8.Bölüm

75 43 7
                                    

Bugün çok mutluyum çünkü 1K olduk.👏❤ Kitabımı okuyanlara ve bu dünyada bizimle birlikte olan herkese teşekkür ederiim❤

(Veda konuşöası gibi oldu ya xkxk)

Neyse saçmalamıyorum, nasılsınız?
_______________________________________

Yemekler hazırlanıyor, sohbetler ediliyordu. Ateş, hasretinin dizine yatmış onu izlerken, Alev saçını okşuyordu. Akın ve Esma birbirlerine sarılmış oturuyorlardı. Herkes mutluydu ancak böyle kalacak mıydı?

"Yemekler hazır Akın Bey" diyen hizmetli ile herles masaya geçti. O sırada içeriye aileler de geldi.

"Sürpriz" diyerek Aysel hanım kollarını açmıştı. Karşılama faslından sonra masaya oturmuşlardı. Birlikte sohbet ederek ve gülerek yemeklerini yediler. Yemekler bitince çardağa oturdular ve sohbete devam ettiler. Konu Ateş ve Alev'in küçüklüğüne gelmişti. Alev'in annesi Aysel Hanım, iç çekerek konuşmaya başladı.

"Çok güzeldi o günler, hele sizin o çocuk aşık halleriniz."  dedi ve yüzüne bir gülümseme geldi. Diğer herkesin yüzünde de gülümseme vardı. Alev ve Ateş ise birbirlerine bakıp gülümsemişlerdi. Aysel Hanım nefes alarak konuşmaya devam etti. "Bebekken hep birlikte oynardınız. Hatta hamakta uyumuştunuz ve tatlı tatlı sarılmıştınız. Birbirinizi bir gün görmeseniz kıyameti koparırdınız. Bağıra bağıra ağlardınız. Sonra sizi bir araya getirdik mi gülerdiniz." Herkes gülmüştü ve bizim aşıklara bakmışlardı. Onlar da gülüyorlardı ve birbirlerine bakıyorlardı. " 5-6 yaşlarına geldiğinizde tam aşıklar gibiydiniz. Böyle sen Ateş'e mektuplar yazıyordun. Ateş sana kokulu silgi hediye ediyordu. Bir gün siz el ele tutuşup bizim yanımıza geldiniz. Biz hep birlikte olmak istiyoruz. Sizin gibi olmak istiyoruz bu yüzden biz evleneceğiz demiştiniz.  Babanda gülerek büyümeniz gerektiğini söylemişti. Sen de 'ama niye' diye söylenmiştin ve kendini odana kapatmıştın." Alev ufaktan utanmaya başlamıştı ama onun haricinde herkes kahkaha atmıştı. "Güzel günlerdi ama ne yazıkki bir kaç yıl sonra Ateşler taşındı. Sen uzun süre yemek yememiş ve hiç dışarıya çıkmamıştın.  Ateş de senin gibiymiş o dönem." Sonlara doğru hepsinin yüzündeki gülümseme buruklaşmıştı. "Aman kapatalımbu konuyu değil mi? Esma kızım hadi anlat bakalım Akın seni nasıl ikna etti evliliğe" kısa süre sonra tekrar eski neşeleri yerine gelmişti.

Herkes evlerine dağılmıştı. Ateş mezarlığa gitmişti. Bir mezarın başına çöktü. Geçmişi düşünmeye başladı, kardeşini...

(Yıllar önce)
(Bir mezarlık, Ateş'in anısı)

"Abi yardım et, abi" küçük kız ağlıyordu çünkü başında bir silah vardı. Abisi karşısındaydı ama ona yardım edemiyordu. Bir adam da onu tutuyordu. Sonra içeriye bir kadın girdi.

"Ah çok üzücü bir sahne. Abisi kardeşini kurtarmak için çabalıyor ama yapamıyor. Kücücük kızın başında silah. Ah bak içim parçalandı" dedi ve sahte bir üzgün yüz yaptı. Kısa süre sonra duygusuz bir kahkaha attı.  "Tik tak tik tak" başını iki yana sallayarak bunu demişti. " Yapın" demesiyle küçük kızın başındaki silahtan yüksek bir ses duyuldu. O küçük beden acı dolu gözlerle abisine son kez baktı. Bedeni dayanamadı acıya ve arkasındaki mezara düştü.  Bir abinin gözleri önünde ölmüştü küçük kardeşi. Daha beş yaşındaydı, hayatın başındaydı ama sonunu çok erken görmüştü. Daha abisi onu koruyacaktı, o abisini sinir edecekti.....

"Hira" diye bağırdı Ateş çünkü içi yanıyordu. Küçük kardeşinin yerde kanların içinde yattığı an gözünün önünden gitmiyordu. Gözlerindeki acı ve akan kanlar. Ateş elindeki toprağı sıktı.  Nefes almak zorlaşmıştı onun için. İçi paramparçaydı. Canı yanıyordu acısı artık fiziksel olarak da olmuştu. Ruhunun acısı bedenine de yansımıştı. Kulakları sürekli 'tik tak' sesi ile çınlıyordu. Kardeşinin çığlıkları, gözlerindeki acı, ölümü..."

"Ateş" demişti Alev ağlamaklı sesiyle ve gelip Ateş'e sarıldı. İkisi de daha fazla dayanamadı göz yaşlarını akıttı.

(Yıllar önce)
(Bir mezarlık, Alev'in anısı)

"Ablam ağlama"

"H-harun"

"Sen demedin mi ölünce cennete gittiğimizi. Orası çok güzel dedin. Niye üzülüyorsun o zaman, artık beni sevmiyor musun?" dedi gözleri dolarak. Küçüktü, masumdu hem de çok masumdu.

"Seni sevmez olur muyum hiç? Seni çok seviyorum. B-ben mutluluktan ağlıyorum ablam"

Onun gözlerindeki mutluluk için yalan söylemişti. En azından onu son kez güldürmüştü. İçeriye bir adam girdi ve konuşmaya başladı.

"Aa bak duygusal olmasam ağlardım" dedi ve kahkaha attı. "Tik tak tik tak tik tak" dedi ve adamlara başıyla onay verdi. Küçücük beden dizleri üzerine düştü. Canının acısıyla çığlık attı, onun çığlığı ile ablasından da bir feryat koptu.

"Harun!" o minik beden önündeki mezara düştü.  Genç abla gözlerini kapattı ve çığlık attı....

Bağıra bağıra ağlamaya başladı Alev. O bedenin, o küçücük bedenin yere düşüşü içini yakıyordu. Kalbi acıyordu, nefes almak ciğerlerini acıtıyordu. İki kalp, iki acı, iki ruh birbirine sığındı. Bedenlerini yavaşca toprağa yatırdılar ve gökyüzüne baktılar ve ağladılar. Dakikalarca, saatlerce belki de ebediyen...
_______________________________________

Evet yeni bölüm geldi, ben de geldim.🎉😀

Size duyguyu geçirebildim mi?

Bir sonraki bölümde görüşürüz👋

Aşkın Gri Tonu [+18]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin