26.

1.6K 136 112
                                    

Uyandığımda saat altıya geliyordu. Sabah soğukluğu vardı. Koltuğun üstünde uyuyakalmıştım. Belim ağrımış ve üşümüştüm. Yavaşça kalkıp banyoya girdim, yüzümü yıkayıp kuruladım. Odama girip pijamalarımdan kurtulduktan eşofman ve tişört geçirdim üstüme.

Dolabımda sadece üç beş tane kıyafet kalmıştı. Evlenmeden önce eşyalarımı Zayn'in evine taşımıştım çünkü.

Aptal.

APTAL.

Gözlerim dolarken kalbimin sızladığını hissetmiştim. Kalbimin üstünde ve göğsümde çok büyük bir ağırlık vardı. Bu, ilerde olacakların endişesini ve bilinmezliğini taşımamdan kaynaklanıyordu.

Yatağıma ilerleyip önce pencereyi açtım. Derin bir nefes alıp etrafa bakındığımda, olanların sadece bir kabusla sınırı kalıp kalmayacağını merak ediyordum.

Pencereden bakarken saksıdaki çiçeklerime takıldı gözlerim.

Solmuşlardı.

Göz yaşlarım yüzüme hücüm ederken yatağım üstüne oturup ağlamaya başladım.

Aptalım ben. Aptal. Aptal.

Bir insan nasıl bu kadar kör olabilir? Nasıl hiç düşünmez, nasıl her şeyi peri masalı gibi görebilir?

Göz yaşlarım yanaklarımı yakarken nefes alışım zorlaşmıştı. Boğazımda büyük bir yumru vardı, ne kadar ağlasam da gitmiyordu.

Yatağa kapanıp bacaklarımı karnıma çektim ve cenin şeklinde uzandım. Boğuluyormuş gibi hissediyordum.

Kendi kendime bir süre öyle kaldım. Bu sessizliği ve sakinliği çok özlemiştim.

Ama gözlerimi kapattığım an her şey tekrar başlamıştı. Calvin, Zayn ve diğer şeyler. Onların izlerini vücudumda canlı bir şekilde hissettiğimde titremiş ve irkilmiştim. Ellerimi kulaklarıma kapatıp sesleri durdurmaya çalıştım. Ama, hepsi büyüdükçe büyüyordu. Kafamın içindeki sesleri susturamıyordum ve beynim patlayacak gibi hissettim. Kontrolü kaybetmiş gibiydim. Yönetemiyordum. Ve panik olmamı sağlamıştı. Titreten ellerimi kulaklarıma ne kadar bastırsam sesler o kadar çok çıkıyordu. Düğün akşamı Zayn'in beni o eve atmasını görüyordum ve bana dedikleri yankılanıyordu kulağımda.

"Sus artık sus!" diye çığlık attım ama kimse beni duymadı. Hıçkırarak ağlıyordum ve ellerim taş gibi donmuştu.

"Grace!"

Yumduğum gözlerimi şokla açınca Vanessa dehşete düşmüş gibi bana bakıyordu.

"Grace kendine gel."

Ellerimi tuttu ve kulaklarımdan çekmeye çalıştı. "Grace ne oluyor?!"

Ben yerimde sallandıkça o beni daha da tutmaya çalışıyordu. Kollarımdan tutup beni oturur konuma getirdi. Yüzüme bir tokat attığında başım yana düşmüştü.

Derin bir nefes alıp kendime geldim.

Sessizlik oldu.

O bana yaptığının şaşkınlığıyla bakarken ben ise kendime gelmiş ve zorlukla yutkunmuştum.

Kollarımı ona sıkıca sardığımda omuzunda ağlamaya devam ettim.

"Özür dilerim." diye fısıldadım ağlayarak.

O beni teselli etmeye çalışıyordu ama ben başka boyuttaydım. Teselli cümleleri inandırıcı gelmiyordu artık.

Bir şekilde toparlamıştım. Bana ne oluyor bilmiyordum.

afterglow⛔malik [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin