Seni kendimden sakınıp başka kalplere emanet ettim , özür dilerim ''

54 9 0
                                    


23.10.2018

279.Gün


Defalarca düşünüp öyle hareket ettiğin şeyler için artık yormuyorsun kendini. Çünkü ya soğudun ya da soğutmuşlardır seni. Yaşam alanın da değişiyor haliyle. Vurdumduymazlığın zirvesi ve anlamsız bir boşluğun içinde yaşıyorsun, bana dokunmayan yılan istediği kadar yaşasın diyerek.Çok çabaladım, tüm gücümle uğraştım, koştum, düştüm elimi tutmadığın halde kalktım yine sen dedim. Ama bitti, asla vazgeçmem sandın ama vazgeçtim. Biliyor musun bende asla vazgeçemem sanıyordum. Ama insanın kalbi değilde, içi kırıldığında hiç düşünmeden terk ediyormuş her şeyi.Hayatımda her şeyi yoluna koymak ve huzurlu olmak gibi küçük ve zarif isteklerim var. Kavgasız, gürültüsüz acaba dedirtmeyen şeylerle yola devam etmek gibi.Hatrı var diye dönüp gidemediğin insanların, artık sadece kötü izler bıraktığını ve yaşanmışlığa kimsenin senin kadar değer verip saygı duymadığını fark ettiğinde, hiçbir şeyi bu anıdır diyip kendi içinde farklı bir yere koyamıyorsun.Gitmek isteyene kapıyı sonuna kadar açın, sevmeyi bilmeyene değer vermeyin, anlamamaya meyilli olana dil dökmeyin. Bazı şeylerin özlemi onun geçici olduğunu gösterir mesela. Bırakın herkes kendi yerini zamanla belli etsin.Çok kızgınım. Ceplerime sığmayan bütün erteleyişlere, sırf üzmemek, kırmamak kırılmamak için kenara attığım bütün hislere, ulaşamadığım bütün sokaklara, kendime çok kızgınım.Yanlış insan olmanın bedelini asla yanlış insanken ödemezsin. Ne zaman doğru biri olmak için çabalama kararı verirsin, yanlış insanken hak ettiğin muameleyi hiç yanlış yapmadığın insanlardan görürsün. İlahi adalet daima hiç beklemediğin anlarda, hiç beklemediğin şekilde işler.Sen hiç böyle hissettin mi, bilmiyorum. binlerce yıl uyumak istiyormuşsun gibi. ya da yalnızca vâr olmamak. ya da, vâr olduğunun farkında olmamak.Affedemediğim unutamadığım hiçbir şey yok, hiçbir şeyin yasını tutmuyorum ya da hatırasını yaşatmıyorum. Hayatımda olmayan hiçbir şey beni ilgilendirmez, çizgilerimden içeri girmeyeni de ben ilgilendirmem.bir yerini çarpmışsın ama günler sonra morluğu görünce fark etmişsin çarptığını. o an acımadı ama şimdi dokununca acıyor. gözlerinin gördüğünü, kulağının işittiğini, elinin dokunduğunu kendi içinde inkar ede ede inanmak böyle bir şey işte.Yağmur yağıyor mu oraya bilemeyiz ama, biz ağlıyoruz Piraye. Bu balık nefes alıp verdiği suyun altında boğuluyor, bu kelebek ölümü dört gözle bekliyor. O balık nerede boğuluyor biliyor musun? Önümde ki beyaz sayfalara haykıramayıp yutkunduğum, içime ağlayıp, içimde biriktirdiğim denizin için de boğuluyor. Bu kelebek intihara kalkışıyor. Bırak bir hata yapma hakkım olsun. Yaşadığım denizde can veriyorum. Kalemim kan kaybediyor, kalemim ağlıyor Piraye. Kendime ait bir hayat istediğimi anladım. Sadece bana ait bir hayat. Acıların, düş kırıklarının, korkuların, olması gerekenlerin, adanmışlıkların, başkalarının kurallarının yönetmediği bir hayat. Pişmanlık gibi değil. Gitme zamanının geldiğini nasıl anlayabilir insan? Nasıl anlatabilir? Yalnızlığı özlüyorum, yüzümde gölgeler olmadan yaşamayı. Önceleri çok korktum. Hala bazen korkuyor olsam da, usulca fısıldıyorum kulağına aslında her şeyi. "İçimi sızlatacak kimse kalmadı içimde." hep sert düştüm bu hayatta. öyle kolay da olmadı kalkışlarım. uzanan bir el olmayınca bir başına asla doğrulamıyor insan. birbirine sımsıkı bağlı tatlı bir mandalina gibi olmak isteyen ruhum, şimdilerde dağılmış nar taneleri. etraf kırmızı, annem kirlenen halının derdinde. biliyorum yeri değil ama hala seni özlüyorum... hep bir başımaydım bu hayatta. gökyüzünü içmiş bir sevenim de olmadı ya zaten, olsun. hangi yöne dönersem döneyim yoktu kendimden başka kimsem. yalnız olunca hayata karşı deplasmanda oynuyormuşsun gibi. golü atsan bile sevinçle sarılacağın hiç kimsen yok. insan üzülüyor be. bi de şey. hani perdeyi aralayıp dışarıdaki yağmuru izlersin ya bazen. elinde de uçurtma. o yağmur bir türlü bitmez ya hani. sen öyle beklersin ya. neyse işte hala özlüyorum seni... hep kırgındım bu hayatta. köpek ısırığı gibi ağız dolusu küfürler vardı içimde. içim mezarlık gibi tıklım tıklım ama ölüler konuşamaz derdi annem. haklı galiba, hala susuyorum ben. kendimi arıyorum bu aralar. nerdeyim nasılım annem bile bilmiyor. ben bi sigara dumanına bile nice acılar sığdırdım da, bu dünyaya bir türlü sığdıramadım kendimi. bakma arabesk cümlelerime. bakma efkarlı yüzüme. ... , hala özlüyorum seni... Ruhun yarası hiçbir zaman tam olarak kapanmıyor. Beden daha çabuk onarıyor kendini. Kalbin attığı sürece vücut iyileşebilir. Oysa ruhun bir kez darbe aldı mı, o yara dikiş tutmuyor.

RUHUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin