Doktor şaşkınlıkla Karaca'ya döndüğünde kısaca tanıttı Azer'i.
"Eşim."
Azer içeri girerek doktor masasının önündeki deri sandalyeye oturduğunda pek bir şey kaçırmamış olmayı dilese de karşısında oturan Karaca'nın yüzünden düşen bin parçaydı.
"Devam edin lütfen." dedi Azer doktora dönerek.
"Şimdiye kadarki tedaviden aldığımız sonuç, kisti küçültmediği fakat büyümesini engellediği yönünde. Bu yüzden ağrılarınızda azalma gözlenmiyor."
Azer birkaç saniye Karaca'ya döndüğünde uykusunda nasıl yastığı sıktığını hatırladı.
"Bu yüzden ameliyattan önce ilaç tedavisinde ikinci aşamaya geçeceğiz. Tabii bu süre zarfında sık sık randevuya gelmeniz gerekecek herhangi bir değişimin olup olmadığını gözlemleyebilmek için."
Karaca başını salladığında ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Aldığı hormon ilaçları zaten dengesini alt üst etmişken bir de istenilen sonucu alamamış olması vücudunun ona ihanet ettiğini düşündürdü.
"Eğer bir değişim olmazsa, ameliyat şart görünüyor. Kist belli bir büyüklüğü geçmiş çünkü." Doktor çekmecesinden ufak bir broşür çıkardığında Karaca'ya doğru uzattı. "Bunu da geçen sefer verecektim ama unutmuşum. Bilgilendirici kitapçık, buyurun."
Karaca kitapçığı aldıktan sonra ayağa kalktığında Azer de reçeteyi alıp arkasından ayağa kalktı. Doktora "Kolay gelsin" dedikten sonra odadan çıkan Karaca'yı takip ederek arkasından yürüdüğünde lavaboya girdiğini görerek kapının önünde bekledi onu.
Karaca gözlerinin kenarı ve burnunun ucu hafifçe kızarmış halde geri döndüğünde elindeki kitapçığı aldıktan sonra onu hareket ettirmek ister gibi elinden tuttu. Karaca elini Azer'in avcundan çekip yanında yürümeye devam ederken arada bir iç çekerek yeniden ağlamamaya çalıştı.
Azer çevredeki eczanelerden birine yönelirken anahtarı Karaca'ya vererek arabaya geçmesini söyledi. Yeni ilaçları alarak geri dönerken telefonunu çıkarıp rehberden Kemal'in numarasını buldu. Karaca'nın arabanın güneşliğindeki aynadan saçlarını düzeltmesini izlerken Kemal'in sesiyle gözlerini ondan ayırdı.
"Alo?"
"Kemal Abi, on dakikaya sizdeyim."
"Bekliyoruz paşam, tek başına mısın?"
"Yok" Karaca'nın onu doktora 'eşim' diye tanıttığını hatırladığında 'karım' demekten vazgeçti. "Eşimle birlikte geleceğiz."
Arabaya bindiğinde Karaca'nın kollarını bağlamış, gardını kaldırmış olduğunu görerek daha iyi hissetti. Bu onun kendine gelmeye başladığının göstergesiydi.
Merak etme, birlikte toparlayacağız. Yalnız bırakmayacağım bu sefer seni.
Söylediği gibi, yaklaşık on dakika sonra Kemal'in mekanına vardılar. Karaca emniyet kemerini çıkarırken eve gitmemiş olmalarından memnundu. Fadik'in moralini bozmak istemiyordu bir gelişme olmadığını söyleyerek.
Kendi bile kabullenememişti bir değişim olmamasını çünkü. Artık çektiği tüm acıların geçmeyeceği, ameliyat olmak zorunda kalacağı fikri bir türlü çıkmıyordu aklından.
Arabadan indiğinde tahmin ettiğinden çok daha iç açıcı bir yere geldiklerini fark ederek etrafı inceledi. Geldikleri yer ufak bir arazideki renkli çiçeklerin arasındaki bir aile pansiyonuydu. Pansiyonun girişindeki tahta tabelada el yazısıyla yazılmış 'köy kahvaltısı' yazısını görmesiyle dudaklarını büktü istemsizce. Azer'den böyle güzel yerler bilmesini pek beklemiyordu açıkçası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jazba
Teen FictionJazba Urduca yoğun istek, arzu, tutku anlamına gelir; tıpkı Azer ile Karaca'nın içindekiler gibi.