3

540 124 29
                                    

{Seni karanlığıma sokmamayı umuyorum.}

Bedenimi saran sıcak su gözlerimi kapatmama yol açıyordu. Ellerimi istemsizce suyun içinde oynatırken şuan beni yiyip bitiren bütün düşünceleri bu küvette bırakmak istiyordum. Gün içinde normal bir insan gibi yaşamayı o kadar çok özlemiştim ki varsın gece tutuşan ateşiyle beni yaksın. İşte o ateşe bile razıydım.

Ellerimle ıslak olan saçımı geriye atarak küvette yeterince durduğum ve dinlendiğim için çıkmaya karar verdim. O kadar çok alışmıştım ki uzun zaman sonra sıcak bir şeyin bedenimi sarmasına, çıkar çıkmaz banyodaki soğuk hava bedenimi öpüyordu adeta. Koşar adımlarla gardirobuma özenle yerleştirilmiş kıyafetlere baktım. Açıkçası rahat birşeyler giyip yürüyüş yapma gibi bir planım vardı kafamda. En azından kendime bunu ödül olarak görüyordum.

Saçlarımdan akan su damlaları giydiğim beyaz tişörtü hafiften ıslatırken kurutma makinesiyle saçlarımı kurutmaya başladım. Ellerim ıslak saç tutamlarini okşuyor ve hayat bulmalarını sağlıyordu. Onlarda benimle birlikte oldukça yıpranmıştı, artık kaderim gibi onları da siyaha boyatmak istiyordum.

Yeterince kuruduğuna kanaat getirdigim an ellerimle şekil vererek omuzlarımda yer bulmasını sağladım. Ciğerlerim temiz hava ile dolacagi için bayram ederken odamdan çıkıp merdivenlere yöneldim.

"Nereye gidiyorsun?"

Ayağımla son merdivene adım atarken ağzımı aralayarak merakla bana bakan dedeme cevap verdim.

"Sanırım biraz yürüyüş yapmaya karar verdim."

Dedem tatmin olmuş gibi bakarken başını salladı.

"Çok geç kalma ve telefonunun sesini açık tut."

Benim için endişelendiğini biliyordum fakat bu kadar da sık boğaz etmesi hoşuma gitmiyordu.

"Pekala dede."

Cevap vermesini beklemeden kapıya koşar adımlarla ilerledim ve kendimi dışarıya attım. Burası bana hep çocukluğumu anımsatırdı. Gözüm babamın benim için ağacın dalına yapmış olduğu salıncağa çarptı fakat o salıncak sadece hayaldi. Çünkü artık yoktu ve ağaçta oldukça yaşlanmisti. Onlardan geriye sadece fotoğraflarının kalması gerçekten üzücüydü.

Kulağımdaki kulaklık patlarcasina yüksek sesle müzik çalarken uzun zamandır yürüdüğüm ayaklarım banka doğru istemsizce ilerledi. Bugünkü müzik dinleme kotamin dolduğuna emin olarak kulaklığı kulağımdan çıkardım ve derin bir nefes aldım. Hava biraz esiyordu ama bunu bile farkedemeyecek kadar acizdim.

"Böyle üşümüyor musun?"

Yan bankimdan gelen sesle kafamı o tarafa çevirdim, gözlerim bedenimi yiyip bitiren gözleriyle buluştuğu an ne ara yanımda birinin olduğunu bile anlayamadığımın büyük bir şokuyla kendime geldim.

"Hayır."

Duyduğu cevap ile kaşları yukarı kalkmış, bana bakan gözleri ise şuan karşımızdaki ağaçlara kaymıştı.

"İlginç."

Ağzım istemsizce açılmıştı ve şuan neden bu saçma konuşmanın ortasında olduğumu kendime sorguluyordum.

"İlginç olan ne?"

Yine bakışları beni bulmuştu. Bunu kör olsam bile anlardim, fazla içten bakıyordu.

"Karanlık bir yerde sağır olmamasına rağmen bir kızın yanına oturan erkeği farkedemeyecek kadar bir noktaya dalması."

Cümlelerini özenle ve bastıra bastıra söylerken dolgun dudakları dikkatimi çekmişti. Yutkunarak elimle saçlarımı karıştırdım.

"Burda oturup seninle bu saçma konuşmayı yapmayacağım."

Kısık sesimle oturduğum banktan havalandim ve arkama dahi bakmadan evin yoluna doğru ilerlemeye başladım.

"Saçma dediğin şey insanların sana dıştan bakınca gördüğü şey yanlız."

Yüksek sesini aldırış etmeden adını dahi bilmediğim çocuğu geride bıraktım ve beni odamda bekleyen ateşin tam üzerine doğru yürüdüm.

Yüksek sesini aldırış etmeden adını dahi bilmediğim çocuğu geride bıraktım ve beni odamda bekleyen ateşin tam üzerine doğru yürüdüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Onlar aynı kaderi paylaştığını bilmeyen iki insandı. Adam sert görünüşüne rağmen yardıma muhtaç kızın kalbine inşa olmak istiyordu. Kız ise onu o bankta bırakarak her geceye sığdırdığı yangın küllerini soluyacaktı.

ProvisionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin