final

9.4K 737 654
                                    

"Nasıl olmuş?"diye büyük bir heyecanla odaya girip beyaz elbisemin eteklerini tutarak etrafımda dönmeye başladım. Yankı'dan ses gelmeyince kaşlarımı çatarak bakışlarımı ona çevirdim. Bilgisayardaki oyuna kilitlenmişti, kulağında kulaklık vardı. Gözlerimi devirerek ayağımdaki terliği elime aldım ve sandalyenin üzerinde takım elbisesi ile oturan oyun hastası sevgilime fırlattım.

Korkuyla sıçrayarak ellerini klavyeden çekti ve kulaklığını çıkartıp bakışlarını ağır ağır bana çevirdi."Laden, ne yapıy-"gözleriyle beni süzerken konuşmasını keserek kaşlarını havaya kaldırdı. Az önceki olay yaşanmamış gibi yüzüme tatlı bir gülümseme yerleştirip bir kez daha beyaz elbisemin eteklerinden tutarak olduğum yerde döndüm."Nasıl?"

"Melek..."dedi ve oturduğu yerden doğruldu."Melek gibi olmuşsun, beyaz, güzel...fazla güzel."başımı eğerek gülümsemeye devam ettim. O bana iltifat ettikçe kalbim kanatlanıp uçacakmış gibi hissediyordum. Elini bana doğru uzatıp çenemi okşadığında başımı kaldırdım."Sanırım biraz kilo almışım, fermuar zor kapandı."

Gülümsedi.

Öyle güzel gülümsedi ki, onun bu güzelliği karşısında eriyip yerdeki parkeye karışacağımı düşündüm.

"Bir şarkısında şey demişti Cem Özkan..."diyerek elini çenemden saçlarıma çıkarttı ve saçlarımın uçlarıyla oynamaya başladı."Sabah ilk uyandığında ya da yatarken..."diye fısıldadığında dudaklarıma kocaman bir gülümseme yerleştirdim. Cem Özkan'ın en sevdiğim şarkısıydı."Uykuluyken, uykusuzken, yorgunken..."diye devam ettiğimde benim dudaklarımdaki gülümseme onun dudaklarına bulaşmış gibi kocaman gülümsedi."Saklasan da, gizlesen de, kötü de giyinsen..."

"Kilo da alsan, kilo da versen, yaşlansan da..."

"Çok güzelsin, hep güzelsin."diyerek derin bir iç çekti."Şu dünyada benim için sevgilim, en güzelsin."diye devam ettiğinde kollarımı boynuna dolayarak başımı omzuna yasladım ve boynunun kokusunu ciğerlerime çektim. En huzur bulduğum yerdi boynu, en iyi hissettiğim yerdi omzu, en güvende hissettiğim yerdi kollarının arası. Bu zamana kadar sanki bomboş yaşıyordum, onu tanımadan önce her şey o kadar bomboştu ki, hiçbir şeyin farkında değildim. Sanki tükenmiştim kendimden, onunla birlikte bulmuştum yönümü.

Usulca geri çekildiğinde üzerindeki gömleği kırışmaması için ellerimle düzelttim."Takım elbiselerinle bilgisayar başında oyun oynayan tek erkek olmalısın."diye bıkkın bir şekilde konuştuğumda gülümseyerek omuzlarını silkti."Hazır mısın sen?"diye sorduğunda gözlerimi kocaman açarak bir adım geriledim."Halimi görmüyorsun herhalde!"diyerek kendimi gösterdiğimde tek kaşını havaya kaldırdı."Ne varmış halinde?"

"Saçımı yapmadım, daha makyajım var."

"Yapmasan da olur aslında."başımı hızla iki yana sallayarak odanın köşesinde duran çantama doğru ilerleyerek çantayı ellerimin arasına aldım ve içinden maşayı çıkartarak fişe taktım. Maşanın ısınmasını beklerken bir yandan aynadaki yansımama bakıp saçlarımı geriye ittim."Umarım yine boynumu yakmam."

"Ben yapayım mı?"

"Becerebilir misin?"çok garip bir şey söylemişim gibi bana bakarak parmağıyla kendini gösterdi."Cidden benim kadar yetenekli, on parmağında on marifet olan, yakışıklı, seksi, mükemmel ötesi bir erkeğe bu soruyu soruyor musun?"

"Bisikletten düşen sakar Yankı mı diyor bunu?"diyerek sahte bir kahkaha patlattığımda gözlerini kısarak yanıma yaklaştı."Sadece izle bebeğim."elimdeki maşayı alıp yatağın üzerine oturdu ve benim oturmam için de biraz geriledi. Önüne oturarak aynadan ona ufak bir bakış attım."Bir yerimi yakma."

you're devilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin