Britney senden nefret ediyormuş Alvin...
Britney senden nefret ediyormuş Alvin.
Britney senden nefret ediyormuş Alvin.
Britney senden nefret ediyormuş Alvin.
Britney senden nefret ediyormuş Alvin.Britney...
Senden...
Nefret...
Ediyormuş...
Alvin...
Beynimde bu cümle kaç kez yankılandı, kaç kez Adel'in sesiyle bu cümleyi duydum, bilmiyorum. Yani belki yanlış atmıştı, hayır. Alvin demişti değil mi ? Bana demişti. Başımın döndüğünü hissediyordum. Yani herhalde dönüyordu. Kalp krizi geçirmiyorsam, başım dönüyordu. Acayip dönüyordu. Dengede durmakta zorlanıyordum. Başımın yana düştüğü an Britney'in Alvin diye bağırarak bana doğru koştuğunu gördüm. Sanki son görüşümdü, gülümsedim. Sonra kafam kuma çarptı...
|~Britney'in Bakış Açısı~|
İkimiz de telefonla ilgileniyorduk, çünkü artık sıkılmaya başlamıştım. Alvin benden nefret ediyor gibi davranıyordu. Sıkıyordu bu durum artık. Her zaman etrafımda çok insan olmuştu fakat bi o kadar da nefret edenim vardı. Küçüklükten beri hep böyleydi. Ne kadar çok sevenim varsa bir kadar da nefret edenim vardı. Adel'le konuşuyordum ve ona Alvin'den nefret ettiğimi söyledim:
Siz
Alvin'den nefret ediyorum Adel. Sanki beni umursamıyor.
Adel
Ne ?
Siz
Ne demek ne ? Nefret ediyorum ondan. Bencil!
Tam o sırada konuşma kesildi. Daha doğrusu Adel hiçbir şey yazmadı. Neden bu kadar şaşırdığı hakkında da hiçbir fikrim yoktu, ama öyle değildi aslında. Ondan nefret etmeye çalışıyordum evet, ama olmuyordu işte. Nefret edemiyordum. Ben ondan nefret edemiyordum. Ama o benden ediyor olmalıydı. Böyle davrandığına göre benden nefret ediyor olmalı.
Bir çınlama sesi daha. Alvin'e mesaj gelmişti. Bir daha. Ve bir daha. Son mesajla birlikte Alvin'in gözleri faltaşı gibi açıldı. Ben olduğunu anlamaya çalışırken, Alvin telefonu elinden düşürdü, on saniye kadar bana baktı. Anlamlı bir bakış gibi geldi bana. Ama anlamı pek iyi değildi. Kendine mi acıyordu, bana mı belli değildi. Korkmaya başlamıştım. O sırada gözleri kapandı, başı yere düşüyordu. Toparladı. Gözlerini yavaşça açtı, başı yere tekrardan bir savruldu.
"ALVIN!"
Sesimi duymasıyla beraber gülümsedi. Hiç hoş bir gülümseme değildi bu. Daha sonra 'dan!' diye bir ses geldi. Başı yerdeydi bu sefer. Başını ellerimin arasına aldım.
"Neler oluyor Alvin ?" Kanamıyordu en azından. Saçlarını düzelttim. Yumuşaktı. Fazlasıyla yumuşak.
"İyisin."
Ne olduğunu düşünürken aklıma gelmesi gereken şey gelmişti. Telefonu... Doğru ya! O mesajla olmuştu herşey. Bir insan, güçlü bir insan. Güçlü bir adam! Nasıl bir mesajla bayılabilirdi ? Telefonunu aldım. Direkt olarak açılıyordu zaten. Açık olan sayfa...
Aman Tanrım! Ne ? Nasıl ?
Adel
Britney senden nefret ediyormuş Alvin...
Aman Allahım! Alvin'in bu kadar üzüldüğü şey bu muymuş ? Neden ? Bu mesaja neden bu kadar üzülmüştü ? Hayır, hayır... Farklı bir şey olmalı. Yok mu ? Nasıl olabilir ? Hem ben ondan nefret etmiyordum ki... Adel'in bunu ona söylemesi daha da saçmaydı. Emin olup olmadığımı sormak yerine direkt gidip neden Alvin'e söylemişti ? Alvin'i nereden tanıyordu ? Nasıl tanışıyorlardı ki ? Aklımda o kadar çok soru vardı ki... Kafayı yiyecektim.
•Britney'in düşünerek geçirdiği 5 saatin ardından..
|~Yazarın Bakış Açısı~|
Alvin gözlerini araladı, etrafına baktı. Britney'i gördü, tam günaydın diyecekken, aklına olaylar geldi. Kaşlarını çattı. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ondan nefret eden Britney baş ucunda gözleri kanlanmış bir halde oturuyordu. Alvin'in kıpırdandığını anlayan Britney, başını ona çevirdi. Beş saniye kadar birbirlerine baktılar. Britney'in bakışlarındaki boşluğu Alvin hissetmişti. Britney ona hem yumuşak hem de boş bir şekilde bakıyordu, Alvin'in bakışlarındaki soğukluğu ve karışık hisleri de Britney farketmişti. Çok soğuk bakışları vardı. Delip geçmişti Britney'in gözlerini. O kadar soğuk bir bakıştı ki, Britney daha fazla bakamadı.
"Ne o ? Yüzüme bile bakamıyor musun ? Yüzüme söyleseydin ya!" dedi Alvin.
Sitemli sesini deniz bile hissetmiş olacak ki dalga sesi arttı. Britney sessiz kaldı. Ne diyeceğini bilmiyordu. Ondan nefret etmiyordu. Ondan nefret ettiğini söylese inanır mıydı ?"Senden nefret etmiyorum, Alvin." dedi Britney.
Sesinde herhangi bir duygu yoktu."Ah! Doğru ya. Nasıl da yalan söylüyorsun hemen. İnanacağımı falan mı sandın ? Sana zarar vereceğimi sanıp da böyle söylüyorsan, yanılıyorsun. Sana zarar vermeyeceğim. Gidersin zaten az sonra. İnsan nefret ettiğinin yanında kalmaya dayanamaz tabi." dedi Alvin.
Sert bakışlarıyla Britney'in gözlerini deliyordu."Alvin! Senden nefret etmediğimi açıkça söyledim. Sen-den nef-ret ET-Mİ-YO-RUM! Anlasana!" dedi Britney.
Alvin'in bakışlarında bir yumuşama oldu, fakat hemen kendini topladı."Gidebilirsin artık. Seni tutmuyorum zorla. Anladın ?" dedi Alvin.
Gitmesini istemiyordu, içinden gitmemesi için dua etti."Gideyim değil mi ? Tek yaptığın en ufak bir tartışmada kovmak değil mi ? Anında kovuyorsun. Beni koruyacaktın güya. HAHA! Ne komik ama ? Korunmaya muhtaç olduğumu zannediyorsun değil mi ? Ama hayır! Değilim. Kendi başımın çaresine bakacağım, görürsün!" dedi Britney.
Tüm bunların olduğuna inanamıyordu. Tüm olaylar anında nasıl gelişmişti, bilmiyordu. Çadırın içinden çantasını aldığı gibi yola doğru yürümeye başladı. Üstünde birkaç kağıt para vardı en azından. Olmasa gidemeyecekti. Alvin de Britney'i kendine muhtaç sanacaktı değil mi ? Ama yok! O kimseye muhtaç değildi. Bu yaşına kendi gelmişti. Sonra da sadece kendi olacaktı. Ona güvenmek hataydı diye geçirdi içinden. Bir hata. Bu yaptığı kaçıncı hataydı ? Hayatı boyunca hep hata yapmamış mıydı zaten ? Başka hata yapmayacaktı. Üstünde Alvin'in verdiği ceketin olduğunu farkedince Alvin'e döndü.
"Senin ceketine bile ihtiyacım yok, gördüğün gibi!" dedi Britney.
Alvin ağlamak üzereydi. Ne saçma sapan bir şey yapmıştı ? Kendinden bir kere daha nefret etti. Aslında onun kendinden nefret etmesi gerekz diye düşündü Alvin. Benden nefret etmesi için bir şey yapmadım sonuçta. Britney gidiyordu, başına her şey gelebilirdi ve de. Ama 'gitme' dese durur muydu ? Durmazdı. Güçlüydü Britney ve bunun da farkındaydı.
Britney tam yola çıkarken ceketi üstünden attı.
"O ceket... O ceket senin, Britney..." diye fısıldadı Alvin. Britney taksiyi aramıştı, eve gidiyordu. Adresten onu duymuştu Alvin. En azından eve gidiyor, diye düşündü. Taksi geldi. Britney bindi ve arkasına son bir bakış attı. Alvin ceketi almaya gidiyordu. Kapıyı sertçe çarptı. Alvin gözlerini ona çevirdi.
Alvin taksinin arkasından baktı, baktı... En sonunda Britney'in annesine mesaj çekti.
ALVIN
Britney eve geliyor.
Aynısını Britney de giderken yapmıştı. Annesinin mesaj sayfasına girmişti.
BRITNEY
Anne ben eve geliyorum, bunca zaman haber vermediğim için çok üzgünüm. Bir arkadaşımlaydım.
O sırada Britney'in annesinin içinden geçirdiği tek şey Alvin ve Britney'in kesin olarak kavga ettiğiydi...
942 Kelime
ŞİMDİ OKUDUĞUN
03.00 AM
Mystery / ThrillerHayatımın dönüm noktası: "03.00 AM" "Yaşadıklarını hatırlamayan bir Britney, karşısında ise hatırlaması için çabalayan Alvin. Birbirlerinden hiç ayrı kalamayan iki insanı kendi çıkarı için ayrı bırakan bir insan. 03.00 AM'de bir araya gelirlerse ne...