İçimdeki dinmek bilmeyen heyecan dalgası ve hafif bir burukluğu da beraberinde getiren duygu karmaşası yaşıyordum. Hissettiğim şey bir kadın için belkide en güzel şeydi. Ama daha yeni bebeğimi kaybetmemin üzüntüsünü yaşarken yeni bir canla tekrar doğmuştum.Üzgün ya da pişman değildim. Sadece eksik hissediyordum. Doğmamasına rağmen içimde öyle büyük bir yer edinmişti. Elini tutmamıştım, kokusunu içime çekmemiştim. Ama o benim canımdı. Görmeden bile çok farklı bir bağ kurmuştum. Onsuz yaşayamam gibi hissediyordum. Ama hiç de öyle olmamıştı.
Savaş'ın gözlerindeki mutluluk da beni yeterince gülümsetmişti. Baba olmayı, çocuğunu görmeyi çok istiyordu. İlk seferde hayallerini suya düşürmüştüm belki ama, bu defa her şey daha güzel olacaktı.
Ona hayal ettiği her şeyi yaşatacaktım. Bebeğimizi sağlıkla kucağımıza almak için ona çok iyi bakacaktım. Elimden gelen her şeyi yapmaya hazırdım. Savaş'a bunu borçluydum.
Yatak odasındaki tekli koltukta oturmuş camdan yağmuru seyrediyordum. Bir elim karnımdaydı. Onu hissediyordum.
Savaş ise heyecandan bağırıp çağırmış, daha kesin olmamasına rağmen bütün evi ayağa kaldırmıştı. Herkes çok sevinmiş, çok mutlu olmuştu. Ardından da hemen uyuyakalmıştı.Gözüm ortadaki sehpanın üzerinde duran minik çoraplara takıldı. Elime alıp gülümsedim. Belki de o gün içime doğmuştu.
Savaş'ın kıpırdanmasıyla oraya baktım. Gözlerini hafifçe açıp bana baktı.
"Güzelim sen hala uyumadın mı?" diye mırıldandı. Ardından yatakta doğrulup bana baktı.
"Uykum gelmedi." dediğimde tebessüm etti. Sonra battaniyenin bir tarafını kaldırdı.
"Olmaz öyle. Gel bakayım buraya." dediğinde gülümseyerek kalktım ve yatağa gittim. Hemen göğsüne yerleştiğimde kafam boynundaki yerini almıştı.
Burası benim için eşsiz bir yerdi. Ömrümün sonuna kadar burada kalabilirdim.■▪︎■
"Hadi hadi kalkın! Uyuyor musunuz hala?" diye bağırdım yukarı. Saat 8 olmuştu ama bizimkilerden hala ses yok.
Birkaç dakika sonra herkes merdivenlerden birer birer inmeye başladı. Bana uykulu gözlerle bakarlarken gözlerimi devirdim.
"Sanki ben evleniyorum ya. Hadi uyanın artık."
"Tamam tamam kalktık." dedi Rüzgar. Sonra hepsi birden kahvaltı masasına oturdular.
Çabucak karnımızı doyurup çıktık.
■▪︎■
Bütün hazırlıklar bitmiş. Kuaförden gelmiş düğün salonundaydık. Savaş'la birlikte misafirleri karşılıyorduk.
"Aşkım." diye seslendiğinde ona baktım. "Efendim?"
Boynundaki papyonu biraz oynatarak yüzünü buruşturdu.
"Şunu çıkarsak olmuyor mu?" diye sızlandığında kıkırdadım.
"Ama sana çok yakıştı. Kalsın." dediğimde ofladı. Gülerek önüme döndüm.
"Alya abla." diyerek yanıma geldi Duru. Straplez gri elbisesi ve dalgalı saçlarıyla tatlı görünüyordu.
"Deniz abla çağırıyor. Bir gelebilir mi dedi." diyince kafamı sallayarak gelin odasına doğru gittim. Deniz ayakta bir ileri bir geri adımlıyordu.
"Ne oldu güzelim? Ne bu telaş?" diye sorduğumda nefesini dışarı verdi.
"Rüzgar yok!" diyince kaşlarımı çattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAVEYLA (TAMAMLANDI)
General Fiction"Çığlıklarını duymayan birine ihtiyaç duyuyorsun." dedim fısıldayarak. "Benim hayatımda var olmuş olman bile fazlasıyla tebessüme neden. Kırk kez kırılırım da sana, yine en çok seninle sağlamlaşırım."