BÖLÜM 10

17.2K 795 42
                                    

Ilgaz'ım.

Melek, Ilgaz'a özür dilemesinin hiç bir  işe yaramayacağını söylemişti.
Ne kadar özür dilese de kızın kırılan  gururunu kurtaramazdı.
Kalbinde açtığı yarayı iyileştiremezdi.
Melek, hemşire yanına gelip tansiyonunu ölçtükten sonra hastaneden ayrılmıştı.
Kısa bir süre kaldığı hastanede yüklü bir fatura çıkarmışlardı Meleğe.
Faturanın miktarı Melek, için çok fazlaydı.
Ilgaz, hastanede çıkan faturayı ödemek istesede Melek, ne ona izin vermiş nede yüzüne bakmıştı.
Yanında da fazla para olmayan Melek.
Senet imzalayıp çıkmıştı hastaneden.
Ilgaz'la tek kelime bile konuşmadan,
koşarak uzaklaşmıştı.
Ilgaz, ise yaptığının pişmanlığıyla kala kalmıştı orada. Hangi akla hizmet söylemişti o sözleri? Ne zannediyordu?  Kıza yaptıkları yanına mı kalacaktı?
Söylediği sözlerin vicdan azabıyla kavruluyordu şimdi.
Aynı sözleri kendisi duysa  ne yapardı hiç bilmiyordu?
Kötü sözden ağır yük yokmuş. Bunu anlamıştı genç adam.
Bir hiç uğruna üzmüştü Meleğini.
Kalbini parçalara ayırmıştı durup dururken.
Aynı şekilde kendisi de kahrolmuştu.
Başını hangi taşa vursa unuturdu kıza yaptıklarını.
Ilgaz, üzgün bir şekilde hastaneden ayrılıp hemen villaya geldi.
Saat geç olduğu için babası da işten gelmişti.
Ilgaz, hemen eve girip hiç bir şey söylemeden odasına gitti.
Kenan Bey, oğlunun eve üzgün bir şekilde  gelmesinden anlamıştı bir şeyler olduğunu.
Ilgaz, şirkete gelip Meleğin ailesine aldığı evin tapusunu istediğinde çok kızmıştı ona.
Ilgaz, tapuyu Meleğe vermek için aldığını söylemişti. Bunu yapmaması için ikna etmeye çok uğraşmıştı.
Oğlu böyle yaparak gururunu kurtaracağını sanıyordu.
Ama en çok üzülen kaybeden kendisi olacaktı. Kenan Bey, bunu ona anlatamamıştı.
Babasının sözünü dinlemeyen Ilgaz. Perişan bir halde dönmüştü eve.
Kenan Bey, yanına bile uğramadan odasına giden Ilgaz'a bakmak için hemen ayaklandı. Oğlunun arkasından  odasına kadar geldi.
Ilgaz, kendi odasına girip odasında ki mini dolaptan ilaçlarını aldı.
Ağrıdan iki büklüm olmuştu genç adam. Vücudunun her yerinden terler boşalmıştı.
Önce ilaçlarını içti sonra da zorla da olsa duş almak için banyo ya girdi.
Kısa bir duşun ardından eşofman altını giyerek odaya geldi.
Babası ise Ilgaz'ın odasında ki koltukta onun duştan çıkmasını bekliyordu.
Ilgaz, banyodan gelince Kenan Bey, oturduğunu koltuktan ayağa kalktı.
Oğlunun yanına kadar gidip ona öylece baktı adam.
Oğlunun başını yere eğerek bakışı çok üzmüştü.
"Dediğini yaptın mı Ilgaz? Sen evin tapusunu Meleğe verdin mi gerçekten?"dedi.
Ilgaz, elindeki saçlarını kuruladığı havluyu öfkeyle  yere attı.
Sonra da yerde ki bakışlarını babasına çevirdi.
"Evet baba. Bunu yaptım. Allah beni kahretsin ki yapmamam gereken her şeyi yaptım.
Kendi elimle kendi yüreğime sıktım anladın mı?
Bir halta yaramaz bir adam olduğumu bir kez daha kanıtladım.
Siz benim sevdiğim kızla mutlu olmam için çabalarken,ben kendi elimle kendi mutluluğumu kaybettim.
Onu çok üzdüm baba. Söylediklerimle yıkıldı kız. Melek, çok ağladı baba.
Benim kalbim sızladı inan. O ağladı benim kalbim param parça oldu."

"Ben sana söylemiştim Ilgaz.
Bunu yapmamanı söylemiştim oğlum.
Sevdiğini bir hiç uğruna kaybetme demiştim. Sözümü dinlemedin Ilgaz.
Hem o kızı hem kendini çıkmaza soktun"
"Amcam bana öyle bir şekilde anlattı ki baba. Ben kendimi bir hiç gibi hissettim. Melek senin gibi hasta bir adamla evlenmeyi nasıl kabul etti sanıyorsun? dedi bana. Meleğin ve ailesinin bunu para için  kabul ettiğini söyledi.
Ona inanmamalıydım ben. Onun beni zehirlemesine izin vermemeliydim.
Bütün suç bende baba.
Ben kendi elimle sevdiğim kadını kaybettim. Onun gururunu kırdım"
"Olan oldu artık. Geçmişi geri getiremezsin Ilgaz.
Bundan sonra yoluna bakmaya devam edeceksin. Senin önceliğin sağlığın. Yarın diyalize gireceksin sakın unutma.
Sanırım ağrında var. Yüzün çok soluk. Bugün çok stres yaşadın. Hem kendini hem Meleği çok üzdün. Şimdi ben gidiyorum.  Sen yat biraz dinlen. Eğer ağrın şiddetlenirse hemen beni uyandır. Hemen hastaneye gidelim."
"Tamam baba. Dediğin gibi olsun.
Ben hemen yatıyorum.
Uyumaya çalışacağım, hiç merak etme sen." Kenan Bey, oğlunun odasından çıktıktan sonra kendi çalışma odasına geçti.
Cebinden telefonunu çıkarıp hemen kardeşini aradı.
Bir kaç çalıştan sonra kardeşi telefonu açtı.
"Buyur ağabey. Bir şey mi oldu?
Sen beni bu saatlerde pek aramazdın."dedi.
"Sende beni bu saatte aramaya mecbur bırakmazdın Kazım."
"Anlamadım ağabey. Ben seni neden mecbur bırakmışım?"
"Şimdi beni iyi dinle  Kazım. 
Sana ilk ve son kez söyleyeceğim.
Bu günden itibaren benim ailemin özel meselelerine burnunu sokmayacaksın anladın mı?
Ben senin ailene nasıl karışmıyor isem. Sende benim aile meseleme karışma. Özellikle de oğlumdan uzak dur. Ona söylediklerin yüzünden oğlum şu an odasında üzgün yatıyor.
Oğlum için nelere göğüs geriyorum biliyorsun Kazım"
"Ama ağabey. Söylediklerim yalan değildi. Bunu sende biliyorsun.
O kız ve ailesi bizim ailemize uygun değil."
"Öyle mi Kazım? Neden layık değilmiş? Fakir oldukları için mi?
Yapma bunu kardeşim. Sen ne zaman dan beri insanları sınıflara ayırıyorsun? Annem ve babam da fakir bir hayattan geldi.
Sen bunu belki bilmiyorsun.
O zamanları yaşamadın çünkü.
Ama ben çok iyi biliyorum.
Benim için zengin fakir ayırımı yok kardeşim. Benim tek derdim oğlumun mutluluğu ve sağlığı.
Sana son kez söylüyorum Kazım.
Benim aile sorunlarım seni ilgilendirmez.
Bundan sonra seninle ilgili olumsuz bir şey duymak istemiyorum.
Sen benim kardeşimsin.
Beni gayet iyi bilirsin. Oğlum için yapamayacağım bir şey yok.
Oğlumu üzersen bende seni üzerim.
Bunu sakın unutma.
Kardeşliğimizin ve anne babamızın  hatrına bu seferlik unutmaya çalışacağım.
Bir daha olmasın Kazım. Beni karşına alma kardeşim. Eğer karşına alırsan neler yapabileceğimi iyi  bilirsin.
Onun için seni uyarıyorum.
Ha bu arada. Bundan sonra gözüm senin üstünde haberin olsun"
Kenan Bey, kardeşine söyleyeceklerini söyledikten sonra telefonu kapattı.
Sonra da yıllardır bütün işlerini yapan sağ kolu olan Derman ve oğlu Diyar,ı arayıp İstanbul'a çağırdı.
Derman, yıllardır  Kenan Bey in emrinde çalışmıştı. Kenan Bey, ona emekli ye ayrılmasını söylediği halde adam bunu hiç düşünmemişti bile.
Derman, hala gençlere taş çıkaracak zekaya ve güce sahipti.
Derman,ın oğlu Diyar, askerliğini yeni bitirip gelmişti.
Oda babasıyla beraber Kenan Bey in emrine girmişti.
Ama Diyar'ın amacı babası gibi sadakat değildi.
Onun amacı intikamdı. Kenan Bey ve ailesine yapılan saldırı da hedefini şaşıran kurşunlarla ölen annesinin intikamı içindi.
Yıllar önce olan bu olay yüzünden Diyar, daha küçük yaşta annesiz kalmıştı. Bu olayın suçunun da Kenan Bey de olduğunu biliyordu.
Kenan Bey, önemli bir ihale için rakipleri tarafından tehdit ediliyordu.
Rakip şirket Kenan Bey ve Güçlüoğlu, şirketler gurubunun bu ihaleye katılmasını istemiyordu.
Bu yüzden Kenan Bey i sürekli tehdit ediyorlardı.
Kenan Bey, onlara papuç bırakmayacağını, ihaleden hiç bir şekilde çekilmeyeceğini söylemişti.
Rakip firmanın sahibi Kenan Bey e gözdağı vermek için ailesini hedef almıştı. Amaç öldürmek olmasa da korkutmak için sıkılan kurşunlar Diyar'ın annesine gelmişti.
Kenan Bey in kızlarıyla ilgilenen kadın kurşunların hedefi olmuştu. Kadın kalbine gelen kurşunla oracık ta hem kenan Bey in büyük kızı  Ebru, hemde oğlu Diyar'ın gözleri önünde can vermişti.
Diyar, o gün bu gündür Kenan Bey den nefret ediyordu.
Bir gün intikam almak için yemin etmişti. Hem annesini vuran adamlardan hemde Kenan Bey den hesap soracaktı. Kenan Bey ve karısı Ilgaz'la ilgilenirken Diyar'ın annesi ve babası hem Kenan Bey in büyük evi ve çiftliğiyle ilgilenmişti yıllarca.
Diyar, daha küçük yaştan beri Kenan Bey in kızı Ebru ya aşıktı.
Ama Ebru, gururlu ve gözü hep yükseklerde olan bir kızdı.
Hiç bir zaman Diyar'ı ciddiye almamıştı. Sevdiği kızdan da ilgi göremeyen Diyar'ın nefreti daha da katlanmıştı.
Kenan Bey in telefonundan sonra Derman, işleri diğer çalışanlara devredip oğluyla beraber İstanbul un yolunu tutmuştu.
Kenan Bey, Diyar'ın kendisine olan nefretini hissediyordu.
Kızına olan ilgisini de biliyordu.
Bu yüzden kızından uzak tutmak için babasıyla beraber onu da çağırmıştı İstanbul'a. Biliyordu ki Diyar'ı ancak babası durdurabilir di. Kenan Bey düşmanlarının giderek arttığını hissediyordu. Kardeşinden böyle bir şey beklemiyordu Kenan Bey.
Eğer kardeşi böyle yapmaya başladı ise bunun bir sebebi vardı mutlaka.
Kardeşi de en az kendisi kadar zeki bir adamdı. Kenan Bey, kardeşine  bundan sonra gözünün üstünde olacağını söylemişti telefonda.
Onun ne yaptığını anlamak için başka adam görevlendirse kardeşi mutlaka anlardı. Ama Kazım, Derman'la baş edemezdi. Bu yüzden Derman, buraya gelerek neler olup bittiğini,kardeşinin başka neler yaptığını öğrenecekti.
Ilgaz, babası gittikten sonra uzandığı yatağında Meleği düşünüyordu yine.
Bir yolunu bulup ondan tekrar af dilemeliydi ama nasıl? Bunu nasıl yapacaktı genç adam? Söylediği o ağır sözlerin bir telafisi varmıydı?
Kahroluyordu Ilgaz. Kalbi o kadar açıyordu ki şuan. Diğer ağrılarını düşünemiyordu bile.
Melek, hastaneden çıktıktan sonra bir taksiye atlayarak eve gelmişti.
Sonra da hiç bir şey söylemeden odasına gitmişti.
Zuhal Hanım, kızının eve perişan halde geldiğini görünce hemen peşinden gitti. Melek, odasına girip hemen üzerini değiştirdi, sonra da banyoya gidip elini yüzünü yıkadı.
Bütün kemikleri sızlıyor bütün hücreleri acı çekiyordu kızın.
Düşünmeden verdiğş fevri  kararlar yüzünden kendini rezil etmişti herkese. Erkeklerin elinde oyuncak olmuştu. Kendi hayatını bile bile çıkmaza sokmuştu.
Daha küçük bir kızken kurduğu hayallerinden eser yoktu şimdi.
Bu yaşında kendini yaşlanmış gibi hissediyordu.
Zuhal Hanım, hiç konuşmadan yatağında oturan kızına,
"Neyin var kızım? Bu halin ne böyle?
Betin benzin atmış." dedi kızına sarılarak. Bir süre sarılmış halde bekledi. Kızının saçlarını okşadı, öptü, kokladı. Sonra da omuzlarından tutup yüzüne baktı. Kızının kızarmış gözlerini görünce,
"Dur bir dakika.
Sen aiğladın mı Melek?" dedi teleşla. Kızından bir cevap alamayan Zuhal Hanım, tekrar sordu.
"Bana doğruyu söyle Melek. Seni kim ağlattı? Sana kim ne yaptı güzel kızım?"
Annesinin söylediklerinden sonra göz pınarları tekrar taşmaya başladı Meleğin. Artık dayamayordu kız.
Güçlü olmayı bırakıp annesine sarılmak istiyordu sıkıca.
Olan biten her şeyi anlatmak,biraz olsun rahatlamak istiyordu.
Tam ağzını açıp bir şey söyleyemek üzereyken. Babası geldi işten.
Ünal Bey, öfkeden deliriyordu.
Eve gelir gelmez hemen odasına gitmişti . Zuhal Hanım, hemen kızının odasından çıkıp kocasını yanına geldi.
"Ne oldu Ünal. Neden bu kadar öfkelisin? İş yerinde  bir sorunmu çıktı?"  dedi.
Öfkeden yerinde duramayan adam.
Karısına bakarak,
"Lanet olsun bu hayata Zuhal.
Lanet olsun. Bu insanlar nasıl bu kadar aşalık olabiliyorlar?
Nasıl bir dünya da yaşıyoruz biz?"
Melek, babasının yüksek sesle öfkeli konuşmasını duyuyordu.
Neden bu kadar öfkelendiğini anlayamamıştı kız. Oda kendi odasından çıkıp anne ve babasının oda kapısına geldi.
Babasının neden bu kadar sinirli olduğunu öğrenmesi gerekiyordu.

"Ne oldu Ünal anlarsana?
Merak tan çatlatma insanı. Ne olduysa anlat artık"
"Nemi oldu Zuhal. Gelirken ev sahibi geçti önüme. Yine kirayı istesi. Benden bir kaç gün sonra maaşımı alacağım. O zaman veririm dedim.
Ama adam ne dese beğenir sin?
Eğer kirayı ödeyemeyecek olursak başka şekilde de anlaşırız dedi"

"Başka şekilde mi. Nasıl bir başka şekilmiş bu?"
"Adam kızımı istiyor benden Zuhal.
O şerefsiz benim kızımı istiyor.
Kaç yaşında adam benim kızımla evlenecekmiş. Karısıyla boşanmak üzereymiş.Benim kızımla evlenirse bu evi üstümüze yapacakmış.
Ne yapayım kadın? Söyle ne yapayım?
O adamı öldüreyim mi?
Ya da kendimi mi öldüreyim?
Adam bir de ne dedi biliyor musun?
Kızımın adı çıkmış. Zaten onu kimse almazmış. Çıldırdım Zuhal. İnan bana çıldırdım.Onu öldürmemek kendimi zor tuttum. Evlatlarım hatrına tuttum kendimi"Kocasının söyledikleri kadını kahretmişti. O pislik herifin kızına bakışlarını zaten beğenmiyordu Zuhal. Sonunda kendini göstermişti.
Onların zor zamanlarını fırsata dönüştürmek istiyordu şerefsiz.
Zuhal Hanım,  kocasının yanına oturdu.
"O adam kızımın yakınından bile geçemez Ünal.
Yarından tezi yok hemen ev aramaya çıkacağım.
Bir oda bile olsa bir yer bulup buradan taşınacağız.
Sen üzülme adam. Her şeyin bir çaresi var dır. Bu kadar kahretme kendini"
"Ben kendimi düşünmüyorum Zuhal.
Ben o alçağın kızıma,benim canımın yarısına dil uzatmasını hazmedemiyorum."
"Bunları düşünme hayatım.
O adam aşalığın tekiymiş. Söylediklerinden kendisi utansın."
"Baba merak etme. Bizim evimiz var.
Hemen yarın burada taşınacağız" dedi odaya gelen Melek.
Melek, babasının annesine anlattıklarını dinlerken bacakları titremiş ve yere çökmüştü.
Babasını bu hale düşürdüğü için kendinden nefret etmişti.
Hiç dünyada olmamayı dilemişti.
Kendini öldürmek günah olmasa,anne babasının çok acı çekeceğini bilmese, bu değersiz hayatına son verirdi.
Herkesin diline düşmüştü Melek.
Babasının başını yere eğmişti. Kahroluyordu kız. Bu olanlar için Taylan'a lanetler yağdırıyordu.
"Ne diyorsun kızım sen? Bizim nasıl evimiz var?"
"Babacım bugün Ilgaz'la buluştum.
Bana nikah hediyesi olarak bir ev aldığını söyledi.
Ben onunla beraber villada yaşayacağım için o evde siz oturacaksınız."
"Melek sen o evi kabul mü ettin kızım? O zaman bizim gururumuz, şimdiye kadar verdiğimiz mücadelemiz ne olacak. Pesmi edeceksin? Sevmediğin bir adamla evlenerek hayatı kendine zehir mi edeceksin?
Ne yapmaya çalışıyorsun sen?"

"Babacığım, başlarda haklısın acele karar verdim. Ama Ilgaz'ı tanıdıktan sonra anladım ki,o çok iyi bir insan.
Çok candan. Hem annem de onu çok sevdi değil mi anne?" dedi annesine bakarak.
Zuhal Hanım, İki arada kalmıştı.
Ne kızına kıyabiliyordu nede kocasının üzülmesine dayanabiliyordu.
Annesinin sessiz kalışana sinirlenen kız. Sözünü tekrarladı.
"Öyle değil mi anne? Sen de Ilgaz'ı çok sevdin."
"Evet kızım" dedi Zuhal Hanım, yumruklarını sıkarak.
"Evet Ilgaz çok iyi bir genç.
Ben de onu çok sevdim"
"Kızım o has..."
"Lütfen baba sözünü tamamlama olur mu? O iyi olacak. Ben ona hep destek olacağım. Daima yanında olacağım.
O da beni çok seviyor zaten.
Ben üzüleceğim diyerek çok korkuyor. Ne istersem yapıyor.
Lütfen baba. İnan bana. Bu defa çok mutlu olacağım.
Hem Ilgaz'ın ailesi de beni seviyor.
Kaynana sorunum da olmayacak.
Daha ne isterim ki?"

"Peki kızım" dedi Ünal Bey.
"Sen bilirsin. Ne istiyorsan onu yap"

Teşekkürler ❤️
Diğer hikayelerime de bakarsanız sevinirim ❤️

 

CANIMI BİLE VERİRİM TAMAMLADI. #Wattsy2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin