pt.11

15 7 2
                                    

     Dakikalar o kadar hızlı geçiyordu ki, özellikle Britney'e baktığım zaman. Hiç sesi çıkmamıştı dakikalardır. Uyudu mu diye kontrol etme gereği duydum normal olarak. Uyumuştu... Yavaşça kalktım yanından. Çadırın içine yastık ve battaniye koydum. Britney'in yanına gidip, uyandırmamaya çalışarak kaldırdım. Titretmeden taşımaya çalışıyordum. Mırıldanıyordu. Rüya görüyordu galiba. Dinlemeye çalıştığımda ise kelimeler boğazımda düğümlendi.

"Neden, dedi. Neden hatırlayamıyorum Alvin ? Alvin... Bana söyleyebilir misin ?"

    Her yer sessizliğe büründü. Denizin dalgası yoktu sanki. Britney de sustu. İsteyerek söylememişti. Çadıra yatırdım. Üstünü örttüm.

"İyi geceler Britney..."

     Denizin kenarına oturdum. Dalgalar çoğalmıştı. Yalnız olmak iyiydi. Aslında yalnız olmak değil, onla olmak iyiydi. Herkesten uzak olmak iyiydi. Düşünmek iyi değildi. Düşünmek insanlara iyi gelmezdi. İyi geldiğini görmemiştim ben. Çok düşünen herkes incinirdi. Çok düşünmemeliydik.  olayları. Britney'in hatırlaması an meselesi gibi geliyordu sanki. Küçükken de buraya gelmiştik...

      Pazar sabahı sevinçle yan eve koştum. Kapıyı küçük parmaklarımla çalıyordum delicesine.
"Julie Teyzeee! Annem denize gitmemize izin verdi. Britney de geliyor değil mi ? Nolur izin ver yalvarırım! Söz ona ben bakacağım. Ona zarar gelmesine izin vermem! Olur mu ? Güvendin mi banaaa ? " dedim sevinçle.

"Alvin, oğlum sakin ol. Ben zaten sana güveniyorum. Britney sana emanet! Britneeyy! Kızım Alvin geldi hadi hazırlaan." dedi Julie Teyze.

    İçeriden yeni uyanmış bir neşeli kız sesi geliyordu. Bu sese hayrandı Alvin.

"Alvin mi gelmiişş ? ALVIIIINN! Gitme hemen geliyoruumm." dedi neşeli sesiyle Britney.

"Deniz eşyalarını al Bri!" dedi annesi sevgiyle.

"Çoktan aldım bile hahahha!" dedi Britney.

"Kimseye kaptırma Britney'i, dedi Julie Teyze. Annene de selam söyle!

"Söylerim," dedi Alvin.

(...)

    Britney'le beraber arabanın arkasında oturuyorlardı. Kikirdeyip duruyor, birbirlerini güldürüyorlardı. Denize geldiler. Şuan olduğu yerle aynı koydu burası. Eşyaları koydukları gibi el ele denize koştular. Birbirlerine su atıyorlar, eğlenebilecekleri herşeyi yapıyorlardı. Akşam olmaya başlamıştı.
"Britney. Hadi bir dalı yakıp onu elimize alıp koşalımm! Çok güzel gözükecekk!" dedim tüm neşemle.

"Ne duruyorsun Alvin! Geç kaldın haha. Önce beenn!" dedi Britney tüm kalbiyle.

      Biz elimizde onlar, tüm deniz boyunca koşarken daha önce bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyordum. Mükemmel ötesi bir andı, o an...

      Tam düşüncelere dalmışken güneşin doğduğunu farkettim. Tişörtüm ıslanmıştı. Neyse. Umrumda değildi zaten. Güneş yavaş yavaş doğuyordu. Anın büyüsüne kaptırmıştım kendimi ta ki bir ses benim adımı seslenesiye kadar.

"Alvin ?" dedi Britney uykulu sesiyle.

"Britney, dedim. Daha erken yat hadi."

"Neden, dedi. Neden hala uyumadın ?"

"Britney, dedim. Hadi koca bebek uyu."

"Alvin! dedi. Neden uyumadın ?"

"Uykum yok," dedim yalandan.

"Araba sürerken göz kapaklarının düştüğünü görmediğimi sanma." dedi kızarak.

    Yanıma geldi. Oturdu tam suyun ortasına. Sinir etmeye çalışıyordu galiba.

"Sen uyumazsan, dedi. Ben de uyumam."

"Britney, dedim. Neden yapıyorsun böyle ?"

"Çünkü ben senin kahramanınım!" dedi sessizce.

"Kahraman benim sen ise prensessin." dedim.

"Prensesleri sevmem!" dedi.

"Ne olmak istersin ?" dedim nazikçe.

"Hiçbir şeyi unutmayan bir savaşçı." dedi üzgün sesiyle.
"Hiçbir şeyi unutmayan bir savaşçı olmak isterdim ben..."





03.00 AMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin