Sabahın ilk ışıkları ağaç dallarından süzülüp onca arayış içinde bulduğum ıssız evimin perdesiz penceresinden içeri süzülürken bilincim açıktı. Battaniyemin üzerinde duran elime vuran ışın yerine bir sıcaklık bırakmaya başladığında, yerdeki telefonumu almak için uzanmıştım ki, alnımı yanımdaki ufak masaya çarparak yere düştüm.
Bi'an ne oldu anlayamadım. Masanın üzerindeki sürahi de büyük bir sesle yere düşerken, kafamın ağrıyla döndüğünü fark ettim.
Gözlerimi kapatıp açarken son defa bir kapı sesi duydum.
***
"Çok mühim mi?" Yanımdaki sesler boğuktu ve kim olduklarını seçemiyordum.
Gözlerimi açarken elim alnıma gitti. Tek gözümü açıp etrafıma baktım. Sonra ise kapalı gözümü açıp bir anda doğrulmak istediğim an dikkatleri üzerime topladım.
"Yavaş olun lütfen, Marinette hanım." Yattığım revir yatağından hızlı kalkmanın sonucu baş dönmesi yaşarken yüzüm ekşidi.
"Bu ne zaman geçer?" dedim doktora. O an birden Adrien -bileğinde bileklik yoktu- lafa atladı.
"Neyin var, bir yerin mi acıyor?" Adrien'a bir şey söyleyip söylememek arasında kalsam bile, onun sayesinde burdaydım.
"Başım dönüyor."
"24 saat boyunca uyumamalısınız, sağlığınız için." Doktorun lafına bir an inanmadım.
"Ne demek 1 gün uyumamalıyım?"
"Yalnız kalmamanız daha iyi olacaktır."
***
Revirden çıktığımızda hava hâlâ aydınlıktı.
"Saat kaç?" dedim Adrien'e dönerken.
"Bugün bir kaçamak yapalım mı?" Laflarımız birbirine karışırken birlikte afalladık.Adrien kolundaki saate bakıp, saatin daha öğleni gösterdiğini söyledi.
"Kaçamak?" dedim soru sorarcasına.
"Uyumaman için seninle olacağım." Bir anda ufak tebessümümle birlikte gözlerim buğulandı.
"Nasıl yapacağız bu işi?" Gülümsedi ve elini bana doğru uzattı. Bir ona, bir de bana uzattığı eline baktım.
Elini yavaşça düşürürken yüz ifadesi bir anlık değişti ama sonra toparladı.
"Sen orasını bana bırak."
Yürümeye başladık, onca evin, ağaçların arasından geçip kampımıza geldiğimizde aklıma birden bugünkü defile ve Adrien'ın modellik yapacağı aklıma geldi.
"Defile!" dedim aniden.
"Boşver onu." dedi saçlarını düzeltirken.
"Nasıl boşver? Delirdin mi sen!?"
Yanımdan bir iki adım öne atıp, aramızı açtı.
"Adriel hallediyor onu."
"Adrien." dememle birlikte Adrien adımlarını atmayı kesti ve sırtı dönük bir şekilde öylece durdu.
"Ben açım." Adrien yüzünü dönüp bana baktığında yüzünde bir gülümseme vardı.
"Şehre çok uzak değiliz, istersen oraya inelim. Kafile daha gelmez. Gelse bile hallederiz bir şekilde." Kafamı olumlu anlamda aşağı yukarı salladım.
"Nasıl ineceğiz?"
"Suzie'nin arabasını alırım. Bekle burda." Dediğini yaptım ve yaklaşık 2 dakika boyunca olduğum gibi bekledim.
O girdiği evden elinde anahtarları sallayarak çıktığında, gülümsedim.
"Hadi kaçalım!" Yanıma geldiğinde koşmaya başlamıştım ki sesi beni durdurdu.
"Marinette! Daha yeni revirden çıktın! Tekrar düşüp kafanı çarpmanı istemeyiz, sen de ayrıyetten tekrar 24 saat uyumamak istemezsin!"
O kadar haklı geldi ki bana söylediği şey.
Birden ufak adımlarla yürümeye başlamıştım."Ama koşmak istiyorum!" Mızmızlandım.
"Uçmak?" dedi arkamdan.
"Mükemmel ol-" lafımı kesen yine benim güçlü çığlığımdı.
Ayaklarım yerden kesilirken, Adrien'ın boynuna sarıldım. Neredeydim ben?
" O zaman uçuralım seni." Kucağında benle birlikte hızla koşmaya başladı. Yüzümüze, bedenlerimize rüzgar çarpıyordu ve saçları havalanıyordu.
"Yapalım bu işi!" diye bir elimi yukarı kaldırdım ve derinden bir kahkaha attım.
Sonra,
Sonrası yok,
Tekrar ona,
Hep ona,Sonunda be krşm sonunda beeee
Sanırım 5 gün falan oldu ama burdayımmm
Hepinizi çok içten öptümmm💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başka Bir Peri Masalı [Tamamlandı]
FanfictionHer şey bitmiş, değişen zamanla birlikte Marinette ve Adrien'da değişmişti. Adrien'ın ikiz kardeşi, babasının holdinginde çalışmak için yurt dışından gelir. Adrien orda mankenlik yapmaktayken, Gabriel Agreste Marinette'yi işe tasarımcı olarak alır...