4.Bölüm "ÖZÜR DİLERİM"

13.8K 1.1K 237
                                    

"Dünyada ki tüm kitaplar, tüm hesaplar, akıl oyunları, sayfalarca laflar, sevginin yerini tutamaz. Okuyarak öğreneceksin ama severek anlayacaksın" Şems Tebrizi

***

"Nasıl! Hiçbir şey hatırlamıyor musun?"

Genç adam başını önüne eğerek sustu. Yalan söylemek normalde başvurduğu bir yol değildi. Tam aksine, hayatında tahammül edemediği tek şeydi. Ve ilk kez, birisinden gerçeği saklıyordu. Bunun huzursuzluğuyla pişman olurken, Başak'ın sesini duydu.

"Bu çok kötü olmalı. Yani kim olduğunu, nereye ait olduğunu bilmemek... Başına aldığın darbe yüzünden, geçici bir hafıza kaybı yaşıyor olabilir misin?"

Genç kızın yürüttüğü tahminle Türker gözlerini kapatarak, onu onayladı. Elini, ağrımakta olan başının üzerine dokundurarak, "Belki de," dedi. "Sanırım, bunun başka bir açıklaması olamaz. Peki sen, bana başımın belada olabileceğini düşündüğün için, buraya getirdiğini ifade ettin. Tanımadığın birisini neden korumaya çalışıyorsun?"

Soru, beklemediği yerden geldiği için, genç kız ne cevap vereceğini şaşırdı. Ona, onu kumar masasında kazandığını, sonra özgür bıraktığını, hayatını borçlu olduğunu anlatamazdı. Bunu açıklamak; oraya nasıl ve neden düştüğünü anlatmak zorunda kalmak, demekti.

Gerçeği açıklamak yerine, "Ben değil, biz," diye düzeltti. "Arkadaşlarımla birlikte, özel bir kutlama için Adana'ya gitmiştik. Dönüşte seni yolda bulduk. Nedenini ben de bilmiyorum ama seni buraya getirmenin, daha doğru olduğuna karar verdik. Sonuçta, şu halinle bize zarar verebilecek halde değildin. Sanırım iyi tarafımıza denk geldin."

Başak, onun uyandığında kendisini hatırlamasını beklerken, üzerine birde bu hatırlamama konusu çıkmıştı. Kendisi açısından, hatırlanmamak bir yerde iyi olmuştu ancak, aynı şey karşısındaki adam için söz konusu değildi. Kim olduğunu bilmemek, hatta ismini bile hatırlamamak, çok zor olmalıydı. Onun yerinde olmak istemezdi. Peki, bundan sonra ne olacaktı? Ya hiç hatırlamazsa o zaman, ne yapacaklardı. Onu sonsuza dek saklayamazdı. Gelecek günleri düşünmeyi erteleyerek, "Bir şeye ihtiyacın var mı? Sana sıcak çorba getirmiştim ama uyanmanı beklerken soğudu," dedi. Belki zamanla kim olduğunu ve başına ne geldiğini hatırlardı. Şimdilik her şeyi oluruna bırakmalıydı.

Genç adam acıktığı için çorba teklifine sıcak bakabilirdi. Eğer sıkışmamış olsaydı. "Burada tuvalet vardır herhalde."

Başak bunu daha önce düşünmediği için yanakları al al oldu. Saatlerdir uyuyan birisinden bu soru cümlesini duymak, çok normaldi tabii ama onun yerinde kendisi olsa tuvaleti sormaya utanırdı. Eliyle diğer odayı işaret ederek, "Var tabii, yan tarafta. Fakat bu bacakla nasıl ayağa kalkacaksın?"

"Deneyeceğiz."

Türker üzerindeki örtüyü açtığında, kendisine birkaç beden büyük gelen pijamalara tuhafça baktı. Gerçi bacağına bantlanan kartonlar kadar tuhaf değildi. Yattığı yerde, yana dönerek ayağa kalkmaya çalışırken, bacağına giren ağrı yüzünden dişlerini sıktı. Onun verdiği çabayı gören Başak, hemen yanına yaklaşıp, destek olmak için kolunu tuttu. İlk defa o zaman göz göze geldiler. Genç adam, ona yardım eden kızın kim olduğunu bilmese bile, bildiği tek bir şey vardı. O da, gerçekten duru bir güzelliği olduğuydu. Makyajsız yüzüyle, tanıdığı diğer kızlardan çok başka görünüyordu. Saf ve masum.

Birlikte ayağa kalktıklarında, genç adam adım atmak için kendini zorladı. Basabiliyordu. Tahminde bulunarak, "Kırık yok," dedi. "Sanırım ezilmiş olmalı. Yoksa kıpırdatamazdım."

Başak koluna girdiği adamla birlikte, ağır adımlarla tuvalete ilerlerken gülümsedi. "Sevindim."

Sonunda banyoya geldiklerinde, klozeti kullanması için genç kız kapının dışında kaldı. Elinde olsaydı, onunla içeriye kadar girerdi ancak, budan sonrası onu aşardı. Hem adam ne derdi acaba? Sapık falan olduğunu düşünür müydü? Onunkisi tamamen, yürüme zorluğu çeken bir adam için duyduğu endişeydi. Aksi, söz konusu olamazdı. Hayatında ilk defa, bir erkeğe dokunmuş olması veya koluna girmesi, sebep olamazdı. Hem, adam belki evliydi. Belki sevdiği vardı. Parmağında yüzük olmaması, bekar olduğu anlamına gelir miydi. Evli olduğu halde, erkeklerin yüzde doksanı parmağına yüzük takmazdı. Aklına gelen son düşünceyle içi sıkılırken, banyonun kapısı açıldığında, Türker'le yüz yüze geldiler. Genç adam başına dokunarak, "Saçlarıma ne yaptınız?" diye sordu.

Masum GÜNAHLAR (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin