Bölüm 22 "İki yaralı"
🍰
Odamdan çıkıp, merdivenleri hızlıca indim. Bu büyük evde kavga olmazdı, özellikle annem ve babamın arasında. Annem bir şeyler söyler babamsa sessiz kalıp, boyun eğerdi. Ancak şu an ikisinin de sesi yükselmişti, özellikle babamın.
Onları dış kapının hemen önünde buldum, annemin eli belindeydi, belindeki parmakları ritimli bir şekilde havaya kalkıp iniyordu, sinirliydi. Babamın yanakları kırmızılaşmıştı, onunda öfkelendiği açıktı ve bunu gizleyememişti.
"Cara," annem benim gelişimi görünce bana dönmüştü. "Odana çık lütfen, baban ile ufak bir anlaşmazlık yaşadık." Kafasını babama çevirip, tehditkar bir şekilde gülümsedi. "Ama hallettik değil mi Liam?"
Babamın bakışları yere inerken usulca kafasını sallamıştı, o ne kadar direnirse dirensin annemin karşısında şansı yoktu. Onun karşısında kimsenin şansı olmazdı, kafasında belirlediğini yaptırırdı ve bunu yapana kadar her şeyini verebilirdi.
"Yeter artık anne, yaşanan tüm olayların üstünü örtüyorsun. Kendin dışındaki her insanı susturuyor, bundan tatmin oluyorsun. Farkında mısın bilmiyorum ama şu bir kaç ay da başımıza hiçte normal şeyler gelmedi, ayrıca öğrendiğimiz şeyler mide bulandırıcıydı. Ve artık bunların üstünü örtemezsin, beni susturduğun gibi babamı susturamazsın."
Ona bir kaç adım atarak yaklaşıp, karşısında durdum. "Kötü bir insansın anne, bunu biliyorsun. Bence susturulması ve gitmesi gereken biri var bu evde ve bu sensin."
Kendimi eskisinden de güçlü hissediyordum, toy bir genç kız değildim. Annemin kötülüklerine şahit olarak olgunlaşmış ve iyi olmayı seçmiştim. Bu hikayede tek bir kötü vardı; annem. O benim öz annem bile olsa gitmesi gerekiyorsa, gitmeliydi. Burada durup bize işkence etmesine daha fazla göz yıkamazdım.
"Bana, git diyorsun." Zar zor çıkmıştı kelimeler ağzından, kırılıp paramparça olmuş gibi gözüksede bundan tam emin olamadım. Onun kırgınlığı bile sahte olabilirdi. "Yani sende, babanda beni terk ediyorsunuz? Bir zamanlar annemin beni terk ettiği gibi?"
Kalbim acıdı, gözlerim doldu yinede ağlamadım. Güçlü bir şekilde durdum karşısında, ona acıyamıyordum bile. Eğer o böyle bir insan olmasaydı, onu sonsuza kadar sevebilirdim. Fakat sıra onun canı bir zamanlar yandı diye bizimkini de yakamazdı.
"Anne, emin ol senin için en iyisi bu. Hırsların, öfken seni yiyecek ve bitirecek."
Elini tutmak için hamle yaptığım sıra geri çekildi, ağlıyordu. Yüreğim daha çok sızladı. "Peki."
Tek dediği şey bu olmuştu koşar adım gitmişti yanımızdan, kendi koyduğu yasağı çiğneyip. Bez bir çantayla geri dönmüştü, ikimizinde yüzüne bakmadan çekip gitti. Babamla yalnız kaldığımda ona döndüm, göz göze gelince burukça gülümseyip birbirimize sıkıca sarıldık.
"Artık ikimizden başkası kalmadı kızım."
🍰
Selam, biraz arayı açtım biliyorum fakat biraz kafamı dinleyip kendime zaman verdim.
Diğer bölüm son bölüm, uzun ve samimi bir bölüm olacağından şüpheniz olmasın.
Fakat yeni de bir Tarihi Kurgu kitabı yazıyorum; TAŞTAN KALPLER
Seveceğinizden eminim ilk bölümü yayımda!
Ve bakarsınız bu kitaptan bir karakteri(leri) orada görürsünüz? :)
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.
![](https://img.wattpad.com/cover/196516245-288-k484750.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
16.Yüzyıl Pastacısı
Historical FictionCara Hamilton; Durham'ın en gözde ailesinin; Hamilton'ların tek kızları. 17 yaşında olan Cara; diğer kızların aksine evlenmek değil, tatlılar yapmak istiyordu. Tüm vaktini bir Dükün peşinden koşmak yerine mutfakta harcamak istiyordu. Marifetli elle...