Sodom ve Gomore | Jikook

13| Gerçek, Sahte

selam🤭 bir önceki bölümde aldığım yorumlar beni çok mutlu etti o yüzden devam etmeye karar verdim bu hikaye bizi nereye kadar götürürse birlikte gidelim olur mu ✊🏻 yorumlarınızı bekliyorum

şey bi de sonlara doğru biraz alevlendiler ama söndürdüm merak etmeyin her şey kontrolüm altında. 🔥😌

누구세요

Öğrendiği şeyler fazlaydı. Dünyanın sonu gelmiş gibi hissediyordu ama aslında her şey daha yeni başlıyordu, her şey kadere uygun ilerliyordu. Olması gerektiği gibi. Ama yanlış ilerleyen bir şey vardı, kurtarıcının kim olduğunu öğrenmesi gereken kişi Jimin'di. Gerçeği onun bilmesi gerekiyordu. Kader yolunu şaşırmış olmalıydı ki öğrenen kişi Jungkook'tu. Kitapta gördüğü o kurt resmi omeganın kurduna çok benziyordu, başındaki yara izi bile aynıydı. Kurtarıcı Jimin'di.

Alfa sadece bunu öğrenmemiş olmayı dilerdi. Şimdi deli gibi asla engel olamadığı Jimin'i kaybetme korkusu büyüyordu içinde. O büyücü Sodom'dan geldiğine göre Jimin'i Sodom'a geri mi istiyorlardı? Bu bir çeşit tehdit falan mıydı? Jungkook'un kararı net olmalıydı. Jimin'i yanından ayırmayacak, gerekirse ona bu durumdan söz etmeyecekti. Eğer büyücü de biliyorsa ağzını kapamanın bir yolunu bulacaktı elbet. Omeganın yanından ayrılmasını istemiyordu, onu koruyup kollayacaktı. Yapması gereken bu değil miydi?

Kitabı dolabının en dip köşesine güzelce saklayıp kurdu da yanına koydu ve üzerini değiştirmeye koyuldu. İşini bitirip aşağı indiğinde önce Jimin'i kontrol etti ve uyuduğunu gördükten sonra kapısını yavaşça kapattı. Namjoon ve Taehyung'un sesleri koridorun başından duyulmaya başlamıştı. Bir yandan farklı bir ses daha geliyordu ama Jungkook çıkaramamıştı. Daha önce duymadığı bir ses tonuydu, yorgun geliyordu.

Salona girdiğinde Namjoon ve Tae'nin tekli koltuklara oturmuş büyücüyü dinlediğini gördü. Uyanmıştı ve konuşuyordu bile! Sinirle yanlarına adımladı, "Sen büyücüsün değil mi?"

Büyücü yatar vaziyetteyken koltukta biraz diklendi ve bağdaş kurmayı denedi. Başardığında tam önünde duran Jungkook'a elini uzattı, "İsmim Jin, böyle başlamak daha uygun sanki?"

Jungkook gözlerini cama çevirip 'hah'ladı. Tek kaşını kaldırıp meydan okurcasına büyücüye baktı, "Ne işin var burada?"

"Jungkook, biraz otursan iyi olur gel. Hem daha yeni uyandı, yormayalım fazla." Namjoon yerinden kalkıp Jungkook'u çağırdı ama Jungkook dönüp bakma zahmetinde bile bulunmamıştı.

"Yeterince iyi görünüyor. Baksana Jimin'den bile daha iyi." gözlerini büyücünün üzerine öyle bir kilitlemişti ki biraz daha bakarsa taşa dönüşebilirdi. Omeganın bu adam uğruna yaşadıklarını yediremiyordu. O kadar canı yanmasına rağmen neden hala onu düşündüğünü bilmiyordu. Jimin'e de büyü yapmış olabilir miydi?

"Jimin nerede?"

Jungkook büyücüye doğru eğildi ve bir elini büyücünün başının yanından koltuğa sabitledi, "Sanane Jimin'den. Kimsin sen, hım? Nereden tanıyorsun onu? Neyin nesisin de gelip huzurumuzu bozdun?!"

Jin gülümsedi, "Ben gelmeden önce bu evde huzur mu var sanıyordun? Hem ayrıca sen kimsin de tüm bunları sana anlatayım?"

Jungkook koltuktaki elini öyle bir sıkıyordu ki eklem yerleri beyazlamaya başlamıştı. Gerçekten o Jimin'in hayatında kimdi ki? Çok sevip değer verdiği bir arkadaş mıydı? Bu düşünce anında canını sıkmaya yetmişti, boynundaki damarları belirginleşmiş ve gözleri kahvenin en koyu tonuna bürünmüştü. Taehyung durumu fark ettiği gibi anında yerinden kalkmış ve Jungkook'u kolundan tuttuğu gibi geri çekmişti. Büyücü ve Jungkook'un göz temasları hala kesilmemişti, alfanın yaydığı kokudan fazlasıyla sinirli olduğu anlaşılıyordu. Kurdu uyanmıştı.