Britney'in annesi, Alvin ile Britney'in kavga etmesini hiç ama hiç istemiyordu. Alvin'in şuan ağladığına veya ağlamasa bile çok üzüldüğü ne yemin edebilirdi. Alvin'i nasıl tanıdığı ise büyük bir soru işaretiydi...
~
Alvin yürüdü, yürüdü ve Britney'in ceketini aldı. Denizin kenarına geldi. Yere çömeldi ve yanına da ceketi koydu. Güneş batıyordu. 03.00'da Britney'in evde olmasını diledi. Direkt olarak eve gitmesi gerekiyordu yoksa Alvin'in onun peşine düşmesi gerekecekti. Britney'in bir sapığı gibi gözükmek iyi olmazdı. Alvin böyle olmasını istememişti. Sorun şuydu ki bunu yapan Alvin'di. Kendine kızdı. Ne yaptın sen Alvin? Gururuna yenik düştün. Yine! Kal diyebilirdin ya da gitme. Ama, dedi. Sonuçta giden oydu. O değil miydi?
~Britney'in bakış açısı
Taşlı asfalt yolda araba sallanarak ilerlerken, başımı cama yaslamış, müzik dinliyordum. En son müzik dinlerken olanlar aklıma geldi. Sahi, diye içimden geçirdim. Ben kaçırılıyordum! Çok saçma geliyordu olanlar. Gerçek gibi değildi. Bir gece vakti YouTube'a ismimi yazmak, ardından değişik olaylar olması, yabancı varlıkların Britney ile konuşması, Alvin'le tanışması, Alvin'in gitmesi, Kyle'nin evine gelmesi, Alvin tarafından kurtarılması ve deniz kenarına çadır kurup orda kalmaları... İşte ardından kovmuştu onu Alvin. Kovmasaydı kalırdım onunla aylarca. Ama insan kovulduğu yerde nasıl kalırdı? İstenmeyen gibi hissetmiştim zaten Alvin 'gidebilirsin' demeden önce. Sanki daha önce kavga ettiği arkadaşıyla kalıyormuş gibi davranıyordu. Benden nefret ediyor olabilir miydi sahi? Ama neden?
"Hanım kızım, geldik."
"Hanım kızım!" sesiyle uyandım.
"Ay! Çok özür dilerim amca!! Uyuyakalmışım."
"Ne kadardı yol ücreti?"
"70 TL kızım, yanında ne kadar varsa alırız. Sıkıntı olmaz." dedi şoför. Parayı uzattım. Evime baktım. Burası ailemin eviydi aslında. Benim evim farklıydı. Ama önce annemlere uğrasam çok iyi olacaktı. Bir anlık düşünceyle arkama döndüm.
"AMCA!"
"Efendim kızım?" dedi amca nazik sesiyle.
"Şey.. Beni buraya kadar güvenle getirdiğiniz için gerçekten çok teşekkür ederim." İnşallah gerçekten güvenilirdir diye düşündüm.
"Ne demek kızım." dedi ben düşünürken.
"Tekrardan teşekkürler." dedikten sonra eve döndüm. Belki de sadece evde durup, normal insanlar gibi film izleyip abur cubur yemem gerekiyordu. Ama zaten benim hiç normal bir hayatım olmamıştı. Spor, dersler ve başka şeyler sebebiyle hep hareketli bir hayat geçirmiştim. Gerçi buna ne kadar hayat denebilirse. Kapıdaydım dakikalardır. Pencereye baktım ve bakmakla şoka uğradım. Yani komik bir görüntü gördüm. Annem gülümseyerek bana bakıyordu. El sallamaya başladı. Bende el salladım. Tanrım, bu ne kadar komik bir olaydı böyle! Kapıda kalmıştım.
"KAPIYI AÇSANA ANNEEE!!" derken bağırıyordum. Sanki yeni farketmiş gibi içeri döndü, yani babama. Sonra kayboldu. Tık sesiyle beraber kapı açıldı.
"Ah güzelim, çok özür dilerim. Seni çok özlemişim farketmedim!" derken gülmemek için kendini zor tutuyordu.
"BENDE!" dedim ve üstüne atladım. Onun sıcak kollarında olmak iyi hissettiriyordu.
"Britney hanım pardon ama baya kilo almışsınız, eskisine göre baya şişmansınız." dedi şaka mı desem gerçek mi bilemedim.
"Ya anne! Şakası bile kötüü! Kilo almadım hem. Kilo almak istemiyorum."
"Tamam, tamam özür dilerim şaka yaptım." dedi sırıtarak. Sinirlenmiştim biraz da olsa.
"Neyse hadi bakalım babamın yanınaaa!" Hoplayarak, zıplayarak babamın yanına giderken odama baktım. Annem toplamıştı. En son annem ve babam tatile gittiğinde ben her yeri dağınık bırakıp gitmiştim. Daha doğrusu götürülmüştüm. Her neyse artık eski hayatıma geri dönmüştüm.
"BABAAA!!" diyerek babama sarıldım.
"Çok özledik kızım seni." dedi babam. Ben de çok özlemiştim. Onları çok seviyordum. Hem de çok.
"Yemek var mı?" dediğimde annem bana virüslüymüşüm gibi baktı.
"Hiii! Kilo almıştım değil mi annee? Diyetlerim nerede?"
"Çok yemek yemiyorsun ki, tek yediğin abur cubur." deyince suratımı astım.
"Vazgeçilmez arkadaşlarım onlar!"
"En azından kilolu değilim, değil mi?"
"Aynen, kızım." dedi annem.
"Anne, ben odama çıkayım. Bi çeki düzen vereyim. Sonra da aklımda birkaç plan var onları yapacağım. Ne dersin?"
"Harika fikir."
"Bugün günlerden ne bu arada?"
"Çarşamba, güzelim." dedi babam.
"Yani favori diziniz var." Bir kahkaha patlattım.
"Aaaa! İşte! Ben de dizi cips ve yatak üçlümü yapayım." dediğimde ikisi de kafasını salladı.
"Adel'i de çağırsana. Kızlar gecesi yapın." dediğinde babama hak verdim. Kaç gündür kimseyle konuşmuyordum. Calvin'le de konuşurdum.
"Tamamm. Hadi öptümm."
Merdiveni çıkıp odama girdim. Tabi ki dağınık bıraktığım gibi değildi. Annem toplamıştı. Ah annem. Yatağıma zıpladım. Adel'i aradım.
Aranıyor...
Aranıyor...
"Alo? Bri?"
"Napıyosun Adel'im?"
"Patlamış mısır yapmaya çalışıyordum, sen naptın?"
"Ben de eve geldim de, sen bize gel. Kızlar gecesi yapalım."
"Ooo. Özlemiştim vallahi. Hemen geliyorum Britney'im."
Kilere gidip bulduğum tüm ama tüm abur cuburları aldım. Odaya taşırken birkaçı düştü.
"Britney, on kişiyi çağırdın galiba." dediğinde annem, sırıttım.
"Anne dur, güldürme. Düşücem."
"Tamam, tamam hadi sen git."
Hepsini odamdaki sepete attım. Bilgisayarların ikisini de aldım, telefonu da yatağa attım. PlayStation'ları da getirdim.
"Çok güzel oldu. Adel oyun oynamayı pek sevmiyor ama olsun. Ben seviyooruuumm."
Düşen yiyecekleri de aldım ve odanın kapısını kapattım.
Kapı tıktıklanınca 'gel' dedim. Adel gelmişti.
"Ah kuzum." deyip Adel'ime sarıldım.
"Özlettin be Britney!"
"Özür dilerim yaa."
"Tamam tamam. Oda çok güzel olmuş."
"Amaa, bekle Adel. Önce sana tüm olayları anlatıcam...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
03.00 AM
Mystery / ThrillerHayatımın dönüm noktası: "03.00 AM" "Yaşadıklarını hatırlamayan bir Britney, karşısında ise hatırlaması için çabalayan Alvin. Birbirlerinden hiç ayrı kalamayan iki insanı kendi çıkarı için ayrı bırakan bir insan. 03.00 AM'de bir araya gelirlerse ne...