21-"Poğaçalar da araya gitti."

2.7K 183 58
                                    

"Bekle, geliyorum hemen." 

Azer'in arabadan inmeye yeltenmesiyle kolunu kavrayarak durdurdu onu Karaca.

"Azer bacaklarım uyuştu oturmaktan, beni eve bıraktıktan sonra alsan ne alacaksan?"

"Poğaça moğaça bir şeyler bakacaktım acıkmışsındır diye?" 

Azer Karaca'nın tepkisine anlam veremeyerek ona döndüğünde elini arabanın kapısından çekti.

"Acıkmadım, evde yeriz bir şeyler. Gidelim hadi." 

"Yenge, sofra hazır." 

Ceylan'ın sesiyle sıçrayarak gözlerini açtı Karaca. Etrafına bakındığında Azer'in Adana'daki evinde olan odasında, onun yatağında uyuyor olduğunu fark edince gözlerini kırpıştırarak aklında tek tük kalan görüntüleri sindirmeye çalıştı.

Günlerdir rüyasında Azer'in yoğun bakımda olmadığı paralel evrenlere yolculuk yapıyordu. Ya Azer'in arabadan inmesini engelliyor, ya o indikten hemen sonra çalan telefonla geri gelmesini sağlıyordu bilinçaltında. Bazen de kendisini hastane koridorunda, hemşirenin 'Azer Bey gözlerini açtı' cümlesini dinlerken buluyordu.

Yataktan çıkarak üstüne aldığı pikeyi özenmeden katlayıp yatağın ucuna koydu. Ceylan'ın arkasından aşağı kata inmeden Azer'in odasının yanındaki banyoya girip yüzünü yıkadı. Sabaha karşı uyuyakaldğı için şişmiş olan göz altlarına parmak uçları ile basarken midesinin yandığını hissetti. 

Geçen on iki günün ardından Karaca birkaç gündür geceyi hastanede değil evde geçiriyordu.  Uyku problemini hala giderebilmiş değildi ama evdekilerin kontrolü altında ilaçlarını aksatmıyordu. 

Fadik'in başında oturduğu masada Azer'in boş sandalyesinin yanına oturduğunda çoğu sefer olduğu gibi sessizlik hakimdi. Önüne koyulan kahvaltı tabağından birkaç çatal bir şeyler aldığında Fadik'in kendisine baktığını fark ederek başını kaldırdı.

"Sen gitme kızım bugün, betin benzin gitmiş bak."

"Yok anne, bir şeyim yok."

"Karaca" dedi Ceylan kısılmış sesiyle. "Bir deri bir kemik kaldın, bugün bari kal da dinlen biraz."

Karaca tam onu da reddedecekken Kadir'in telefonunun çalmasıyla ona döndü. Kaşını kaldırarak kim olduğunu soran bir ifadeyle ona bakarken Kadir elindeki çatalı bırakarak ayağa kalktı. 

"Yılmaz." Masadakilerin merakını giderdikten sonra telefonu açtı. "Ne oldu?"

Karaca Kadir'in yüzündeki ifade değişimini gördüğünde kalkıp bileğindeki tokayla saçlarını dağınık bir topuz yaptı. Masadakiler ikisinin arasında bakışlarını gezdirirken Karaca Kadir'in gelmesini beklemeden kapıya yöneldi.

"Telaş etmeyin, geliyoruz biz hemen." dedi Kadir evden çıkmadan. 

Kadir'in kurduğu cümleyle Azer'in son cümlesi geldi aklına Karaca'nın. 

'Bekle, geliyorum hemen.'

Gel artık Azer. 

"Ne olmuş?" 

"Bilmiyorum, Yılmaz gelin dedi sadece."  dedi Kadir'in tedirgin sesiyle.

Azer yoğun bakımdan kurtulmuş da olabilirdi, başka bir şey olmuş da...Aklından geçene ihtimal vermeden arabaya bindi.

Artık Karaca'nın da yollarını ezberlediği hastaneye neredeyse koşarak girdiklerinde uzaktan da gözlerinin çevresinin şişmiş ve kızarmış olduğu belli olan Yılmaz'ı görmeleriyle aniden durup birbirlerine döndü Karaca ve Kadir. Adım atamadan oldukları yerde kaldıklarında Yılmaz geldiklerini fark ederek koşmaya başladı onlara doğru. 

JazbaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin