Karlı günün ardından, şöminenin başında elimde kahve kupasıyla oturuyordum. Kar yaklaşık 1 saat önce durmuştu.
Aklım geçmişte takılı kalmıştı. Daha bugün gelen Bay Agreste'in iş teklifi aklımı çok oyalamaya başlamıştı. Büyümüştüm ve şuanlık kampüsten aldığım burs dışında bir gelirim yoktu.
İşe ihtiyacım olduğunu biliyordum ama aklım karışıyordu. Peki aklımı karıştıran neydi?
Bay Agreste'in bana iş teklif etmesi mi yoksa orda çalışan Adrian mı?Adrian'ı yaklaşık 2 senedir görmüyordum ve ondan vazgeçmem Alya ile bana bayağı zor olmuştu.
O, naklini aldırmıştı, yurt dışına. Sözde kardeşinin yanına tabii. Şimdiyse babasının yanında modellik yaptığını duymuştum.
"Mari?" Arkamdan işittiğim ses ile dikkatim dağıldı. "Hı, efendim?" derken arkamı döndüm.
"Niye bu kadar suskunsun?" Alya'nın iş teklifinden haberi yoktu."Gabriel Agreste" diye başladım lafa. Alya da elindeki kupasıyla karşımdaki orta sehpaya oturdu, ben de yerimde kıpırdandım.
"Nolmuş ona?" Meraklı bir biçimde sordu bunu.
"Bugün ondan iş teklifi aldım. Tasarımcı olarak. Istediğim zaman kendime göre çizimlerim de olacakmış. Her olanak sağlanacak ve"
Alya derin bir nefes aldı. "Ve..." cümlesini bitirdiğinde kahvesinden koca bir yudum aldı.
Ben de kahvemden büyük bir yudum alma ihtiyacı hissettim. Ve onun ardından ben de koca bir yudum aldım.
"Adrian mı yoksa, o yurtdışında değil miydi ki?" Alya'nın sorusu üzerine yanan şömineye baktım."Yaklaşık bir hafta önce kardeşiyle babasının yanında çalışmak için dönmüş. Şuan ise özel bir kampüste burda okuyorlarmış."
Şimdiyse Alya'ya baktım. Alya'nın kaşları çatılmıştı. "Sen bunları nerden biliyorsun peki?"
Yüzümü ekşittim. "Sadece ordan burdan duydum ve şimdi de sana duyuruyorum."
"Ah be kızım, hani vazgeçmiştin?" Bir yudum daha aldım kahvemden.
"Vazgeçtim zaten."
Alya'nın gözleri fal taşı gibi açıldı. Haklıydı.
"Bu vazgeçmiş halin mi?"
Başımı olumlu anlamda aşağı yukarı salladım.
"O seni bıraktı, hiç düşünmeden. Senin kendisini sevdiğini bile bile seni bıraktı, sen niye şu iki yıldır onu bırakamadın anlamıyorum."
O kadar haklıydı ki... Ben onun o ara sadece egosunu tatmin etmiştim.
"Onu bıraktım Alya!" dedim ve elimdeki kupayı mutfağa götürmek için ayağa kalkıp yürümeye başladım.
"Ben kabul et derim."
Alya'nın cevabı mutfağa kısık gelmişti ama anlaşılıyordu.
Mutfaktan çıktığımda devam etti.
"Hem zaten yoğun olur ve onu göremezsin. Ya bir odada çizer ya da bir odada tasarlarsın."
Odadan çıkmayacaktım ki, haklıydı.
"Getir-götürcüler de çay kahve vs. Vs. dağıtır, onlar da ayağına gelir zaten."
Kabul etmemem için bir sebep göremiyordum. Alya duvardaki saate baktı.
"Şimdi ara ve kabul ettiğini söyle."
Başımı olumlu anlamda sallayıp, cebimdeki telefonu çıkardım ve Gabriel Agreste'yi aradım.
"Bay Agreste ben Marinette, iş teklifinizi kabul ettiğimi söylemek için aramıştım."
Durdu, derin bir nefes aldı.
"Peki Marinette, yarın ofiste görüşürüz."
Ve kapattım.
"Ne dedi?" Alya elindeki kupasından son bir yudumunu daha alıp, kupayı ayaklarının ucuna koydu.
"Yarın ofiste görüşürüz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başka Bir Peri Masalı [Tamamlandı]
FanficHer şey bitmiş, değişen zamanla birlikte Marinette ve Adrien'da değişmişti. Adrien'ın ikiz kardeşi, babasının holdinginde çalışmak için yurt dışından gelir. Adrien orda mankenlik yapmaktayken, Gabriel Agreste Marinette'yi işe tasarımcı olarak alır...