Asya'nın anlatımı
Buraklar depoya geldiğinde koşarak yanlarına gittim. Babam da beni takip etti. "Nasılsınız?" samimi sorular sormamaya özen gösterdim. Kimseyi şüphelendirmemek daha iyi olurdu. Burak'a koşup sarılmak istesem de ona sadece tebessüm edebildim. Cüneyt abi sağlam kolundan tutuyor, destek olmak için ona yardım ediyordu. "İyiyim. Teşekkür ederim." Dedi Burak. Bana çarpık bir gülümsemeyle karşılık verince ona kocaman gülümsedim. Kemal abi de arkalarından yavaş yavaş geldi. Morali bozuk gibiydi. Tam anlayamadım. "Burak'ı odasına götürelim" dedi Cüneyt. Başımı salladım ve onlara yer açtım geçmeleri için. Yer altına inen merdivenlere doğru ilerlediler. Babam, Cüneyt'e aniden seslendi. Cüneyt, Burak'ın kolundan ayrıldı ve babama baktı. "Ne oldu baba?"
"Burak'ı dinlendikten sonra odama getir, biraz konuşmamız lazım."
"Tamam. Getiririm, uygun bir vakitte." Dedi ve önüne döndü. Burak'ı tekrar kolundan tuttu. Onu yer altına indirdi. Kemal yanımıza doğru geldi. Onu bu ifadeyle nadir görürdüm. Babamla birtakım şeylerden konuştu. Pek anlamadım. Babam, oyalanmadan odasına geçti. Kemal de yanımdan tam ayrılmak üzereydi ki ona seslendim. "Kemal?"
"Asya?" dedi şaşırarak. Bu hareketimi beklemiyor gibiydi. Ne de olsa onu bir abim olarak görüyordum, moralinin bozuk olması beni tabii ki de meraklandırmıştı. Kaç yılı aşkın bir arkadaşlığımız vardı ve biz artık saymayı bırakalı çok olmuştu. Ona bir hal hatır sorsam fena olmazdı. Depodaki yaptığımız son kahvaltıdan sonra onunla bir daha görüşememiştim. "İyi misin? Nasılsın?"
Bana doğru bir adım attı. "İyiyim Asya. Sen nasılsın? Bu aralar sık sık depoya geliyorsun. Seni özleyemiyoruz bile." Dedi gülümseyerek. Ellerini birbirine götürdü. Ne yapacağını bilemiyor gibiydi, tedirgin bir hali vardı. Genelde çok rahat olurdu konuşurken. Fakat üzerinde daha önce göremediğim ya da gözden kaçırdığım bir şey vardı. Tam anlamıyla çözemiyordum. Neden böyle davrandığını daha fazla düşünmedim. "Ben de iyiyim Kemal. Sana abi demiyorum ama rahatsız oluyorsan...Yani, aslında bunu konuşmam bile hata. Biz böyle şeylere hiç takılmayız zaten. Yine de sormak istedim" Yüzünü buruşturdu. Elini ensesine götürüp "Sen nasıl istersen öyle seslen. Benim için bir sorun yok." Dedi. Tebessüm ettim. "Moralin bozuk gibiydi. Aslında bunun için seslendim sana. Bu kadar üzgün halde seni çok nadir görürüz."
Başını iki yana salladı. "Önemli bir şey değil. Bu son olaylar biraz kafamı karıştırdı. Dağıldım. O yüzdendir." Dedi. Bana geçiştiriyormuş gibi geldi ama konunun detayına girmek istemediği belliydi. Bu yüzden onu daha fazla soru sorup sıkmadım ve babamın yanına gittim. O da depodan çıkmış olmalıydı. Burakların yanına gitmemesi, beni bazı şeyler hakkında şüphelendirse de düşünmemeye çalıştım.
*****
Burak'ın anlatımı
Asya'ya sarılamamak, ona dokunamamak beni gerçekten zorluyordu. Onun yanında olduğum halde bile ona yaklaşamıyordum. Depoda olmamız daha da riske sokuyordu bizi. Bu yüzden cevaplar verirken, ona bakarken her zaman itinayla düşünüp öyle hareket ediyordum. Cüneyt'in bana haber vermesi üzerine akşamleyin Asya'nın evine gönderildiğini öğrendim. İmparator, birkaç korumayla beraber Asya'yı evine götürtmüştü. Yer altına indikten sonra onunla vedalaşamadığımı fark ettim. Omzum düzeldiği gibi vakit bulduğum ilk anda Asya'nın yanına gitmek istiyordum. Çünkü onu hep özlüyordum.
Cüneyt, bana yardım ediyordu. Genellikle getir götür işlerimi yapıyordu. Beni yormuyordu ve bana bir kardeş kadar samimi davranıyordu. Ona içtenlikle teşekkür ettiğimde verdiği cevap beni güldürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanın Esiri (Tamamlandı)
ContoBaşımdan kovdum tüm düşünceleri. Kirlenmiş zihinle yaşayan bir insandım herkes gibi. Ancak tutkuluydum. Sürükleniyordum. Şeytanın esirliğine. Ya da bir başkaldırışa kim bilir? Ne yaptıysam yaranamadım kendime. Yapacak tek bir şey kaldı. Ben de her ş...