{Kafamda yeni bir başlangıç yapmak istiyorum kalbim buna müsade eder misin?}
Yerdeki küçük taş tanelerinin ayaklarımın altında ezilme sesi kalbimin kırılma sesine benziyordu. Evet belki küçük zararlardı fakat her yerimde vardı. Ben o yaraları hep kalbimde taşımak zorunda olan bir kızdım. Şimdi ise yanlızlıktan korkmuş bir şekilde dedesine sığınan aptalın teki olacaktım. Her defasında bu yaşadıklarımın benim için bir sınav olduğunu üstüne basa basa söylerken şuan bulunduğum nokta o sınavdan başarıyla çıkmadan koşarak kaçmaktı. Özür dilerim anne, özür dilerim baba kızın güçlü kalamadı...
Taş seslerinden sıkılan ayaklarım şuan çimlerin uzerindeydi ve gözlerim ise dedemin evine bakıyordu. Dedem her zaman bana "senin gibi cesur bir torunum olduğu için çok şanslıyım" derdi, ama artık öyle bir şansının olduğunu düşünmüyordum. Eminim o da en az benim kadar yıpranmıştı ve biz bu sarsıntıyı uzun süre üzerimizden atamayacaktık.
Hafif sallanarak kendime geldim ve küçük adımlarla eve doğru yaklaştım. Kapıyı çalıp calmamak arasında çok tereddütte kalsam da aradan geçen iki dakika sonunda çalmaya karar vererek kulaklarımın kapı sesini duymasını sağladım. Kalbim en son annemle babamın ölüm haberini duyduğum an bu kadar çarpıntılı atmıştı. Tereddütüm hala devam ederken arkamı dönüp gitmeyi denedim ama dedemin sesini duymamla gözlerim bulaniklaşti.
"Mia"
Uzun zaman olmuştu. Onu görmeyeli, buruşuk ellerini tutmayali, kadife ses tonundan ismimi duymayali. Annemle babamın cenazesine de gelmemişti çünkü onları o halde görmek istemiyordu. Bu yüzden onu asla yadirgamadim, çok haklıydı. Kim kızıyla oğlu yerine koyduğu kişinin bedenlerini toprağın altında görmek isterdi ki?
"Dede"
Arkamı dönüp onunda dolmuş gözlerine baktım. Ağzımdan kısık bir hıçkırık kaçtığı an koşarak ihtiyacim olan kollara attım kendimi. Şuan bütün dünyayı inletecek kadar şiddetli ağlıyor, kollarımı gitmesinden korktugum dedeme ölesiye sarıyordum. Dedemin elleri saclarimda gezinirken başımı boynuna daha çok dayayarak aglayişlarimi dindirmeye çalıştım. Göstermek istemese bile onun da ağladığını hissediyordum, elleri titriyor ve bedeni tam da herseyini kaybetmiş yaşlı bir adam gibi büküktü.
Dedem yavaşça benden ayrılırken kafamı ellerinin arasına alarak bana yaşlı gozleriyle baktı.
"Sen benim güçlü torunumsun ve her zaman öyle kalacaksın."
Söylediği şey tebessüm etmeme yol açarken kafamı onaylar anlamında salladım. Bana uzun uzun bakarken farkettigi bir şeyle yüzünü buruşturdu.
"Kaşına ne oldu?"
Gozlerim hala ona bakarken yutkundum ve ne diyeceğim hakkında düşünmeye başladım. Ona herşeyimi kaybettigimi düşünürken kendime zarar vermeye çalıştığımı soyliyemezdim.
"O kadar güzelim ki benim de bir kusurum olmalı bence."
Dedemin inci gibi dişlerini gördüğüm an bende gülümsemeye başladım.
"Yine her zamanki gibi çok şakacısın."
Bu adam bana bütün acılarımı unutturuyordu. Her zaman savunduğum bir teori vardı hayatımda. Bir insan eğer kötü şeyler yaşamaya başlıyorsa arkasında genellikle beyaz atlı prensinin onun gelip kurtaracagı gerçeği vardır. Ve buradaki beyaz atlı prensim dedemdi.
"Daha ne kadar burda kalıcaz?"
Dedeme sorgular gözle bakarken kafasını sallayarak yerde olan bavulumu kaldırırken bende onun yeniden yanımda yer bulmasını bekledim. Bir yandan bavulu sürüklerken bir yandan da belimden tutmuş eve doğru ilerliyorduk. Hizmetli gelip bavulu merdivenlerden çıkartırken dedem koltuğu göstererek oturmami bekledi.
"Neden onca hafta bekledin Mia o evde seni tek başına bıraktığım için çok üzgünüm."
Yüzümdeki gülümseme düşerken dedeme bu durumdan dolayı üzgün bir şekilde bakarken omuz silktim.
"Bilmiyorum. Baş edebilirim sandım, ciddi anlamda güçlü bir kız olmayı hak edebilirim sandım."
Dedem bana sıkıntılı bir şekilde bakarken eliyle çenesini ovalamaya başladı.
"Çok bile dayandin o evde. Senin yerinde bu yaşımdaki ben bile olsam senin şuan yaptığını daha erkenden yapardım."
Daha fazla üzülmesini görmek istemediğim için yüzüme yalandan tebessüm yerleştirerek dedeme heyecanla bakmaya devam ettim. O ise ayağa kalkarken üzerindeki gömleği düzeltmeye başladı.
"Ben çalışma odamda olacağım. Sende istersen odana çıkıp sıcak bir duş al."
Bu sefer cevap vermek yerine kafamla onu onayladım o ise bir şey daha soyleyecegini hatırlar gibi yerinde durmaya devam etti.
"Ha bu arada..."
Dedeme ne diyeceğine merak eder gibi bakarken soyliyip söylememek arasında kalır gibi eliyle başını ovdu.
"Evine hoşgeldin Mia."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Provision
FanfictionDudaklarındaki öfkeyi bir hatıra olarak boynuma kondurduğundan beri acı çekiyorum sevgilim. Bedenimi yakıp kavuran bu öfkeyi aşka çeviremeyecek kadar uzakta olduğunu biliyorum fakat benliğini kavuştuğumuz kuma gömdüğünden beri yanına gelmek için ruh...