-13-

793 62 79
                                    

Namjoon ile sevgili olmamızın üzerinden bir hafta geçmişti. Bu sürede beraber yatmaya başlamıştık. Ah bir de Namjoon Daehyung'a 'Baba' dedirtmek için savaş veriyordu. Ancak benim canım oğlum olayların en çıkmaz noktasında konuşmayı sever bu yüzden Namjoon'u pek takmıyordu. Bir de yeni yeni emeklemeye başlamış ve iki tane minik dişi çıkmıştı.

Kısacası bu bir haftada çok mutluydum, mutluyduk ta ki Namjoon'un bana babamla görüştüğünü ve bizimle barışmak istediğini söyleyene kadar.

-Namjoon sen ne diyorsun? O oğlumun doğum gününü mahvetti, bizim rezalet bir hayat yaşamamıza sebep oldu. Şimdi bir anda kalkmış barışmak istediğini mi söylüyor? Saçmalık!

-Güzelim sakin ol dinle düzgünce. Seni sürekli izleyip takip ediyormuş zaten yani başınıza kötü bir şey gelmemesi için. Torunu olmasını istiyormuş hep ama bu şekilde olması onları mahvetmiş. Yine de dayanamamışlar ve artık bu küslüğe iki taraflı son vermek istiyorlar. Sen demiştin bsna gereksiz yere ailenle küs olman işine yaramaz diye. Sen neden direniyorsun şimdi?

-Çünkü.. kolay şeyler yaşamadım.

-Biliyorum güzelim onlar da bunun farkında. Yine de telafi edilebilir şeyler öyle değil mi? Annenin oğlumuza Anneannelik yapmasını babanın Dedelik yapmasını istemez misin?

-Bu saatten sonra istemiyorum.

-Bebeğim neden anlamak istemiyorsun? Onlar pişmanlar sen de onlara el uzat ki içindeki yükten kurtul. Hem biliyorum bu durumdan ne kadar fazla rahatsız olduğunu.

-Sen annenleri affedebiliyor musun hemen?

-Hayır ama şans verdim. Hem de senin için. Bunu biliyorsun.

-Ama...

-Ne ama? Hyejin son kez söylüyorum iyice düşün. İçindeki bu yükle bir ömür yaşamak mı istiyorsun yoksa kırgınlıklarını tamir edilmesini mi? Her şeyden önce oğlumuzu düşün. Güzel bir ailede büyümek ona ne kadar şey kazandırır. Şimdi ben odama gidiyorum bu gece tek kalıp düşün kararını söylersin.

Alnımı öpüp oturduğu yatağımdan kalkıp odadan çıktı. Arkasından baktım öylece. Belki haklıydı ama yaşadıklarımı fazla hafife alıyordu. Oğlumu yetiştirmek için kaldığım evi görüp bildikleri halde neden gelmemişlerdi o halde? Namjoon olmasaydı nerede kalacaktık? Neden daha önce değil de şimdi?

Sinirle odada volta atıp sorularıma cevap veriyor sonra yeniden soru üretiyordum. Bitmek bilmeyen bir kısır döngüde ya da paradokstaydım sanırım.

Yatağa uzanmış düşünürken oğlum ağlamaya başlamıştı hemen kalkıp ona baktım. Altını değiştirip tekrar uyuttuktan sonra düşüncelerime geri döndüm.

Kabul etmek istemiyordum ama sanırım Namjoon haklıydı. Ona ailesi konusunda istediğimi söylerken kendimin farksız olduğunu görmek ne içler acısıydı ama.

İçimdeki bu sıkıntıyı atabilmemin tek yolu görüşmemizi kabul etmekti sanırım. Çok zorlanacaktım hatta belki de bir kaç defa ağlama krizine bile girecektim ama bu teklifi geri çevirirsem her gece kabul etsem ne olurdu diye düşünerek yaşlanırdım.

Kararımı vermenin rahatlaması(!) ile uyumaya çalıştım ama bir türlü uyuyamıyordum. Namjoon kendine o kadar çok alıştırmıştı ki onsuz uyuyamıyordum bile.

Ayağa kalkıp bebek telsizini alarak yukarıya çıktım. Kapıyı tıklattığımda ses gelmemişti. Hemen uyumuş muydu? Hah tek alışan bendim anlaşılan. Moralsiz yüzüme kapıyı araladığımda camın önüne telefonla konuşuyordu. Göz göze geldiğimizde telefondakine daha sonra arayacağını söyleyip kapatmıştı.

Our Baby | Rm & Hwasa |✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin