Namjoon'dan
Sabah Hyejin'in alarmıyla gözlerimi araladım. Alarmı kapatırken sessizce küfür ettiğinde gülmüştüm. Onu belinden çekip göğsüme yatmasını sağladım.
-Ne kadar ayıp Günaydın demen gerekirken neler diyorsun? Dua et aslanım duymamış olsun yoksa annesi gibi küfürbaz olur.
-Off Namjoon her şeyi abartıyorsun. Uyanmayın diye çabalıyordum ama bir türlü bulamadım telefonu yoksa asla küfür etmem.
-Pek inanmadım ama inanmış gibi yapacağım. Hala günaydın demedin ayrıca.
-Günaydın koca oğlan izin ver de hazırlanayım.
-Günaydın beyaz atlı prensim. Biliyor musun hala uyuyorum. Keşke beni uyandıracak bir prensim olsa.
Çarpık gülüşümle ona bakarken göz devirmişti. Hoşuna gidiyordu biliyorum şuan yaptığı tamamen şovu.
-Hayır milleti prens uyandırıyor beni alarm. Hayat hiç adil değil.
-Hmm öyleyse beraber uyanalım.
Kafamı kaldırıp dudağına uzun olmayan bir öpücük bıraktım. Gerçekten ona aşık olmak hayatımdaki en iyi karardı.
-İyi alıştın sen de. Neyse bırak yoksa geç kalacağım.
Esmer tenine rağmen yüzünün kızarıklığı belli oluyordu gülümsedim haline. Kollarımı bedeninden ayırdığımda hemencecik tüymüştü. Arkasından gülerek bakıyordum.
Fazla ses yapmıştık sanırım uykusu bölünen Daehyung mızmızlanmaya başlamıştı. Kalkıp onu beşiğinden alarak susturdum. Üzerini güzelce giydirip mamasını yapmaya gittim.
Pastası öylece duruyordu dolapta. Dün geceki şeyler gözümde tekrar canlandığında Bay Ahn ile acil konuşmam gerektiğini hatırladım. Çünkü dün akşamki yaşadığımız saçmalığın hiç bir manası yoktu.
Daehyung'u sandanlyesine koyup mamasını yaptım. Ben yedirirken Hyejin de gelmişti. Oğlunun kafasını öpüp bana bakmadan kahvaltı hazırlamaya geçtiğinde sırıttım. Utangaç meleğim benim. Onu daha fazla utandırmamak için sessiz kaldım.
Kahvaltı hazır olunca sessizce yemiş ve onları bırakmıştım. Şimdi bay Ahn ile görüşme vakti.
~
Hizmetçinin yönlendirmesiyle her şeyin başladığı odaya girmiştim. Sinirlerime hakim olmalıydım yoksa her şeyi kaybederdim. Her şeyim de Hyejin ve Daehyung olmuştu.
-Geldiğin iyi oldu ben de seni çağıracaktım.
Geçip yerine oturduğunda kafamla selam verip konuya girdim.
-Dün akşam neden eve geldiniz? Hyejin o kadar sorguladı ki ne yapacağımı bilemedim.
-Namjoon biz seninle anlaştığımızda torunumun doğum gününe kadar evlenmiş olmanız gerekiyordu yanlış mıyım?
-Efendim siz de biliyorsunuz ki Hyejin'i ikna etmek çok zor. Henüz bir şeyleri aşmaya başladık. Bu yüzden dediğiniz mümkün değildi. Bunu söylemiştim size.
-Sana kalsa çocuk okula giderken evlenirsiniz. Bana bak Namjoon artık sabrım taşıyor ne yap et ay sonuna kadar Hyejin'i evliliğe ikna et. Yoksa olanaklardan ben sorumlu değilim.
-Efendim ay sonuna 20 gün kaldı lütfen biraz daha mühlet verin.
-Diyeceğimi dedim Namjoon. Şimdi gerçek işinin başına dön.
Resmen kovulduğumda ayağa kalkıp evden çıktım. Ne yapmalıyım? Tamam kolay olabilirdi aslında sonuçta Hyejin karışık şeyler hissediyorum dedi. Ah ama bu hemen evlenmek istiyor demek olmuyordu ki. Bay Ahn anlamasa da Hyejin'in ciddi tramvaları vardı. Ona yaklaştığım her an ellerinin titrediğini görebiliyorum. Ne yazık ki bu heycandan değil korkudan olan bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Baby | Rm & Hwasa |✓
Short Story"Kimse yüzüme bile bakmak istemezken sen neden bu kadar korumacısın?" "Ben... Daehyung için, yani onu korumam gerekiyor gibi hissediyorum. Onu korumak için de seni koruyorum." "İyi de neden Namjoon? Herkes çıkarları doğrultusunda yaşar. Senin bizden...