13.10.2018 269.GÜN
Herkes kendi boşluğuyla ve herkes kendi düğümünü çözmekle meşgul. kimsenin, kimseyle denk düşmediği bir zaman bu. herkes kendi karanlığının korkusuyla yaşıyor, herkes aydınlığa muhtaç. aynı yaraya denk düşüyoruz ama aynı yolda yürüyemiyoruz. herkesin yürüdüğü yol farklı ama herkesi o karanlık yola iten şey aynı. çok saçma. deli saşması. kurşun saçması gibi bu hisler, nereden geldiği belli değil ama tene girdiğinde de geçecek gibi."Sevdiği olmadan yaşayamıyor insanYaşıyor da.. eksik yaşıyorBoşlukta, anlamsızca yaşıyorEn ağır acı olmasa daKolay değildir elbette aşk acısıAlışılmıştan vazgeçiyor insanHuzurundan, mutluluğundan uzaklaşıyor"Nerdesin sen, niye açılmıyor bu telefon!" diye hesap sorabiliyorkenZaman geçiyor "Nasılsın" mesajını bile atamıyorsunAğladığın zaman başını o'nun boynuna gömerkenZaman geçiyor ağladığın zaman sadece sigara yakabiliyorsunMutlulukla diğer buluşma için yeni hayaller, yeni anılar planlarkenZaman geçiyor o anıları hatırladıkça ağlıyorsunBeraber gittiğiniz mekana girmekte çok zordurBeraber oturduğunuz o masaya anlamsızca bakarsınızBir yandan anılarınızı hatırladıkça mutlu olursunuzDiğer yandan bir daha olmayacağı için üzülürsünüzO masada kavga bile etmiş olsanız"Keşke burda olsa da, kavga edebilsek. Yeter ki yanımda olsun."Düşüncesi ister, istemez geçiyor sevenin aklındanNefesini boynunuzda hissedebilecek kadar yakınkenHiçbir haber alamayacak kadar uzaklaşmak kolay değil elbetteBu aşklarda kim suçludur bilinmez amaBilinen tek bir gerçek var; Kim daha çok severse, o parçalanır.Nerede kalmıştık?üzülmüştük demi, ağlayıp; neden? diye sormuştuk tanrı'ya. "neden ben?" "ben bunu hak edecek ne yaptım?" hiçbirinin yanıtını alamadan uyuyakalmıştık. hatırlıyor musunuz?sabahına hiçbir şey olmamış gibi uyanmıştık. sanki dün ölmüştük ve bugüne farklı bir kişi olarak uyanmıştık.bir anda artık olmadığı aklımıza gelmişti bunu hak edecek ne yaptım?" hiçbirinin yanıtını alamadan uyuya kalmıştık. hatırlıyor musunuz?sabahına hiçbir şey olmamış gibi uyanmıştık. sanki dün ölmüştük ve bugüne farklı bir kişi olarak uyanmıştık.bir anda artık olmadığı aklımıza gelmişti ve kabullenememiştik. olamaz diyerek bir çaresizliğin içine sürüklenmiştik.sürüklendikçe, yaralanıp yaralarımızı sarmak yerine daha da deşmiştik. ama hatırlarsanız bunu biz istemsiz yapmıştık. hiçbir suçumuz yoktu. şuan bunun farkındasınız değil mi?o zaman çıkmazlara girip boğulmuştuk. çünkü artık yalnız kalmıştık, nasıl alışacağımızı düşünmekten gözümüze uyku girmez olmuştu. bunu unutmanız mümkün değil! öyle değil mi arkadaşlar? bunu unutmanız mümkün değil.kimse yalnızlığını, çaresizliğini, yaralandığını unutamaz. zamanla kabullenir sadece. ve alışır.artık yaralar iyileşmeye başlamıştı, daha da yaralayamıyorduk. çünkü, her türlü acıya alışmıştık.derinlerdeydik, oradan çıkmayı istemiyorduk. istesekte çıkamıyorduk. o günleri unutamayız arkadaşlar sakın kandırmayalım kendimizi. o günleri unutamayız! unutmayacağız da ve bize o günleri yaşatanlara söveceğiz avazımız çıktığı kadar. bize bunları yaşatanları unutmayacağız arkadaşlar söz mü? ben size söz veriyorum. insan sözü.unutmayacağız ki, bir daha karşımıza çıktıklarında onların gözlerinin içine bakıp artık bir hiç olduklarını hissettirip bundan zevk alacağız. ve bunu yaparken hiç kötü hissetmeyeceğiz kendimizi olur mu? bizi artık o yaralamayı bırak, hiçbir şey hissettiremeyecek. anlaştık mı arkadaşlar? güçlü olacağız, tekrar karşılaştığımızda son gülen biz olacağız çünkü.bize yaptıkları için onları hiç affetmeyeceğiz. söz mü?bundan böyle artık onlar bizim için bir hiç, hatta bir hiç bile değil...
Yine boş yine loş bu oda seni benden ayıran tüm anılarla. Dur, daha gitme yolumuz uzun, zamanı gelir elbet başka kalplere dokunuruz. ''Özür dilerim bugün her şey bitti , seni kendimden uzak tutmak gerekiyordu . Senide yıpratamazdım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUM
RomanceNeden hayatlarımıza , içlerinde yaralı bir ölü taşıyan yabancılar olarak devam etmek zorunda kaldık ? yaralanmışlardan korkun, yaralanmamış kim var peki ? tesadüfler biraz cüretkar görünüyor.