O

11.6K 735 186
                                    

Gökay

Antrenmanları izleyerek geçen bir haftasonunun ardından ne yazık ki tekrar okula dönmüştük.

Antrenman günlerini izleyerek geçirmenin bir artısının olması gerektiğini düşünerek,takımdaki çoğu kişiyi izleyip genelde nasıl oynadıklarını aklıma kazımaya çalışmıştım.

Turnuvaları başlamasına az kalması beni heyecanlandırsa da kendimize güvenmemiz heyecanımızı tatlı bir hale getiriyordu.

Şuan ise önümdeki quiz kağıdındaki ingilizce kelimelerin anlamlarını google çeviriyle bulmaya çalışıyordum. Orta tarafta ikinci sırada oturmaksa bana pek yardımcı olmuyordu. Dilimizdeki kelimelerin bile birçoğunun anlamını bilmezken başka bir dili bilmemizi beklemek aşırı saçmaydı.

"Son 5 dakika kontrollerinizi yapın."

"Hocam zile daha 15 dakika var."

"Duyuru yapacağım."

Aman zaten quiz diye düşünüp doldurabildiğim kadar kelimeleri doldurup kağıdımı götürdüm. Sanki sınav olsaydı aşırı kafama takacakmışım gibi.

Herkes verdiğinde hoca duyuru yapmak için ayağa kalktı ve sınıftaki sessizliği sağlamak adına elini birkaç kere masaya vurdu. Fazla sert vurmuş olmalı birkaç saniye vurduğu yere bakıp,elini ovuşturdu. Ah bu kadın beni deli ediyordu.

"Doğum iznine ayrılacağımı hepiniz biliyorsunuzdur. Bu yüzden performans ödevlerini erkenden verip erkenden teslim almak zorundayım. Şimdi sizi ikili gruplara ayırıp,konularınızı dağıtacağım. Haftaya elimde istiyorum."

"Hocam bu hafta sonu maçımız var,hafta içi de ful antrenmanlarımızı var hangi ara yapalım?"

Zaten bir bok bilmiyordum birde üstüne en önemli haftamızda ödev veriliyordu. Neyin şanssızlığıydı bu ?

"Valla yapacak bir şey yok Gökaycım bi şekilde ayarlayıp halledin iki saatininizi ayırsanız yapmanıza yeter zaten."

Öflemekle yetinmek zorunda kalıp,en azından ingilizcesi iyi olan birine denk gelmek için dua etmeye başladım.

"Açıkcası haksızlık olmasın diye liste sırasına göre yapmayı düşünüyorum."

Siktir kim vardı ki benden sonra?

"...Fatma-Gamze, Gökay-İrem.."

Hasiktir ya içimden olmayan şansıma bilmem kaçıncı kez sövdüm. Şerefsizin kendisi karşıma çıkmasa sevgilisi çıkıyordu. Ayrıca baş harfimizin arasında o kadar harf vardı mesela hiç mi H harfli bir insan yoktu kocaman sınıfta.

İtiraz etmek için ağzımı açmıştım ki ön çaprazımda oturan kızın bana dönüp
"Ayy çok iyi oldu bu Gökay beraber yaparız artık." demesiyle ağzımı geri kapatmak zorunda kaldım. Sorma ya çok iyi oldu.

Gülerek yüzüme bakmaya devam etmesiyle henüz cevap vermediğimi fark ettim. Yüzümü tebessüm etmeye zorlayarak "aynen öyle oldu." dedim.

İrem'i sıradan sınıf arkadaşlığından fazla tanımıyordum açıkcası ama Yamaç şerefsizin sevgilisi olması bile önyargıyla yaklaşmama yetiyor ve sempati duymamı engelliyordu. Ayrıca salak her seferinde,erkeklerden hoşlandığımı bilmesine rağmen,sevgilisine yürüdüğümü düşünüyordu.

"O zaman haberleşiriz." kafamı sallamakla yetindim.

Umarım ingilizcesi iyidir..

//
hi,

Sıkı Düşman || bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin