe kıkırdadım. Gelip yanıma oturdu ve sessizce konuşmaya başladı. "Ee? Ne yapıyoruz?" dedi. Musa hızla konuşmaya başladı. "Ben sizi biraz yalnız bırakayım." dediği anda sözünü kestim. "Hayır! Sen gidemezsin. Annem seni arayacak. Yanında olmadığımı anlarsa biteriz." dedim telaşla. Birden bire Melihcan elimi tutup ayağa kalktı. "Ne yapıyorsun?" dedim sessizce. Hızla ilerliyordu. Musa bir anda konuşmaya başladı. "Abi, nereye gidiyorsunuz? Manyak mısınız?" dedi. Melihcan, Musa'ya dönüp konuşmaya başladı. "Sen de geliyorsun!" Ne yaptığını anlamayarak yüzüne baktım. Biraz yavaşladığı sırada Musa geldi. "Melihcan, ne yapıyorsun abi?" dedi hızla. Melihcan normal bir hızla yürümeye devam ediyordu. Ama elimi hala bırakmamıştı. Yavaşça elimi çektiğim sırada elimi daha sıkı tuttu. Bırakmak istemiyordu, ben de onun elini bırakmak istemiyordum. Ama canım yanıyordu. Eli o kadar büyüktü ki, benim elim onun avuçlarının içinde kaybolmuştu. Ve size kötü bir haberim var. BOYU ÇOK UZUN! Onun yanında cüce gibi duruyordum. Musa bir anda şaşkınlıkla konuşmaya başladı. "Abi, birşey soracağım." Melihcan, Musa'ya dönerek konuşmaya başladı. "Sor."
"Sen, Ağrı'ya ilk defa geliyorsun değil mi?"
"Evet, neden soruyorsun?"
"Abi, bizden daha iyi biliyormuş gibi önümüzde ilerliyorsun. Ve nereye gideceğimizi de söylemiyorsun." Melihcan hafifçe kıkırdayarak konuşmaya başladı. "Abi, buraya gelirken bir park gördüm çok güzeldi. Gidip orada oturalım." Musa konuşmaya hazırlanıyordu ki Melihcan sözünü kesti. "Şu marketten çikolata falan alıp gidelim. Canım çekti." Hafifçe kıkırdadım. "Ben de bir çilekli süt alırım." dediğim anda ikiside büyük bir kahkaha attı. "Tamam, almam." dedim gülerek. Musa hızla konuşmaya başladı. "Tamam ben gidip alıp geleyim. Başka birşey isteyen var mı?" dediği anda Melihcan konuşmaya başladı. "Dur biz de geliyoruz. Sigara alacaktım." dediği anda elimi bırakmadan yürümeye başladı. "Artık elimi bıraksan mı?" dedim sessizce. Ve devam ettim. "Elin o kadar büyük ki, elim acıyor." Dediğim anda hafifçe kıkırdadı. Elimi yavaşça bıraktı ve konuşmaya başladı. "Benim elim büyük değil, sen çok küçüksün." dedi. Musa bir anda büyük bir kahkaha attı. "Abi, senin kafa tam benlik. İyi ki Sera seni bulmuş." dedi gülerek.

Yaklaşık birkaç dakikadır marketin içinde dolaşıyoruz. Bir anda Musa'nın telefonu çalınca telaşlandım. Annem miydi? Musa telefonunu cebinden çıkarıp ekrana baktı. Telaşla telefonu bana uzattı. Ekranda kocaman "Esma Teyze" yazıyordu. Telaşla telefonu açtım. "Anne?" dediğim anda yavaşça konuşmaya başladı. "Anneciğim, neredesiniz? Merak ettim."
"Marketteyiz anne. Su falan alacağız." dediğim anda rahatlamış gibi nefes aldı. "Tamam kızım. Dikkat edin." dediği anda telefonu kapattı. Hızla telefonu Musa'ya uzattığım sırada Melihcan elini omuzuma koydu. "Bir sorun yok değil mi aşkım?" dedi. Yavaşça konuşmaya başladım. "Hayır, bir sorun yok. Merak etmiş sadece." dediğim anda Musa konuşmaya başladı. "Abi, şunlardan da alalım mı?" dediği sırada eliyle ilaç gibi kokan sakızları gösteriyordu. Melihcan yüzünü kırıştırarak konuşmaya başladı. "Abi, sen ciddi misin ya?"
"Markete her geldiğimizde bunlardan alır." dedim gülerek. Musa elimdeki paketleri alıp hızla kasaya doğru ilerlediği anda Melihcan tekrar elimi tuttu. "Elin..küçücük. Sen 17 yaşında olduğuna emin misin?" dedi gülerek. Utanarak kafamı eğdim. "17 yaşındayım." dedim sessizce. Büyük bir kahkaha attığı sırada önümüzde koşuşturan tatlı çocuğun elinden bir oyuncak düştü. Hızla Melihcan'ın elini bırakıp oyuncağı almak için eğildim. Oyuncağı alıp önümde oyuncağını almayı bekleyen lacivert gözlü 5-6 yaşlarındaki çocuğa uzattım. Tereddütle yüzüme bakınca konuşmaya başladım. "Merhaba tatlı çocuk. Bu oyuncak senin miydi? Eğer senin değilse onu alacağım." dedim gülerek. Şaka yaptığımı anlamış gibi bakıyordu. "Benim olduğunu biliyolsun. Şaka yapma." dediği anda hafifçe kıkırdadım. "R" harfini kullanamıyordu. Gülerek doğrulduğum sırada oyuncağını elimden aldı. "İsmin ne küçük adam?" dedi Melihcan. Küçük çocuk gülerek Melihcan'a döndü ve konuşmaya başladı. "Uğul. Senin adın ne?" dediği anda küçük bir kahkaha attım. Melihcan da gülerek konuşmaya başladı. "Merhaba, Uğul. Ben de Melihcan. Memnun oldum." dedi. Uğur bozulmuş gibi konuşmaya başladı. "Adım, Uğul değil. U-ğul." dedi bastırarak. Melihcan büyük bir kahkaha atıp konuşmaya başladı. "Ben de Uğul dedim zaten." dediği anda ben araya girdim. "Merhaba, Uğur. Ben de Sera. Burada tek başına ne yapıyorsun?" dediğim sırada Uğur bana döndü. Ve o tatlı konuşmasıyla bana cevap vermeye başladı. "Annem kalşıdaki dükkana gitti. Bana kapıda beklememi söylemişti ama ben su almak istedim." dedi. Hafifçe kıkırdadığım sırada Melihcan konuşmaya başladı. "Hadi gel, kapıya çıkalım. Annen merak etmesin." dediği anda Uğur'a dönüp elimi tutması için elimi uzattım. Ama o benim elimi tutmayıp Melihcan'ın elini tuttu. Şaşkınlıkla donakaldığım sırada Melihcan bana bakarak konuşmaya başladı. "Seni sevmedi, beni sevdi. Ohh! Çatla!" dedi. Küçük bir kahkaha attığım sırada Uğur benim de elimi tutup konuşmaya başladı. "Hayıl. Seni de seviyolum Sela." dedi. Hafifçe kıkırdadığım sırada marketten çıkmıştık. Musa kapıda durmuş bizi bekliyordu. Birden bire sırıtarak konuşmaya başladı. "Ooo! Birkaç dakika yalnız bıraktım, hemen çocuk yapmışsınız." dediği anda Melihcan sinirle konuşmaya başladı. "Abi, kafayı mı yedin ya? Çocuğa annesini bulmasında yardımcı oluyoruz." dediği anda Uğur, Musa'ya dönüp konuşmaya başladı. "Senin adın ne?"
"Benim adım Musa. Senin adın ne?"
"Benim adım da Uğul." dediği anda Melihcan'a dönüp konuşmaya başladı. "Melihcan, bu abla senin kaldeşin mi?" dedi. Musa büyük bir kahkaha attığı sırada Melihcan konuşmaya başladı. "Hayır. O benim sevgilim." dedi. Uğur şaşırmış bir şekilde konuşmaya başladı. "Ama sen çok kocamansın. O küçücük." dediği anda eliyle beni gösteriyordu. Hafifçe kıkırdadım ve konuşmaya başladım. "Melihcan çok fazla süt içmiş. O yüzden bu kadar çok kocaman." dediğim anda arkamızdan gelen bir sesle arkama döndüm. "Uğuur!" kadın bize doğru hızla yürüyerek konuşmaya başladı. "Merhaba gençler, kusura bakmayın. Birşey yapmadı değil mi?" dediği anda gülümseyerek konuşmaya başladım. "Hayır, biz Uğur'la arkadaş olduk. Sohber ediyorduk." dediğim anda Uğur elimizi bırakıp annesine doğru yürüdü. "Anneciğim, Sela ile Melihcan kaldeş değillelmiş. Ama Melihcan çok kocaman. Ben onlalı kaldeş sanmıştım." dediği anda tekrar kıkırdadım. Annesi mahcup bir tavırla konuşmaya başladı. "Kusura bakmayın. Biraz yaramazdır." dediği anda elimdeki oyuncağı Uğur'a uzatıp gülümsedim. "Al bakalım. Oyuncağını unutma." dedim. Uğur hızla Melihcan'a doğru koşup ona sarıldı. "Gölüşülüz, Melihcan!" dediği anda Musa'ya sarılıp konuşmaya başladı. "Gölüşülüz, Musa!" Ve sıra bana gelmişti. Gelip bana da sarıldı ve hızla konuşmaya başladı. "Seni çok seviyolum, Sela." dedi ve annesinin yanına gitti. Ve Melihcan'a dönüp yavaşça konuşmaya başladı. "Ama Melihcan'ı daha çok seviyolum!" dediği anda annesiyle birlikte yanımızdan uzaklaştılar.

Sevebilir mi dokunamadan, bir âşık?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin