Bölüm : 9

306 19 4
                                    




İnsanoğlunun  dünyaya gelirken çıkardığı ilk ses ağlama sesi olurmuş.Böylelikle yaşadığı her acıda olayda ağlar acısını dindirmeye çalışırmış.Yazılmış masallarda  yada anlatılan öykülerde ,televizyonda izlediğimiz dizilerde ,filmlerde  insanlar yaşadıkları acı anlardan sıyrılmak nefes almak için ağlarlar.Kader dediğimiz şey bazen tüm umutların bittiği yerde başlar.

Karşılıklı kapanan iki kapı vardı. Özge ve Duru  tabağın içindeki imam bayıldı'ya şaşkın bir şekilde  bakıyorlardı.Daha taşınalı kaç gün olmuştu da bu kadın yemek getiriyordu.Duru her zaman olaylar karşısında şüpheci bir tavır alırdı.Bu mesleğinden kaynaklandığı gibi bir de yanında çalıştığı  kendisi için saygın ve değerli  insan olan iki kişiden kaynaklanıyordu.

Özge elindeki tabağı orta sehpanın üzerine bırakıp mutfaktan çatal ve peçete getirdi.Bir eli belinde diğeri ise tabağı göstererek;

_Şu meşhur imam bayıldı'nın tadına bir de biz bakalım !

_Aman ne imam bayıldıymış be  arkadaş ,abartma istersen normal yemek işte !

_Tamam canım ben de biliyorum  normal bir yemek ,benim demek istediğim yemeği yaptığı kişi özel istemiş ya hani o bakımdan !

_Milletin özeli bizi ne ilgilendirir canım.Kadın bugün anahtarını unuttuğu için kapıda kalmıştı ,bende içeriye aldım ya hani sana anlattım .İşte  bu durumu iyilik olarak nitelendiriyor.Bize yemek getirerek  kendince borcunu ödüyor.

_Anladım ama bence bu kadın biraz garip  ,o gece  yanında ki adamlar bana biraz tekin gelmediler.Mecbur kaldım yoksa hayatta yardım istemezdim.Hani derler ya denize düşen yılana sarılırmış.Benim ki de o hesap işte o sırada öylesine korkmuştum   nasıl çağırdım ,nasıl eve soktum bilmiyorum.

_Bugün ben de aynı senin gibi çekindim ama  sanırım kadında ki tek sorun çok konuşuyor olması.

İki kız karşılıklı kahkaha atarken karşı dairede de bir çift kara göz pencereden dışarıyı izliyordu.Çakır dikildiği camın önünde elleri cebinde  gökyüzünün siyahla olan dansını tıpkı hayata tutunmak için mücadele eden insanların çabalarına benzetirken arkasından seslenen Nermin;

_Hayırdır koçum yine atmışsın kendini gecenin karaklığına ,yemeğine dokunmamışsın ne oldu beğenmedin mi?

_Haa yok abla sen biraz geçikince ben de başlamadım .Seninle beraber oturalım diye düşündüm.

_Hay benim kara kuzum ablasını beklermiş.Sen ablanı boş ver de bir an önce evlen yemek sofrasında  karını bekle olur mu paşam.

_Abla yine başlama  Allah'ını seversen aynı sözleri söylemekten sıkılmadın mı?

_Niye sıkılayım ,kötü bir şey mi söylüyorum.Sen bu hayatta tanıdığım en dürüst ,namuslu,mert adamlardansın.Benim ile akrabalık bağın olmamasına rağmen koruyup kolluyorsun.Ailen olsa onları da canın gibi koruyacağını adım gibi biliyorum.

_Senin düşmanın belli abla .Bu bataklıkta ciğ süt emmiş şerefsizler belli ama benim düşmanım belli değil.Ben bu yola baş koyduğum zaman bu hayatta asla   sahip olamayacağım şeylere de çizgi çektim.İkimizde çok iyi biliyoruz ki bu alem ,zirve de  olanları yere indirmek için önce ailelerine saldırır.Şerefsizlerin gözü öyle dönmüş ki karı kız demeden bir çırpıda harcarlar.

_Sen hiç kimseye papuç bırakmazsın!

_Sen de iyi biliyorsun abla bu alemde öyle bir an gelir ki papucunu bile sana ters giydirirler haberin olmaz.Ben babam gibi ailemi yok etmektense  aile kurmamayı tercih ederim.

KADER KURŞUNU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin