"Düzgün yellesene Çetin şunu, ben seni eniştem olarak istemiyorum ya. Enişte dediğin tüm sülaleyi Doblo'suna atar pikniğe götürür, mangal yakar."
"O günler de gelecek kanka merak etme sen. Benim okulun bitmesine az kaldı zaten, Özge'nin okulu bitince de evleniriz."
"Dur bakalım bi, benim kızım seni istiyor mu?"
"Tabii istiyor, gönül mü eğlendirecek benimle?"
Özge yaklaştı yanımıza.
"Önce bana sorman gerekmiyor muydu?"
"Annelerimiz ve arkadaşlarımızla geldiğimiz piknikte, yüzüksüz bir şekilde evlenme teklifi etmemi mi istiyorsun?"
"Ay aman aman kalsın."
Meryem teyze bağırdı köşeden. "Duymuyormuşuz gibi devam edin siz."
Bu arada, en son benim haberim olmuş. Fark edince biraz sinirlenmiştim tabii. Sadece babalarımızın haberi yokmuş. En son babalar duyar.
Güç bela etleri pişirdikten sonra sofraya oturduk.
"Metoş, tavukları uzatsana."
"Al, Meryem teyzoş."
Meryem teyze dahil herkes kahkaha attı.
"Metoş'a da bakın heleee!.."
Yemek yendikten sonra hep birlikte çekirdek çitlemeye başladık. Bir yandan da çay içiyorduk. Ahu annesinin yanından ayrılmıyordu çünkü o da bizimle dönmeye karar vermişti. Hatta Asu da babasını görmek için gelecekti.
"Emine, sen de gelsene bizimle. Bizde kalırsın."
"Teşekkür ederim Fatoş, ama zaten arada sırada Ahu'yu görmeye geliyorum. Şimdi yeni görüşmüşken ne gerek var?"
"Rica ederim canım, arayı çok açma ama."
Bu sırada teyzemi eniştem aradı. Adı David olan birine enişte demek bana hep komik gelmiştir. Özge'den önce Çetin atıldı hemen.
"David babacığım mı o? Selam söyle Mehtap anneciğim. Hallo David amca!"
Tabii eniştem Çetin'in ona babacığım dediğini bilmediği için, son kısmı telefona duyururken amca demek zorunda kalmıştı. Eniştem Türkçeyi az çok anlıyordu.
Meryem teyze Çetin'e bir avuç çekirdek çöpü fırlattı. "Bana yıllardır bir kere anneciğim demedin ne hayırsız! Gören de Mehtap doğurdu bunu zanneder! Hem sen ona anneciğim diyorsan Özge neden Meryem teyze diyor?"
Teyzem kahkaha attı.
"Kıskanma Ayol! Başladın şimdiden kaynanalığa..."
Özge boynuna kadar kızarmıştı. İçinden Çetin'e küfür ettiğine eminim. Meryem teyzenin "Özge hadi anne de bana, Meryem anne desen de olur." demesiyle Özge öksürmeye başladı. Çekirdek boğazına kaçtı. Annem sırtına vurmaya başladı, Ahu da su kattı. Ben de en sonunda "Meryem teyzoş, Hz. İsa mı benim kuzenim, Meryem Ana desin istersen bir de?"
dedim. Demez olaydım, Çetin bağırmaya başladı. "Lan! Annemin adı Meryem benim!"Meryem teyze kafasına bir avuç çekirdek çöpü daha fırlattı.
"Yeni mi fark ettin adımı?"
"Ya hep anne diyorum, bu yüzden bağlantıyı kuramamıştım. Senin adın Meryem'se ben mehtiyim! Aaaa, mehtiyim ben!" Gerizekalı. Çarpılacak bir gün salak salak laflar ederken, o olacak.
Etraftakiler tip tip bakmaya başlayınca kafasına vurup susturdum.
Dayak yiyeceğiz bu mal yüzünden, o olacak.******
Sabah erken yola çıkacaktık ama beni bir türlü uyku tutmuyordu. Emine teyzenin mutlaka mutfağında çayı yapılacak bitkilerden vardır diye kalkıp mutfağa doğru ilerledim. Bitki çayı uykumu getirebilirdi. Mutfağın kapısı açıktı.
Asu pencereyi sonuna kadar açmış, kalçasını tezgaha dayamış sigara içiyordu. Asu ne zamandan beri sigara içiyordu?"Metehan."
"Efendim?"
"Sen de mi uyuyamadın?"
"Evet, su içeyim diye geldim. Ne zamandır sigara içiyorsun sen?"
"Bursa'ya taşındığımız ayın sonunda başladım, yıllar oluyor."
"Salak mısın, neden başladın?"
"Bilmiyorum."
"Ben biliyorum, salaksın."
"Sigaradan hoşlanmadığını biliyorum ama beni yargılamak sana düşmüyor, düzgün konuş. Sanane benim ne içtiğimden?"
"Ne demek sanane ya? Arkadaşınım ben senin!"
"Evet arkadaşımsın! Yüzüme vurman çok hoşuma gitti gerçekten!"
"Ne?"
Gözleri doldu. Hayır, sakın ağlama. Ve ağladı.
"Aptal, aşığım işte sana!"
Bunu biliyordum ama sesli bir şekilde dile getirdiği için apaşıp kaldım.
"Ben... Özür dilerim."
Aptal Metehan! Kız sana ilan-ı aşk ediyor, sen özür diliyorsun!
Burnunu çekerek güldü.
"Asıl ben özür dilerim, seni sevdiğim için."
Ve omuzuma çarparak çıkıp gitti. Ben de mal gibi kaldım orada.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Kızı
Novela Juvenil"Beni şu saatte buraya getirdiğine inanamıyorum! Derdin ne lan senin?" Çetin hala söylenirken ben tişortümü çıkarmıştım bile. Burası denizdeki 2 koca kayanın arasında kalan yerdi. Gündüz çok kalabalık olduğu için akşam gelmiştik. Ne var yani? Tam...