BÖLÜM 19

11.8K 684 19
                                    

Ilgaz, tüm hazırlıklarını tamamlamış ve çok yakışıklı olmuştu.
Nihayet Meleğinin yanına gidebilirdi artık.
Düğün için villanın büyük bahçesi hazırlanmıştı.
Havuz başında yalnızca iyi dostlarının katıldığı bir düğün olacaktı. Düğün için okulları tatile giren Ilgaz'ın kız kardeşleri de gelmişti İstanbul'a.
İki gün önce Diyar, almıştı havaalanından Ebru ve kardeşini.
Diyar ve Ebru, birbirini o kadar çok özlemişti ki.Bir süre gözleri birlerine kilitlendi.
Diyar, Ebru yu görünce  başka bir ruh halinde oluyordu.
Dünyadan soyutlanıyordu sanki. Ölürdü güzeller güzeli sevdiği için.
Ölürdü ama aralarında yıkılmaz engeller vardı. Bu yüzden bakışlarını hemen çekmişti Ebru'nun gözlerinden.Çok mesafeli davranmıştı kıza. Tek kelime bile etmemiş hoş geldin bile dememişti.
Diyar'ın bu hali Ebru'yu çok üzmüştü.
Kalbini parçalara ayırmıştı.
Ebru'nun küçük kardeşiyle bile son derece samimi bir şekilde konuşan Diyar,villaya gelene kadar Ebru'nun yüzüne bakmamıştı.
Ebru, geldiğinin ertesi gün ağabeyi nin düğünü için alışverişe gitmişti.
Diyar'ın öfkeli bakan gözlerine inat bol dekolteli bir elbise almıştı kendine. Diyar, Ebru'nun aldığı kıyafeti görünce delirmişti. Delirmişti delirmesine ama gururu bir şey söylemesini engellemişti.
Genç adam alışverişten dönünceye kadar yumruklarını sıkmaktan parmakları ağrımıştı.
Kenan Bey, aslında Diyar ve kızının bir araya gelmemesi için çok çabalamıştı yıllarca.
İki gencin birbirlerine olan aşklarını Diyar'ın babası Derman, anlatmıştı ona. "Diyar'ın Ebru ya olan büyük aşkı. Kalbindeki nefreti bitirecek demişti adam.
Ayrıca Diyar'a gerçekleri söyleyelim de demişti. Ama Kenan Bey, bunu kabul etmemişti.
Diyar'ın babasından nefret etmesini istemiyordu. Çünkü Diyar'ın annesinin  ölümüne sebep Kenan Bey, değildi. Diyar'ın annesi Derman'ın düşmanları tarafından öldürülmüştü.
Derman'ın gençlik yıllarında kazandığı  düşmanlar yüzünden ölmüştü kadın. Bunu yıllar sonra öğrenebilmişlerdi anca.
Bu yüzden Kenan Bey, denizi tekrar bulandırmak istemiyordu.
Baba oğulun araları bozulsun istemiyordu.
Diyar,o günlerde Kenan Bey'in aldığı tehditler yüzünden anmesinin öldüğünü  düşünmüştü.
Sadece Diyar, değil. Herkes öyle düşünmüştü. Gerçekler ancak yıllar sonra çıkmıştı ortaya.

Ilgaz, Cüneyt ve Diyar, eşliğinde gelin arabasına yöneldi.
Genç adam yürüyordu ama ağrıdan her an yere yığılabilirdi.
Cüneyt ve Diyar, Ilgaz'ın alnında ki boncuk boncuk akan terden anlamışlardı çektiği ağrıyı.
Cüneyt, bir şey söyleyeceği sırada Ilgaz, elini kaldırıp susturmuştu onu.
Bugün ne olursa olsun Meleğiyle evlenmeliydi.
Onun tekrar üzülmesine hayallerinin yıkılmasına izin veremezdi.
Ağrıdan ölse bile bugün onun la evlenecekti.
Ilgaz, gelini getirmeye giderken Kenan Bey ve Necla Hanım, davetlilerle ilgileniyorlardı.
Bütün davetliler tek tek gelmeye başlamıştı.
Kenan Bey'in kardeşi Kazım ve oğlu kerem, de gelmişti düğüne.
Bir iş için yurt dışına giden diğer oğlu ise düğüne katılamamıştı.
Kerem, düğüne katılmak falan istemiyordu aslında.
Babası zorla getirmişti onu.
Kenan Bey, yetkilerini kısıtladığından beri Kerem, daha çok nefret ediyordu amcasından.
Ayrıca Ilgaz'dan da nefret ediyordu  tabi. Kerem, misafirleriyle ilgilenen amcası ve yengesine nefretle bakıyordu. Babasının ona yaklaşıp biraz gülümsemesini söylemesiyle yüzüne sahte bir gülümseme maskesi taktı.
Kazım Bey, Ilgaz'ın durumunun hiçte iyi olmadığını yeni öğrenmişti.
Bu gelişen son durum adamı çok mutlu ediyordu.
Kenan Bey in oğlunu kaybederek çok acı çekeceğini düşünmek adamın içini rahatlatıyordu.

Kuaför son kontrolünü de yaptıktan sonra işini bitirmişti.
Şimdi oda da bulunan herkes gelinin güzelliğine hayranlıkla bakıyordu.
Meyra'nın  saçı makyajı bittikten sonra üzerini giyinmeye gitmişti.
Kız hazırlanıp geldiğinde kaşısında peri kızı gibi duran ablasına baktı.

"Ay abla, o kadar güzel olmuşsun ki söyleyecek kelime bulamıyorum.
Allah nazarlardan korusun seni.
Hep mutlu ol olur mu güzel ablam?" dedi. Meyra'nın söyledikleri Meleği çok duygulandırmıştı.
Hemen gelip kardeşine sarıldı sıkıca.
Gözlerinde hazır akmayı bekleyen göz yaşlarını geri gönderip,
"Çok teşekkür ederim canım benim" dedi.
"Darısı senin başına inşallah. Tabi önce okulunu bitir"
"Aman abla. Ben evlenmek falan istemiyorum.
Aklımı peynir ekmekle yemedim.
Ilgaz Eniştem, gibi birini bulursam belki. Ama öyle insanlar çok az bulunuyor malesef"
"Aynen öyle ablacım. Ilgaz'ın eşi benzeri yok bu dünyada"
Ilgaz, ise Meleğin mahallesine yaklaşmıştı.Tam sokağa dönecekleri sırada önleri son model bir araba tarafından kesildi.
Herkesin şaşkın bakışları arasında arabanın içinden Taylan, indi.
Taylan'ı karşısında gören Ilgaz, öfkeden deliye dönmüştü.
Bu adam canına mı susamıştı böyle?
Neden  peşlerini bırakmıyordu bu geri zekalı? Neden laftan anlamıyordu? Melek, defalarca söylemişti onu görmek istemediğini.
Ne yapmaya çalışıyordu böyle?
Ilgaz, öfkeyle hemen arabadan inecektiki Diyar ve Cüneyt, durdurdu.
Diyar, patlamaya hazır bomba gibi olan, Ilgaz'a bakarak, "Sakin ol damat bey" dedi.
"Sen bugün evleniyorsun. Paçanı bozmaya gerek yok.
Bu lavuğun ağzını burnunu kırma şerefini bana ver"dedi.
Sonra da arabadan inmek için kapıyı açtı. Tam ineceği sırada Cüneyt, seslendi. "Yardıma ihtiyacın olursa burdayım Diyar"dedi.
Diyar, bir şey söylemeden arabadan indi. Sonra da arabasına yaslanmış halde bekleyen Taylan'ın yanına vardı. Tam karşısına geçip, "Hayrıdır koçum. Bir sıkıntımı var?" dedi ellerini ceplerine koyarak.
Neden arabanın önüne geçtin?
Hayır yani gelin arabasının yolunu kesip para isteyeceksen o ayrı tabi.
Sana iki yüz tl çalışır benden" dedi göz kırparak.
Taylan, o kadar sarhoş tu ki ayakta bile duracak hali yoktu.
Bir o kadar da öfkeliydi adam.
Diyar'ın sözlerinden sonra yaslandığı arabasından ayrılıp genç adama yaklaştı. Sesini yüksek tutmaya çalışarak,
"Hayır koçum yanılıyorsun.
Ben para istemiyorum. Ben gelini istiyorum" dedi.
Taylan'ın söylediklerini duyan Ilgaz öfkeyle çıktı arabadan.
"Ne diyorsun lan? Sen kimsin ki  benim Meleğimi ağzına alıyorsun?"
dedi ve Taylan'ın suratına yumruğu geçirdi. Bir kez daha vuracaktıki  Cüneyt, indi hemen arabadan.
Ilgaz'ı tutup arabaya tekrar bindirdi.
Ilgaz, ağrıdan delirmek üzereydi zaten.Taylan,denilen adamın yaptığı iyice çileden çıkarmıştı genç adamı.
Taylan, daha düştüğü yerden toparlanamadan Diyar'ın vurduğu tekmeyle tekrar yere yuvarlandı.
Yattığı yerden hala bağırmaya devam ediyordu.
"Melek, benim. Ilgaz Güçlüoğlu.
O benim anladın mı? Onu sana yar etmeyeceğim. Göreceksin bak. Çok yakında onu elinden alacağım.
Senin gibi kendine bile hayrı olmayan adam ne verebilir ona" dedi.
Ilgaz,Taylan'ın söylediklerini duymamıştı. Ama Diyar, çok iyi duymuştı. Öfkeyle tekrar tekrar vurdu Taylan'a. Sonra da üzerine eğilip.
Ilgaz, ona ne verebilir Öyle mi?
Ben sana söyleyeyim ne verir.
Senin veremediğin her şeyi verebilir anladın mı? Senin vermeyi beceremediğin her şeyi verebilir.
Her şeyden önce Ilgaz Dağı, kadar büyük ve güçlü olan sevgisini.
Ve sen hiç bir işe yaramaz erkek müsvettesi. Sen Ilgaz'ın tırnağı bile olamazsın" dedi ve yere tükürdü.
Diyar,söyleyeceklerini söyledikten sonra hemen gelip arabaya atladı.

CANIMI BİLE VERİRİM TAMAMLADI. #Wattsy2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin