Helö, biz geldik. OY vermeyi ve YORUM yapmayı unutmayalım pilis.
9 AY SONRA
"Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim!" diye bağırdığını duydum Cesur'un odadan. Kıkırdadım ve hemen atıldım. "Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda!" Elimde kahve kupaları olduğu için kapıyı omzumla açtım ve Cesur'un elindeki boya fırçasını boya kutusuna koyarken bana bakıp, sırıtarak şiirin devamını getirişini dinledim.
"Ateşin yanında barut," dedi bana yönelip, bir eliyle elimdeki kupalardan birini alıp, ötekiyle belimi sararken. "Barutun yanında ateş olasın diye," Fısıltısı kulağımın üzerinde kıvrılan saçları hafif bir esintiyle serinletirken huylanarak omzumu kulağıma yaklaştırdım. Bu hareketim kısık, erkeksi bir kıkırtısını kulaklarıma doldurduğunda şiiri falan unutup, derin bir nefes aldım ve alnımı Cesur'un geniş omzuna yaslayıp, bir süre sadece huzurun tadını çıkardım.
"Devamını getirsene." diye fısıldadı kulağıma. O fısıldadıkça bedenimi bir ateş basıyor, kalbime bir haller oluyordu. Boştaki elimi omzuna çıkardım ve ondan destek alarak parmak uçlarıma yükselip, dudaklarımı kulağına yasladım.
"Seni seviyorum. Her şiirin sonunda ve yeni her şiirin başlangıcında. Gelmiş geçmiş tüm aşk şiirlerindeki en güzel mısra bu; ezberlemeye değer tek mısra bu: Seni seviyorum. Bu şiirde ve kalan hepsinde." Belimdeki kolu beni iyice onun büyük bedenine yapıştırırken kaburgalarımın birbirlerine baskı yaptığını hissetsem de sesimi çıkarmadım. O beni böyle içine sokarcasına kendine yasladığında tüm kırık parçalarım yerlerine oturuyordu.
"Seni seviyorum." dedi ve sonra yavaşça başını geri çektiğinde gözlerini görme ihtiyacıyla kavruldum. "Seni neden sevdiğimi hiç sorguladın mı?" diye sordu. Kaşlarımı çatarak yüzüne baktığımda alt dudağını hafifçe büktü ve devam etti. "Karşıma çıkan onca kadına rağmen neden seni sevdiğimi hiç merak ettin mi?"
"Bunu hiç düşünmedim." dedim farkındalığın getirdiği dalgınlıkla. "Sadece sevgini kabullendim ve karşılık vermekten başka bir seçenek düşünemedim." Belimdeki kolunu çözdü ve eliyle elimi tutup, gazetelerin üzerine bağdaş kurmamızı sağladı. Birbirimize o kadar yakındık ki, dizlerim onun bacaklarının üzerine çıkmıştı.
"Aslında şöyle bir düşününce," dedim sorduğu soruyu düşünürken. Kaşlarımı çattım ve bir çocuk gibi sordum. "Sen beni neden sevdin ki? Dağda, bayırda seçeneklerinin çok olduğunu sanmıyorum tabi, o cümleyi kesinlikle beni kıskandırmak için söyledin," dedim işaret parmağımı yüzüne sallarken. "Yine de eminim karşına bir çok kadın çıkmıştır. Niye beni sevdin ki; gayet sıradan, etten kemikten bir kadınım ben."
"Etten, kemikten mi?" diye sordu hayretle ve bir kahkaha attıktan sonra elindeki kupayı yere bırakıp, yüzümü iki avucunun arasına aldı.
"Menekşe sen benim mutluluğumdan, üzüntümden, hayallerimden, hayal kırıklıklarımdan, hedeflerimden, arzularımdan, olmak istediğim kişiden, sahip olmak istediğim ruhtan oluştuğunun farkında değil misin?"
"Yoo." dedim gayet samimi bir şekilde . Bir kez daha kahkaha attı ve hala avuçlarının arasında olan yüzümün her yanını öpmeye başladı. Bir süre keyifle bu anın tadını çıkarsam da Cesur'un yaptığı şeyi anladığımda ellerimi bileklerine koyarak durmasını sağladım ve yüzünü yüzümden uzaklaştırabildiğinde gözlerimi kısarak ona baktım.
"Sırf bu cümleyi kurabilmek için bana o soruyu sordun, değil mi?"
"Zekanı kullandığın zamanlarda o kadar güzel oluyorsun ki..." dedi başını hafifçe sallarken. "Tüm gece bu cümleyi düşündüm. Etkilendin, kabul et." Bir yandan gülerken öteki yandan göğsünü yumrukladım ama daha başlamadan kazananı belli olan boğuşmamızı kazandığında bileklerimi tuttu ve boynunun iki yanına koydu. Gülümseyerek ona uydum ve parmaklarımı ensesinde kenetleyip, alnımı alnına yasladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Gözlü Dev "TAMAMLANDI"
ContoMenekşe düşüncelerini şiirlerle süsleyen bir paramedik ve acil durum afet gönüllüsüdür. Günleri yalan gülümsemeler ve sahte bir neşeyle geçip, giderken; tüm ülkeyi şaşırtan bir haberle kendini Kars'ta buluverir. Ancak bulması gereken tek şey kendis...