11. BÖLÜM

498 43 7
                                    

Arkadaşlar kitapta küçük bir değişiklik yaptım. Hatırlarsanız 8. bölümde Jimin Jennie'nin psikolog olduğunu söylemişti, ben onu değiştirip avukat yaptım.

Bölüme geçebelirsiniz. Keyifli okumalar :)

~~

Jungkook'un arabasına binip, tahminimce onun olan evin önüne geldik. Eve baktığımda sadece siyah olan bir ev vardı karşımda. Etraf hep siyahtı bahçedeki ağaçlar ve çimlerin rengi siyahın yanında hiç kalıyordu. 

Jungkook arabadan inince bende indim. Jungkook arka koltuğun kapısını açıp, uyuyan Ella'yı kucağına aldı. Bana dönüp. "Bu taraftan." Dedi. Onu kafam ile onaylayıp, peşinden ilerledim.

İki katlı, siyah evin önünde durunca bende durdum. Birkaç saniye boş boş durunca, bana döndü. Kafası ile aşağıyı işaret ediyordu. Ona anlamadığıma dair işaret yapınca. Derin bir nefes alışverişi yaptı.

"Cebimden anahtarı çıkarırmısın ?" Diyince, bütün kan hücrelirim yanaklarımda toplandı. yavaşça ona yaklaştım, o ise piçimsi sırıtışı ile bana bakıyordu. Gözlerimi devirip titreyen ellerim ile hemen ceplerini yokladım.

Anahtarı bulunca sırıttım, dengemi kaybedip düşecek iken onun bacaklarını tutup. Dengemi korudum. "Elini oradan çekmezisen bu gece fazla hareketli geçecek. " ona 'ne diyorsun ?' Bakışları atarken o elimi gösterdi.

Bakışlarımı yavaşça elimr çevirince onun malum yerini tuttuğumu görünce, gözlerimi büyüttüm. Daha birkaç saat önce tanıştığım adamın neresini tutuyorum.

"Galiba hoşuna gitti, ama Ella kucağımdayken pek birşey yapamayacağım. Onu bıraktıktan sonra devam edebiliriz. Hem belki bu sefer kucağımda Ella değilde sen olursun."  Dediği sözler ile hemen kendimi topatlayıp ondan uzaklaştım. Konuşmak için ağzımı açtığımda, sanki kelime hazinem tükenmiş gibi tekrar kapattım. Sonra konuşma kararı alıp ağzımı araladım.

"Ne münasebet canım ? Sizde gördünüz bayım, isteyerek olmadığını." Dedikten sonra kapı deliğine anahtarı yerleştirdim. Kapıyı açınca ona öncelik verdim. Yanımdan geçerken göz kırptı, onun bu hareketine sadece gözlerimi devirdim.

"Sen salona geç bende, Ella'yı bırakıp yanına geliyorum." Merdivenlerden çıkarken söyledikleri ile rotamı girişe çevirdim. Salon diye tahmin ettiğim yere gelince buranında tam anlamıyla siyah olduğunu görünce göz devirdim.

Karşımda ki siyah koltuğa oturup onu bekledim. Oda gelince konuştum. "Ella'yı nerede gördün ?"

Bana bakıp konuşmaya başladı onun anlattıklarını harfiyen dinledim. Bitirdiği zaman ben konuştum. "Ben avukatım ve o adamın gerekli cezayı alması için herşeyi yapacağım."

Beni tebessüm ederek onayladı. Ona aynı şekilde karşılık verdim. Aklıma birden ailem gelince dar kotumun cebine sıkıştırdığım telefonumu çıkarıp. Aile bireylerini tek tek aradım ama açan yoktu, son çare Jongin'di. Telefon açıldığı zaman kulaklarımı bir kadın sesi doldurdu.

"Alo?"

"Jongin."

"Kimisiniz ?"

"Oh, ben Jennie onun bir tanıdığıyım siz ?"

"Mi cha, Sevgilisi."

Duyduğum kelimeler bende tokat yemişim etkisi bıraktı. "S-sevgilisi ?"

"Evet. " sonra arka planda onun sesi duyuldu. "O kim hayatım ?"

"Jennie."

Telefonda hışırtılı sesler duyulunca, telefonu Jongin'nin aldığını anladım.
"Bak Jennie herşey bildiğin gibi değil."

"Jongin, umrumdamı sanıyorsun ? Seni sevmediğimi sende biliyorsun.  Sadece seni kırmamak için nişanladım! Nasıl bir mantıksa bu ? Adam ise beni aldatıyormuş yahu!"

Onun konuşmasına fırsat tanımadan telefonu yüzüne kapattım. Güç tuşuna uzunca basıp tamamen kapanmasını sağladım. Ben beni aldatmasına üzülmüyorum beni kukla yerine koyup, oynatmasına izin verdiğime üzülüyorum. Gözlerim istemsizce doldu.

"İyimisin ?" Varlığını unuttuğum Jungkook'un sesini duyunca ürperdim. Onu kafam ile onayladım. "Imm, birşeyler içmek istermisin ?"

"Bira." Dedim. Oda beni onaylayıp mutfağa gitti. Elinde iki bira ile geldi. Birini bana uzatıp diğerini kendisi aldı.

Sarhoş olduğumu düşündüğüm zaman. Telefonumu açtım.  Yüzsüz! Hiç aramamış bile! Kamerayı açtım. Sürekli selfie yaptığım için ön kameradaydı. Video tuşuna basıp konuşmaya başladım.

"Merhaba Jongin! Eğer bunu izliyorsan bilesinki senden nefret ediyorum. Bilakis aksi mümkün olamazdı*kahkaha atar* seni zaten hiç sevmiyordum galiba seni birazcık gurur meselesi yaptım. *ağlamaya başlar.* ama beni kırdın, beni basit gördüğün için senden nef-"

Ayağa kalkıp salonda yürüken Jungkook beni pür dikkat izliyordu. Sarhoşluğun etkisi ile tam yere düşecekken Jungkook beni  yakaladı. Gözleri çok derin bakıyordu. İkimizinde bakışları dudaklarımıza kayarken Jungkook setçe yutkundu.

Daha fazla dayanamayıp dudaklarına yapıştım. Çok geçmeden yanıtını almıştım. Öpüşümüz daha çok sertleşirken beni kucağına alıp fısıldadı.

"Yarın pişman olucağın şeyler yapıyorsun."

"Evet,  yarın pişman olucağım ama bugün değil."

Dedikten sonra tekrar dudaklarına yapıştım.

I Need You 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin