Her adımında aralarındaki mesafeyi azaltan Azer'in ayak sesleri Karaca'nın nabzını yükseltirken 'hastalanacak günü buldum!' diye geçirdi içinden. Her ne kadar zaman kaybetmek istemese de soğuk bir duş almadan ateşinin düşmeyeceğini bildiği için bir yerde mecburdu bunu yapmaya.
Kapıyı açık bırakıp odalarının içindeki banyoya ilerlerken saçlarındaki tokayı çözdü. O kadar hızlı hareket etmeye çalışıyordu ki arkasından gelen Azer'i umursamadan, daha banyoya girmeden sıyırmaya başlamıştı tişörtünü.
Bilmeden birkaç saniyeliğine de olsa belindeki gamzeleri Azer'in görmesini sağlarken banyo kapısını kapatmasıyla sıkıntıyla oflayıp yatağa oturdu Azer.
Böyle anlaşmamıştık dedi kendi kendine. Oyunbozanlık, hatta gerizekalılık bu yaptığın.
Ne demiştik, kendi sinirin geçmeden kıza bir laf etmeyeceksin de ettirmeyeceksin de. Sonu kötü olur, yakarsın ikinizi birden.
O geri dönmeden önce üstünü değiştirmek için dolabın kapağını açtığında fark etti yanına kıyafet almadan duşa girdiğini. Rahatsız gömleğinin yerini her zamanki tişörtlerinden birine alırken onun için de birkaç parça rahat kıyafet hazırlayarak banyonun önünde beklemeye başladı.
Su sesinin kesilmesiyle ona bornozuna sarınabilmesi için yeterli bir süre tanıyıp kapıyı çaldı. Bir süre oluşan beklemediği sessizlikle kaşlarını çatmış halde tekrar denedi şansını.
"Efendim?" diyebildi Karaca kafasındakilerden sıyrılıp ikisinin aynı odada olduğu evrene geri döndüğünde.
Kalbinin içinde bir yerlerde olan bu olanların böyle sürüp gideceği korkusunun yarattığı dünyadaki Azer, çoktan banyodan bir şeyler isteyip evden ayrılmıştı ve Karaca önündeki tahta engelin arkasından gelecek sesten aynı sözleri duyacak olmaktan ölesiye korkuyordu.
"İyi misin?"
Duyduklarıyla rahatlayıp bornozunun önünü bağladığında içine yerleşen mutluluğun yüzünde esamesi okunmuyordu. Kapıyı açıp cevap verdi soluk sesiyle.
"İyiyim?"
Alnına yapışan bebek saçlarını geriye atmaya çalışırken yeterince şirin gözükmesi yetmezmiş gibi bir de göz göze gelmeleriyle Azer bakışlarını kaçırıp elindekileri uzattı. Karşılık olarak sadece şaşkın bir "Sağol" duyduğunda başını salladı bir şey söylemeden.
Arkasını dönüp, beklerken yapacak daha iyi bir şey bulamayarak odada volta atmaya başladığında çenesini sıvazladı yavaş yavaş. Camın dibine kadar gidip tekrar banyo kapısına döndüğünde içerisi görünmese de kapının tam kapalı olmadığını fark etmesiyle şaşırma sırası ona geçmişti.
Yazlıktayken odayı kilitleyen Karaca, dibinde olduğunu bilmesine rağmen banyo kapısını kapatmamıştı bile adam akıllı.
Yüzüne yerleşmeye çalışan gülümsemeyi banyodan çıkmasıyla bastırdı ve yanaklarının içini dişledi bunun yerine. Omuzlarında bir havlu göremediğinden onu uyarmak istese de alacağı cevabı kestiremediğinden etrafından dolandı ve banyoya girdi.
Kurutma makinesini çalıştırmaya onu ikna edemeyeceğini zaten biliyordu, en azından saçlarının ıslaklığını alması için bir saç havlusu alıp yatakta oturan Karaca'ya uzattı.
Çoğu zaman olduğu gibi Azer'in aklına gelmeyecek bir davranışta bulunarak arkasını döndü ve tek omzunda topladı saçlarını Karaca. Omzunun üstünden başını Azer'e döndürdüğünde havluyu yerleştirmesini bekledi.
Abartılacak bir şey yok, cümlesini kendine defalarca tekrarladı Azer, havlunun katını açıp arkasına oturduğunda. Onun gözünde aylar gibi geçen bir zaman zarfından sonra bu kadar yakın kalmalarının sonucu olarak sol gözünün seğirmesi, kalbinin hızla atması ve bundan dolayı nefesini sıklaşması normal şeylerdi değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jazba
Teen FictionJazba Urduca yoğun istek, arzu, tutku anlamına gelir; tıpkı Azer ile Karaca'nın içindekiler gibi.