Bölüm 16 "Karmaşık Duygular"
🍰
*11 Yıl Önce*
Gökyüzünde tek bir bulut bile yoktu, güneş tam tepede duruyor her yeri ısıtıyordu. Henüz daha sabah saatleri olmasına rağmen etraf fazlasıyla canlıydı, 9 yaşında olan küçük bir çocuk vardı. Parlak simsiyah saçları biraz uzamış, gözlerinin önüne gelmeye başlamıştı. Bedeni yaşına göre biraz ufaktı, dizlerinde bir çok yara vardı. Bunun nedeni;büyük bahçesinde çok fazla koşuşturduğu ve sürekli küçük taşlara takılmasıydı.
Arnold Lee evlerinin bahçesindeydi. Yere oturmuştu, altında dizlerinde biten bir kot şort vardı. Bacaklarını uzatmış güneş yüzünden kısık bakan gözleriyle gökyüzüne bakıyordu. Ne kadar tam güneşe bakmak istesede bu pek mümkün değildi. Güneş küçük gözlerini yakıyor ve yaşartıyordu.
"Güneşcim," dedi küçük çocuk. "Annemi bana geri getirir misin?" Diye sordu küçük Arnold. O kadar masum düşüncelere sahipti ki annesini güneş aldı sanıyordu. Çünkü annesinin saçları sarıydı, yüzü ışıl ışıldı. Tıpkı güneş gibi. Ufak ellerini gözlerinin üstüne koyup, güneşe bakmaya çalıştı. Ancak pekte başarılı olamıyordu bir saniyeden fazla bakamıyordu güneşe. Yine de vazgeçmeden hep tekrar deniyor ve asla pes etmiyordu.
"Söz veriyorum onu ağlatmayacağım, güneşcim. Hem ben kız kardeşimi de bulacağım, annem hiç üzülmeyecek ki."
Ufak dudakları büzülmüştü, her güneş çıktığında buraya gelir ve Güneşe yalvarırdı. Yine bir cevap bulamaz, annesi gelmezdi. Kaşları çatıldı ufak çocuğun, yüzünde ağlayacağını gösteren bir ifade vardı. Kollarını göğsünde birleştirip, sırtını güneşe döndü. Ağlamamak için kendini sıkıyordu, yanakları şimdiden kızarmaya başlamıştı.
"Konuşmayacağım senle, güneşcim."
Arnold Lee ufacık kalbine tek annesini sığdırmıştı, bir babası yoktu. Varsa bile o tanımıyordu. Tanımasına gerekte yoktu onun için annesi yeterliydi. Fakat o da evden çıkıyor uzun süre gelmiyordu, Arnold ve David'e 50 yaşlarının başında bir kadın bakıyordu. Onlara yemek getiriyor, giysilerini ellerinde yıkıyordu. Ancak Arnold o kadını değil annesini istiyordu. Birlikte oynadığı arkadaşlarının anneleri hep onlarla ilgileniyordu, güneş batmaya yakın anneleri sesleniyordu. Arnold'a ise kimse seslenmiyordu, herkes dağılınca mecbur o da evine geliyordu. Omuzları düşmüş, yüzü kızarmış bir şekilde gelirdi her akşam.
Arnold ayağa kalktı, öfkeyle ayaklarını yere sürterek bahçeden ayrıldı. O an Arnold'ın öfkeli bakışları annesinin yorgun mavi gözleri ile buluştu. Tüm siniri sanki hiç yaşanmamış gibi bir an da yok oldu, kocaman gülümsedi Arnold. "Annecim!" Diye bağırdı sevinçle. Annesi Lexi'nin yüzünde Arnold gibi mutlu bir ifade yoktu. Öylece duruyor, oğlunun kendisine koşmasını izliyordu. Hatta neredeyse Arnold'ı gördüğü için mutsuzdu.
Arnold annesinin bacaklarına sarabildi kollarını. Tüm gücüyle sıktı, bir daha bırakmayacak gibi sıktı, güneşin annesini almaması için daha çok sıktı. "Seni çok özledim annecim." Diye mırıldandı Arnold özlemle. Gözleri tekrar yaşlanmıştı ancak bu seferki öfkeden değildi. Annesi gelmişti, onun kokusunu içine çekebiliyordu.
Lexi ona sarılmak yerine bacaklarından ayırdı oğlunu. Bunu yaparken vicdanı bir kez olsun sızlamamış, acımamıştı. "Yorgunum Arnold." Dedi Lexi. Küçük oğlunu arkasında bırakarak eve yürüdü. Arnold artık göz yaşlarını tutamıyordu, pembe yanakları ıslanmıştı. Ufacık elleriyle silmeye çalıştı göz yaşlarını. Omuzlarını düşürmedi yine de.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
16.Yüzyıl Pastacısı
Tarihi KurguCara Hamilton; Durham'ın en gözde ailesinin; Hamilton'ların tek kızları. 17 yaşında olan Cara; diğer kızların aksine evlenmek değil, tatlılar yapmak istiyordu. Tüm vaktini bir Dükün peşinden koşmak yerine mutfakta harcamak istiyordu. Marifetli elle...