Ön bilgi: Bu kitap için bütün wattpad kitaplarına yönelik ön yargıları bir kenara bırakın. İlk iki bölüm hikaye işleyişi ile ilgili tanıtım gibi bir şey olacak. Sabırla okumaya devam edin. Çünkü diğer bölümler hakikaten heyecanlandırmaya başlayacak. O yüzden bütün bildiğiniz mafya, aşk, gerilim kitaplarını bir kenara bırakın. Bu kitabın içinde ayrı bir emek var. Çok heyecanlıyım. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar...
Başka bir ön bilgi: Kitabın içinde geçen imparator, patron, baba, şapkalı adam kelimeleri tek bir kişi için söyleniyor. Farklı kişiymiş gibi düşünmeyin, hepsi aynı kişi için söyleniyor. Kitabı okudukça anlayacaksınız zaten. Bölümler ilerledikçe ara ara yazım yanlışlarını ya da kelime hatalarını düzeltmeye çalışacağım. Onlara aldırış etmeyin.
Ellerim sıkı sıkı bağlanmıştı, bir sandalyede oturuyordum. Neredeydim, buraya nasıl gelmiştim? Hiçbir şeyden habersiz, öylece bekliyordum. Birinin gelmesini... Hem de bana yakışmayacak bir muhtaçlıkla. Zor kullanılarak buraya getirildiğimi hatırlıyordum fakat bu odaya ne zaman tıkıldığımı hatırlayamıyordum. Gözlerimin odadaki karanlığa alışması için bir süre herhangi bir noktaya sabitledim gözlerimi. Oda sessiz ve karanlıktı ve buraya nasıl getirilmiş olabilirdim ki? Yüzümü endişeyle beraber sıcaklık kapladı. Saçlarım terliydi, ensemden akan soğuk terler karda yatar gibi vücuduma şok etkisi getiriyordu.
Gözlerim karanlığa alıştığına kanaat getirince etraftaki duvarları incelemeye başladım. Duvarların bozuk bir yapıda olduğunu anlamıştım. Kendimi zorlamaya çalışsam da başka bir şey göremedim. Odada pencere dahi yoktu. Ve gittikçe odanın karanlıkla doğru orantılı olarak soğuduğunu hissettim hücrelerimde. Damarlarımdan akan kan, bir buza dönüştü adeta. Parmak uçlarımın yaşam döngüsünde beni eksi noktalara götüreceği hissettirildi sanki. Zira o kadar soğuktular ki bir an öleceğimi düşündüm. Kapının açılmasıyla odaya aynı hızda ışık saçıldı. Kapının önünde duran adamın sadece silüetini görebiliyordum. Saatlerdir kaldığım karanlık odaya gelen ışığın etkisiyle refleks olarak gözlerimi kıstım karşı koymak için. Kapının önünde duran adam, odanın içindeki karanlığın hükümdarı oldu. O dakikalar, sadece annem geldi aklıma. Herkesi özlesem de en çok yanımda olmasını istediğim kişi annem oldu. Zihnimde, yaşadığım ana meydan okurcasına bütün hayatım bir film şeridi gibi önümden geçti. Kapıda ifadesizce bekleyen adamdan umduğumun aksine otoriter bir ses geldi. O an her yer gümbürdedi. Bu ses galiba buranın tek hakimiydi ya da ben öyle hissetmiştim.
"Kimsin sen?"
Ellerimdeki sıkı sıkı bağlanmış ipi birbirine sürterek çözmeye çalıştım. Boşa bir çaba olduğunu biliyor olsam da denemeden kimseye zarar gelmezdi. İpin çözülmeyeceğini anlayınca elimi serbest bıraktım. Kapıda duran adam, içinde bulunduğum odaya bir adım attı. Bu sefer otoriter sesinden değil, bir adım atmasıyla yerler gümbürdemişti. Boğazımdaki kuruluğun geçmesini umarak hafifçe öksürdüm. Sesim odanın duvarlarına çarparak tekrar kulağıma geldi.
"Asıl siz kimsiniz? Beni buraya neden getirdiniz?" dedim çatlak sesle.
Birkaç adım atarak yanıma geldi. Yüzü kapının ardındaki ışıkla beraber, yanıma geldiğinde artık belirgin bir hale gelmişti. Daha önce böyle bir yüz görmediğime yemin edebilirdim. Biraz korkutucu bulmuştum. Yüzünü daha fazla incelemek istemedim ve gözlerine baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanın Esiri (Tamamlandı)
Historia CortaBaşımdan kovdum tüm düşünceleri. Kirlenmiş zihinle yaşayan bir insandım herkes gibi. Ancak tutkuluydum. Sürükleniyordum. Şeytanın esirliğine. Ya da bir başkaldırışa kim bilir? Ne yaptıysam yaranamadım kendime. Yapacak tek bir şey kaldı. Ben de her ş...