④️

2.5K 168 59
                                    

Jimin

Jungkook odadan çıktıktan sonra bağıra bağıra ağlamış sonra yine kendi kendime sakinleşmiştim. Bu bana çocukluğumu hatırlatmıştı.

Üvey babamın dövüp durduğu ve anneminde ona olan aşkından (!) dolayı bana yardım etmemesi.

Serumum bitince taburcu etmişlerdi beni. Odadan paytak adımlarla çıktım. Koridora bakındım. Jungkook'u görmeyi bekledim fakat yoktu. İç çekip aşağı indim. Son anda hastane masrafları aklıma geldi. İşlemlerin yapıldığı yere korkarak geldim.

"Merhaba. Ben Jeon Jimin. Masraflarım ne kadar acaba?"

Kadın bilgisayardan baktı ve sonra bana döndü.

"Masraflarınız ödenmiş beyfendi."

Başımı sallayıp teşekkür ettim. Hastaneden çıkıp etrafa bakındım. Ne Jungkook'u ne de arabayı görebilmiştim. Kaşlarım çatıldı. Etraftan yardım isteyebilecek anlayışlı bir yüzü olan birini aradım. Sonunda yaşlı ve oldukça da sevimli bir teyzeye ilerledim.

"Pardon teyzecim. Eşimi bulamadımda telefonumda yanımda değil. Acaba telefonunuzdan onu arabilir miyim?"

Teyze önce bana bakmıştı. Sonra da kocaman gülümseyip 'tabii oğlum' diyerek telefonunu uzattı. Teşekkür edip ezbere bildiğim numarayı aradım. Birkaç çalışta açtı ve tanıdık sesi kulaklarıma doldu.

"Alo?"

"Jungkook benim. Hast-"

noldu?

Telefona baktımda kapattığını gördüm. Tekrar aradım bu sefer açmadı. Sinirle soluyup tekrar aradığımda aradığınız numara sizi engelledi diyen kadının sesi gelmişti. Yaşım süzülmüştü yanağıma doğru. Dudaklarım titriyordu artık. Son olarak Taehyung'u aradım. Ona kısaca gelmesini söylemiştim.

Pardon. Yalvarmıştım.

Teyzeye telefonu verip yine titreyen sesimle teşekkür etmiş ve yürümeye başlamıştım.
Hastanenin önüne gelip bir banka attım kendimi. Ellerimle yüzümü kapayıp ağlamaya başladım.
Kimse tuhafsamıyordu ağlamamı. Sonuçta burası bir hastaneydi ve insanlar burada birilerini kaybederdi. Bende kaybetmiştim gerçi...

Yarım saatin sonunda önüme çömelen dostum ve onun 'Jimin-shi' diyen sesiyle ona baktım. Ağlamam şiddetlenmiş ve onun boynuna sarılmıştım. Ben sarsılarak ağlarken onun elinden gelen tek şeyi yaparak saçlarımı ve sırtımı okşamıştı.
Daha sabah yanımda bana bir şey olacak diye üzerime titreyen eşim yerine şimdi ailem bildiğim dostum tarafından okşanıyordu.

Beni kucaklayıp arabasının arka koltuğuna yatırdı. Ben hala sızlanarak ağlarken o da ön koltuğa geçmiş ve evimize -artık sadece benim olacağını daha bilmediğim eve- sürdü. Taehyung her kırmızı ışıkta arkasına dönüp bana bakıyordu. Elini arkaya atıp elimi tuttu. Bana ne olduğunu sorup duruyordu ama benim tek yaptığım sümüklerimi ve yaşlarımı onun arabasının koltuğuna akıtmaktı.

Sonunda eve gelince beni yine kucaklayıp apartmandan içeri girdi. Evin olduğu kata çıkıp kapıyı çaldı ve her şeyden habersizce Jungkook'un açmasını bekledi. Açmayınca yine zile bastı. İşte ben o zaman anlamıştım...

Beni terk ettiği gibi evimizi de terk etmişti.

Ben yüzümü Taehyung'un gömleğine gömüp ağlamamı şiddetlendirirken Taehyung şaşkınca bana bakıp kapıyı yumrukluyordu. Sinirle soluyup tekrar aşağı indirdi bizi ve ben yine o koltuğa yatırıldım. Ağlamam artık iniltili hale gelmiştim. Taehyung kendi evine sürmüştü arabayı. Geldiğimizde beni tekrar kucaklayıp evine girmiştik. Beni odasına götürüp kendi yatağına yatırdı. Ellerini beline koyup bana baktı.

"Noldu Jimin?"

Ben ellerimi yüzüme kapayıp ona bakamamıştım. Utanmıştım.
Beni, bana çok aşık olan adam bırakmışsa, dostumda bırakır sanmıştım.

Taehyung gelip nazikçe bileklerimden tutarak ellerimi indirdi. Bana güven verircesine gülümsedi.

"Hadi anlat Jimin-shi noldu."

Ben burnumu çekip her şeyi başından anlattığımda Taehyung'un yüzü şekilden şekile girmişti. Sonunda bana sıkıca sarılıp saçlarımı okşamıştı. Bana bir şeyler de söylemişti ama ben anlamamıştım. Bir tarafım Jungkook'a kırgınken diğer tarafımda onu çok merak ediyor ve özlüyordu. Taehyung beni yatırıp üstümü örtmüş uyumamı söyledikten sonra odadan çıkmıştı. Kollarımı karnıma sarıp küçüldüm.

"S-sizden asla vazgeçmeyeceğim."

Taehyung

Jungkook'u uzun süre arama çabalarımdan sonra başarmıştım.

"Ne var Taehyung!"

"SEN NERDESİN LAN ŞEREFSİZ!"

Jungkook cevap vermemişti.

"Beni dinle Jungkook Jimin'i ne hale soktun senin haberin var mı!"

"O-o iyi mi"

"BİR DE SORUYOR MUSUN HA?!"

Jungkook'un burun çekme sesini duyduğumda derin bir nefes aldım.

"Jungkook yaptığın hiç mantıklı bir şey değil.. senin eşin hamile Jungkook. Onu nasıl terk edebilirsin?"

"Tae.. ben onlara bakamam...imkanımız yok. Zaten zor para kazanıyorum... *burnunu çeker*"

"Para dert olabilir ama geri zekalı aldır ne demek? Sen kendi doğmamış çocuklarının canına mı kıymak istiyorsun?"

Jungkook gene bir şey dememişti.

"Bak Jungkook Jimin'i ne hale soktun bilemezsin. Sana birinin telefonundan ulaşmaya çalışmış ama kapatmışsın. Sonra evi terk etmeler falan. Ergen ergen davranamazsın artık. O senin eşin ve eşin hamile. Ve her an üzüntüden daha da kötü olabilir. Ya hiç düşünmedin mi eğer Jimin üzüntüden düşürürse ve o da sağ çıkamazsa diye? Her şey senin yüzünden olur Jungkook. Seni ne ben ne de diğerleri affeder bil. Eğer kocanın ve doğmamış çocuklarının ölümünü hazırlamak istiyorsan siktir olup git hayatımızsan ve gelme bir daha. Ama yok pişman olursan kapım sana açık aynı Jiminin kalbi açık olduğu gibi."

Jungkook'a diyeceğimi diyip suratına kapatmıştım. Stresten yüzümü sıvazlayıp Jimin'in yanına geldim. Onun uyuyakalmış zayıf haline baktığımda kalbim acımıştı. O benim ilk ve en iyi dostumdu aynı zamanda da ailemi kaybettikten sonra ki ailemdi. Her daim yanında olacağım onun.

YORUM İSTİYOM ALLAH AŞKINA YA BEĞENMEDİYSENİZ NİUE BEĞENMEDİĞİNİZİ SÖYLEYİN BARİ

YORUM İSTİYOM ALLAH AŞKINA YA BEĞENMEDİYSENİZ NİUE BEĞENMEDİĞİNİZİ SÖYLEYİN BARİ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
My beauty~Jikook + ???✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin