BÖLÜM 35

8.5K 584 56
                                    

Hastanenin kadın doğum servisinden gelen bebek ağlaması ortalığı sevince boğmuştu.
Sonrasında yaşanan sıkıntı ve üzüntü de atlatılmıştı çok şükür.
Azmin zaferimiydi bu yaşanan. Yoksa bu kadar yaşanan sıkıntının bir ödülümü.
Bunu kimse bilmiyordu.
Şu an herkes doğum yatağında onlara gülümseyerek bakan kadını ve bebeğini izliyorlardı.
Dokuz ayın çoğunu yatağında geçiren.
Bebeği için her türlü riski göze alan bu güzel kadını izliyorlardı.
Çok zor günler yaşamıştı genç kadın.
Ama şuan bütün bu yaşananlara değmişti.
Kucağına bebeği verildiği an ise dünyada ondan mutlu başka kimse yoktu.
Onunla aylardır ilgilenen kadın doğum uzmanı doktoru.
Ve ona her konuda yardımcı olan.
Hem abla hem iyi bir dost olan Sevilay Hanım'da vardı.
Tabi kardeşi her şeyi Meyra'sı da karşısındaydı şuan.

"Melek, canım benim. Kızın çok tatlı bir bebek.
Tebrik ederim. Allah analı babalı büyütsün" dedi.
Melek,ise ta yüreğinin derinliklerinden gelen aminlerle cevap verdi kadına.
"Sağolasın ablacığım. Aminn.
Ayrıca çok teşekkür ederim.
Sen ve Ceyda, olmasa çok tan pes ederdim belki.
Bugünlere gelmemde sizin katkınız çok büyük.
Tabi canım kardeşim. Ablasının bir tanesi  Meyra'mı da unutamam"

Meyra, ablasının sözlerinden sonra hemen yatağın yanına giderek  bebeği kucağına aldı.
"Teyzesi kurban olsun onu verene.
Ay abla. Maşallah çok güzel bir kız.
Ayrıca gözlerini fark ettiniz mi?
Tıpkı eniştemin gözleri gibi.
Mavinin en güzel tonunda."

Melek, derin bir nefes aldı.
Çünkü Ilgaz'ın adı bile geçince nefesi kesiliyordu genç kadının.
Ilgaz'dan ayrı kalmak onu çok yaralamıştı.
Ondan ayrı geçen günlerin her dakikasında aklında hep Ilgaz, vardı.
Bebeği ve Ilgaz, tek yaşama nedeniydi Meleğin.



Melek, o gün kardeşi Meyra'yı arayıp gelip onu almasını istemişti.
Kendisi de kardeşi gelinceye kadar üzerini değiştirip hazırlanmıştı.
Meyra'nın gelişiyle de hazıladığı çantasını alarak kardeşiyle beraber evden ayrılmak için  merdivenlerden inmişti.
Kenan Bey'e ve Necla Hanım, ikna edememişti Meleği.
Ona ne kadar gitmemesini söyleseler de Melek, kararından geri dönmemişti.
Daha önce  kendinden bir parçayı sevdiği adama hiç düşünmeden veren kız.  Şimdi de bebeği için başka bir mücadeye giriyordu.
Ilgaz'ın bebeği aldır sözleri çok üzmüştü genç kadını.
Ilgaz, Melek, için korkuyordu bunu biliyordu genç kadın.
Ama o bir anneydi. Doğmamışda olsa bir canlıydı bebeği.
Meleğin canıydı bebeğiydi.
Kenan Bey ve Necla Hanım'dan özür dileyerek gitmişti evden.
Bir parçasını da orada bırakarak gitmişti. Belki çok büyük bir hata yapmıştı belki de cahillik.
Ama, bebeği için razı olmuştu bu kadere.
Ailesinin yaşadığı eve de gitmemişti Melek. Babası ve annesi ne kadar ısrar etseler de Meleği eve gelmeye ikna edememişlerdi.

Melek, Meyra yla beraber Sevilay Hanım'ın evine gitmişti.
Sevilay, daha Melek'le yeni tanışmasına rağmen ona bir kardeş bir dost kadar yakın olmuştu.
Sevilay ın evine gelince yaşadıklarını bir bir anlatmıştı ona.
Sevilay, her ne kadar Necla Hanım'ın arkadaşı ve modacısı olsa da Ilgaz'ın davranışlarına çok üzülmüştü.
Bu yüzden de Meleğe her konuda yardım etmeye karar vermişti.
İlk önce yapmaları gereken buralardan uzaklaşmaktı.

Sevilay, Karadeniz'in küçük bir şehrinden gelmişti İstanbul'a.
Bir süre Melek'le beraber memleketine gidebilirlerdi.
Orada temiz hava ve güzel bir doğa onları bekliyordu.
Meleğin hamileliği risk taşıdığı için kendi lüks arabasıyla yavaş ve bol dinlenmeli bir yolculuk yapmaya karar vermişlerdi.

Sevilay ve Melek ikisi birlikte uzun bir o kadar da rahat bir yolculuktan sonra memelekete gelmişlerdi.
Çünkü Melek için kuş tüyü yataktaymış gibi konforlu bir yolculuk olmuştu.
Sevilay ın ailesi yemyeşil Karadeniz şehrinde küçük sevimli bir evde yaşıyorlardı. Melek'te çok sevmişti burayı.
Huzur dolu oksijen dolu tertemiz havası olan bir yerdi.

CANIMI BİLE VERİRİM TAMAMLADI. #Wattsy2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin