{Ellerimi tut, hadi yıldızlara ulaşalım ve kalbimize taht kurmalarına izin verelim.}
Saç diplerine kadar acı çeken kız önce onları siyaha boyatmaya karar verdi. Belki bir umut onlar parlardı hayatında, onlar ışık olurdu gururuna yenik olan kızın. Ama sonra aklına geldi, annesinin ona sarı saçı ne kadar çok yakıştırdığı. Duygusuz bir ifadede olan yüzü acı ile gülümsedi. Gerçekten de ondan kalan hatırları yok mu etmek istiyordu ya da hatirlamamak mı? O kadar çok düşündü ki bu soruyu, yataktan sarkıttığı ayaklarını yere her dakika daha çok vurdurdu. O yüklerini taşıyamayacak olan zarif bir kızdı ama odasındaki yanlızlık çanları onun kulağına ilişiyor ve içini pişmanlık kaplatıyordu. Kafasını ellerinin arasına alarak bağırmaya başladı, belki biri sesini duyar ve onu kurtarır diye, belki de içindeki yangın külleri onu yok eder diye.~
Dedemin odaya gelip beni sakinleştirmesinin üzerinden neredeyse iki saat geçmişti. Suya muhtaç olan dudaklarım kuruluğu ile kendini belli ederken arkama dönerek aynaya bakmaya başladım. Kaşımdaki yara her gün iyi oluyordu. Demekki kendime bile zarar vermeyi başaramamıştım diye geçirdim içimden. Daha sonra bakışlarım dibi gelmiş olan sarı saçlarıma kaydı ve ardından morluğu ile dikkat çeken göz altlarım, gerçekten de aptal gibi gözüküyordum. Gerçi herseyini kaybetmiş bir kız nasıl gözükebilirdi ki?
Masanın üzerine konmuş suyu dudaklarımla buluşturup hayat bulmasını sağladım. Eminim ki şuan dedem de en az benim kadar darmadağındır. Elimdeki suyu eski yerine bırakarak odamdan çıktım. Her dakika vaktini geçirdiği çalışma odasına doğru ilerlemeye başladım.
"Mia hanım iyi misiniz?"
Elindeki tepsi ile bana bakan hizmetliye sıcak gülüşümü sundum.
"İyiyim."
Gözlerimi biraz sonra girecek olduğum odaya doğru dikip yeniden konuşmaya başladım.
"Dedem çalışma odasında dimi?"
Hizmetli benim baktığım odaya bakarak kafasını salladı.
"Evet efendim."
Kısa bir gülüş sunup odaya doğru ilerledim. Elimdeki telefonu arka cebime koyarken bir elimle odanın kapısını açtım. Dedemin elinde tuttuğu kağıtları panik olmuş gibi düzenleyip çekmecesine koyarken anlamsız bakışlarla bakmaya devam ettim.
"Yanlış zamanda geldim sanırım."
Dedem kitlediği kasayı masaya bırakarak bana doğru baktı.
"Ahh tatlım şirketle ilgili sorunlar var da biraz kafam karışık."
İnanmış gibi bakarken kafamı sallayarak tutmuş olduğum kapıyı kapattım ve masanın önündeki tekli koltuğa oturdum.
"Az önce saçma davranışım yüzünden seni üzdüğüm için üzgünüm, şuan iyiyim."
Bana mutlu gözlerle baktı ve ellerimi tutarak hiç gitmeyecekmiş gibi güven verdi.
"İyi olmana çok sevindim."
Aklına birşey gelir gibi bir kaç saniye havaya bakarak düşündü ve yılların yorgunluğunu üzerinden atmak istercesine uzunca nefes verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Provision
FanfictionDudaklarındaki öfkeyi bir hatıra olarak boynuma kondurduğundan beri acı çekiyorum sevgilim. Bedenimi yakıp kavuran bu öfkeyi aşka çeviremeyecek kadar uzakta olduğunu biliyorum fakat benliğini kavuştuğumuz kuma gömdüğünden beri yanına gelmek için ruh...