BÖLÜM,27

12.8K 674 29
                                    

Melek, ertesi sabah güne sevdiği adamın kollarında uyandı.
Ilgaz Ağa, güçlü kollarıyla sıkıca sarmıştı kadınını.
Neredeyse kalbinin içine sokacaktı Meleğini.
O kadar sevgi ve tutku doluydu Ilgaz'ı.
Sonra dün gece yaşadıkları geldi kızın aklına.
Çok ateşli ve tutku dolu, aşk dolu bir gece yaşamışlardı iki aşık.
Melek, utanarak  yüzünü Ilgaz'ın göğsüne sakladı.
Ilgaz, durmadan kıpırdayan Meleğin yüzünü göğsüne gömmesiyle uykusundan uyandı.
Kadının yakıcı nefesini hissetmişti tüm hücrelerinde.
Genç adam delirmişti bir anda.
Kollarında dünyanın en güzel varlığıyla uyumuştu bu gece.
Hayatının en güzel gecesini yaşamıştı.
Melek, tamamen Ilgaz'ın kadınıydı artık. Meleğin hala göğsüne saklanması Ilgaz'ın da dikkatinden kaçmamıştı.
Utanıyordu güzel Meleği.
Dün gece ateş gibi bir kadın.
Sabah ise utangaç bir peri kızı gibi olmuştu. "Meleğim" dedi çenesinden tutup kendisine bakmasını sağlayarak. "Sen utanıyor musun kocandan? Bunu yapma kadın.
Benden utanma lütfen.
Sen artık benim kadınımsın.
Her zerren bana ait. Her zerrene aşık bu adam. Senin bu kızaran yanaklarına ölürüm kadın" dedi yanağından öperek.
Melek, Ilgaz'ın söylediği güzel sözlerin  etkisiyle hemen adamın dudaklarına yapıştı.
Ilgaz, Meleğin bu hareketine gülümsedi ve aynı tutkuyla karşılık verdi. Küçük karısını hızla döndürüp altına aldı.
"Sen yorgun değil misin Meleğim?
Dün gece seni yeterince yormadım galiba" dedi dudaklarının arasından.

"Ben yorgun değilim Ilgaz Ağa'm.
Sen yorgunsan anlarım.
Ne de olsa benden yaşlısın"
"Yaşlı ha. Demek yaşlıyım.
Seni küçük cadı. Ben sana gösteririm yaşlıyı. Bu yaşlı adam sana neler yapacak bak gör" dedi
Sonra da karısının başlattığı ateşli öpücüğün daha fazlasını verdi karısına. O dakika dan sonra Ilgaz'ı durdurmak mümkün olmadı tabi.
Aşkın ve tutkunun sarhoşluğuyla kendilerinden geçtiler.
Onlar, odalarında mutluluğu yaşarken,diğer tarafta Kenan Bey ve Necla Hanım, kim oldukları belli olmayan adamlar tarafından götürüldükleri  dağ başında küçük bir evde kurtulmanın çaresini düşünüyorlardı. Dün gece havaalnına giderken önlerine geçen beş tane siyah araba tarafından arabaları durdurulmuştu.
Sonra da içinden çıkan adamlar tarafından elleri gözleri bağlanarak şehirden uzak, neresi olduğunu bilmedikleri bir yere götürülmüşlerdi.
Kemal Bey'e gelen telefondan sonra Kemal Bey, hemen polise sonrada Derman'a haber vermişti.
Polisler aramaya başlamadan Derman ve Diyar, aramaya başlamışlardı bile.
Cüneyt, olayı duyar duymaz gelmişti Derman'ın yanına. Sonra oda katılmıştı aramalara. Kim kaçırmıştı Kenan Bey'i?  Kim buna cesaret edebilirdi?
Ebru,  Babasının ve annesinin kaçırıldığını duyar duymaz  Diyar'ın yanında almıştı soluğu.
Ailesini kurtarması için çok yalvarmış, çok ağlamıştı Diyar'a.
Ebru'nun göz yaşları gören Diyar çok üzülmüş perişan olmuştu.
Ebru'nun gözünden akan bir damla yaş için dünya yı yakardı genç adam.
Diyar, Kenan Bey'e ne kadar kızsa da Ebru'nun yalvarmalarına dayanamamıştı. Babasıyla beraber hemen araştırmalara başlamıştı.
Herkes  Kenan Bey'in aniden kaçırılmasına çok şaşırmıştı.
Kazım Bey ve oğlu Kerem'de bunlara dahildi. Onlar da anlam vermemişti bu olaya. Kenan Bey'den onlardan başka da nefret eden de vardı demek ki. Bu olay belki işlerine yarayabilir di. Ya da herkes onlardan şüphelenebilirdi. Bu iki ihtimal vardı önlerinde.

Ilgaz, Meleğin hazırladığı muhteşem Kahvaltı sofrasına oturmuş, karısının özenerek hazırladığı kahvaltılıkların tadını çıkarıyordu.
Meleği her konuda olduğu gibi mutfak konusunda da harikaydı.
"Meleğim senin ellerinden ilk kahvaltım. Ve çok beğendim. Ellerine sağlık güzelim. Bundan sonra kahvaltımı senin ellerinden isterim tamam mı?"
"Tabi ki Ilgaz, sen nasıl istersen."
"Ilgaz'mı? Bu çok kuru olmadımı Meleğim? Kocana sadece kuru kuru Ilgaz mı diyeceksin?"
"Ne söylememi istersiniz Ilgaz Ağa'm?"
"Orası senin o güzel, muhteşem, ve tatlı ağzına kalmış bebeğim"

CANIMI BİLE VERİRİM TAMAMLADI. #Wattsy2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin