BÖLÜM, 5

20.7K 1K 34
                                    

Melek,"Ben oğlunuzla evlenmeyi kabul ediyorum" dedi ve herkesin şaşkın bakışları arasında salona girdi.
Meleğin aniden söyledikleri herkesi çok şaşırmıştı.
Babası kızının hem davranışına, hemde evlenmeyi kabul etmesine çok sinirlendi.
Hemen ayağa kalkıp öfkeyle kızının yanına gitti.
"Sen ne yaptığının, nasıl birini kabul ettiğinin farkındamısın Melek?
Neye evet dediğinin farkındamısın söylesene?Evleneceğin insan sağlıklı biri değil kızım.
Yapma bunu. Evleneceğin adam Günleri hastanelerde geçen birisi.
Kolay mı zannediyorsun sen hasta bir insanla yaşamayı.
Üstelik sen görmediğin biriyle evlenmeyi nasıl kabul edersin. Delirdinmi sen kızım? Söyle bana delirdin mi?
Oğulları nasıl bir adam bilmiyoruz.
Ben sana söz hakkı vermiyorum Melek. Ben bunu kabul edemem kızım"
"Baba lütfen bana karşı çıkma.
Beş yıldır tanıdığım adamın neler yaptığını gördün.
Bir insanı beş yılda bile tanıyamıyorsun. Ben bunu anladım.
Hem ben evleneceğim insanla önce tanışacağım tabiki.
Ayrıca hasta olması benim için sorun değil. Elimden geldiği kadar ona her konuda yardımcı olurum ben.
Yalnız sizden bir isteğim var" dedi Kenan Bey'e bakarak.
"Varlıklı bir aile olduğumuzu söylüyorsunuz. Ben kendim için bir şey istemiyorum. Yalnız aileme bir ev alınmasını istiyorum.
Babamın iyi bir işi olsun. kardeşlerimin eğitimine yardımcı olmanızı istiyorum.
Merak etmeyin ben de bunun karşılığında oğlunuzu mutlu etmek için elimden geleni yapacağım"
"Kesinlikle böyle bir şey olmaz. Ben hiç kimseden hiç bir şey istemiyorum Melek. Neden bunu yapıyorsun?
Kimsenin tek kuruşunu bile istemiyorum ben.
Yalnızca senin iyi olmanı istiyorum kızım.
Biz beraber çalışır her şeyi tekrar yoluna koyabiliriz. Lütfen yavrum bu kararından vaz geç"
"Baba lütfen beni anla tamm mı? Ben kararlıyım. Evleneceğim, kızın olarak birazcık hatrım varsa. Bunu sende kabul et.
Bu mahalleden ayrılmanızı istiyorum ben. Daha iyi bir evde oturmanızı istiyorum"

"Bütün istediklerini kabul ediyorum" dedi Kenan Bey. Kendi aralarında konuşan baba kıza bakarak.
Sen benim gelinim olacaksın kızım. Zaten bizim olan aynı zamanda senin.
Ne yapmak istersen söylemen yeter Yalnız oğlumun bu konuştuklarımızdan haberi olmasın. Onun hiç bir konuda üzülmesini istemiyorum."
"Benim için fark etmez Kenan Bey. Siz nasıl isterseniz"
"Kenan Bey" deme bana Melek.
Baba de, amca de. Ne dersen de ama Kenan Bey deme."
"Olur Kenan baba. Benim için sizi baba demek hiç de zor değil.
Siz de benim babam gibi evladınız için mücadele ediyorsunuz. Oğlunuzun mutlu olmasını istiyorsunuz.
Bu yüzden inanın gelininiz olursam.
Sizi ve eşinizi de mutlu etmeye çalışırım."
Konuşacakları diğer konuları da konuştuktan sonra. Kenan Ağa ve Necla Hanım. Mutlu bir şekilde ayrıldılar Meleğin evinden. Kenan Bey, hiç bir şekilde suçluluk hissetmiyordu.
Evet oğlunun sağlığı yerinde değildi ama oğlu dünyanın en iyi insanıydı.
Meleği de çok mutlu edecekti. Buna adı gibi emindi adam.
Necla Hanım'da aynı şekilde düşünüyordu. Meleğin annesinin korkularını da anlıyordu.
Ama zamanla onlarda göreceklerdi.
Ilgaz'ın kızlarını nasıl mutlu ettiğini.
Diğer yanda annesi ve babası Meleğe dakikalardır dil döküyorlardı ama onu hiç bir şekilde ikna edemiyorlardı. Melek o kadar inancıydı ki. Nuh diyor peygamber demiyordu.
Melek, dediğim dedik bir kız olmuştu hayatı boyunca. Anne ve babasını hiç üzmemişti bu son olaylara kadar ama.
Yine de inadı tutunca kimseyi dinlemiyordu.
"Kızım lütfen iyi düşün. Bu işin dönüşü yok. Tekrar üzülmeni acı çekmeni istemiyorum.
Kendine acımıyorsan bize acı. Senin üzülmene dayanamıyoruz" dedi babası üzgün bir şekilde.
Ama hiç bir söz Meleğe etki etmiyordu. Hiç bir konuşma kararından döndürmüyordu.
Kenan Bey ve karısı sevinç içinde gitmişlerdi villalarına. Villaya geldiklerinde Kenan Ağa, güzel haberi vermek için hemen oğlunun odasına çıktı.
Ilgaz, biraz yorgun hissettiği için yatağına uzanmış telefonunda Meleğin fotoğraflarına bakıyordu yine.
Fotoğrafa bakarken bile deli gibi atan kalbi kızı canlı canlı görse ne yapardı acaba? Düşündüğü şeye gülümsedi Ilgaz. Bu kız Ilgaz'ın sebebi olacaktı.
O sıra da kapıyı tıklatıp içeri giren babasını gördü genç adam. Hemen uzandığı yatağından kalktı.
Babası gülerek girmişti odaya.
Ilgaz da babasının mutlu haline gülümseyerek baktı.
"Hayır dır Kenan ağam. Yüzünüzde güller açıyor. Sizi bu kadar güldüren şey nedir acaba?" dedi babasına şakayla karışık.
"Bugün çok mutluyum oğlum.
O kadar mutluyum ki anlatmaya kelimeler yetmez. Mutluluğumun sebebini öğrenince sende mutlu olacaksın bence"
"Öylemi baba? Neymiş sebebi söylede bende mutlu olayım o zaman?"
"Seni evlendiriyorum Ilgaz" dedi babası bir nefeste.
"Ne!!? Ne diyorsun baba? Ne evlendirmesi? Şaka mı yapıyorsun gece gece?"
"Şaka falan yapmıyorum oğlum. Hiç bu kadar ciddi olmamıştım"
"Hadi baba, bunu bana yapma lütfen.
Ben evlenmek falan istemiyorum. Lütfen bu konu hemen şimdi kapansın. Bana bir daha da bu konu hakkında hiç bir şey söyleme."
"Artık çok geç Ilgaz Ağa. Biz kızı gidip istedik bile. Kızda seninle evlenmeyi kabul etti."
"Yapma ne olur baba. Ben çocuk değilim. Beni istemediğim bir evliliğe zorlayacak değilsin her halde. Hangi devirde yaşıyoruz ya biz. Nerde görülmüş evlenecek insanlar tanışmadan kız istemek. "
"Sende kızla tanışacaksın oğlum. Ve inan bana onu çok beğeneceksin.
O kadar güzel ki benim gelinim.
Onu görünce güzeliğiyle aklın başından gidecek. Yine de onunla tanıştıktan sonra evlenmek istemez sen seni asla zorlamayacağım?"
"Baba ne diyorsun sen ya? Ne tanışması? Ben kimseyle tanışmak falan istemiyorum. Hem o kız benimle evlenmeyi nasıl kabul etti?
Ona gerçekleri söylediniz mi?
Benim hasta bir adam olduğumu biliyor mu? Benim le hangi şartlarda yaşayacağını biliyormu? Bunları bir kızın kabul etmesi imkansız. Ne verdinizde de kabul etti benimle evlenmeyi.
Yada şöyle sorayım. O  benimle evlenmek için ne istedi?"
"Sen kendini neden küçümsüyorsun oğlum? Sen dünya yakışıklısı aslan gibi bir delikanlısın. Lütfen kendini yerip durma artık.
O kızla mutlaka tanış. Biraz cık hatrım varsa o kızla tanış. Eğer istemezsen onunla evlenme. Buna seni zorlamayacağım. Ama lütfen o kızla tanış"
"Peki baba. Sadece senin hatrın için.
Sen istediğin için o kızla tanışacağım.
Yine de sen hiç umutlanma.
Benim kararım kesin baba. Ben kimseyle evlenmeyi düşünmüyorum"
"Göreceğiz Ilgaz Ağa." dedi babası içinden. "Sen o kızı bir gör. Sonrasını hep birlikte göreceğiz"
Kenan Bey oğlu ve Melek, için bir restaurantta buluşma ayarlamışdı.
Yarın saat iki de buluşacaklardı iki genç.
Ilgaz'a gideceği yerin adını da söyledikten sonra oğlunun odasından çıktı. Kapıdan çıkarken de gülerek çıktı Kenan Ağa.
Şaşkın oğlu kızın adını bile sormamıştı.
Ama sorun yoktu. Kenan Ağa, her şeyi ayarlamıştı nasıl olsa.
Melek, gece geç saate kadar babasıyla konuştuktan sonra odasına gitmişti uyumak için. Zira kafası kazan gibi olmuştu düşünmekten.
Akşamdan beri olanların hızına kendi bile yetişemiyordu.
Adamlar Meleği oğullarına istediklerinde önce sinirlenmişti kız.
Ama adam oğlunun durumunu anlatmaya başlayınca, adamın samimiyeti çok etkilemişti kızı.
Kenan Bey in oğluna karşı hiç bir acıma falan hissetmemişti. Ama yine de üzülmüştü. Çünkü Melek, kimsenin acı çekmesini istemiyordu. Oğlunun hasta olmasına  gelince de. Kimsenin bir garantisi yoktu ki hayatta. Herkes bir hasta adayıydı.
Kimsenin yarına ne olacağı belli değildi. Ne sağlığın ne de başka bir şeyin garantisi yoktu.
Sağlıklı olup ta ciğeri beş para etmez insanlarla doluydu bu dünya.
Dünya yakışıklısıydı Taylan. Taşı sıksa suyunu çıkaracak kadar da güçlü bir adamdı.
Ama karekteri beş para etmez bir adam çıkmıştı.
Meleği ve ailesini rezil etmişti cümle aleme. İnsanlıkta sınıfta kalmıştı Taylan. Melek, onu evlilik konusunda hiç bir zaman zorlamamıştı. Evlenmeyi en çok isteyende oydu zaten.
Bunu yapmamalıydı Meleğe. Eğer evlenmek istemiyorsa erkek gibi mertçe söyleyecekti bunu. Kızın guruyla oynamayacaktı.. Meleğin içindeki güveni sevgiyi tamamen öldürmüştü.
Ona Taylan'dan ayrılmak koymamıştı zaten. Onun gibi bir adam için üzülmeye değmez di. Kızı en çok üzen bunu düğün günü yapmasıydı.
Melek, düşüncelerle boğuşurken annesi girdi odaya.
Zuhal Hanım, kızının yatağına gelip oturdu. Annesinin odasına girdiğini gören Melek, yatakta oturur pozisyona geldi.
"Kızım canım benim. Verdiğin karardan emin misin birtanem?
Senin için ne kadar zor olacak biliyor musun yavrum?
Hiç tanımadığın yüzünü bile görmedin biriyle nasıl evlilik kararı alırsın? Lütfen kızım, bunu yapma.
Babanı dinle kızım. Baban bütün söylediklerinde haklı."
"Annem canım. Bunu bende biliyorum. Sakın düşünmediğimi zannetme. Ben her şeyi babam sen ve kardeşlerim için yapıyorum.
Ev sahibinin babama dediklerini duydum ben anne.
Sende biliyorsun bunları. Bugün ev sahibi benden de istedi kirayı.
En kısa sürede kirayı ödemezseniz evden çıkın dedi. Ne yapmamı istiyorsun anne? Benim iş bulmam belki ayları bulacak. Kardeşlerimin okulu. Evin kirası. Ne kadar zor durumdayız görmüyor musun? Senin ve babamın yardıma ihtiyacınız var.
Ben onların oğluyla zorla evlenmiyorum. Evlerine gidip parada istemedim.
Onlar kendileri gelip istediler beni.
Ben de ailem için yardım istedim sadece.
Sizin için her şeyi yaparım anne.
Şu an inanki gurur yapacak durumda değiliz. Ben kardeşlerimin okumasını istiyorum. Derslerinden geri kalmasın istiyorum.
Lütfen babama bir şey söyleme. Bana da engel olmaya çalışma."
Kızının söylediklerini dinleyen kadın. Hiç bir şey söyleyemedi.
Kızının bütün söyledikleri doğruydu.
Şu an durumları hiç de iç açıcı değildi. Ve git gide kötüye gidiyordu.
"Yavrum benim, Meleğim. Bizim için kendini feda ediyorsun öyle değil mi?"
"Hayır anne neden feda edeyim? Bende yuva kuruyorum işte.
Hem onu tanımıyoruz belki de iyi bir insandır olamaz mı?"
"Zengin çocuğu kızım. Ne kadar iyi olabilir ki?
Onlar her istediklerine ulaşan insanlar. Bizim halimizden anlamaz ki"
"Bunu bilemeyiz annem. Sen üzülme. Ben iyi olacağım. Siz ve kardeşlerim iyi olursa bende iyi olacağım."
Bir süre daha konuştuktan sonra annesi kızını alnından öptü ve odasından çıktı.
Melek, ertesi sabah saat on bire kadar uyudu. Annesi sabah kahvaltıya çağırdığı halde babasıyla tartışmak istemediği için gelmedi.
Babasının kalbini daha fazla kırmak istemiyordu kız. Babası da yakında anlayacaktı kızının doğru bir karar verdiğini.
Saat on bir de yataktan kalktı. Kısa bir düşünme faslından sonra duş almak için banyoya gitti.
Banyoda ki işini bitirdikten sonra hemen dolabını açtı.
Üzerini sade bir şekilde giyinip hazırlandı. Siyah ve kızılımsı tonlarda olan saçlarını düzleştirdi ve odasından çıktı.
Mutfakta annesinin yanına geldiğinde annesinin yemek hazırlamakla meşgul olduğunu gördü.
Melek buz dolabını ve diğer dolapları açıp baktı.
Dolapta yiyecek pek bir şey yoktu.
Annesi elinde bulunan malzemeler le bir şeyler yapmaya çalışıyordu.
Bu görüntü yıkmıştı kızı.
Meleğin yaptığı bir hata ailesini perişan etmişti.
Ama onların rahata kavuşması için ne gerekirse yapacaktı. Meleğin, Taylan ile evlenme kararı onları perişan etmişti.
İkinci evlenme kararı ise bu durumdan kurtulmalarını sağlayacaktı. Kızın tek umudu buydu.
Bunu belki gurursuzluk olarak göreceklerdi başkaları.
Belki çıkar ilişkisi. Belki de yüzsüzlük.
Her ne olursa olsun. Ne derlerse desinler.Melek için önemli değildi.
Onun ailesi ve kardeşleri mutlu olsun. Hayatları kurtulsun Melek, başka bir şey istemiyordu. Yaptığı hatanın bedelini kendisi ödemeliydi ailesi değil.

CANIMI BİLE VERİRİM TAMAMLADI. #Wattsy2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin