Alarm çalıyordu daehyung uyanmadan kapatmalıydım ama yorgan diğer günlerin aksine çok ağırdı. Gözlerimi açtım zorlukla. Karşımda mükemmel yüz hatlarıyla masumca uyuyan Namjoon vardı. Bir saniye Namjoon vardı!! Birbirimize sımsıkı sarılmıştık. Pozisyonumuz çok düşünülesi dursa da oğlum uyanmadan alarmı kapamak adına zorlukla ahtapot kollarından ayrıldım 1,80'lik adamın. Hızlıca alarmı kapatıp yataktan çıktım. Oğlumun ve Namjoon'un üzerini örtüp kıyafetlerimi alarak banyoda giyindim. Onlar kalkana kadar kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtim.
Dün ailesine hiç bir şey ikram etmemiştik bu beni biraz üzüyordu. Akşam yemek masasında öylece kalktığımız için her şey yerli yerindeydi. Etrafı toplayıp kahvaltı için daha özenli şeyler yapmaya başladım. Sanki gerçekten gelinleriymişim de kendimi kanıtlamam gerekiyor gibi davranıyordum.
Masayı kurunca odama gittim. Namjoon oğluma şebeklik yaparak giyiniyordu. Tam anlamıyla giyiniyordu. Tişörtü yoktu ve belindeki yukarıdan aşağıya çince yazılmış bir dövme vardı. Gözüm takıldı istemsizce. Kim bilir ne yazıyordu.
-Ooo daehyung annene de güzel sabah manzarası oldum baksana.
Namjoon'un dediği şeyle gözlerine bakmıştım. Bu adam beni neden hep utandırmak zorundaydı ki?
-Hiçte bile Namjoon. Ben oğluma bakıyorum her sabah olduğu gibi. Yani canım, benim sabahlarım hem güzel manzaralı.
Oğlumu kucağıma alıp ona göz kırptım. Dolaptan oğluma giyecek şeyler alıp giydirirken Namjoon da giyinip gelmişti.
-Ben de her sabah bu manzaraya kalkmak istiyorum. Hayat hiç adil değil.
-Pardon? İstediğinde zaten bu manzaraya kalkıyorsun.
-Binde bir oluyor o sen de abartma Hyejin.
-Aman Namjoon neyse ne. Umduğuna değil bulduğuna bak.
Peş peşe odadan çıkıp mutfağa geçtik. İkimizde işe gidecektik ailesi ne yapacaktı?
-Joon aileni de çağır beraber kahvaltı yapalım.
-Rahatça yemek yemek istiyorum Hyejin.
Gerilmişti hemen. Çatalı tutan elini tutup okşadım.
-Lütfen. Hatrım için.
-Kedi yavrusu gibi bakma bana. Böyle ikna olmuyorum ben.
-Nasıl ikna oluyorsun sen?
-Imm pamuk prensesin uyanmasını istiyorum sadece çok bir şey değil.
Öpmemi mi istiyordu? Bu da yüz buldu astarını istiyor.
-Namjoon beni sinirlendirmeden kalk git annenleri çağır hemen.
-Hayır bana ne. Bir şey istedim. Daehyung'u milyonlarca kez öpüyorsun ben bir tanecik istiyorum ne var bunda yani?
-Çocuk gibi şımardın ama. Dahyung'un büyüdüğünde ne olacağını görüyorum sayende. Similasyonu oldun başıma.
-Hiçte bile. Ben diyeceğimi dedim. Hıh.
Kollarını bağlayıp cidden çocuk gibi davrandığında sinirlerime hakim olmaya çalışarak yanağını kısacık öpüp geri çekildim.
-Kalk hemen!
-Hemen prensim.
Gülerek mutfaktan çıktığında tansiyonum fırlamıştı. Bu adam beni çıldırtıyordu. Yaptıklarına bak. Gerçi pek ceza hissi vermiyordu ya bu durum neyse.
Namjoon ciddileşerek yemeğini yerken annesi ve babası da gelmişti. Gülerek 'günaydın' diyip yerlerine geçmişlerdi. Aşırı sessiz masada tek ses çatal ve daehyung'un mırıltılı konuşmasıydı. Kahvaltımız bittiğinde Namjoon ayaklanmıştı hemen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Baby | Rm & Hwasa |✓
Short Story"Kimse yüzüme bile bakmak istemezken sen neden bu kadar korumacısın?" "Ben... Daehyung için, yani onu korumam gerekiyor gibi hissediyorum. Onu korumak için de seni koruyorum." "İyi de neden Namjoon? Herkes çıkarları doğrultusunda yaşar. Senin bizden...